Özellikle ABD öyle bir baskın yemiş halde ki, Japonların “Pearl Horbour” saldırısı bile bu kadar ani olmamıştı. Ve tarihinde bu kadar ölümü ancak herhalde savaş zamanlarında bile yaşamamıştı. Çok kısa bir süre içerisinde 17 binler civarına çıktı ölümler. Virüslü insan sayısı ise 500 yüz bine yaklaşmış durumda. ABD bu halinden kurtuluş için çizdiği en iyi senaryo 100 bin kişinin ölümü ile son bulmasıdır. Bir de kötü senaryo gerçekleşirse ölümlerin milyonu bulacağı söyleniyor.

İtalya biraz toparlanmaya başlasa da mevcut vakalar içerisindeki ölümler hala yüksek oranda devam ediyor. Günlük ölümler 500 civarında seyrediyor ve vakaların sayısı çok hızlı artmıyor artık. Şu ana kadar toplam vaka sayısı 150 bin civarındadır. İspanya İtalya’dan farklı değil, vaka sayıları ve ölümler İtalya ile yarışır duruma geldi. Almanya vaka sayısında bu iki ülkeyi geçmek üzere ancak ölümler çok az. İyileşenlerin sayısı çok yüksek görünüyor ancak son günlerde Almanya’dan gelen bazı haberler skandalları ortaya çıkarıyor.

Almanya huzur evlerinde artan ölümlerin hiçbirini Covid 19 olarak kayıtlara almamış. Yani huzurevlerinde ölen binlerce yaşlının kaydı tutulmamış. Başka bir skandal haber ise Covid 19 yakalanmış hastalardan bazıları huzurlu ölüm için evrak imzalatılmış yoğun biçimde sakinleştirici verildiği ortaya çıktı.

Ülkemizde ise vakalar hızla artmaktadır. 50 bin civarına ulaşan vaka sayısına nazaran ölümlerin dahaaz olduğunu görüyoruz. Ayrıca iyileşen hastalarımızın her geçen gün arttığını da görüyoruz. Ancak henüz “pik” noktasına varmış mı vaka sayısı şu an için kestirmek biraz zor. Ancak son günlerde artan test yapma sayısı birkaç gün içerisinde olumlu sonuç alacağımıza dair ipuçları veriyor. Çünkü bu virüs ile mücadele ederken, çok hızlı test yapmak ve vakaların tamamını bir an önce tespit edip karantinaya alarak virüsün yayılmasına engel olmaya çalışmak olmazsa olmazdır.  30 bin civarında günlük test sayısına ulaştı ülkemiz. Benim gelen verilerden tespit ettiğim nokta günlük yapılan test ile çıkan vaka sayısı %15 ile %17 arasında değişmektedir. Aşağı yukarı ortalama %16. Yaklaşık 20 gündür aşağı yukarı hep bu oran çıktı. Yani test sayısı 5 bin civarında iken de oran böyle idi, test sayış 10 bin iken de oran benzerdi, şimdilerde de aynı oranlar çıkıyor. Yani ülkemizde her yüz kişiden 16 kişiye bulaşmış gibi görünüyor. Ancak testler rastgele yapılmadığı için tabi ki bu oran tüm ülkeye yaymak doğru değil, çünkü testlerin çok büyük bir bölümü temas yolları takip edilerek yapıldığı için oran yüksek çıkıyor. Temennimiz temas takibi sonuçlarının da çok daha azalmasıdır.

Peki, gelelim başlıkta ki soruya. Bu iş daha ne kadar sürecek? Öncelikle şunu bilmekte yarar var. Bu virüs ile mücadele de iki şey acil gerekiyor. Birincisi ve en önemlisi aşı bulmak ikincisi ise mevcut hastaları tedavi edebilecek bir ilaç geliştirmektir. Tedavi için birkaç ilaç deneniyor ve hatta ilaç dışında da bazı yöntemler deneniyor. Örneğin, “İmmün Plazma” transferi ile hastalığı atlatmış olan kişilerden alınan kanı mevcut hastalara vererek kanın içindeki “antikor” hastayı iyileştirebileceği umuluyor. Nitekim geçmiş bazı viral hastalıklar da denenmiş ve sonuç alındığı biliniyor. En son Çin bu yöntemi 5 hastada denediğini ve başarılı olduğunu açıklamıştı. Ülkemizde de birçok şehirde bu yöntem denenmeye başlandı. Cuma günü Malatya İnönü Üniversitesi Tıp fakültesi bir açıklama yaptı ve bir kişi üzerinde yapılan tedavinin olumlu sonuç verdiğini söyledi. Birkaç gün içerisinde diğer şehirlerden de olumlu haberler çıkacaktır. Başka bir yöntem yine kök hücre ile tedavidir. Bu konuda beklenen haber ise cuma günü İsrail’den geldi. Yapılan açıklama bu yöntem 6 hastada denenmiş ve hepsinin iyileştiğini yönünde idi.

İlaç olarak daha önceleri romatizma da kullanılan etkin maddesi “hidroksikolorokin” olan ilacın hastaların iyileşmesinde etkili olduğu tespit edilmiştir. Ülkemizde bu ilaç toplatılmış ve mevcut hastaların tedavisi için belirli dozlarda kullanılıyor ancak ne kadar oranda başarılı net değil. Yine başka başka ilaç denemeleri dünya çapında yapıldığını biliyoruz ancak gerek ilaç ve gerekse aşının tam olarak onaylanması ve kullanılmaya başlanması 9 ile 18 ay arasında bir süreyi işaret ediyor.

Aslında aşı bulunmadan ve kullanılmaya başlamadan dünya diken üzerinde duracaktır. Aşının bulunması ve uygulanması için en az 9 ay gerektiği söyleniyor. Tabi 9 ay oldukça uzun bir süre. Bazı şeyleri geri dönülmez hallere sokabilecek kadar uzun bir süredir. Özellikle ekonomik açıdan dünyanın bir hayli sor zamanlar geçireceği belli. Bu süreçte millet devlet birlikte hareket etmek zorundayız. Aksi halde süreç bizim için de geri dönülmez yerlere gidebilir. Sabırla ve metanetle ve birbirimize yardım ederek bu süreci atlatmaya çalışmalıyız. İnşallah başaracağız.