Önce hatırlayalım...

Kentimizin en önemli çözüm bekleyen sorunlarının başında hiç şüphe yok ki, hava kirliliği gelmektedir.

Hava kirliliğine sebep, yerleşim alanlarının yanı başında konuşlanmış sanayi bölgelerindeki tekstil ve boyahane fabrikalarının bacasından dumanla birlikte havaya bırakılan kimyasallardır.

Pek çok sağlık kuruluşu tarafından tespit edilmiş olan kirli havayı solumak suretiyle kanser ve benzeri hastalıkların kentimiz de yaygınlaşması üzerine Bursa Valiliği İl Mahalli Çevre Kurulu'nca üç yıl önce şöyle bir karar alınmıştı.

Kentimizdeki tekstil ve boyahane sektöründe üretim yapan fabrikaların bir yıl içinde baca emisyonlarına filtre konulması zorunluluğu yönündeydi.

Bir yıl geçip süre dolduğunda işletmelerin Valiliğe çeşitli gerekçeler sunmasıyla süre bir yıl daha uzatılmıştı.

Sonra tekrar aynı bahanelerle ikinci kez uzatılan süre için son tarih 5 Temmuz 2021 olarak belirlenmişti.

Görüyorsunuz insan sağlığını nasıl da hiçe sayan bir umursamazlık değil mi?

Düşünsenize, bacasından saldığı pis dumanlarla insanları zehirlediği tespit edilen 200'den fazla tekstil ve boyahane fabrikasına devletin izniyle (Valilik) üç yıl daha boyunca insanları zehirlemesine müsaade edilmiş.

Milyon dolarlar kazanan sözüm ona bu fabrikalar maliyeti 70 ila 90 bin avro olan bir filtre alıp bacasına takmamak için direnmesi anlaşılacak gibi değil.

Demek ki, para hırsları akıllarının önüne geçmiş.

Bu konuda bakın yasa şöyle diyor, "Her canlı sağlıklı koşullarda ve sağlıklı çevrede yaşamını sürdürebilmesi Anayasal haktır."

Öyleyse ülkemizi, kentimizi yönetenler şunu iyi bilesiniz ki, yasayı uygulamayıp herhangi bir canlının ölümüne bu sebeple aracılık etmeniz insanlığa yapılmış en büyük suçtur.

Şayet inançlı insanlarsanız, bunun vebalini varın siz düşünün...

Pazartesi günü iki kez uzatılan sürenin biteceği tarihtir.

Yani bazı tekstil ve boyahane fabrikalarının bacalarına filtre takma zorunluluğu için tam üç yıldır uzatılan Valilik kararının son günüdür.

Nitekim bu konuda, "Yeter artık. Zehir solumak istemiyoruz" diye şikâyette bulunan yurttaşlara başta belediye başkanları ve bazı yetkililer, üç yıldır Valilik kararını hatırlatıp, "5 Temmuz'a kadar sabredin" sözleriyle savuşturuyorlardı.

Bu sabah Kestel'den iş yerine gelirken her zamanki gibi boyahane fabrikalarının bacasından dumanla karışık salınmış pis kokular nedeniyle aracımın camlarını ilçenin dışına çıkıncaya kadar kapatmak zorunda kaldım.

Tüm uyarılara ve de verilen sürelere rağmen yine değişen bir şey olmadığını görünce yaptığım araştırmada daha vahim bir gerekçeyle karşılaştım.

Bursa Ticaret Sanayi Odası (BTSO) yurt dışından tedarikinin 70 ila 80 bin avro olduğu dolaysıyla da hem maliyeti düşürmek hem de yerli bir firmanın baca filtresi üretimi yapabilmesi için nelerin gerektiğinin araştırılmasını istemiş.

Bunun için de Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü'nden de destek alınarak çevreyi kirleten fabrikalarda incelemeler yapılıp bacalarına takılması gerekli filtrelerin ne şekilde ve nasıl olması yönünde kapsamlı bir rapor çıkarılmış.

Rapor önce BTSO'ya oradan da Bursa Valiliği'ne ulaştırılmak üzere Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nde beklemede.

Velhasıl aktardıklarımızdan şu üç şey anlaşılmaktadır.

Birincisi, verilen sürenin pazartesi günü dolacak olmasına rağmen somut bir netice çıkmadığı gibi söz konusu fabrikaların bacalarının zehir salmaya devam ettiği.

İkincisi, sanayicinin bacasına takacağı filtreyi 40-50 dolar daha ucuza mal edebilmesi için hesap kitap yapılırken insanların hala zehir solumakta olduğu yetkililerin umurunda olmayışı.
Üçüncüsü de sanayicinin daha çok para kazanmasına tüm olanak ve fırsatlar sunulurken insanların zehir solumaya ve de bu sebepli ölümlerin devam ediyor olmasıdır.
Yazık çok yazık...