Hava Durumu

GÜCÜN YETİYORSA!..

Yazının Giriş Tarihi: 15.08.2021 16:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.08.2021 16:48

İki köylü, -büyük olasılıkla akrabalıkları da olan- iki komşu, bir sınır meselesi yüzünden önce münakaşa sonra kavga ederler.

Kavgadan sonra da birbirleriyle konuşmaz olurlar.

Aradan yıllar geçtiği halde, o ağırlık veren küskünlük sürüp gider. Kimi kez köy büyükleri, kimi de aile yakınları harekete geçip aralarını bulmaya, barıştırıp helalleştirmeye niyet etseler de başarılı olamazlar. Biri razı olsa bile diğeri inat etmeyi sürdürür.

Zaman geçip giderken, yaşlılık çağı da gelip çatar.

Her şeyin bir sonu vardır...

Günün birinde, daha mülayim tabiatlı olan komşu, neden olduğunu bilemediği bir şekilde halsizleşir ve yatağa düşer.

Bir türlü toparlanıp kalkamaz.

Sonunda anlar ki; “ölüm döşeğine” yatmıştır.

Kafasındaki muhasebeler çoğalır; alacaklar, verecekler, kırdığı kalpler, pişmanlıklar… Tövbeler…

Ve aile fertlerine, çevresine karşı daha bir yumuşamalar…

Tabii ki, küs olduğu komşusu da hep aklındadır.

Onunla, ne yapıp edip barışmaya kararlıdır.

Hatırlı kişileri araya koyar; “pişmanlığını, üzüntülerini, selamlarının…” beraberinde “ben yataktan kalkamıyorum, gelsin barışalım” haberini gönderir.

Küs komşu, aracıları geri gönderir, barışmayı kabul etmez.

Hasta komşu, ısrar eder; suçu üzerine aldığını, özür dilediğini belirtir. Yeniden selam gönderir.

Yeniden barışma ricasını iletir.

Fakat yine olumsuz yanıt alır.

Hasta komşu bu kez, kendisine bile itiraftan korktuğu şeyleri açıklamak üzere, aracıları üçüncü kez gönderir;

“Ben artık kesin gidici gibiyim. Çok fazla günüm de kalmadı… Lütfen gel, barışıp helalleşelim. Öbür tarafa küs olmanın günahıyla gitmek istemiyorum…” diye son söyleyeceklerini de söyleyerek, karşı tarafı merhamete ve bir kere daha barışmaya davet eder.

İnat komşu, bu bilgi ve bu istek karşısında da yumuşamaz, barışıp helalleşmeye gelmez.

Bu arada zaman daha da ilerler, hasta ‘günlerinin tükendiğini’ iyice hisseder.

Dilinin dönebildiği son demlerinde, başucundakilere komşuyu kastederek, der ki:

“-Aha ben gidiyorum. Gücü yetiyorsa, erkekse oraya da gelmesin!”

 

Kıssadan hisse:

 

Dargınlık; dostluğu, yakınlığı bırakmaktır.

Herhangi özellikle maddi bir çıkara dayanan bir işten dolayı, Müslümanların birbirlerine darılmaları, yani birbirlerini terk etmeleri, aradaki bağlılığı kesmeleri hiç uygun değildir.

Uygar, görgülü bir insanın yapacağı davranış böyle olmamalıdır.

Olgun insanlar, hata arayan, en küçük şeyden alınan, kırılan değil; affeden, hoşgörü sahibi olanlardır.

İslâm dininde iyi bir insan; hemen kırılmayan, bütün insanlara güler yüzlü, tatlı dilli davranarak gönülleri alan insandır.

İnanan bir insan, örnek kimsedir...

Dargın olunanla üç gün içinde gidip barışmak çok iyidir.

Müslümanlar arasında dargınlığın süresi en fazla üç gündür.

Bundan fazlası doğru değildir...

Bu nedenle kişi haklı da olsa üç günden fazla dargın kalmamalıdır. Dargın olanlardan biri diğeri ile konuşmak istediği hâlde diğeri buna yanaşmazsa, konuşmak isteyenin üzerinden sorumluluk kalkar. Konuşmak istemeyen sorumlu olur.

Peygamberimiz (SAV) buyurdu ki;

Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir.

Din kardeşine bir yıl dargın duran kimse, onun kanını akıtmış gibidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.