Bu suç duyurusu konusunu dikkate almakta geç kaldım galiba... Ama, sanırım bu tür suç duyurularına ilgili makamların, ilgi duyarak ele alması da sanki uzun sürüyor. Ama bu kez farklı da olabilir.Ne de olsa suçlanan yerel iktidar belediyesi ve başkanı, suç duyurusunda bulunan da genel iktidar adına Bursa AKP İl Başkanı... Belki de bu nedenle yargı süreci uzun sürmeyebilir!
Zaten, iki gün önce Marmara Bölgesi’nin önemli bir kısmını ve İstanbul başta olmak üzere çevre illeri de sarsan deprem, bu tür konuları bir süreliğine öteleyebilir. Çünkü şu anda herkes, yöneticiler de, yönetilenler de can derdinde…Hatta, bu örnekteki suç duyurusu gibi davalar, kendine ön sıralarda yer bulamayabilir. Buna rağmen, Bir gazeteci olarak, Davut Gürkan’ın yaptığı suç duyurusu ilgimi fazlası ile çekti. Çünkü, yerel yönetimlerin başındakiler, duyurudaki suçlar kadar, yönettikleri şehrin, böyle felaketler çıktığında da,
bu yönde de suçlamalar ile de karşılaşabilirler. Çünkü önce can emniyeti, sonra da bulunulan kentte, insan onuruna yaraşır bir yaşam koşulları gelir. Her vatandaşın bunu layıkıyla elde etmesi de, suç duyurusundaki gerekçe, hatta suç sayılabilecek icraatlar kadar da önem kazanır. Neyse, Çarşamba günü öğle saatlerinde deprem bizi salladığında, ilk merakımız, yaşamımızı sürdürdüğümüz mekanın böyle afetlerdeki direnci üzerineydi. Yanı sıra yerel yönetimlerin bu konuda ne tür çalışmalar yaptığı ve denetleme görevini ifa edip etmediği de sınanır. Bu nedenle, tazeliğini yitirmiş görünse de, Sayın Gürkan’ın suç duyurusuna da bir göz atalım derim. Bu duyurunun içinde acaba bu konuya dair bir cümle, yada cümleler dizisi bulunuyor mu, yoksa da, neden bulunmuyor sorusunun da yanıtı da arayabiliriz. Ama önce suç duyurusu;
“ Hizmet üretmekten uzak ve halkımızın değerlerinden kopuk, kamu yararı ile bağdaşmayan yönetim uygulamaları ne yazık ki son 1 yılda Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bazı CHP’li ilçe belediyelerinde de artarak kendini göstermektedir. Sayın Mustafa Bozbey, göreve gelir gelmez liyakat ilkesini hiçe sayarak Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde binlerce personelin işine son vermiş, bunun yerine partizan kadrolaşmanın önü açılmıştır. Türkiye’nin en büyük ve en güzel kentlerinden Bursa’mızın adı; ne yazık ki Sayın Bozbey başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi’ndeki taciz iddiaları, akraba atamaları, adrese teslim işlerle gündeme gelmiştir. Daha önce AK Parti tarafından bitirilmiş ve hizmete girmiş projelerin yeniden ‘açılış töreni’ adı altında halka sunulması algı belediyeciliğinin en trajikomik göstergeleri olarak kayda geçmiştir.
Diğer yandan ise 500 milyon TL bütçe ile tamamladığımız Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi kentsel tasarım projesindeki bir otoparkın bile hala hizmete açılamaması, Mustafa Bozbey ve ekibi adına, icraattan uzak CHP anlayışının en somut örneklerinden biri olmuştur. Halkımızın güvenini sarsan uygulamaların, milletimizin emaneti olan her kuruşun hesabını sormak, AK Parti olarak siyasi sorumluluğumuzun ve ahlaki duruşumuzun bir gereğidir.”
AKP İl Başkanı Davut Gürkan’ın, yaptığı açıklama tam olarak yerel muhalefet açısından on puanlık bir metin! Bu konuda hakkını vermek gerek. Açıklamadaki son cümlesindeki, milletin emaneti her kuruşun hesabı sorulması bölümünün altına, “parti ayrımı yapılmadan” ibaresini ekleyerek imzamı atarım. Ama diğer ithamlar biraz havada kalmış gibi. Binlerce atama bana pek de mümkün gelmedi. Doğru ise önceki dönemdeki çalışanların alımı, sınırı aşmış olmalı ki, bu icraata gerek duyulmuş olabilir.
Bildiğim kadarı ile iki döneme yakın süre görev yapan önceki başkan Aktaş’ın en önemli icraatı, Gürkan’ın altını çizdiği Hanlar Bölgesi kentsel tasarımı olmuştu. Bu icraatın tamamlanması Bozbey tarafından savsaklanma iddiası ve oto parkın açılmayışı konusunda çok haklı görünüyor Gürkan… Ama şu bir gerçektir ki, Alinur Aktaş döneminde, benim en sıkça rastladığım, Başkan olarak kendisinin de katıldığı ve TV ekranlarındaki yemek programlarıydı. Unutmadan bir de Merinos-Acemler hattındaki, icraat panolarıydı. Yanı sıra, zeminin hemen altı, suyla kaplı eski Tabakhaneler Bölgesi’nde ve Akpınar’da yüklenici eli ile yapılan konutlar var. Tabakhaneler Bölgesi’nin yapısı bilinirken ve sıvılaşma tehlikesi ortada dururken, bu icraat da öne çıkacak gibi görünüyor! Neyse, benim bu işe karışmam şimdilik burada kalsın ve Sayın Davut Gürkan’ın suç duyurusu işleme konduğunda, bu konular hakkında da gerekli yorumu yapmaktan imtina etmeyiz. Fakat o döneme ait en önemli bir konuyu az daha unutuyordum. O da yılan hikâyesine dönen ve henüz Bozbey tarafından da ela alınıp, tamamlanamayan, yani yürürlüğü giremeyen, 2020-2040 Çevre Düzeni Planı’nın akıbeti ne olacak?…Yani bir şehrin Anayasa’sı şu anda bulunmuyor. Bu olmadan, bu topraklar üzerinde nasıl icraat yapılıyor bu da anlaşılır gibi değil! Neyse, bekleyelim ve görelim. Bu suç duyurusu belki de “Kent Anayasası” için de bir yarar sağlar !!!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Bozbey ve hakkındaki suç duyurusu!
Bu suç duyurusu konusunu dikkate almakta geç kaldım galiba... Ama, sanırım bu tür suç duyurularına ilgili makamların, ilgi duyarak ele alması da sanki uzun sürüyor. Ama bu kez farklı da olabilir.Ne de olsa suçlanan yerel iktidar belediyesi ve başkanı, suç duyurusunda bulunan da genel iktidar adına Bursa AKP İl Başkanı... Belki de bu nedenle yargı süreci uzun sürmeyebilir!
Zaten, iki gün önce Marmara Bölgesi’nin önemli bir kısmını ve İstanbul başta olmak üzere çevre illeri de sarsan deprem, bu tür konuları bir süreliğine öteleyebilir. Çünkü şu anda herkes, yöneticiler de, yönetilenler de can derdinde…Hatta, bu örnekteki suç duyurusu gibi davalar, kendine ön sıralarda yer bulamayabilir. Buna rağmen, Bir gazeteci olarak, Davut Gürkan’ın yaptığı suç duyurusu ilgimi fazlası ile çekti. Çünkü, yerel yönetimlerin başındakiler, duyurudaki suçlar kadar, yönettikleri şehrin, böyle felaketler çıktığında da,
bu yönde de suçlamalar ile de karşılaşabilirler. Çünkü önce can emniyeti, sonra da bulunulan kentte, insan onuruna yaraşır bir yaşam koşulları gelir. Her vatandaşın bunu layıkıyla elde etmesi de, suç duyurusundaki gerekçe, hatta suç sayılabilecek icraatlar kadar da önem kazanır. Neyse, Çarşamba günü öğle saatlerinde deprem bizi salladığında, ilk merakımız, yaşamımızı sürdürdüğümüz mekanın böyle afetlerdeki direnci üzerineydi. Yanı sıra yerel yönetimlerin bu konuda ne tür çalışmalar yaptığı ve denetleme görevini ifa edip etmediği de sınanır. Bu nedenle, tazeliğini yitirmiş görünse de, Sayın Gürkan’ın suç duyurusuna da bir göz atalım derim. Bu duyurunun içinde acaba bu konuya dair bir cümle, yada cümleler dizisi bulunuyor mu, yoksa da, neden bulunmuyor sorusunun da yanıtı da arayabiliriz. Ama önce suç duyurusu;
“ Hizmet üretmekten uzak ve halkımızın değerlerinden kopuk, kamu yararı ile bağdaşmayan yönetim uygulamaları ne yazık ki son 1 yılda Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bazı CHP’li ilçe belediyelerinde de artarak kendini göstermektedir. Sayın Mustafa Bozbey, göreve gelir gelmez liyakat ilkesini hiçe sayarak Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde binlerce personelin işine son vermiş, bunun yerine partizan kadrolaşmanın önü açılmıştır. Türkiye’nin en büyük ve en güzel kentlerinden Bursa’mızın adı; ne yazık ki Sayın Bozbey başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi’ndeki taciz iddiaları, akraba atamaları, adrese teslim işlerle gündeme gelmiştir. Daha önce AK Parti tarafından bitirilmiş ve hizmete girmiş projelerin yeniden ‘açılış töreni’ adı altında halka sunulması algı belediyeciliğinin en trajikomik göstergeleri olarak kayda geçmiştir.
Diğer yandan ise 500 milyon TL bütçe ile tamamladığımız Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi kentsel tasarım projesindeki bir otoparkın bile hala hizmete açılamaması, Mustafa Bozbey ve ekibi adına, icraattan uzak CHP anlayışının en somut örneklerinden biri olmuştur. Halkımızın güvenini sarsan uygulamaların, milletimizin emaneti olan her kuruşun hesabını sormak, AK Parti olarak siyasi sorumluluğumuzun ve ahlaki duruşumuzun bir gereğidir.”
AKP İl Başkanı Davut Gürkan’ın, yaptığı açıklama tam olarak yerel muhalefet açısından on puanlık bir metin! Bu konuda hakkını vermek gerek. Açıklamadaki son cümlesindeki, milletin emaneti her kuruşun hesabı sorulması bölümünün altına, “parti ayrımı yapılmadan” ibaresini ekleyerek imzamı atarım. Ama diğer ithamlar biraz havada kalmış gibi. Binlerce atama bana pek de mümkün gelmedi. Doğru ise önceki dönemdeki çalışanların alımı, sınırı aşmış olmalı ki, bu icraata gerek duyulmuş olabilir.
Bildiğim kadarı ile iki döneme yakın süre görev yapan önceki başkan Aktaş’ın en önemli icraatı, Gürkan’ın altını çizdiği Hanlar Bölgesi kentsel tasarımı olmuştu. Bu icraatın tamamlanması Bozbey tarafından savsaklanma iddiası ve oto parkın açılmayışı konusunda çok haklı görünüyor Gürkan… Ama şu bir gerçektir ki, Alinur Aktaş döneminde, benim en sıkça rastladığım, Başkan olarak kendisinin de katıldığı ve TV ekranlarındaki yemek programlarıydı. Unutmadan bir de Merinos-Acemler hattındaki, icraat panolarıydı. Yanı sıra, zeminin hemen altı, suyla kaplı eski Tabakhaneler Bölgesi’nde ve Akpınar’da yüklenici eli ile yapılan konutlar var. Tabakhaneler Bölgesi’nin yapısı bilinirken ve sıvılaşma tehlikesi ortada dururken, bu icraat da öne çıkacak gibi görünüyor! Neyse, benim bu işe karışmam şimdilik burada kalsın ve Sayın Davut Gürkan’ın suç duyurusu işleme konduğunda, bu konular hakkında da gerekli yorumu yapmaktan imtina etmeyiz. Fakat o döneme ait en önemli bir konuyu az daha unutuyordum. O da yılan hikâyesine dönen ve henüz Bozbey tarafından da ela alınıp, tamamlanamayan, yani yürürlüğü giremeyen, 2020-2040 Çevre Düzeni Planı’nın akıbeti ne olacak?…Yani bir şehrin Anayasa’sı şu anda bulunmuyor. Bu olmadan, bu topraklar üzerinde nasıl icraat yapılıyor bu da anlaşılır gibi değil! Neyse, bekleyelim ve görelim. Bu suç duyurusu belki de “Kent Anayasası” için de bir yarar sağlar !!!