Bu başlığın çıkış noktası, iki farklı zamanda, Bursa’nın tarihi kültürel mirası adına yazılanları görmüş olmamdı. Birincisi OLAY Gazetesi’nde birlikte yıllarca çalıştığım meslektaşım Ahmet Emin Yılmaz’ın köşesindeydi. Kendi kökenini de Bursa’nın dağ yöresi olan Ahmet Emin, ziyaretine gelen Dağ-Der Başkanı Yaşar Türk’ün, projelerini açıkladığı dağ yöresindeki kültürel mirası ayrıntısı ile anlatmış. Başkan Türk, Keles Kendir Yaylası’ndaki kültürel mirası sergileyip tanıtacağız” diye bir cümle kurmuş. Sonra da şöyle devam etmiş;
“ Harmancık’a bağlı Bayramlar Mahallesi’nde (köy) Frig dönemine ait yüzlerce Tümülüsün olduğu kültürel miras yatıyor.” Sonra da yöredeki kültürel miras kalıntıları için “Bu miras ölü şekilde keşfedilmeyi bekliyor.” Çok can atıcı ve gerçek dolu bir açıklama… Bırakın Türkiye genelini, bizim bile farkında olmadığımız kültürel zenginlikler bunlar…Buna dair benim de bir anım var. Yaklaşık on bir on iki yıl önceydi. Eşimle birlikte dağ yöresindeyiz. Daha önce aldığım bilgiye göre Osmanlı dönemine ait sanırım gözetleme kulesi gibi bir düzenek vardı. Sanki Beyce kalesine aitti… Bulduğumu sandığım yerde bir de baktım bir demir kapı ve kapalı.Yanına sokulduk bu yerin ve bir adamcağız çıktı karşımıza. Görünen kısmı çok az olsa da fotoğrafını almaya değerdi diye düşündüm ve içeriye girme isteğimizi o bekçiden rica ettim. Baştan olmaz dedi. Sonra da ilginç bir cümle kurdu: “ Yarın işi bırakıyom zaten, geçin girin içeri…” İşte böyle komik bir yanıt ve kültürel miras sayılacak bir yerin şahıs malına dönüşmesi garabeti . Bir konuyu da açıklamam gerek. Şimdi git o yeri bul deseler, bulamam. Yapıyı da anlatamam, ama gerçek buydu.
Öte yandan benim de sıkça dile getirdiğim İznik’in (Nikaya) da Hırıstiyan Alemi için büyük önem taşıdığını, bu dine şekil veren İkinci Konsül’ün burada yapıldığını ve söz konusu konuya ev sahipliği yapan yapının da dimdik ayakta olduğunu gözü ile görmüş, zaman zaman dile getirmiş biri olarak belirtiyorum. Yanı sıra harika bir Roma Tiyatrosu’nu görmüşlüğümüz var eşim ile birlikte… Ama söz konusu bu yerler,kendisini ziyaret edecek yerli ve yabancı gezginleri sabırlı bekliyor. Onlarca, belki de yüzlerce yıldan beri. İznik, aslında çini kenti olarak en azından Türkiye bazında biliniyor. Burada üretilen çinilerin çok satıldığına da şahit olduk. Öte yandan Adil Can Güven isimli araştırmacı 2023 yılında UNESCO tarafından verilen ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ ödülüne layık görülmüş. Güven bakın İznik çinisi nasıl tanımlıyor;
“ İznik Çinisi hem Selçukludan itibaren Türklerin, hem de Osmanlı’nın 500 yıllık mirasıdır. Bir yerde nüfus kağıdıdır. Bu mirası gelecek nesillere aktarmak lazım. İznik çinisi üzerine araştırmalar olmalı, desenler ve hamurla ilgili bilgilerin iyi saklanması gerekiyor… Bence söz bitti. Geriye eylem kaldı.
Yeni kurulan Bursa Miras Birimi
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Mustafa Bozbey’in seçilmesinin ardından, kurum bünyesinde “Bursa Miras adında birim oluşturulmuş. Bildiğim kadarı ile bu kuruluşun başında , uzun yıllar Bursa’de öğretmenlik ve sendikacılık yapan Güney Özkılınç bulunuyor. O da İznik’in tarihi ve kültürel mirasını tanıtabilmek için Hürriyet Gazetesi ekibini davet etmiş bu tarihi ilçemize… Roma Tiyatrosu’nun Konsül toplantısını yapıldığı eseri falan gezdirmiş gazete haberinde okuduğum kadarı ile… Yanlış hatırlamıyorsam, bir de su altı çalışmaları ile, derindeki tarihi miras çabası vardı. Uludağ Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Mustafa Şahin Hoca ile geçmiş yıllarda tanışıklığımız olmuştu. Onun çalışmaları ile, İznik Gölü içinde Sualtı Bazilika olduğunu öğrenmiştik. Şu an bu çalışmanın akıbetini doğal olarak bilmiyoruz. Yine de bu gelişmeleri çok önemli buluyorum. Bu iki farklı Bursa yöresindeki kültürel miras için çaba sarf edilmesini de çok anlamlı. Farkındaysanız, zaman içinde, İznik’ten bahis açarken, yeni vefat eden Papa’nın bu yıl geleceği haberini okumuş sizinle paylaşmıştım. Ama Papa’nın ömrü yetmedi İznik’e gelmeye… Yeni seçilecek Papa İznik’e gelirse de şaşırmayalım. Bunun anlamı Bursa ve özellikle İznik’in Avrupa ve Dünyaya açılışının ilk adımı. Buraya kadar olan gelişmeler ile, yeni yerel yönetimimizden bu olumlu girişimi de takdir ve teşekkür ile karşılıyorum. Ama bu bir başlangıç, henüz Bursalı bile buralardan habersiz. Bu biiir...İkincisine gelince, hadi yurt genelinde bu konulara ilgi duyanlar için haberler yapılabilir diyelim. Bursa Miras kurumu marifeti ile, tanıtımlar da aktarılabilir. Bunun sonucu olarak az da olsa Türkiye geneli için bir tanıtım başarılmış da olabilir. Ama, Avrupa ve tüm dünyadaki Hıristiyan alemi için önemi olan İznik’e, örneğin yeni Papa gelmeye kalksa ne olacak ? İstanbul aktarmalı olduğu için, hem zahmetli, hem de Bursa’dan önce İstanbul’da konaklayarak ve gezi yaparak gelecek. Bursa yine ikinci planda kalacak…Ve de hedeflenen turizm pastasından yine pay alamayacak! Çünkü henüz Bursa’nın direkt bir Avrupa hava yolu bağlantısı ve seferi yok. Üstelik önemli bir sanayi kentiyken… Bırakalım bunu, İnegöl yönünden bir türlü gelemeyen oto yol bile henüz tamamlanamamış durumda. Her şeye rağmen, Bursa’nın sessizliğe gömülü haline karşın, yine de umutlanmamız gerekecek.Yoksa, bu gün hava raporu bültenlerinde olduğu gibi, İstanbul, Ankara ve İzmir’in ardından, esamisi okunmayan bu kadim şehri, kimse önemsemeyecek. İşte konunu can acıtıcı kısmı da burası.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Bursa kültürel mirasının toplum farkında mı?
Bu başlığın çıkış noktası, iki farklı zamanda, Bursa’nın tarihi kültürel mirası adına yazılanları görmüş olmamdı. Birincisi OLAY Gazetesi’nde birlikte yıllarca çalıştığım meslektaşım Ahmet Emin Yılmaz’ın köşesindeydi. Kendi kökenini de Bursa’nın dağ yöresi olan Ahmet Emin, ziyaretine gelen Dağ-Der Başkanı Yaşar Türk’ün, projelerini açıkladığı dağ yöresindeki kültürel mirası ayrıntısı ile anlatmış. Başkan Türk, Keles Kendir Yaylası’ndaki kültürel mirası sergileyip tanıtacağız” diye bir cümle kurmuş. Sonra da şöyle devam etmiş;
“ Harmancık’a bağlı Bayramlar Mahallesi’nde (köy) Frig dönemine ait yüzlerce Tümülüsün olduğu kültürel miras yatıyor.” Sonra da yöredeki kültürel miras kalıntıları için “Bu miras ölü şekilde keşfedilmeyi bekliyor.” Çok can atıcı ve gerçek dolu bir açıklama… Bırakın Türkiye genelini, bizim bile farkında olmadığımız kültürel zenginlikler bunlar…Buna dair benim de bir anım var. Yaklaşık on bir on iki yıl önceydi. Eşimle birlikte dağ yöresindeyiz. Daha önce aldığım bilgiye göre Osmanlı dönemine ait sanırım gözetleme kulesi gibi bir düzenek vardı. Sanki Beyce kalesine aitti… Bulduğumu sandığım yerde bir de baktım bir demir kapı ve kapalı.Yanına sokulduk bu yerin ve bir adamcağız çıktı karşımıza. Görünen kısmı çok az olsa da fotoğrafını almaya değerdi diye düşündüm ve içeriye girme isteğimizi o bekçiden rica ettim. Baştan olmaz dedi. Sonra da ilginç bir cümle kurdu: “ Yarın işi bırakıyom zaten, geçin girin içeri…” İşte böyle komik bir yanıt ve kültürel miras sayılacak bir yerin şahıs malına dönüşmesi garabeti . Bir konuyu da açıklamam gerek. Şimdi git o yeri bul deseler, bulamam. Yapıyı da anlatamam, ama gerçek buydu.
Öte yandan benim de sıkça dile getirdiğim İznik’in (Nikaya) da Hırıstiyan Alemi için büyük önem taşıdığını, bu dine şekil veren İkinci Konsül’ün burada yapıldığını ve söz konusu konuya ev sahipliği yapan yapının da dimdik ayakta olduğunu gözü ile görmüş, zaman zaman dile getirmiş biri olarak belirtiyorum. Yanı sıra harika bir Roma Tiyatrosu’nu görmüşlüğümüz var eşim ile birlikte… Ama söz konusu bu yerler,kendisini ziyaret edecek yerli ve yabancı gezginleri sabırlı bekliyor. Onlarca, belki de yüzlerce yıldan beri. İznik, aslında çini kenti olarak en azından Türkiye bazında biliniyor. Burada üretilen çinilerin çok satıldığına da şahit olduk. Öte yandan Adil Can Güven isimli araştırmacı 2023 yılında UNESCO tarafından verilen ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ ödülüne layık görülmüş. Güven bakın İznik çinisi nasıl tanımlıyor;
“ İznik Çinisi hem Selçukludan itibaren Türklerin, hem de Osmanlı’nın 500 yıllık mirasıdır. Bir yerde nüfus kağıdıdır. Bu mirası gelecek nesillere aktarmak lazım. İznik çinisi üzerine araştırmalar olmalı, desenler ve hamurla ilgili bilgilerin iyi saklanması gerekiyor… Bence söz bitti. Geriye eylem kaldı.
Yeni kurulan Bursa Miras Birimi
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Mustafa Bozbey’in seçilmesinin ardından, kurum bünyesinde “Bursa Miras adında birim oluşturulmuş. Bildiğim kadarı ile bu kuruluşun başında , uzun yıllar Bursa’de öğretmenlik ve sendikacılık yapan Güney Özkılınç bulunuyor. O da İznik’in tarihi ve kültürel mirasını tanıtabilmek için Hürriyet Gazetesi ekibini davet etmiş bu tarihi ilçemize… Roma Tiyatrosu’nun Konsül toplantısını yapıldığı eseri falan gezdirmiş gazete haberinde okuduğum kadarı ile… Yanlış hatırlamıyorsam, bir de su altı çalışmaları ile, derindeki tarihi miras çabası vardı. Uludağ Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Mustafa Şahin Hoca ile geçmiş yıllarda tanışıklığımız olmuştu. Onun çalışmaları ile, İznik Gölü içinde Sualtı Bazilika olduğunu öğrenmiştik. Şu an bu çalışmanın akıbetini doğal olarak bilmiyoruz. Yine de bu gelişmeleri çok önemli buluyorum. Bu iki farklı Bursa yöresindeki kültürel miras için çaba sarf edilmesini de çok anlamlı. Farkındaysanız, zaman içinde, İznik’ten bahis açarken, yeni vefat eden Papa’nın bu yıl geleceği haberini okumuş sizinle paylaşmıştım. Ama Papa’nın ömrü yetmedi İznik’e gelmeye… Yeni seçilecek Papa İznik’e gelirse de şaşırmayalım. Bunun anlamı Bursa ve özellikle İznik’in Avrupa ve Dünyaya açılışının ilk adımı. Buraya kadar olan gelişmeler ile, yeni yerel yönetimimizden bu olumlu girişimi de takdir ve teşekkür ile karşılıyorum. Ama bu bir başlangıç, henüz Bursalı bile buralardan habersiz. Bu biiir...İkincisine gelince, hadi yurt genelinde bu konulara ilgi duyanlar için haberler yapılabilir diyelim. Bursa Miras kurumu marifeti ile, tanıtımlar da aktarılabilir. Bunun sonucu olarak az da olsa Türkiye geneli için bir tanıtım başarılmış da olabilir. Ama, Avrupa ve tüm dünyadaki Hıristiyan alemi için önemi olan İznik’e, örneğin yeni Papa gelmeye kalksa ne olacak ? İstanbul aktarmalı olduğu için, hem zahmetli, hem de Bursa’dan önce İstanbul’da konaklayarak ve gezi yaparak gelecek. Bursa yine ikinci planda kalacak…Ve de hedeflenen turizm pastasından yine pay alamayacak! Çünkü henüz Bursa’nın direkt bir Avrupa hava yolu bağlantısı ve seferi yok. Üstelik önemli bir sanayi kentiyken… Bırakalım bunu, İnegöl yönünden bir türlü gelemeyen oto yol bile henüz tamamlanamamış durumda. Her şeye rağmen, Bursa’nın sessizliğe gömülü haline karşın, yine de umutlanmamız gerekecek.Yoksa, bu gün hava raporu bültenlerinde olduğu gibi, İstanbul, Ankara ve İzmir’in ardından, esamisi okunmayan bu kadim şehri, kimse önemsemeyecek. İşte konunu can acıtıcı kısmı da burası.