Evlilik… Sadece iki kalbin birleşmesi mi, yoksa bir toplumun temeli mi?
Evlilik, toplumun, sosyal yaşamın temel taşlarından biridir. Ailenin oluşmasında önemli bir rol oynayan etkili bir kurumdur. İnsan neslinin devamı için ilk insandan bu güne kadar varlığını bildiğimiz ve olması gereken toplum tarafından kabul gören bir eylemdir.Toplum içinde belli bir olgunluğa ulaşmış bireylerin karar vermesi gerekmektedir.
Günümüzde birey ile toplum arasında bağlar,geçmişe kıyasla farklılaşmış olsa da evliliğin önemini koruduğunu söyleyebiliriz. Modern çagda her şeyin yeniden değerlendirildiği gibi ,insan da kendini yeniden tanımlamak ve konumlandırmak durumunda kalmıştır.
İnsan; ruhsal, zihinsel ve bedensel yönleriyle bir bütün olarak psikolojik, sosyolojik, tarihsel kültürel ve inanç boyutlarıyla evliliğe anlam yükler. Bu nedenle evlilik, yalnızca iki bireyin birleşimi değil, aynı zamanda toplumsal yapının da önemli bir unsurudur.
İlk insandan günümüze kadar birey ile toplum arasındaki en önemli en güçlü bağlardan biri evli olma hali ve aile olma halidir. Modernleşme sürecinde bile,sosyo-kültürel hayatın bütün kurumlarında olduğu gibi aile kurumunun da geleneksel yapısı, rolü ve işlevleri değişmiştir. Toplumun temel değer ve normlarının ilk olarak aktarıldığı aile, aynı zamanda bireyin kişilik ve kimlik kazanması sürecinde en ideal kurumdur. Evlilik ile başlayan aile olma süreci toplumsal bireyler yetiştirmek için oluşturulan bir nevi eğitim kurumudur.İnsan hayatta tek başına var olamayan varlıktır.Her ne kadar yalnız olmak isteği olsada kollektif yaşamak ve sosyal yaşamda var olmak insanı mutlu eden bir durumdur.
Kadınların ve erkeklerin her ne kadar evlenme nedenleri farklılık gösterebilse de, evlenmek için ortak noktalarda buluştuklarını görmekteyiz.
Kadının sevgi ve ilgi ihtiyaçının karşılanması, yani duygusal tatmini; anne olabilmek bir canlı dünyaya getirmek ve onunla bütünleşmek arzusu, kendisini bir bireyle tamamlayarak bir anlam kazanma isteği; sosyal hayatta saygınlık ve statü elde etme, maddi gereksinimlerin karşılanması ve ortak bir yaşamda maddi birikim yapabilme gibi nedenler, huzur, güven ve anlayış arayışıyla birleşerek bireysel ihtiyaçların tamamlanmasını mümkün kılmaktadır.
Erkeğin ise güven, kabul görme, beğenilme, cinsellik, düzen, huzur, özgürlük, bakım ve güzellik, netlik, anlayış, çocuk sahibi olma , arkadaşlık karşılıklı fikir alış verişi yapabilme gibi ihtiyaçlarının karşılanması için evlenmek istediği araştırmalarla ortaya konmuştur.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EMİNE ÇİZMELİ ERİKEL
İNSAN NİÇİN EVLENİR? İNSAN NİÇİN EVLENMELİDİR?
Evlilik… Sadece iki kalbin birleşmesi mi, yoksa bir toplumun temeli mi?
Evlilik, toplumun, sosyal yaşamın temel taşlarından biridir. Ailenin oluşmasında önemli bir rol oynayan etkili bir kurumdur. İnsan neslinin devamı için ilk insandan bu güne kadar varlığını bildiğimiz ve olması gereken toplum tarafından kabul gören bir eylemdir.Toplum içinde belli bir olgunluğa ulaşmış bireylerin karar vermesi gerekmektedir.
Günümüzde birey ile toplum arasında bağlar,geçmişe kıyasla farklılaşmış olsa da evliliğin önemini koruduğunu söyleyebiliriz. Modern çagda her şeyin yeniden değerlendirildiği gibi ,insan da kendini yeniden tanımlamak ve konumlandırmak durumunda kalmıştır.
İnsan; ruhsal, zihinsel ve bedensel yönleriyle bir bütün olarak psikolojik, sosyolojik, tarihsel kültürel ve inanç boyutlarıyla evliliğe anlam yükler. Bu nedenle evlilik, yalnızca iki bireyin birleşimi değil, aynı zamanda toplumsal yapının da önemli bir unsurudur.
İlk insandan günümüze kadar birey ile toplum arasındaki en önemli en güçlü bağlardan biri evli olma hali ve aile olma halidir. Modernleşme sürecinde bile,sosyo-kültürel hayatın bütün kurumlarında olduğu gibi aile kurumunun da geleneksel yapısı, rolü ve işlevleri değişmiştir. Toplumun temel değer ve normlarının ilk olarak aktarıldığı aile, aynı zamanda bireyin kişilik ve kimlik kazanması sürecinde en ideal kurumdur. Evlilik ile başlayan aile olma süreci toplumsal bireyler yetiştirmek için oluşturulan bir nevi eğitim kurumudur.İnsan hayatta tek başına var olamayan varlıktır.Her ne kadar yalnız olmak isteği olsada kollektif yaşamak ve sosyal yaşamda var olmak insanı mutlu eden bir durumdur.
Kadınların ve erkeklerin her ne kadar evlenme nedenleri farklılık gösterebilse de, evlenmek için ortak noktalarda buluştuklarını görmekteyiz.
Kadının sevgi ve ilgi ihtiyaçının karşılanması, yani duygusal tatmini; anne olabilmek bir canlı dünyaya getirmek ve onunla bütünleşmek arzusu, kendisini bir bireyle tamamlayarak bir anlam kazanma isteği; sosyal hayatta saygınlık ve statü elde etme, maddi gereksinimlerin karşılanması ve ortak bir yaşamda maddi birikim yapabilme gibi nedenler, huzur, güven ve anlayış arayışıyla birleşerek bireysel ihtiyaçların tamamlanmasını mümkün kılmaktadır.
Erkeğin ise güven, kabul görme, beğenilme, cinsellik, düzen, huzur, özgürlük, bakım ve güzellik, netlik, anlayış, çocuk sahibi olma , arkadaşlık karşılıklı fikir alış verişi yapabilme gibi ihtiyaçlarının karşılanması için evlenmek istediği araştırmalarla ortaya konmuştur.