Bursaspor'un geçmişteki yönetimsel başarısızlığının Timsah Arena Stadı'nın uğursuzluğuna bağlayanlara kapak olmalıdır.

Futbolun doğduğu İngiltere'de dünyadaki en ilginç statlar arasında tasarımıyla birinci seçilmesi.

Statların güzel ya da çirkin olması orada oynanan karşılaşmaların neticesini belirlemediğine göre uğursuz benzetmesi yapılması doğru değildir.

Şunu herkes iyi bilmelidir ki, bu stat bu kentte yaşayan herkesin katkısıyla yapılıp Bursaspor Kulübü'ne verilmiştir.

Stadın yapıldığı yere, giderilmeyen bazı eksikliklerine takılmak yerine Timsah Arena'nın kentin markası haline getirilememesi eleştirilmelidir.

Stadın çevresindeki iş yerlerinin bir an önce işlevsel hale getirilip futbol dışında da bazı etkinliklerin burada yapılması sağlanmalıdır.

Alkollü, alkolsüz restoranların, eğlence ve alış veriş mekânlarının açılmasına teşvik edilmeli kolaylık tanınmalıdır.

Bu öncülüğü ve de kolaylığı sağlayacak kurum Büyükşehir Belediyesi'dir.

Hatta Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, şehir dışından gelen konuklarını ağırlayacağı statta hâkim bir kaç locayı makam odası yapabilir.

Aynı şekilde BTSO Başkanı İbrahim Burkay da.

Hatta Vali Bey de.

Ya da konuk evi tarzında bir konsept oluşturulabilir, stadı tanıtmam adına.

Timsah Arena'nın Bursa'nın markası haline getirilmesi için bu isimler öncülük etmelidir.

Bunları yazarken aklıma gelen şu anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Henüz Bursaspor şampiyon olmamıştı.

İspanya'da fuara katılmak üzere heyetle Barcelona'ya gitmiştik.

Fuar etkinliği dışında şehri gezip tanımamız için rehber eşliğinde götürülen yerlerden biri de Camp Nou Stadı oldu.

Sabah saatleri olmasına rağmen stadın önündeki kalabalığı görünce sevinmiştik, antrenman var galiba. Messi'yi de görür hatta fotoğraf çektiririz diye.

Daha sonra anladık ki, kalabalık bizim gibi stadı gezmeye gelen turistlerin içeri girilirken alınan bilet sırası kalabalığıymış.

Kişi başı 15 avro ödeyerek girdiğimiz Camp Nou Stadı'nda Barcelona takımının kuruluşundan o güne kadar ki gelişimini zaman tüneli yolculuğuna çıkmışçasına yaşatılıyor ziyaretçilere.

İçerideki restoranlar, kafeler, publar sabah olmasına rağmen kalabalık.
Soyunma odalarından sahanın içine kadar izin verilen pek çok yerini gezip görmek fırsatı sunuluyor.

Hele ki kulüp müzesi harika.

Şehri yönetenlerin, bazı iş insanlarının maçlar dışında misafir ağırladıkları ofise dönüştürülmüş locaları var.

Ayrıca takımın önemli karşılaşmalarının video görüntüleri kulaklık ve üç boyutlu gözlükler eşliğinde sesli izlerken o anı yaşarcasına müthiş etkileniyorsunuz.

Benim en çok dikkatimi çeken ise soyunma odalarından saha içine gidilen koridorda gördüğüm 15-20 kişilik küçük Kilise'ydi.

Barcelona'lı oyuncular sahaya çıkmadan her maç öncesi burada dua ediyorlarmış.

Ziyaretimizin son durağı olarak büyükçe bir mağazanın içine yönlendiriliyoruz.

Burası Barcelona takımına ait hediyelik eşyaların satıldığı store mağazası.

Her yaşta insanın kullanabileceği aklınıza gelen envai çeşit takımın markalı ürünleri satılıyor.

Stat dışına çıktığımız da her birimizin ortalama içeride harcadığımız para 100 avroydu.

Bunları niçin anlattığıma gelecek olursak.

Hatta daha proje aşamasında da ödüle layık görülmüş şimdi de dünyanın en ilginç tasarımlı statı seçilen Timsah Arena'nın da kentimize gelecek yerli ve yabancı turistlerin gezip görmek isteyeceği, günün her saati yaşamın olduğu konuma getirilmesi hayalinin artık bir an önce gerçek olmasıdır beklenti.

Bunun için herkesin katkı koyması şart.

Tıpkı stadın yapılmasında bilerek ya da bilmeyerek herkesin katkı koyduğu gibi...

Ama her şeyden önce Bursaspor Süper Lig’e çıkmalıdır.

Bu arada insanların stada gelmesini engelleyen eksiklikler tamamlanıp ulaşım rahatlığı sağlanmalı.

Timsah figürlü mimari yapısıyla Bursa'ya çok yakışan Timsah Arena'nın Bursaspor'a uğursuz geldiği söylemlerinden vazgeçilmelidir.