Birkaç gün bir gazetede yaşadığımız kent için de önemli bir haber okumuştum. Araya hepimizi korkutan yangın fecaati girdi o konuyu unutuverdim. Çünkü insan aklına her şeyden önce can geliyordu. Sonra da yaşadığı kent…Gerçek bir kent tutkunu iseniz, o yerleşimin her yönden zenginliğini istersiniz. Tarih açısından zenginlik, eğitim açısından zenginlik, kültür anlamında bir zenginlik ve halkının refahı konusunda da tam bir zenginlik istersiniz. Çünkü bu durum, yaşadığınız şehrin karnesidir. Sizin de onunla birlikte zenginliğinizdir.Okuyup da bu olay üzerine unuttuğum habere gelince…O da çok şaşırtıcı oldu benim için. Konunun ana fikri, şu anki iktidarın ekonomideki yanlış politikaları sonucu, emekli ve emekçi kesimin neredeyse tamamının fakirleşmesiydi. İşte bu konuda, büyük ve zengin sayılabilecek 5 kent taranmış ve söz konusu şehirlerdeki yoksul ve yardıma muhtaçların sayısı belirlenmiş. Söz konusu rakamlar şehirlerin nüfusları ve büyüklük sıralamasındaki yerlerine paralel çıkmış.Örneğin İstanbul’da 367 bin hanede yaşayan 1 Milyon 470 bin 832 vatandaş sosyal yardım desteği ile ayakta kalabiliyormuş.İstanbul’u doğal olarak yaşayan kişi oranlarına göre Ankara, İzmir ve Bursa izliyor. Bursa’nın önündeki bu üç kent için tam olarak sanayi kenti denemez ama her birinin çok önemli özellikleri var.. Özetle her alanda çalışabilen bir kesim de var buralarda... Ama Bursa sanayi kenti unvanı kazandığı için, toplum da ona göre değerlendiriyor. Bursa’da 101 bin 656 hane de yaşayan, 406 bin 356 kişi sosyal yadımlar ile yaşamını sürdürüyormuş. Bursa’yı da, turizm dendiğinde akla ilk gelen şehir Antalya’ izliyor ve şehirde de yardımla hayatta kalanlar varmış.
Yoksulluk; şehir, ekonomi, kültür, festival falan tanımıyor yani. Aralık bulduğu ilk kapıdan giriveriyor içeriye…Gelelim Bursa’nın bir özel yanına daha…
YEŞİL BURSA KARAYA BÜRÜNDÜ
Bursa dendiğinde, yanına sıfat olarak “yeşili” yakıştırmayan yoktur bu ülkede…
Ama üç günden beri yaşadıklarımız ve sadece ekranda gördüğümüze göre, bundan böyle, o yeşillik kolayca Bursa’ya uğrayamayacak gibi.Dilerim yanılırım ve her kararmış dalın yerine birer ağaç dikilir. Biz görmesek de, gelecek kuşaklar görür ve sahip çıkarlar yeşile… Bizim için kara cumartesi oldu 26 Temmuz günü. O gece penceremden bakınca, kızıla bürünmüş yerleri görebiliyordum. Kestel-Gürsu hattında yeşillik kalmamış gibi diyor yakından görenler. Üstelik burada ve yeşilliğin içinde Yıldırım Belediyesi’nin bir taş kırma alanı varmış! Ve de yeni bölümler ilave edilmek adına ÇED raporu gereksizdir gibi bir izni de alabilmiş, söz konusu tüzel kişilik.Anlaşılan, İktidar mensupları, yerel seçimdeki kaptırdıkları büyük şehir yerine, Yıldırım’ı her türlü ayağa kaldırmayı proje haline dönüştürmüş demek ki…Neyse konumuz Bursa’ydı. Bu acayip gelişmeler ile en azından tadımız kaçmasın.
Dağ yöresinde de Harmancık civarındaki o ağaç yangınını maç izler gibi canlı da gördük iki üç gün önce... Ne beter bir şeydi gördüklerimiz. Şu yazıyı kaleme almaya başladığım anda , bir helikopter, sanırım dağ yöresine doğru gidiyordu, onu da görebildim. Sonuç; yüzlerce yıllık birikim ve her yeri cennet gibi yapan bitkilerin yeşili artık görünmeyecek bu şehirde... Acaba Bursa’nın sıfatı da değişecek mi, ormanları gibi…Eğer bu yangınlarda, birlerinin sinsi bir hesabı ya da bilerek veya bilemeyerek bir dahli olan varsa, Bursa’ya kazandırdığı bu siyah lekeyi kolye gibi boynunda taşısın derim. Çünkü bu kentte yaşayan hiç kimse, şaka bile olsa “Kara Bursa” sıfatına tahammül edemez. Bu simsiyah sonuçta, gerçek niyetini gizleyen varsa ve her kim olursa olsun, hangi makamda oturursa otursun, bu şehrin insanının bedduasını alacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Bursa şimdi yeşil fakiri mi oldu?
Birkaç gün bir gazetede yaşadığımız kent için de önemli bir haber okumuştum. Araya hepimizi korkutan yangın fecaati girdi o konuyu unutuverdim. Çünkü insan aklına her şeyden önce can geliyordu. Sonra da yaşadığı kent…Gerçek bir kent tutkunu iseniz, o yerleşimin her yönden zenginliğini istersiniz. Tarih açısından zenginlik, eğitim açısından zenginlik, kültür anlamında bir zenginlik ve halkının refahı konusunda da tam bir zenginlik istersiniz. Çünkü bu durum, yaşadığınız şehrin karnesidir. Sizin de onunla birlikte zenginliğinizdir.Okuyup da bu olay üzerine unuttuğum habere gelince…O da çok şaşırtıcı oldu benim için. Konunun ana fikri, şu anki iktidarın ekonomideki yanlış politikaları sonucu, emekli ve emekçi kesimin neredeyse tamamının fakirleşmesiydi. İşte bu konuda, büyük ve zengin sayılabilecek 5 kent taranmış ve söz konusu şehirlerdeki yoksul ve yardıma muhtaçların sayısı belirlenmiş. Söz konusu rakamlar şehirlerin nüfusları ve büyüklük sıralamasındaki yerlerine paralel çıkmış.Örneğin İstanbul’da 367 bin hanede yaşayan 1 Milyon 470 bin 832 vatandaş sosyal yardım desteği ile ayakta kalabiliyormuş.İstanbul’u doğal olarak yaşayan kişi oranlarına göre Ankara, İzmir ve Bursa izliyor. Bursa’nın önündeki bu üç kent için tam olarak sanayi kenti denemez ama her birinin çok önemli özellikleri var.. Özetle her alanda çalışabilen bir kesim de var buralarda... Ama Bursa sanayi kenti unvanı kazandığı için, toplum da ona göre değerlendiriyor. Bursa’da 101 bin 656 hane de yaşayan, 406 bin 356 kişi sosyal yadımlar ile yaşamını sürdürüyormuş. Bursa’yı da, turizm dendiğinde akla ilk gelen şehir Antalya’ izliyor ve şehirde de yardımla hayatta kalanlar varmış.
Yoksulluk; şehir, ekonomi, kültür, festival falan tanımıyor yani. Aralık bulduğu ilk kapıdan giriveriyor içeriye…Gelelim Bursa’nın bir özel yanına daha…
YEŞİL BURSA KARAYA BÜRÜNDÜ
Bursa dendiğinde, yanına sıfat olarak “yeşili” yakıştırmayan yoktur bu ülkede…
Ama üç günden beri yaşadıklarımız ve sadece ekranda gördüğümüze göre, bundan böyle, o yeşillik kolayca Bursa’ya uğrayamayacak gibi.Dilerim yanılırım ve her kararmış dalın yerine birer ağaç dikilir. Biz görmesek de, gelecek kuşaklar görür ve sahip çıkarlar yeşile… Bizim için kara cumartesi oldu 26 Temmuz günü. O gece penceremden bakınca, kızıla bürünmüş yerleri görebiliyordum. Kestel-Gürsu hattında yeşillik kalmamış gibi diyor yakından görenler. Üstelik burada ve yeşilliğin içinde Yıldırım Belediyesi’nin bir taş kırma alanı varmış! Ve de yeni bölümler ilave edilmek adına ÇED raporu gereksizdir gibi bir izni de alabilmiş, söz konusu tüzel kişilik.Anlaşılan, İktidar mensupları, yerel seçimdeki kaptırdıkları büyük şehir yerine, Yıldırım’ı her türlü ayağa kaldırmayı proje haline dönüştürmüş demek ki…Neyse konumuz Bursa’ydı. Bu acayip gelişmeler ile en azından tadımız kaçmasın.
Dağ yöresinde de Harmancık civarındaki o ağaç yangınını maç izler gibi canlı da gördük iki üç gün önce... Ne beter bir şeydi gördüklerimiz. Şu yazıyı kaleme almaya başladığım anda , bir helikopter, sanırım dağ yöresine doğru gidiyordu, onu da görebildim. Sonuç; yüzlerce yıllık birikim ve her yeri cennet gibi yapan bitkilerin yeşili artık görünmeyecek bu şehirde... Acaba Bursa’nın sıfatı da değişecek mi, ormanları gibi…Eğer bu yangınlarda, birlerinin sinsi bir hesabı ya da bilerek veya bilemeyerek bir dahli olan varsa, Bursa’ya kazandırdığı bu siyah lekeyi kolye gibi boynunda taşısın derim. Çünkü bu kentte yaşayan hiç kimse, şaka bile olsa “Kara Bursa” sıfatına tahammül edemez. Bu simsiyah sonuçta, gerçek niyetini gizleyen varsa ve her kim olursa olsun, hangi makamda oturursa otursun, bu şehrin insanının bedduasını alacaktır.