Hava Durumu

Ayak üstü siyaset polemiği

Yazının Giriş Tarihi: 28.02.2024 14:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.02.2024 14:03

Malum seçim için bir ay kadar kısa  bir süre kaldı. Herkesin beklentisi farklı bu anlamda…Adaylar seçilme savaşında, emekliler seçim sonrası her türlü sebze , meyve ile diğer ihtiyaçlarının olası zam oranının merakı içinde…

 İşveren de, emekçi ücretlerinin nasıl karşılayacağının derdinde…Bunun dışında politikanın üst katını da siyasi gelecek merakı sardı.

İstanbul üzerinden Erdoğan-İmamoğlu çekişmesinin iki önemli sonucu olacak. Birincisi, buradaki seçimi AKP kazanırsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalan dört yılı daha rahat geçirecek. Bu arada 2028 için de planlamalara da başlayabilir. Acaba, yerel seçimin dumanı sönmeden bir Anayasa değişikliği yapılabilir mi sürecine de girebilir. Değişikliğin sağlanması halinde Erdoğan için dördüncü dönemin kapıları da ardına kadar açılabilir. Bunlar bir bilgiye dayalı değil, deneyimimle sadece benim tahminim ! Diyelim ki sandık tersini söyledi ve İmamoğlu, güle oynaya seçimi kazandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmasa bile, en azından AKP Genel Başkanı olarak, 2028 için karşısındaki dişli rakibi öğrenmiş olur. Bu arada, dördüncü kez koltuğunu koruması  tehlikeye girer. Gelelim muhalefet partisi CHP’ye…

31 Mart günü İstanbul’da sandıktan Erdoğan(!) , pardon Murat Kurum çıkarsa, Özgür Özel rahatlar ama gücü azalır. Başkanlık koltuğu tehlikeye girer. Ekrem İmamoğlu’nun da siyaset içinde kalması da zorlaşır  ve çarşı değil parti karışır bu kez ! İki topal ördek misali politikacı yerine, aradan bir üçüncü, ya da yeniden Kılıçdaroğlu çıkarsa hiç de şaşırmam! İşte böyle dostlar. Seçimin bir de böyle esprili, gizemli ve kafa açıcı yanına bakalım. Halkın içinden çok sayıda politika uzmanı anında çıkacaktır bir anda, bunu da hesaba katmak gerek. Bunları nasıl klavyeye aktarırım düşüncesi içindeyken, açık çarşıdaki bir arkadaşımın işyerine gelmişim. Selam vereyim dedim ve açık olan kapıya doğru bir iki adım attım. İçeride iki ademoğlu, büyük olasılıkla emekli ve de gelişmeleri ekran aracılığı ile izliyorlar ki, konuşmalara azıcık kulak misafiri olunca hemen anlaşılıyor.

Siyah paltolu şapkalı ve memur olduğu izlenimi uyandıran beyefendi soruyor; ; “Emekli zamları bizi iyice batırdı. Şimdi de refah payını kaldırıp başka formül uygulayacaklarmış. Ne diyorsun ?” Belli ki karşısındaki yakın bir arkadaşı ama farklı bir siyasi yanı var…Ama kır saçlı hafif sakallı amca kısık bir sesle “Kaan nasıl uçtu yarım saat  salına salına..” İçimden eyvah dedim ama ortam sertleşmedi. Diğer büyüğümüz hemen soruyu patlattı “ Galiba  yirmi küsur dakika havada kalmış. Motorunu da yapalım o zaman sevinirsin sen de…” Maç bir bir berabere gidiyordu sanki. Hoşlarına gitmiş olacak ki bu sohbet,

birer sandalye isteyip oturdular. Memur emeklisi sandığım zat hemen devreye girdi. “Senin az da olsa toprağın var, ekip biçiyosun da..Söyle bakalım bir litre mazotun ne kadarı vergi?” Kısa bir sessizlik ve diğer beyin yanıtı “ Ben ona bakmam dışardan geliyo çünkü…Sen insansız havada giden küçük uçak gibi olanlara bak. Tüm düşmanları telef ettiler.” Memur emeklisi bey “İyi güzel de bu ekonomi ile biz birkaç seneyi çıkaramayız. Bizim vasıflı ya da vasıfsız insanımız ülkemizi terk ediyor. Yakında azınlıkta kalacağız. Bir yılda 50 bin kişi Amerika’ya kaçak veya pasaportla girmiş. Zaten Türk pasaportu da bir işe yaramıyor ki artık…”  Hafif sakallı beyefendi biraz soluklanmak için arkadaşımdan çay istedi o da siparişi verdi. Memur emeklisi bey bu gol fırsatını kaçırır mı, hemen rakibine sorudu “ Üstat, her gün sokakta çay içebiliyor musun ?” Sakallı amca bir yudum aldı çayından ve öksürüğü bitince “ Beyim bazen devletlerin böyle zamanı olur. Eskiden de vardı. Ekmeği karne ile almış atalarımız. Sen bunları geç bi kalem, bak Reis uzaya adam bile gönderdi. Bunlar bedava olmuyo…Önce düşmana karşı cesur olcan. Adam da mangal gibi yürek var.”  Emekli bey pes etmek üzereydi, son kozunu oynamak için yine şansını denedi. “ Böyle kahramanlık olmaz, uçakla silahla falan…Kendi madenini altınını,kromunu, kömürünü, volframını kendin çıkaracaksın. Elin oğluna teslim olmayacaksın. Bak Erzincan’da ne oldu, insan canı bu kadar değersiz mi ?” Topraktan iyi anlayan sakallı beyin yanıtı gecikmedi.                       “ Erdoğan’ın vardır bir bildiği. Bir şey almadan bir şey vermez. Bir işte kâr varsa söker alır valla…” İktidar eleştirmeni bey efendi pes etmeye hiç niyetli değildi. “Bakalım önümüzdeki yıl ne yaparız? Kredi kartına taksit yapılmayacak dedikodusu dolaşıyor ortalıkta, sen ne dersin? Rakip sağlamdı. Her soruya yanıtı hiç gecikmiyordu? “Beyim, bu konu yalanlandı, sen galiba TRT falan izlemiyon. Orda açıkladılar böyle bir şey yok diye…” Bu kez memur emeklisi bey teslim olmuştu. TRT hakkında konuşacak mecali de yoktu.

Sohbet hem hızlı, hem de çekişmeli geçiyordu. Buna sohbet değil seçim yarışı da denebilirdi. Bayağı da derin konulara girildi. Bendeki ilk izlenim, başkan adayların işinin çok zor olduğuydu. Hele ilerlemiş yaştakileri gerçekle buluşturmanın, uzayda yürümek kadar beceri istediğini  anladım bu sayede…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.