Hava Durumu

BİTMEYEN MÜCADELE KİTABIMIZA NE DEDİLER?

Yazının Giriş Tarihi: 21.08.2021 15:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.08.2021 15:32

Bir (Merhume) Afet Ilgaz Hanımefendi yazısı; Merhumeye gani gani
rahmetler dileyerek sunuyorum bu yazıyı, muhterem okurlarıma.
AKP, “Millî Görüş gömleğini çıkardık” diye işe başladı ama Millî Görüşçülerin bir kısmı AKP sevgisini bir türlü üzerlerinden atamadılar. Bu, AKP için açılmış kapatma davasından beri daha fazla belirginleşti. Fazilet Partisi’nin bölünüş günleri çok çabuk unutuldu. Her ne kadar gönül gözü açık olanlar bunun bir “arınma” olduğunu
söylüyorlardı ise de gene de ortada Talat Halman’ın formülünü verdiği bir bölünme “imtihanı” vardı. Kimi için arınma, kimi için imtihan!
Erbakan Hoca’nın geniş görüşlülüğü, ileri görüşlülüğü ve hiçbir zaman
devlet kurumlarına saygısızlık etmeyen devlet adamlığı vasfı,
partileri kapatıldığı zaman Türkiye’yi bugün AKP’nin içine düşürdüğü
duruma düşürmedi. Onun için parti, koltuk, bugünküler'in yaptığı
gibi terk edilmeyecek bir özellik taşımıyordu. Onun için “koltuk”
değil, “dava” dediği Büyük Türkiye ideali korunmalıydı ve bu, devlet
kurumlarına şu veya bu vesileyle hakaret etmekten, isyan etmekten
değil, insanların bilinçlenmesinden geçiyordu. Bazılarının ileri yaş
dediği ama onun için bir önemi olmayan yaşında bile, son seçimlerde, seçimlerin belki en doğru ve en cesur konuşmalarını yaparak Türk
milletinin millî ve manevî bilincini geliştirmeye çalıştı. İşbirlikçilik yapmadı. Devletin, milletin haysiyetini korudu. Ekonomik
başarılara imza attı. Dış siyasette Türkiye’nin kanını emen Haçlı
keneleri durdurucu, hiç olmazsa yavaşlatıcı önlemler aldı. D-8”ler
gibi dev bir organizasyonu oluşturarak D-8”lerin ileride D160”lar
olabileceği ümidini uyandırdı. Ülkesini Haçlılara şikâyet edip
oralardan gelen fonlardan faydalanmadı.
Erbakan Hoca’nın, siyaseti, bir dünya vizyonu idi. O, dar bir bakışla ve
yüz senelik argümanlarla siyaset yapmıyordu. Bakıyordunuz
Venezüella’daki bir İslâm devletleri toplantısında salon Saadet
bayraklarıyla süslenmiş. Bugünküler gibi yargıya, askere, hakaret
etmiyor, devlet adamlığına yakışmayacak tavırlar koymuyordu. Bunun
içindir ki, bugün en hızlı muhalifleri bile onun ve fikirlerinin yol
göstericiliğini kabul ediyor. Devlet adamlığı budur. Bütün Türkiye’ye
hitap edersiniz.
Benim “Yalnız Adam” başlıklı bir yazım vardır. Çok okunmuş ve
yaygınlaşmıştı. Metin Hasırcı Bey’in “Bitmiyen Mücadele” adlı
kitabında da, bu yazıdan bahsediliyor. Erbakan Hoca’nın hastanede,
dava için, muayeneye gitmişken ve tekerlekli sandalyede iken
(hastanelerde bu adettir, bütün hastalara ve yaşlılara yapılır) sessiz
ve sabırlı duruşunu ve bu hasletleri için de, görünüşte ne kadar
yalnız olduğunu anlatan bir yazıydı. Görünüşte yalnızdı ama manen öyle değildi.
Erbakan Hocayı yıpratmak için bazılarının, dilinden düşürmediği şu
“kayıp trilyon davası” hadisesini en iyi Metin Hasırcı izlemiştir.
Bana da, köydeki evime bu dosyanın bir nüshasını yollamıştı. İşte:
“Bitmeyen Mücadele Erbakan” kitabından bu konuda bir alıntı:
“Hazinenin partilere yaptığı mali yardım hasebiyle, Refah Partisi
siyasallaşan adalet mekanizmasınca, davaya ANAYASA Mahkemesi”nin bakması gerekirken, mahalli mahkeme olan 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmışlardır... Ancak bu kararın iade-i mahkeme yolunu kapalı tutan ve Refah Yol Hükümetinde bakanlık yapmış  bulunan,  C Ç. , hükmün iade-i mahkemesini önlemek suretiyle, kendisine değer veren, başta hocamız olmak üzere hepimizin teessüflerini hak etmiş sayılmalıdır.
Bir ihkak-ı Hak platformu teşekkülü istikametinde eğilim belirdi. Bu
husustan kendilerine dosya ulaştırdığım Afet Hanımefendi ile
Vakit’ten,  Atilla Özdür Ağabeyim, yazdıkları makalelerinde, “bu
platformun kurulması gerektiğinde isabet vardır” şeklinde kalem
oynattılar. Adalet eski Bakanı Muhterem İsmail Müftüoğlu beyefendi bu platformun kurulmasına, teşvikleriyle bize kuvvet verdiler. (...)
gazetenin 13 yazarına gönderdiğimiz “e-mailde” (hatta iki defa)
yazmalarını istirham ettiğimiz halde, bu mailler cevapsız kaldı.
Gazete sütunlarında ise bu bahse dokunur yazılarını görmemiz mümkün olmadı.”
Muhterem Afet Ilgaz Hanımefendi bir başka yazısı olan 05.08.2007
tarihli yazısında Erbakan Hoca’nın bir keresinde ne olur, beni
Siyonistlerden bir kere önce anlasaydınız ifadesini hatırlatıyor Milli Gazete’de:
• Sayın Hasırcı, Recai Kutan’ın biyografisini, zamanın güncel siyasi
olaylarını da tahlil ederek yazmış. Bu kitabı İnşaallah yarın
tanıtacağım diyerek Milli Gazete’de yazmışlardı.
Merhume Afet Abla Erbakan Hocamızı en çabuk anlamış bir Muharrireydi.
Mekan-ı Cennet olsun. Fiemanillah

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.