“Çölanj’’, “Poe’nun Kuzgunu “, “Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt’’ , “Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme’’, “Var Olma Notları’’ düşünür-yazar Taylan Kara’nın kitaplarından bazıları.

Taylan Kara, dünya ölçeğinde değerli bulduğum, çok sevdiğim yararlandığım bir yazar. Her kitabını okudum; konuşma bantlarını YouTube’den defalarca izledim.

Taylan Kara, “entelektüel ahlaksızlık’’ üzerine çarpıcı bir metin paylaştı sosyal medyada; yayınlıyorum:

**************************************

“Televizyon programına çıkacağımı öğrendiğinde “üstat” diye mesaj atıp “yayında benim adımı da söyle” diye rica eden edebiyatçı, programda adı geçmeyince beni “sistemle iş birliği yapan” ve “işe yaramaz” kişi ilan ediyor.”

*****************

“Kişi çok değil 1-2 yıl önce, beni kitap fuarında kapıda karşılıyor, hiç talep etmediğim halde bir mihmandar gibi yanımda dolaşıp bana fuarı gezdiriyor, hakkımda övgü dolu sözlerle yayıncı arkadaşlarıyla tanıştırıyor. Telefon numaramı istiyor, istemediğim halde kendi telefon numarasını veriyor. Benle fotoğraf çektiriyor. Talebim olmadığı halde kitabını imzalayıp bana veriyor. Sunumlarıma geliyor, yazılarımdan defalarca alıntı yapıyor. Sonra yazmam için, aralarında kişisel sorunu olan birileriyle ilgili ısrarla bilgiler veriyor.  “Sipariş ettiği” bu yazıyı yazmayınca sosyal medyada düzenli olarak benim ne kadar kötü bir insan olduğumu ve sunumlarımda şov yaptığımı söylüyor, hakaret ediyor; beni liberal, ulusalcı, faşist ilan ediyor.’’

“Bir başka kişi sosyal medyada benim için övgü dolu mesajlar yazıyor. Benim için “21. yüzyılın en büyük düşünürlerinden biri” diye yorum yapıyor. Sonrasında kendisinin de öyküleri olduğunu, benden okumamı ve eleştirmemi rica ediyor. Oturup saatlerce bunları okuyor, üzerinde çalışıyorum ve benden talep ettiği şeyi yerine getiriyorum ve öyküleriyle ilgili görüşlerimi yazıyorum. Ama bu görüşler içinde “vaaav bunlar müthiş öyküler” gibi ifadeler olmadığı için kişi buna bozuluyor. Bir bakıyorum, birkaç ay sonra sosyal medya hesabından benim “faşist”, “Kürt düşmanı” ve “cahil” olduğumu yazıyor.”

*****************************

“Daha birkaç yıl önce, kurumlarında sunum yapmam için defalarca arayan, ısrarla etkinliklerine katılmamı isteyen” bir kurumun yöneticileri benim ideolojimi “sorunlu” ve “yetersiz” buluyor. Kendi kurumlarındaki edebiyat kurslarında her türlü post modern ve her tip gerici yazara kapıları sonuna kadar açan, yayınlarında ne kadar sermaye sınıfı ideologu varsa öve öve bitiremeyen kurumun yöneticisi diyor bunları…’’

***********************

“Kişi bana attığı mailde kitaplarımı ezberlediğini, defalarca okuduğunu ve çok faydalandığını yazıyor. 2 mail sonra okumamı rica ettiği bir metin yolluyor; çoğu kısmı günlük gibi yazılmış 600 küsur sayfa… Onu kırmadan, nazikçe, ne yazık ki bunu okuyup değerlendirecek zamanımın şu anda olmadığını belirtiyorum. Teşekkür ediyor ve mailleşmemiz sona eriyor. Bir ay sonra bir bakıyorum, benim bir kitabımı okuyup etkilendiğini yazan birinin paylaşımının altına benim kitaplarımın “beş para etmez kitaplar” olduğunu benim de "kibirli ve burnu havada" biri olduğumu yazıyor.”

*********************************

“Kişi, benim yıllar önce kitabını olumsuz eleştirdiğim bir yazarla kavga etmiş. Sosyal medyadan övgü dolu mesajlar atıyor, o yazıyı öve öve bitiremiyor ve sonrasında o kişiyle olan tartışmasını yazıyor. Cümleleri arasında birçok bilgi veriyor; istiyor ki bu bilgileri kullanarak kavga ettiği kişinin aleyhine yazı yazayım. Nazikçe, kişisel polemikten kaçındığımı, olabildiği kadar fikir tartışması ve eleştirisi yapmaya çalıştığımı, o eski yazıda da o kişinin kişiliğini değil bazı fikirlerini eleştirdiğimi söylüyorum. Aramızda hiçbir tartışma olmuyor. Böyle bir yazı yazmayacağımı anlayınca bir süre sonra sosyal medyadan beni engellemiş olduğunu görüyorum; facebook arkadaşlığını kendi gönderdiği halde, iletişime kendi geçtiği halde…’’

“Kişi yıllar önce organize ettiği ödül yarışmasında dönen pislikleri sayfalarca yazıp maille bana yolluyor. Aleyhine bilgi verdiği kişiler kendi arkadaşları, hala konuştuğu ve şakalaştığı insanlar. İstediği yazıyı yazmayınca benim “Türk düşmanı bir hain” ve “terörist” olduğumu bir anda anlayıveriyor! Bunu doğrudan bana yazmıyor, benim görmediğim göremeyeceğim sayfalarda yapıyor. ‘Benim ne kadar “boş beleş ve cahil” biri olduğumu oraya buraya yazan kişi kimdir diye bakıyorum, çok değil 2 yıl önce benim paylaşımlarımın altına “benim engin bilgilerimden ne kadar çok yararlandığını”, “benim onun ufkunu açtığımı”, “çok cesur ve çok dürüst biri olduğumu” yazan bir sürü yorum yazdığını görüyorum. Ve bu yorumları yazdığı zamandan bu yana aramızda hiçbir tartışma geçmemiş.”

*********************************

“Kişi yine sosyal medyadan mesaj atıp bilmem ne edebiyat ödülünde jüriyle olan etik dışı ilişkileri uzun uzun yazıyor; arada beni Don Kişot’a benzetip bir sürü iltifat ediyor. Sonra bir bakıyorsunuz meğer bu kişi de o yarışmaya katılmış ancak ödül alamamış. Bana gizlice ihbar ettiği kişiler ise kendisinin en yakın arkadaşları, birlikte bir sürü fotoğrafları var, doğum günü kutlamışlar vs.”

******************************

“Argo tabirle “kız meselesi” nedeniyle aralarında husumet bulunan kişiyi yazmadım diye beni faşist ilan eden edebiyatçı var bu ülkede. Ama bunu böyle ifade etmiyor; benim “sermaye sınıfı ideoloğu bir Nazi” olduğumu yazıyor.’’

********************************

Taylan Kara paylaşımını şöyle noktalamış:

“Yukarıda yazdığım profildeki şair-yazarların hepsi kendisini çok dürüst, çok ahlaklı, çok namuslu görüyor. Bu toplumun elbette çok sorunu var. Ama bu toplumun en büyük sorunlarından birisi de “entelektüel ahlaksızlık”…

Yazar-çizer takımı, hiçbir iddiası olmayan sokaktaki insanlara küfredip aşağılamadan önce birkaç saniye kendilerine bakmalı.

DEVAMI ÇOK AMA GEREKSİZ.’’

************************

Ek yapmaya lüzum var mı?