Başlık biraz karmaşık gelebilir. Çünkü ben de nasıl bir cümle ile söze gireceğimi kestiremedim bir süre…Çünkü çok duyarlı, şaşırtıcı ve aynı oranda üzücü bir yorumdan söz edeceğim…

Bir dönem Merkez Bankası Başkanlığı da yapan ve şu anda Uşak milletvekili olan Durmuş Yılmaz, durmuş durmuş öyle bir cümle kurmuş ki, insan haliyle şaşırıyor. Bir münafık gazete de, Yılmaz’ın cümlesini başlık yapmış.Çünkü

“Soyuluyoruz ey halkım” demiş milletvekili Yılmaz…Burada da yılmadan, korkmadan bizleri bir gerçek ile baş başa bırakmış. Önce cümlesinden söz edelim. Rahmetli Uğur Mumcu’nun o müthiş cümlesine atıfta bulunmuş. Mumcu “Vurulduk Ey Halkım” diyerek, o dönemin çalkantılı günlerine atıf yapmıştı yanılmıyorsam. İYİ Parti saflarında politika yapan, buna karşın söylediklerine hemen her tandanstan kişinin katıldığı bir politikacıdan bu cümleyi duymak da ilginç değil mi ?.

Aslında gerçeklere dair ortaya koyduğu gelişmeler ve konuştuğunda beğenilen biri Durmuş Yılmaz. Dış görünüşü ve yaşamına baktığınızda “mütedeyyin kesim” mensubu izlenimi de veriyor. Merak ettiğim, neden bu cümleyi sarf etti ve ne anlatmak istediğiydi. Haberin devamında bu durum açıklığa kavuşmuş meğer... Memleketi Uşak’ta bir maden ocağı varmış. Adı “Kışladağ Altın Madeni” söz konusu olan yer. Hesap adamı Yılmaz da üşenmemiş ve madenden devlet ne kazanıyor, işletmeci , madencinin kazancı ne kadar oluyor hesaplamış. Bir hesap adamından yanlış, hatalı bir sonuç beklenemez doğal olarak. Açıklamasında TÜPRAG tarafında işletilen madende haftalık 150 kilogram üretildiği iddia ediliyor demiş ve sonra da en bildiği şeye yani hesaba başlamış. Bu üretim göstergesine göre, toplam yıllık üretim 6 ton ediyormuş.

Bu madencilik şirketi 2006 yılından beri burada çalışıyormuş. 2025 yılına kadar Yılmaz’ın hesabına göre 114 ton altın çıkarılması gerekiyormuş. Yine bir hesap yapmış, devletin bu üretimden aldığı payı da sadece yüzde 10 olarak bulmuş. Kalan yüzde 90 da şirketin elinde olabilir diyor.Maden çıkarma masrafını hesaplamış mı, bu açıklamasında onu göremedim. Yine Durmuş Yılmaz’ın açıklamasına dönelim.İlginçtir konuyu tarıma getiriyor bu kez ve şunları söylüyor:

“ Maden çıkarma işi nedeniyle 400 bin hektar ekilebilir alan tarım dışı kalıyor.” Diyor, sonra da önerisini açıklıyor;

“ Tarıma verilen destek artırılsa , çevreye zarar vermeden daha büyük kâr elde edilebilir.” Bu duruma dayanarak kurmuş o müthiş cümleyi ve “Soyuluyoruz ey halkım” demiş.Aslında memleketinin ve de yurdumuzun çiftçisine, hepsinden önemlisi de İktidar mensuplarına gönderme yapıyor. Bu tür bir açıklamanın, Durmuş Yılmaz tarafından gelişine şaşırmadım desem yalan olur. Kendi halinde, bazen bildiği konularda görüş bildiren, görünüş ve biraz da aile yapısı ile mütedeyyin kesimin tam bir örneği diyebileceğimiz bir isimden, bu duyduğumuz yorum neyi anlatıyor, bir türlü çözemedim !

Bu neden ile başlığı böyle attım. Çünkü, kadim ülkemizin altı da üstü de talan edilir bir konumda görünüyor bu tür haberlerin yalanmaması ile... Bunun nedeni de işte böyle cesur ve konuya hakim kişilerin arada bir yaptığı bu çıkışlardan kaynaklı oluyor. Aslına bakılırsa, tüm çabalara karşın, özellikle ana muhalefetin bu tür tespitleri yerinde görerek, ardından toplumu doğru bilgilendirerek, hem konunun içindeki paydaşlar ve de toplumun tümünü aydınlatmış olacaktır. Bu da içinde bulunduğumuz yoksulluk sarmalından çıkmak için önemli bir aşama olabilir düşüncesindeyim. Çünkü halkın bu tür gerçeklere ulaşması neredeyse imkansızdır. Ramazan’ın ilk gününde bu tür iç karartıcı bir yorumda bulunmak istemezdim. Ama gerçeklerin ortaya çıkması, inançların tazelendiği böyle bir günde ve ay da daha önemli değil mi ? Ramazan bereketi ile dolu günler dilerim.