Hava Durumu

ORGANİZE İŞLER BUNLAR…

Yazının Giriş Tarihi: 13.02.2023 15:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.02.2023 15:41

   Bir insanın ölümü, dini kaynaklarda “Küçük Kıyamet” olarak nitelendiriliyor. Türkiye kıyametinin üzerinden 8 gün geçti. 7.7 ve 7.6 şiddetindeki iki büyük depremde, şu anki bilgilere göre 30 binin üzerinde yurttaşımızı kaybettik. Depremde 10 şehrimiz, onlarca ilçemiz, yüzlerce köyümüz de yaşanmaz hale geldi. Şimdilik 32 bine yakın insanımız, plansızlığın, açgözlülüğün, bilime kulak asmamanın dolayısıyla bilinçli eğitimsizliğin, basiretsiz siyasetin, işe yaramadığı bir kez daha görülen bugünkü siyasi sistemin kurbanı oldular. Türkiye’nin bir bölgesi, orta kıyameti yaşadı.

   Yer bilimcileri uyarıyorlar. Bingöl-Erzincan Hattı, Hatay-Osmaniye arasında henüz kırılmadığı öne sürülen başka fay hatları, sonrasında da kırılması an meselesi olan İzmir ve Ege Bölgesi depremleri. Sıra değişebilir tabii ki… Birçok profesör, Gemlik ve Bursa depremlerine dikkat çekerken, beklenen İstanbul depreminin de yaklaştığını haber veriyor. Fark eder mi? Kahramanmaraş Depremi bize gösterdi ki; bilimden uzak, çıkarcı, rantçı, açgözlü bu yapılaşmada, depremin merkez üssü Bursa veya Gemlik olsun, İstanbul ya da Tekirdağ’da meydana gelsin, Aydın, İzmir ya da Ege Denizini vursun ne olacak?

   Küçük ve Orta Kıyamet görüntülerini değiştirebilecek miyiz?

   Ekranlarda göçük altında kalan, paramparça olan, poşetlere,  battaniyelere, yorganlara sarılmış, toplu mezarlara konulmuş cesetler, aslında uzatmaları oynadığımız için fark edemediğimiz kendi cesetlerimiz değil mi? Kopan, kesilen, kırılan, ayaklar, kollar, parmaklar, kaburgalar bizim bir sonraki depremde çekeceğimiz acıların ta kendisi değil mi?

   Bilim Kurgu, Fütürist, Fantastik, Polisiye, Gerilim, Korku ve Gotik türde yazan tüm modern çağın, ünlü yazarlarına, bu konularda muhteşem filmler ortaya koyan senarist ve yönetmenlere çağrımdır. Kahramanmaraş Depremi, içinde cinler, periler, artık unutulmaya yüz tutmuş bazı kadim gelenek ve göreneklerle, psikopat katiller olmadan tüm zamanların en ürkütücü, en korkutucu, en heyecanlı romanı ve filmi olabilir.

   Çünkü bu filmde veya romanda, kadim gelenekler ve görenekler biçimindeki fonu oluşturan kurgu, bizim yöneticilerimizin işine geldiği için her olumsuzlukta sarf ettiği, “Kader Planı” ve “Ne yapalım Allah’tan oldu?” diye ortaya konulan din bezirgânlığı olacaktır. Cinler, inşaat sektörü, rüşvet çarkı, rant amaçlı şehir plancılığı, buna el veren siyaset ve tüm bu çarkın içinde yozlaşan dönemin köşe dönmecileri, bürokratları olacaktır. Periler, aslında uyanık olan, kurnaz, yağcı, çıkarcı, cinlerin arayıp da bulamadığı oy deposu, zavallı, saf halk olacaktır. Psikopat katillere gelince, sistemi üreten, bu yağma düzenine, bu yozlaşmaya, bu kötülüğe, bu cahilliğe, pirim veren, önünü açan, görmezden gelen, işine gelen, sömürmeyi sürdürüp, ülkeyi değil, koltuğunu, iktidarını düşünen siyasi İslamcı, sağcı, işine geldiğinde dinci, işine geldiğinde milliyetçi, siyasi erkler olacaktır. Bir de tüm bunların ortasında, ne işe yaradıkları halen belli olmayan tarikat ve cemaatleri kattığınız da, modern çağın en güzel, en okunan romanı, en çok izlenen, en çok merak edilen, en çok tartışılan Oscar’ın en büyük adayı film çıkacaktır önümüze…

   Bursa Tahtakale’de bir tarihçi yazar ve birkaç gazeteci arkadaşlarla oturuyoruz. Gündemimizde Kahramanmaraş Kıyameti var. Başka bir gündem olması da mümkün değil zaten. Önümde Cumhuriyet Gazetesi duruyor. Açıyorum sayfalarını, Miyase İlknur’un, “Ali Dibo Çetesi İçiniz Rahat mı” başlıklı yazısını okutuyorum herkese. Rüşvetle altyapı ihalesi verilen Hatay Havalimanının depremde yıkıldığına dikkat çeken Miyase İlknur, yardımların gecikmesine neden olan bu havalimanının pistinin ihalesini alan şirket olan İntaş A.Ş hakkında bilgiler veriyor. Tapelerde kendisine pay verilmediğinden yakınan bürokrat, dönemin belediye başkanı ve milletvekilleriyle görüşmesine aracılık ettiği İntaş şirketinin sahibi Ertin Elçi’den alınan 85’er bin lirayı bizzat kendisinin götürdüğünü söylüyor, diye yazmış. Rüşvet çarkı, bozuk düzen, ÇED raporu alınmasından başlıyor, inşaatın tamamlanmasına kadar sürüyordu. Cumhuriyet Yazarı Miyase İlknur, “Literatüre ‘Ali Dibo Düzeni” olarak geçen olay, Hatay ve ilçelerindeki kamu ihalelerinin rüşvet karşılığı AKP’li bakan, milletvekili, il, ilçe başkanları, belediye başkanı ve müteahhitlerin ‘adi ortaklık’ kurarak paylaştığı düzenin adıydı” diye yazıyor.

    Havaalanları, otoyollar, polisevi, hastaneler, okullar, belediye binaları, kamu kurum ve kuruluş binaları çöküyor… Afad binası bile çöküyor!

   Ve Bursa’da, Mudanya’da, Gemlik’te de deprem bekleniyor. Sağ kalırsak, Miyase İlknur bu bölgedeki kirli çarkı da yazar mı?

   Gözümüz ekranda, çaylar acı, sigaralar ziftin peki gibi geliyor.

   Masadaki arkadaşlardan birisi, “Hatay’da Ali Dibo düzeni var da, Bursa’da yok mu?” diye soruyor. Bizzat şahit olduğu inşaat sektöründeki rüşvet, yolsuzluk sohbetlerini anlatmaya başlıyor.

   Bursa’nın bir belediyesinde bu işlerin tuvalet muhabbetlerinde çözüldüğünü, bir başka belediyede de çay ocağında iş bitirildiğini öne süren arkadaşım, bir kamu kurumunda da, dosya arasına sıkıştırılan rüşvet parasının, “Bu dosyayı al sakla. Ajanda var. İçinde önemli bilgiler bulunuyor. Aman ha!” diyerek takdim edildiğini söyledi.

   Acı acı güldük… Başka ne yapabilirdik ki zaten?

   Tekrarlamakta fayda var. Ve Bursa’da, Mudanya’da, Gemlik’te de deprem bekleniyor. Sağ kalırsak, Miyase İlknur bu bölgede ki kirli çarkı da yazar mı?

   Organize İşler filminde, Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı, kolpacıların başı Asım Noyan karakterinin, Tolga Çevik’in canlandırdığı Süpermen lakaplı saf gence sorduğu gibi;

   “Para Nerede?”

   “???”

   “Araba Nerede?” (Siz burada arabayı, ev, bina, site, kamu kurumu falan olarak okuyun!)

   “???”

   “Para Nerede?”

   “???”

   “Araba Nerede?”

   “Para Nerede?”

   Bir de bu insanlara yapı kullanma ruhsatlarını verirken, paralarını almışlar iyi mi?

   Tabut sat, parasını al, öldür.

   “Para Nerede?”

   Organize İşler Filminin müziğini yapan, seslendiren Nil Karaibrahimgil’in söylediği gibi;

   “Organize İşler Bunlar

  Başımıza işler bunlar

   Senin benim dinlemez

  İstanbul’u-Türkiye’yi dişler bunlar….”

  Sahi, para nerede?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.