Hava Durumu

Bursa’yı gereği  kadar tanıyor muyuz?

Yazının Giriş Tarihi: 26.02.2025 16:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.02.2025 16:37

Türkiye’nin en önemli gazetelerinden birinde arka sayfalarda bir bölüm gözüme çarptı. Bu kuruluşta emek veren deneyimli bir gazeteci, galiba yurdun farklı yerlerini dolaşarak ilginç insan hikâyeleri derliyor olmalı.Bu son araştırma yazısına şöyle bir başlık koymuş;

“Erkek kalmayınca şehitleri kadınlar gömdü”

Başlığa konu olan yer İnegöl’ün Karagölet köyü… Gerçi, şimdilerde büyükşehirlerin köylerine de mahalle deniyor ama burası bildiğimiz yerleşimlerden yani…Deneyimli gazeteci, köyün yaş almışları ile görüşmüş ve olayın iç yüzünü öğrenmiş. Kadınların cenaze gömme gerçeği Kurtuluş Savaşı, çarpışmaların birinde gerçekleşiyor. Köyün eli silah tutan tüm erkekleri cephede olduğu ve bir çoğu da şehit düştüğü için, kadınlar mecburen bu vecibeyi üstleniyor ve şehitleri bir evin bahçesine gömüyor.. Yazar bundan çok etkilenmiş ve Bursa Valisi’ne çağrı yaparak,söz konusu köydeki o evin bahçesine bunun anısına bir şeyler yapılabileceğine dair görüş bildirmiş.

Bun katılmamak elde değil. Ama bu kadim şehrin yaşadıkları bununla sınırlı değil ki? Örneğin,Kurtuluş Savaşı sırasında Çanakkale ‘de Balıkesirli Seyit Onbaşı’nın yaptığı gibi, o çok ağır top mermisini yerine yerleştirerek yaptığı atışla bir düşman gemisini batıran Müstecep Onbaşı’da Bursa’nın bir köyünde yatıyor.Bir araştırmacı grup ile köyünü ziyaret etmiştik. Hatta, kızını bile görmüştük. Bursa’da bunların örneklerini görürsünüz ama, ne bu şehrin sakinleri, ne de ülkenin genelinde bunlar hiç gündeme gelmez ve anılmaz, bilinmez nedense !!! Bursa doğal olarak Osmanlı Dönemi’nde de bir çok savaşa şehit vermiş.Örneğin Yemen’de çok sayıda Bursalı asker şehit olmuş. Benim ailemin büyüklerinden birinin de şehit olduğunu bir süre önce öğrenmiştim.

Bir dönemin çok büyük imparatorluğuna payitahtlık(baş kent) yapmış bir yerdir Bursa…Ama günümüzde, hiçbir özelliği ile gündeme gelmez. Hatta, bir kısım çevreler bundan yararlanarak bir dönem Bursa Osmanlı şehridir diye yayın bile yaptılar. Galiba bunun nedeni biraz da Mustafa Kemal’e ve devrimlerine alışamama duygusuyla olmuştu. Mustafa Kemal Atatürk, bu soyadını almadan önce, Türkiye Cumhuriyeti henüz kurulmadan kimin subayı idi ? Tabiki Osmanlı’nın. İmparatorluğun yetiştirdiği bir kurmay subay değil miydi? Neyse bunları geçelim ve Bursa’nın bu çığlık kadar güçlü sessizliğinden söz edelim. Cumhuriyet ‘n kuruluş döneminde Ulu Önder’in en fazla ziyaret ettiği kent… Onun çabası ile kurulan iki dev sanayi kuruluşu ile, sonraki yılların sanayi şehri değil miydi Bursa? Yani bir özelliği vardı.Uludağ sayesinde ülkenin ilk kayak merkezi değil miydi Bursa? Türkiye’de festival adı ile yapılan ilk etkinlik Bursa’ya kısmet olmamış mıydı? Şu anda en önemli özelliği iç ve dış göçler nedeniyle nüfusu hızla büyüyen ve bundan dolayı bu anlamda dördüncü sırada kendine yer bulan sakin, sessiz, kendi kabuğuna çekilmiş bir görünümde…Buna, krıminal olaylar ile bile, gündeme gelmeyişinden söz ederek, ‘suç oranı düşük, sakin ve huzurlu bir şehir’ diyecektim ki, tam o sırada bir iki hafta önceki yerel gazete haberlerine takıldım. Aşağı yukarı aynı gün veya kısa aralıklar ile gelişen olaylarda, bir baba oğlunu keserle öldürmüş. Bir orta yaşlı adam, neden olduğu bilinmeyen biçimde dengesini kaybederek beşinci kattan düşmüş. Bursa’da bir tefeci çetesi operasyon ile çöktürülmüş ve 13 kişi yakalanmış. Kentin orta yerinde sahte içki üretenler yakalanmış, Mudanya’da ki bir olayda bir genci öldürüp uçuruma atmışlar ve bunların yanı sıra trafik kazalarında ölenler, birbirine çarpan araçlar. Evliya Çelebi’nin ‘Velhasıl Bursa sudan ibarettir ‘ anlayışından çıkıp,suçların şehridir gibi bir duruma düşüyor. Giderek Sessiz, sakin ve kendi içine çekilmiş gibi duran bir büyük kent diye eleştirirken alın size tam olarak ülkenin genelindeki gibi hareketli bir şehre geldik. Ama benim anlatmak istediğim böyle anılmak değildi. Bizans döneminden bu yana tarihi geçmişine dair izleri yansıtan kazılar, araştırmalar, Cumhuriyet dönemindeki gelişmelerin dile getirildiği bir şehir özlemiydi. Yanı sıra, Osmanlı Beyliği’nin henüz imparatorluk olmadığı dönemlerde, Bursa gibi bir yeri almak için, şehrin birkaç yönüne yaptırdığı gözetleme kulelerinin yeniden ortaya çıkarılması(şu anda adeta saklanmış görünüyorlar) ve o dönemin komutanlarının isimleri ile anılan mahallelerin tarihçesinin, özellikle gençlere anlatılması, öğretilmesi gibi etkinliklerdi. Yani Osmanlı kenti diye yaftalayan kesimlerin bu alanlarda bile bir tek icraatının görülmediği dönemleri de geride bıraktık. Yani Bursa Pruza adıyla alındığından günümüze kadar olan sürede, başka yerlerde yapılamayan etkinlik ve yapıların taranarak bir kaynak haline getirilmesi gerekecek.Yanı sıra kurucusu ile birlikte altı padişahın kabirlerinin bulunduğu bir yer olduğu da hatırlanacak/hatırlatılacak. Bu sayede belki yöneticiler insafa gelir de, direk Avrupa uçuşları gerçekleşir. Böylece batı dünyasının fertleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun izlerine merak ederek Bursa’ya gelmek bile isteyebilirler. Biliyorum bu dileklerim ve eleştirilerimi, okuma zahmetine bile katılmayan büyük bir topluluk olacaktır. Çünkü o kesimler, bırakın geçmişi, şu anda içinde yaşadıkları kentin tanınması, gelişmesi ve ülkeye örnek olmasını bile dikkate almazlar. Nedeni de çok basittir bunun…Kazan-kazan parolası ile,heybeyi ne kadar doldurursam kârdır anlayışı gündemde çünkü… Buna, bir kısım hem kent halkı, hem de bazı yöneticiler de dahildir. Hiçbirini diğerinden ayırmak mümkün değildir.

Sürç-ü lisan ettiysem af ola!!!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.