Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği konut edinme panelinde bir gerçeği de öğrenmiş olduk.Tüm kentlerin olmazsa olmazı “Çevre Düzeni Planı” Bursa’da henüz onaylanamamış. Söz konusu ettiğim 2020-2040 Bursa Çevre Düzeni Planı. Yani ilimizin anayasası. Bu plana göre konut ve sanayi alanları belirlenecek, bunlar yapılırken depremsel özellikler de dikkate alınacak, yirmi yıl içinde ortaya çıkacak nüfus artışına göre yapılaşma yönlendirecek. Su kaynakları ve tarihi yapılar korunacak, gibi kentin değerli varlıkları için yapılması gerekenler yapılacak. Çevre Düzeni Planı temel bir konudur ve her şehir için büyük önem taşır. Aslında bu plan, şehrimizdeki akademik oda başkanları ve ekipleri ile yanılmıyorsam 2 yıl önce yapılmıştı zaten. Plan üzerinde Büyükşehir Belediye’sinin ek talepleri oldu ki, oda başkanları bu değişimleri yapmayarak sanki bir gerçeği yansıtmak istedi. Söz konusu bu gelişmeler, bir önceki dönemde görev yapan AKP’den seçilen Alinur Aktaş döneminde yaşandı. Çevre Düzeni Planı onaylanamadığı halde, kentimizde özellikle inşaatlar dur durak bilmeden sürdürüldü. Toplu konut alanları yeterli bir zemin etüdünden geçmeden inşaatlara büründü. Bunun en tipik örneği, eski tabakhaneler bölgesidir. Bu kadar yumuşak zeminli bir bölgede oldukça yüksek sayılacak binalar yapılarak, kentsel dönüşüm adı altında sahiplerini beklemeye başladı. Bunun dışında Altıparmak için düşünülen kentsel dönüşüm için de tek bir adım atılamadı. 2020-2040 yılları arasında, Bursa’nın su ihtiyacı ne olacak, bunu karşılayacak yeterli kaynağı var mı? gibi bir sorunun yanıtı da bu planın içinde yer alıyor aslında… Ama işlerliğe henüz geçemediği için bunlara dair bir bilgi de yok. Yani Bursa, şu anda orta vadede nasıl bir hal alacağı bilinmeyen bir büyük şehir konumunda. Dilerim, en kısa sürede Bursa Büyükşehir Belediyesi yeni yönetimi ile, akademik oda başkanları, bir noktada buluşur ve kadim şehrimiz plansızlıktan kurtulur. Daha da önemlisi, kamu desteği ile yapılacak yeni konutlar, hem kentsel dönüşümü sağlayarak hem de yeterli konut yapımı ile astronomik seviyelere gelen, fiyatların en azından hızını kesebilecek diye düşünüyor veya umut ediyorum.
Buna benzer bir konuda, ilginç bir cümle sarf eden ithal Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, nasıl olduysa, toplum lehine bir cümle kurmuş Demiş ki “Gıda ve konut vatandaşın en büyük sıkıntısı. Bu nedenle konut arzını artıracağız. Gıda arzında da gerekeni yapacağız.” Günaydın Sayın Şimşek…Aramıza hoş geldin. Demek ki, halkın içine girmeye başlamışsınız nasıl olduysa ?
Öte yandan Bursa için sağlıklı yapılar ve dirençli konutlar diğer kentlere göre çok daha gerekli. Çünkü 1855 kıyameti/depremi ne zaman sessizliğini bozacak bilinmiyor.Bursa olarak böyle bir gerçeğimiz var. Onu unutursak, yeni bir felakete de hazırlıksız yakalanırız… Dilerim , ilgili ve yetkililer, kentimiz için başımızın üstünde bir kılıç gibi duran bu 1855 felaketi için yeterli araştırmayı yapmış, bilgilenmiş olsunlar. Tam burada Murat Karayalçın’ın Bursa’daki panelde kurduğu bir cümle aklıma geldi. Aynen şöyle diyordu: “Seferberlik çağrısı yapıyorum. 1-Devlet, 2-Belediyeler,3 Konut sahibi olmak isteyenler, 4-Özel sektör(yükleniciler) bir araya gelmeli.
Güzel bir temenni…Ama gerçekleşmesi oldukça güç görünüyor. Çünkü genel siyasi ortam, bu konuyu bir türlü birinci sıraya alamıyor, hem de ardımızda bıraktığımız ve kısa süre önce ikinci yılında yeniden gündem olan Kahramanmaraş depremlerine rağmen…Çünkü, İktidar, ana muhalefetin “erken seçim” çağrılarını bastırmak, geçim sıkıntısının şaşkına çevirdiği toplumu yatıştırmak için cadı avına çıktığı şu günlerde, bu yaşamsal önemi büyük olan deprem gerçeği ve konut edinme hakkı gibi bir konu, büyük olasılıkla gündeme bile gelemeyecek. Bu durumda yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Allah felaketin büyüğünden bizleri korusun demekle yetinmek zorunda kalacağız.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Bursa Anayasa’sı neden gecikiyor?
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği konut edinme panelinde bir gerçeği de öğrenmiş olduk.Tüm kentlerin olmazsa olmazı “Çevre Düzeni Planı” Bursa’da henüz onaylanamamış. Söz konusu ettiğim 2020-2040 Bursa Çevre Düzeni Planı. Yani ilimizin anayasası. Bu plana göre konut ve sanayi alanları belirlenecek, bunlar yapılırken depremsel özellikler de dikkate alınacak, yirmi yıl içinde ortaya çıkacak nüfus artışına göre yapılaşma yönlendirecek. Su kaynakları ve tarihi yapılar korunacak, gibi kentin değerli varlıkları için yapılması gerekenler yapılacak. Çevre Düzeni Planı temel bir konudur ve her şehir için büyük önem taşır. Aslında bu plan, şehrimizdeki akademik oda başkanları ve ekipleri ile yanılmıyorsam 2 yıl önce yapılmıştı zaten. Plan üzerinde Büyükşehir Belediye’sinin ek talepleri oldu ki, oda başkanları bu değişimleri yapmayarak sanki bir gerçeği yansıtmak istedi. Söz konusu bu gelişmeler, bir önceki dönemde görev yapan AKP’den seçilen Alinur Aktaş döneminde yaşandı. Çevre Düzeni Planı onaylanamadığı halde, kentimizde özellikle inşaatlar dur durak bilmeden sürdürüldü. Toplu konut alanları yeterli bir zemin etüdünden geçmeden inşaatlara büründü. Bunun en tipik örneği, eski tabakhaneler bölgesidir. Bu kadar yumuşak zeminli bir bölgede oldukça yüksek sayılacak binalar yapılarak, kentsel dönüşüm adı altında sahiplerini beklemeye başladı. Bunun dışında Altıparmak için düşünülen kentsel dönüşüm için de tek bir adım atılamadı. 2020-2040 yılları arasında, Bursa’nın su ihtiyacı ne olacak, bunu karşılayacak yeterli kaynağı var mı? gibi bir sorunun yanıtı da bu planın içinde yer alıyor aslında… Ama işlerliğe henüz geçemediği için bunlara dair bir bilgi de yok. Yani Bursa, şu anda orta vadede nasıl bir hal alacağı bilinmeyen bir büyük şehir konumunda. Dilerim, en kısa sürede Bursa Büyükşehir Belediyesi yeni yönetimi ile, akademik oda başkanları, bir noktada buluşur ve kadim şehrimiz plansızlıktan kurtulur. Daha da önemlisi, kamu desteği ile yapılacak yeni konutlar, hem kentsel dönüşümü sağlayarak hem de yeterli konut yapımı ile astronomik seviyelere gelen, fiyatların en azından hızını kesebilecek diye düşünüyor veya umut ediyorum.
Buna benzer bir konuda, ilginç bir cümle sarf eden ithal Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, nasıl olduysa, toplum lehine bir cümle kurmuş Demiş ki “Gıda ve konut vatandaşın en büyük sıkıntısı. Bu nedenle konut arzını artıracağız. Gıda arzında da gerekeni yapacağız.” Günaydın Sayın Şimşek…Aramıza hoş geldin. Demek ki, halkın içine girmeye başlamışsınız nasıl olduysa ?
Öte yandan Bursa için sağlıklı yapılar ve dirençli konutlar diğer kentlere göre çok daha gerekli. Çünkü 1855 kıyameti/depremi ne zaman sessizliğini bozacak bilinmiyor.Bursa olarak böyle bir gerçeğimiz var. Onu unutursak, yeni bir felakete de hazırlıksız yakalanırız… Dilerim , ilgili ve yetkililer, kentimiz için başımızın üstünde bir kılıç gibi duran bu 1855 felaketi için yeterli araştırmayı yapmış, bilgilenmiş olsunlar. Tam burada Murat Karayalçın’ın Bursa’daki panelde kurduğu bir cümle aklıma geldi. Aynen şöyle diyordu: “Seferberlik çağrısı yapıyorum. 1-Devlet, 2-Belediyeler,3 Konut sahibi olmak isteyenler, 4-Özel sektör(yükleniciler) bir araya gelmeli.
Güzel bir temenni…Ama gerçekleşmesi oldukça güç görünüyor. Çünkü genel siyasi ortam, bu konuyu bir türlü birinci sıraya alamıyor, hem de ardımızda bıraktığımız ve kısa süre önce ikinci yılında yeniden gündem olan Kahramanmaraş depremlerine rağmen…Çünkü, İktidar, ana muhalefetin “erken seçim” çağrılarını bastırmak, geçim sıkıntısının şaşkına çevirdiği toplumu yatıştırmak için cadı avına çıktığı şu günlerde, bu yaşamsal önemi büyük olan deprem gerçeği ve konut edinme hakkı gibi bir konu, büyük olasılıkla gündeme bile gelemeyecek. Bu durumda yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Allah felaketin büyüğünden bizleri korusun demekle yetinmek zorunda kalacağız.