Kuşkusuz Türkiye dinamik bir toplum yapısı barındırmakta...

Dünyada hızla gelişen değişimlere ayak uydurmak önemli ama bunun da kimi sakıncalarının ortaya çıkardığı da bir gerçek.

Bu nedenle de Ziya Selçuk bakanlığa getirilince "bu kez oyunun kurallarının olabildiğince değiştirilmeyeceğini" söylemek zorunda kalmıştı.

Elbette günümüzün uzaktan eğitim sürecinde kullanılacak araçlar ve internete erişim üzerine yapılan tartışmalar, eğitimde fırsat eşitliği boyutunda çok önemli tartışmalardır.

Ancak bu gün eğitimde yaşanan ve salgın dönemi farklı konularda yürüyen tartışmalar, eğitimde yaşanan diğer tartışmaları gündemden çıkarmış görünmektedir.

Salgın süreci henüz bitmemiştir...

Salgının sona ermesinin ardından yani yüz yüze eğitim kararlarının ardından eğitimde yaşanan dönüşümün ve sorunların yeniden ele alınmasının kaçınılmazlığı ortadadır.

* * *

Yüz yüze eğitimin sürdürüldüğü bu günlerde Bakan Mahmut Özer, şu an için bakanlık olarak alarm verecekleri bir durumun olmadığının altını çiziyor.

Sürecin yakinen izlendiğini belirtiyor...

‘Ve eğer belli bir aşamaya, belli bir eşiğe gelirse önlemlerimizi yeniden gözden geçirebiliriz. Sağlık Bakanlığı ile görüşürüz, Sağlık Bilim Kurulu ile tüm önlemleri gözden geçirebiliriz ama başlangıç noktasındayız. Okullar ilk açılması gereken, son kapatılması gereken yerlerdir ve bir kapatma yapılacaksa ilk başlanacak yer okul değildir.’ diyerek kapanma konusunda konuyu net olarak ortaya koyuyor.

Bu süreçteki en büyük avantajlarının da öğretmenlerin aşılanma oranlarının yüksekliği olduğunu söylüyor Milli Eğitim Bakanı Özer...

71 bine yakın okul sayımızda tüm sınıfları kapatılmış hiçbir okulun bulunmamış olması önemli kuşkusuz.

Sömestri tatili bu hafta sonu başlıyor...

Sömestr tatili, 24 Ocak 2022'de başlayıp 4 Şubat 2022'de tamamlanacak.

İkinci dönem, 7 Şubat 2022 Pazartesi başlayacak, 11-15 Nisan arasında ikinci ara tatil yapılacak.

17 Haziran 2022 cuma eğitim öğretim yılı sona erecek.

* * *

Son 20 yılda bütçede en büyük pay eğitime ayrılmakta bilineceği üzere.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez savunmaya ayrılan bütçenin üzerine çıkıldı Türkiye’de.

Eğitimin parasız olması sağlandı ve kitap sorunu kökten devlet desteği ile çözüldü...

Aslında bu gün Türkiye'nin asıl gereksinimi olan yer mesleki eğitim merkezleri...

Haftada 1 gün öğrenci okula gidiyor, geri kalan tüm günlerde gerçek iş ortamında çalışarak yaparak öğreniyor.

Mesleki eğitim merkezine giden öğrenciler her ay asgari ücretin 3'te 1'i kadar maaş alıyordu.

Artık mesleki eğitim merkezine kayıt yaptıran öğrencilerde işverenin hiçbir yükümlülüğü yok, tamamını devlet üstlendi.

Artık asgari ücretin yarısını alıyor.

Aylık 1400 TL civarında her ay ücret alıyor, kalfa olanlar da 2 bin 125 TL civarında maaş alıyor.

Yaş sınırlaması da yok.

Yasa değişmeden önce mesleki eğitim merkezindeki öğrenci sayısı 150 binlerdeydi, şu anda 250 binlere gelmiş bulunuyor.

Mesleki eğitim merkezlerinin istihdam oranı da yüzde 88’le çıkmış durumda.

Asıl önemlisi, Mesleki Eğitim Merkezine giden öğrencilerin illa sanayide çalışmak zorunda olmadığı, dileyenin üniversiteye de gidebileceği...

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu da, Türk eğitim tarihinde bir ilk olacak olmasını önemsemek gerek.