Hava Durumu

  AİLE İÇİ İLETİŞİMDE EMPATİ VE SINIR KOYMA DENGESİ

Yazının Giriş Tarihi: 02.07.2025 17:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.07.2025 17:59

Aile ortamında bireylerin birbirinin yerine kendini koyabilmesi, empati duygusunu geliştirebilmesi yani “O ne hisseder, bana yapılsa bu davranış bana nasıl hissettirirdi?” diyebilmesi sağlıklı bir iletişimin temel taşıdır. Empati, aile içinde sevgiyi, samimiyeti, değer görülme duygusunu artıran, aynı zamanda kötü davranışları engelleyen bir tutumdur. Ancak sıkça vurgulanan bu kavramın bir de sınır boyutu vardır. Bu nedenle empati ile sempati arasındaki farkı açmakta fayda var.

Empati ile sempati duyguları, aile içinde ya da bireyler arası ilişkilerde sıkça karıştırılır. Empati, karşımızdakini anlamaya çalışmak; sempati ise onun duygularını üzerine almak ve onunla birlikte duygusal yük taşımaktır. Sempati yoğunlaştıkça bireysel sınırlarımız silikleşebilir. Oysa aile içi ilişkilerde dengede kalmak, ne duyarsız ne de aşırı yüklü olmak açısından büyük önem taşır. Aksi takdirde ilişkilerde tükenmişlik ve duygusal karmaşa oluşabilir.

Aile içinde empati kadar sınır koymanın da önemli bir yeri vardır. Sınır koymak; “Seninle empati kuruyorum ama nerede durmam gerektiğini de biliyorum” diyebilmektir. Bu bağlamda iletişimde “sen dili” yerine “ben dili” kullanmak, karşılıklı saygıyı artıran önemli bir beceridir. Örneğin, çocuğa “Koşup durma!” demek yerine, “Koşmanı istemiyorum çünkü düşmenden endişeleniyorum” demek; ya da “Şu odayı topla artık!” yerine, “Bu odanı toplarsan çok memnun olurum” demek, hem empati içerir hem de net bir sınır çizer. Bu dil, aile içinde savunma refleksini azaltır, karşı tarafı dinlemeye teşvik eder.

Aile içinde bireylerin sınırlarını koruyarak empati kurmaları, sağlıklı ilişkiler inşa etmenin en etkili yollarından biridir. Hatalı bir davranış karşısında bağırmadan, küçümsemeden, sakin ve kararlı bir biçimde sınır koymak; çocuklara ve eşlere saygıyı öğretir. Örneğin, “Bu davranışın beni kırdı, tekrar etmeni istemem” demek; hem sınır çizer, hem duygu paylaşımı sağlar.

Unutmamalıyız ki çocuklarımız bizim malımız değil, biz onların ruhları ve bedenleri için birer emanetçiyiz. Çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak büyümeleri için önce bizlerin sınırlarını bilen, duygu farkındalığı yüksek yetişkinler olmamız gerekir. “Teşekkür ederim, özür dilerim, rica ederim” gibi sözcükler, aile içinde ilişkileri onarıcı hale getirir. Bu basit ama kıymetli kelimeler, ev içindeki atmosferi bütünüyle değiştirebilir.

Aile içinde iletişimin tek yönlü bir monolog değil, karşılıklı bir diyalog olması gerekir. “Soru-cevap” yerine “duygularla bağ kurma” temelli sohbetler, çocuklarımızla olan bağımızı güçlendirir. Şeffaflık, güven, anlayış ve sevgi; tüm bu sürecin temelini oluşturur.

Sonuç olarak, empati ile sınır koymak birbiriyle çelişen değil, birbirini tamamlayan becerilerdir. Ne sadece empatiyle sınırsız olmak, ne de sadece sınır koyarak duyguları bastırmak sağlıklı bir aile yapısı oluşturur. Asıl hedef, anlayış ve saygı zemininde dengeyi kurabilmek ve bu denge üzerinden iletişim dilini yaşatmaktır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.