Hava Durumu

Çukur kahvede fitre telaşı

Yazının Giriş Tarihi: 12.02.2025 16:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.02.2025 16:50

Yaklaşık iki aydan beri bir türlü eski mahalleye giderek çukur kahveye uğrayamadım. Belki de havaların soğuması ile arkadaşlarımı göremeyebileceğim endişesi ile de olabilir, ayaklarım bir türlü o yöne doğru gidemedi. Bir fırsatını buldum ve iki gün önce bu isteğimi gerçekleştirdim. Havanın ısısı düştüğünden olsa gerek, kahvenin kapısı kapalıydı. Camdan içeri baktım, herkes sıkı giyinmiş ve ısıtıcının etrafında yerini almış. İçeri girdiğimde büyük bir ilgi ile karşılaştım. Komik adam Tayfun hiç beklemeden soruyu yapıştırdı. “Ne oldu be, yazıyı kestin birden,sonra da yazmaya başladın ?” Vereceğim yanıta göre cevabın ne geleceğini bildiğim için ‘yıllık izne çıktım’ demekle yetindim ve konu kapandı.O sırada marangoz Turan elinde ekmek filesi ile içeri girdi. Etrafa göz attı ve mesaiye(!) başladı… “Beyler ramazan geliyo, kim kime fitre verecek ? Emekli aylığı fazla olanlara duyurulur, ben fitrenize talibim!” Bu soruya ilk anda kimse anlam veremedi. Köşe masadaki yerini kaptırmadan oturmuş olan Kadir, gazeteden kafasını kaldırdı ve Ne diyon oğlum sen? Ben anlamadım, fitreyi kim kime verecek?” Bu kez konuyu bilenlerden Mikail devreye girdi.”Abi, senin haberin yok herhalde. Diyanet’in fetva hattı varmış. İşte oraya bir vatandaş soru sormuş, demiş ki; ‘Bu sene fitreyi kime vereceğiz?’ Diyanet İşleri Başkanlığı’nda aynı yolla cevap verilmiş;

‘Asgari ücret alan, ya da emekli maaşı alan birinin geçinemediğini biliyor, görüyorsanız ona verebilirsiniz.’ diye cevap gelmiş. Şimdi anladın mı abim benim…” Kadir ağzını açamadan Tayfun yine yapacağını yaptı ve “ Kadir abi, sana fitre almak düşmez, vermek düşer. Çünkü sen eski emeklisin, hem de koskoca bir otomobil fabrikasında çalıştın. Senin emekli maaşın milletvekili kadar bile olabilir.” Kadir hışımla ayağa kalktı ama Tayfun çoktan dışarıya kaçmıştı. Bu karşılıklı soru ve cevaplar kahve ahalisinin kafasını karıştırmıştı. Hemen herkesi bir sessizliğe yöneltti. Suratlar asıldı bir anda…Ama kahveci Oğuz durumu toparlamak için devreye girdi. Bu fitre işi güzel bir şey. Herkesi yardıma alıştırıyor. Ramazan’ın önemli bir tarafı da bu zaten. Diyanet kötü mü demiş, adam kim olursa olsun evini geçindiremiyosa muhtaçıtır fitreye… İsteyen, istediğine verir, olur biter.” Bu konunun ağırlığını geçiştirmek için Kadir başladı anlatmaya…”Eskiden oruç tutanlarla, tutmayanları bile anlayamazdın. İbadet zaten gizli olmalı. Mesela, bazı kahveler, meyhaneler ramazan ayında dükkanı kapatır, bir nevi tatil yapardı. Açanlar da, dükkanın camlarını perde ile, küçük küçük pamuk topları ile kar yağıyo gibi yapar, ya da gazete ile camları kapatırdı.İçerde kim olduğunu, ne yaptığını kibarca gizlerdi. Saygı vardı, ibadet yapmayanlar da yapanlara böyle bir anlayış ile yaklaşırdı. Konu kapandı derken Tayfun fırsatı değerlendirmek için “Yahu fitre dediniz ama, bu sene ne kadar verilecekmiş söylemediniz. Ben söyleyeyim 180 lira. Yani bir günlük yemek için. Ama kaç kişi için bilemedim.” Bu durumun doğrusunu kimse açıklayamadı derken, Mikail, tüm hınzırlığı ile ve biraz da gülümseyerek, “Bir gazetede gördüm. Emekliler eylem yapıyodu. Bir emekli de kartona yazmış onu taşıyo. Üzerinde ‘aş yerine taş kaynıyor’ diye yazıyodu. Birinin pankartındaki de kafiyeli yani; ‘ekmek, peynir, çay, vay emeklim vayyy…”E, o zaman emekliye fitre verilir. Ama işçi emeklisine… Milletvekilleri 150 bin liradan fazla emekli maaşı alıyomuş. Onlar da işçi emeklisine fitre versin, isteyen zekat versin. Versin de ne verirse versin. Cevap yine Kadir’den geldi. ‘Ben kelleyi kurtardım. Benim maaşımın yüksekliğini konu ediyodunuz, işte milletvekili maaşları meydanda… Benim gördüğüm bir pankart daha güzeldi aslında…’ Tasurruf devletten başlar, emekli maaşından değil’ yazıyordu, çok hoşuma gitti. “Kadir’in sözü biter bitmez, bu kez kahveci Oğuz anonsu yaptı.” Baylar ilk çaylar benim, emeklilere fitrem olsun. İkinci , üçüncüler hepinizin kesesinden. Yap oğlum çayları.”

Bu son cümleler, kahvedeki havayı birden ısıtıverdi. Bu kadar mutluluk da yetiyordu, bizim emekliye…Bir süre sonra hava kararmak üzereydi, hep birlikte dağılıverdik sokakta...Düşünce içinde ben de Bursaray istasyonuna doğru hızlı adımlar atarak varmaya çalıştım. Ama tartıştığımız fitre konusunu düşünerek eve vardım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.