Ramazan ve bayramı gerektiği gibi geçirdik. Bayramın ikinci günü, konuklarımız olduğu için Mudanya’ya şöyle bir uzanalım dedik ama pişman olduk.Doğal olarak araç trafiği dorukta. Neyse ki bir sıkıntı olmadan Bursa’ya dönebildik. Bayramın üçüncü günü olduğu için Çukur Kahve’ye şöyle bir uğramak istedim. Baktım içerisi tıklım tıkış dolu. Bahçe de yükünü almış. İçeriye bir merhaba diyeyim derken bana yer açtılar oturdum. Benden sonra önce “komik Tayfun” geldi, selam verdi oturdu. Hoş beşten sonra sohbete ortadan daldı. Bir ara o bildik uzun gülüşü ile müjdeyi verdi.
“Artık ben de emekli oluyorum, EYT kovuldu gitti.” Herkes önce kutladı, sonra da sorular başladı. Kaç yıl bekledin, ne kadar maaş alacaksın, ne zaman eline geçecek gibi…Gürültü iyice artmıştı. Tam o sırada “yan keski Ender” abi gelmez mi… Herkes ayağa kalktı, kahvenin kurucusuna gerekli hürmet gösterildi. Ender abi kiminle konuşacağını biliyor ki komik adam Tayfun’a döndü “ne haber len, keyfin yerinde mi “ dedi. Cevap hazır “Ender aga emekli oluyom, hemen de maaş bağlanacak. Artık beni kimse deviremez. Hem kendi işimi yaparım, hem de maaşımı alırım.” Ender abi durdu ve sordu “emekli olduğun zaman başka işte çalışılıyo mu ?” Sesler birden yükseldi kahvede “neden olmasın?O başka bu başka iş.Vergisini öder çalışır” Ender abi önce genç Fuat’a çayını söyledi sonra da anlatmaya başladı. Kahveyi ilk açtığı yıllardan söz ediyordu Yetmişlerin sonu falan. Devam etti…“Kahveyi sabahları yeni emekli olan Memiş aga açıyo, sonra da ben geliyodum. Yandaki dükkanlar çay söylemediği zaman iş gevşek. Birine takılmak istiyoz hep… Aklıma bir hinlik geldi. Memiş aganın okuma-yazması yok ya,o na bir sarı zarf geldi diyelim ve içini açıp birimize okutsun. Sonunda neler olacak bir görelim dedim.” Herkes pür dikkat kahvede… Sonra ne oldu sesleri her şeyin, tavlanın bile önüne geçti. Ender abi susun dedi devam etti “sarı zarfı yaptım, içini de daktilolu birini bulup yazdırdım. Sonra da beklemeye başladım Memiş agayı. Bazen öğle sonrası da uğrardı geçerken, ya da camiye giderken. O sırada Raci abi geldi, oturdu.” Tayfun araya girdi “o kim abi, ne iş yapıyodu?” Ender abi gülümsedi devam etti. “Memur emeklisiydi. Ben tahmin ettim, zarfı Memiş agaya vericem, o da bakacak en tahsilli kim ona gidecek. Öyle de oldu. Memiş aga Raci abinin yanına oturdu. ‘Raci bey sen okumuş adamsın şu kağıtta ne yazıyo okuyuver bana “ dedi.
Ender abi gülmenin ardından öksürüğe yakalandı ama hemen toparlandı “ Raci abi birkaç defa yutkundu sonra okudu ve döndü Memiş agaya…” Çukur Kahve’de herkes gibi bende merakla bekliyorum ne olacak diye… Ender abi devam etti. “Raci abi kağıdı evirdi çevirdi sonra gene yutkundu ‘Memiş senin iş kötü. Zarf Sigorta’dan gelmiş,kahvede çalıyorsun diye emekli maaşını kesmişler.
Biri ispiyonlamış herhalde. Memiş aga bastı küfürü bunu kim yaptıysa diye..Sonra da avazı çıktığı kadar bağırarak sokağa çıktı, ayakkabısı çıkmış onu bile almadan eve doğru hızlandı.Tam o sırada yangın havuzunu gördü ve içine atladı. Belki kızgınlığı geçer diye..Biz hemen yanına koştuk ama herkes kahkahayı patlattı. O da bizi bi güzel kalayladı.”
Ender abi olayın sonunu getirmeden yoruma girmişti bile…“O devirde zamanında emekli oluyodun, maaş da kısa sürede bağlanıyodu ama başka işte çalışıp kimsenin ekmeğine mani olmuyodun. Şimdi orman kanunu var kardeşim. Zaten çalışanların kaçını sigortalı yapıyolar ki ?”
Kahve ahalisinin gülme faslı bitmişti, herkes oyununa döndü. Komik Tayfun klasik gülüşünün sonuna ekledi “ben dinlemem valla, emekli maaşımı da alırım, başka işte de çalışırım. Kim bilcek, her taraf Suriyeli dolu 4-5 bin liraya çalışıp duruyolar, kimse ses çıkarmıyo. Ben de Suriyeliyim derim burada beyazladım derim çıkarım işin içinden.”
Fıkra gibi bir maaş olayı ve günümüzün gerçekleri işte böyle kırıp dökmeden anlatılıp tartışılıyordu bizim kahvede…Ama bir şart vardı, siyaset yapmak yasaktı. Yasak sadece gönlündeki partiyi söylememekten geçiyordu o kadar. Yoksa siyasetin babası yapılırdı. Bu kahve onun için üç kuşağın uğrak yeri değil mi zaten…Ender abi bu kadar hareketli dakikalardan sonra gitmek istedi ve bastonu elinde otobüs beklemeye başladı. O sırada Delikanlı Tahir sallanarak bahçeden içeri girdi. “Ne o be Yan Keski gelmiş, ne anlattı size ?” diye soruyu patlattı. Komik Tayfun yanıtladı soruyu “Memiş aga varmış ya, Köksal’ın babası hani…Onun maaş kesilme hikâyesini anlattı Ender abi, biz de güldük.” Tahir pek onaylamadı bu işi. “Ender abi kaç yaşına geldi hala işi cinlik. Kendi maceralarını anlatsa ya…Bir gün buradayız yine. Ender abi uzaktan göründü ama sallanıyo gazel gibi. Demek ki bir yerlerde zıkkımlanmış. Buraya geldi, aşağıya iniyom diye boşa bastı tepetakla yere düştü kalkamadı. Biz de ona güldük o zaman. Bunları anlatmıyo size dimi…” Bu sözler üzerine derin bir sessizlik oldu ama Delikanlı Tahir hızını alamamıştı: “Artık burda böyle sahneler göremezsiniz çocuklar. Matiz olmanın bedeli bi maaş kadar. Var mı öyle bi yiğit aranızda?” İki komik ve ibret verici olay kimsede cevap verecek hal bırakmadı yani iş rutine dönecek, hemen kalktım ve Bursaray için istasyona koştum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Çukur kahvede bir emeklilik hikayesi
Ramazan ve bayramı gerektiği gibi geçirdik. Bayramın ikinci günü, konuklarımız olduğu için Mudanya’ya şöyle bir uzanalım dedik ama pişman olduk.Doğal olarak araç trafiği dorukta. Neyse ki bir sıkıntı olmadan Bursa’ya dönebildik. Bayramın üçüncü günü olduğu için Çukur Kahve’ye şöyle bir uğramak istedim. Baktım içerisi tıklım tıkış dolu. Bahçe de yükünü almış. İçeriye bir merhaba diyeyim derken bana yer açtılar oturdum. Benden sonra önce “komik Tayfun” geldi, selam verdi oturdu. Hoş beşten sonra sohbete ortadan daldı. Bir ara o bildik uzun gülüşü ile müjdeyi verdi.
“Artık ben de emekli oluyorum, EYT kovuldu gitti.” Herkes önce kutladı, sonra da sorular başladı. Kaç yıl bekledin, ne kadar maaş alacaksın, ne zaman eline geçecek gibi…Gürültü iyice artmıştı. Tam o sırada “yan keski Ender” abi gelmez mi… Herkes ayağa kalktı, kahvenin kurucusuna gerekli hürmet gösterildi. Ender abi kiminle konuşacağını biliyor ki komik adam Tayfun’a döndü “ne haber len, keyfin yerinde mi “ dedi. Cevap hazır “Ender aga emekli oluyom, hemen de maaş bağlanacak. Artık beni kimse deviremez. Hem kendi işimi yaparım, hem de maaşımı alırım.” Ender abi durdu ve sordu “emekli olduğun zaman başka işte çalışılıyo mu ?” Sesler birden yükseldi kahvede “neden olmasın?O başka bu başka iş.Vergisini öder çalışır” Ender abi önce genç Fuat’a çayını söyledi sonra da anlatmaya başladı. Kahveyi ilk açtığı yıllardan söz ediyordu Yetmişlerin sonu falan. Devam etti…“Kahveyi sabahları yeni emekli olan Memiş aga açıyo, sonra da ben geliyodum. Yandaki dükkanlar çay söylemediği zaman iş gevşek. Birine takılmak istiyoz hep… Aklıma bir hinlik geldi. Memiş aganın okuma-yazması yok ya,o na bir sarı zarf geldi diyelim ve içini açıp birimize okutsun. Sonunda neler olacak bir görelim dedim.” Herkes pür dikkat kahvede… Sonra ne oldu sesleri her şeyin, tavlanın bile önüne geçti. Ender abi susun dedi devam etti “sarı zarfı yaptım, içini de daktilolu birini bulup yazdırdım. Sonra da beklemeye başladım Memiş agayı. Bazen öğle sonrası da uğrardı geçerken, ya da camiye giderken. O sırada Raci abi geldi, oturdu.” Tayfun araya girdi “o kim abi, ne iş yapıyodu?” Ender abi gülümsedi devam etti. “Memur emeklisiydi. Ben tahmin ettim, zarfı Memiş agaya vericem, o da bakacak en tahsilli kim ona gidecek. Öyle de oldu. Memiş aga Raci abinin yanına oturdu. ‘Raci bey sen okumuş adamsın şu kağıtta ne yazıyo okuyuver bana “ dedi.
Ender abi gülmenin ardından öksürüğe yakalandı ama hemen toparlandı “ Raci abi birkaç defa yutkundu sonra okudu ve döndü Memiş agaya…” Çukur Kahve’de herkes gibi bende merakla bekliyorum ne olacak diye… Ender abi devam etti. “Raci abi kağıdı evirdi çevirdi sonra gene yutkundu ‘Memiş senin iş kötü. Zarf Sigorta’dan gelmiş,kahvede çalıyorsun diye emekli maaşını kesmişler.
Biri ispiyonlamış herhalde. Memiş aga bastı küfürü bunu kim yaptıysa diye..Sonra da avazı çıktığı kadar bağırarak sokağa çıktı, ayakkabısı çıkmış onu bile almadan eve doğru hızlandı.Tam o sırada yangın havuzunu gördü ve içine atladı. Belki kızgınlığı geçer diye..Biz hemen yanına koştuk ama herkes kahkahayı patlattı. O da bizi bi güzel kalayladı.”
Ender abi olayın sonunu getirmeden yoruma girmişti bile…“O devirde zamanında emekli oluyodun, maaş da kısa sürede bağlanıyodu ama başka işte çalışıp kimsenin ekmeğine mani olmuyodun. Şimdi orman kanunu var kardeşim. Zaten çalışanların kaçını sigortalı yapıyolar ki ?”
Kahve ahalisinin gülme faslı bitmişti, herkes oyununa döndü. Komik Tayfun klasik gülüşünün sonuna ekledi “ben dinlemem valla, emekli maaşımı da alırım, başka işte de çalışırım. Kim bilcek, her taraf Suriyeli dolu 4-5 bin liraya çalışıp duruyolar, kimse ses çıkarmıyo. Ben de Suriyeliyim derim burada beyazladım derim çıkarım işin içinden.”
Fıkra gibi bir maaş olayı ve günümüzün gerçekleri işte böyle kırıp dökmeden anlatılıp tartışılıyordu bizim kahvede…Ama bir şart vardı, siyaset yapmak yasaktı. Yasak sadece gönlündeki partiyi söylememekten geçiyordu o kadar. Yoksa siyasetin babası yapılırdı. Bu kahve onun için üç kuşağın uğrak yeri değil mi zaten…Ender abi bu kadar hareketli dakikalardan sonra gitmek istedi ve bastonu elinde otobüs beklemeye başladı. O sırada Delikanlı Tahir sallanarak bahçeden içeri girdi. “Ne o be Yan Keski gelmiş, ne anlattı size ?” diye soruyu patlattı. Komik Tayfun yanıtladı soruyu “Memiş aga varmış ya, Köksal’ın babası hani…Onun maaş kesilme hikâyesini anlattı Ender abi, biz de güldük.” Tahir pek onaylamadı bu işi. “Ender abi kaç yaşına geldi hala işi cinlik. Kendi maceralarını anlatsa ya…Bir gün buradayız yine. Ender abi uzaktan göründü ama sallanıyo gazel gibi. Demek ki bir yerlerde zıkkımlanmış. Buraya geldi, aşağıya iniyom diye boşa bastı tepetakla yere düştü kalkamadı. Biz de ona güldük o zaman. Bunları anlatmıyo size dimi…” Bu sözler üzerine derin bir sessizlik oldu ama Delikanlı Tahir hızını alamamıştı: “Artık burda böyle sahneler göremezsiniz çocuklar. Matiz olmanın bedeli bi maaş kadar. Var mı öyle bi yiğit aranızda?” İki komik ve ibret verici olay kimsede cevap verecek hal bırakmadı yani iş rutine dönecek, hemen kalktım ve Bursaray için istasyona koştum.