Hava Durumu

Bir garip başkanlık hikayesi !

Yazının Giriş Tarihi: 25.05.2023 14:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.05.2023 14:25

Son günlerin siyasi jargonunda “sandıkla gelen sandıkla gider” cümlesi çok moda…Bu cümle, hem genel, hem de yerel seçimlerde çok geçerli. Seçmen tercihi bakımından iki seçim arasında önemli bir fark var.Özetle, genel seçimde görüşüne uygun bir parti ve liderine oy veren seçmen, iş yerele geldiğinde, kendisine dokunan ve yararlandığı hizmeti veren yöneticiyi seçer.

Böylece, bazen siyasi görüş geride kalır.Eğer,yerel yöneticiyi, yani belediye başkan adayını, parti üyeleri, yerel halk kendi içinden çıkaramaz, o adayı genel merkez veya en etkin isim belirlerse, demokrasi adına savunduğumuz görüşlerin de bir değeri de kalmaz.Bu kısır döngüyü kırarak direnen ve demokratik hakkını savunan yönetici ve başkanlara da  az da olsa rastlanıyor.

Bunu daha iyi anlatabilmek için, Türkiye’de, belediye başkanlarının ilk kez doğrudan seçildiği bir seçimin öyküsünü ve Bursa’da yaşanan, sandıkla gelenin, yerel iktidar mensuplarının tüm zorlamalarına rağmen, istifa etmeyerek, siyasi ömrünü bağımsız başkan olarak uzatan tipik bir örneği bu hafta NOT Defteri’nin bir sayfasını daha açarak yorumunuza sunuyorum.

Tek dereceli yerel seçim

27 Mayıs 1960 İhtilali, her alanda değişimlere yol açmıştı. Bunlardan en önemlisi de kent yönetimleriydi. İhtilalin ardından şehirlerde yönetim istikrarı bir süre sağlanamamıştı. 10 Haziran 1960 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile, ilk yerel seçimlere kadar mevcut belediye başkanlarının görevlerine son verildi. Bu kez bu makamlar atama yoluyla dolduruluyordu. Genellikle valiler belediye başkanlığı görevini de ifa ediyordu.Buna karşın, Kurucu Meclis marifetiyle yapılan ve halk tarafından onaylanan 1961 Anayasası, bir çok alanda olduğu gibi kent yönetimleri için de önemli hükümler içeriyordu. Buna göre, 27 Temmuz 1963 tarihinde çıkartılan yasayla belediye başkanlarının seçimine tek dereceli çoğunluk usulü getirildi. Daha önce belediye meclis üyeleri seçiliyor, içlerinden belirlenen bir kişi de “Belediye Başkan Vekili” olarak görev yapıyordu. Genellikle kent hizmetlerinden valiler sorumluydu.

Yeni yasaya göre uygun olarak, seçim tarihi 17 kasım 1963 olarak belirlenirken, Türkiye genelinde, Adalet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, Millet Partisi, Türkiye İşçi Partisi ve  Yeni Türkiye Partisi seçime katılmaya hak kazandı. Seçimler, ilk kez, Yüksek Seçim Kurulu’nun denetim ve gözetimi altında; il ve ilçe seçim kurulları tarafından, bir başka deyişle yargı denetimi ve gözetiminde yapılacaktı.1961 Anayasası’na hayır oyu veren illerden biri olan Bursa, Demokrat Parti’nin devamı olarak kabul ettiği ve yeni kurulan Adalet Partisi’ni ekseriyetle destekliyordu. Bunu daha önce yapılan genel seçimde göstermişti.

Eski Nafıa Müdürü Bengü aday gösteriliyor

Bu kez heyecan çok farklıydı.Çünkü valilerin gölgesinde kalmayacak olan belediye başkanları, direkt olarak halk tarafından seçilecekti. Bu durumda, belirlenecek adayın yetkin biri olması gerekiyordu.

Adalet Partisi’nin yereldeki yöneticileri evlerde durum değerlendirmesi yapmaktaydı. Bu toplantıların birinde, bir isim gündeme geldi ve çoğunluk tarafından da destek buldu. Adalet Partisi’nin ağır toplarından Sadettin Karacabey, getirdiği bu öneriyi ısrarla savunuyor ve söz konusu aday ile seçimin kazanılacağını söylüyordu. Çünkü, eski Bursa Nafıa Müdürü Kemal Bengü, İhtilal Hükümeti yöneticileri tarafından Bursa’dan alınarak Ağrı’ya şark hizmetine gönderilmişti. Böylece , hem yetkin bir isim, hem de İhtilal hükümetlerine karşı bir aday bulunmuştu. İsmi üzerinde mutabık kalındığında ekim ayı gelip çatmıştı. CHP de,  Bursa’daki adayını bir bürokrattan seçmişti. Eski Bursa Emniyet Müdürü Şebip Karamullaoğlu’ydu bu isim…

Adalet Partisi yöneticileri derhal kolları sıvadılar ama, aday Bengü doğuda ve görevinin başındaydı. Henüz görevinden istifa etme süreci başlamamıştı. Onun adına parti yöneticileri propaganda çalışması yürütüyordu.  En önemli kozları da Kemal Bengü’nün nafıa müdürü olarak yaptığı hizmetlerdi. Seçim çalışmaları tüm hızıyla sürerken Bursa önemli bir sorunla karşılaşıyordu. 1963 yılında Bülent Ecevit, Koalisyon Hükümeti’nin Çalışma Bakanı olarak Sendikalar Grev ve Lokavt Kanunu’nun çıkarılmasını sağlıyordu. Yasa yürürlüğe girer girmez de Bursa Belediye Otobüs İşletmesi çalışanları, yönetimle yapılan pazarlıkta anlaşamıyor ve Türkiye’nin ilk yasal grevine imza koyuyordu. Belediye otobüslerinin çalışmadığı günlerde, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin belediye başkan adayı Kamil Koç, kendi firmasının araçları ile Bursalıları taşıyordu. Özetle, yeni seçilecek başkan ve yönetimini önemli bir sorun bekliyordu. 17 Kasım 1963 günü yapılan seçimde, Adalet Partisi adayı Kemal Bengü, Bursa’nın tek dereceli olarak seçilen ilk belediye başkanı oldu. Bengü, önce grev sorununu çözüyor ardından da projelerini bir bir hayata geçiriyordu.

Adaylık öncesi, o günlerdeki adıyla nafıa müdürü olan Bengü, bu özelliğini belediye başkanlığına taşıyor, Bursa'nın en ücra köşelerini bile asfaltlayarak, unvanlarına bir yenisini daha ekleyerek, vatandaşın “Asfalt Kemali olma başarısını gösteriyordu..

Kemal Bengü ikinci kez aday ama bu kez bağımsız

Bengü, 1968 yılına gelindiğinde ilk dönemini tamamlamak üzereydi ve  çoklukla  başarılı gösterilmesine karşın, partisinin yerel yöneticileri tarafından aday gösterilmiyor ve bağımsız aday oluyordu. Bağımsız aday Kemal Bengü’nün karşısına, Adalet Partisi adayı olarak, Genel Başkan Yardımcısı Kasım Önadım’ın kardeşi Ömer Önadım çıkarılıyordu.

Kendini belediye başkanı yapan partisi, Bengü’ye çeşitli zorluklar çıkarıyor buna rağmen seçim çalışmalarında halkın ilgisini topluyordu. Bu arada Bengü’ye suikast girişimi olduğuna ve bunun halktan gizlendiğine dair iddialar da vardı. Bu sorunları halk desteği ile aşan Kemal Bengü ikinci kez seçimi kazanırken, oluşan koşullar ve mağduriyeti onu böyle bir zafere götürüyordu.

Bengü, görev süresinin ikinci döneminde, planlama çalışmalarına hız veriyor, tarihi bölgeleri koruma adına adımlar atıyordu.Planlama çalışmalarına karşın bu dönemde Bursa korkunç bir hızla büyüyor ve kaçak yapılar cenneti oluyordu. Altmışlı yılların başında 150 bin olan kent içi nüfus, 1970 yılında 270 bin gibi bir rakama ulaşıyor, konut sıkıntısı en büyük sorun oluyordu. Sorunların artmış olması belki de onu bir kez daha aday olmaktan alıkoyuyordu.

Kemal Bengü, görevini aralıksız 10 yıl 1 ay sürdürürken, Bursa'da iki kez seçim kazanan ve Cumhuriyet döneminde en uzun süre görev yapan belediye başkanı unvanına da sahip oluyordu. Kemal Bengü iki dönem sonunda aday olmayarak görevi devrederken, geriye ona ait hoş bir seda kalıyor, adeta sandıkla gelenin ancak kendi isteği veya sandıkla gitmesi gerektiğini haykırıyordu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.