Hava Durumu

DEPREM… BARIŞ VE YÜKLENİCİ !

Yazının Giriş Tarihi: 05.03.2023 14:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.03.2023 14:27

Bu başlığı ben de görsem ilk anda bir şey anlamam !

Hemen anlatıyorum. Son 25 gün içinde ülke olarak öyle bir sarmal içinde kaldık ki, normal yaşamdan çıkarak adeta  “zaman tüneli” içine girdik.

Önce üst üste gelen çok büyük iki deprem… Bunun yarattığı devasa oranda can  ve milli servet kaybı.

Sanki bir korku filmi seyrediyor ve olanları anlamaya çalışıyoruz. Ama takvim yaprakları 6 Şubat tarihinde durdu ve 7 Şubat bir türlü başlamıyor.

Maddi, manevi ve akçasal kayıp için hesap makineleri bile yetersiz kalıyor.

Bu cehennem sahnesi içine, bir de basiretsiz siyasilerin gereksiz  ve yersiz hesaplaşması girdi. Ülkemiz de kendi kendini esir eden bir sarmalı yarattı ve bunun içinden çıkmaya çalışıyor.

Girişi çok ağır yaptım, farkındayım. Ama yaşadıklarımız herhalde yüz yılda bir olacak türdendi. Bunun etkisi ile bu cümleleri kurdum. Tam da, ülkemizin en önemli değeri Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını idrak ederek, gururla bu çok büyük devrimin tadını yaşayacakken…

Ne diyordum; evet deprem, yani doğal bir afet. Kader mi, kısmet mi, ihmal mi ve de bu felaketin nedenleri arasında insan kusuru var mı ? Aklı başında, duyarlı hemen herkes bu soruyu en azından kendi ile yalnız kaldığında soruyordur. Önce ruhani ve inancına dair değerlerini zorlayarak, sonra da benzer felaketleri yaşayan diğer ülke ve onların vatandaşlarının davranış biçimine bakarak bir sonuç çıkarmaya çalışıyordur. Bu sadece  benim tahminim, açayım…

Önce sıkça sarf edilen doğruluk payı yüksek bir cümle ve bir  iddia:

“Deprem öldürmez, bina öldürür.”

Tamam anladım. Binayı kim yapar ? Tabii ki insan…Neden, kuralsız ve çürük yapar ? Nedeni de çok fazla. Ama önemli birini hemen buldum ve paylaşayım. Yine insan eli ile ve de kısa vadeli çıkar için yapılan bir uygulama. Bir diğeri de kamu eli ile, yani anlı, şanlı ve pek tatlı bir uygulama; “İMAR BARIŞI.”

Kim kiminle neden barışıyor ?

Önce mal sahibi, yapısını kurallara uyarak fazla harcama yaptırmamak için, kısa yoldan ve yetersiz yapıyor/yaptırıyor  ve kullanıma açıyor. Aradan bir süre geçiyor, kamu ve görevlileri yapmaları gerekeni yapmıyor ve sorunu politika şip- şak çözüyor! Bir yasa teklifi, ardından da “İmar Barışı” yasalaşıyor. Konut sahibi mutlu, çünkü elverişsiz yapısı tapuya kavuşacak ve emlak değeri artacak. Kamu daha da mutlu, bütçe açığını barış nedeniyle vatandaştan aldığı para ile kapatacak. Gerisi şansa kalmış!  Deprem, ya da beklenmedik yangın ve sel felaketi olursa en yetkili ağızlar “bu bir kader” diyecek ve ölen ölecek, kalan da yaşamayı sürdürecek. Yaptırım? Hak getire…

Yaşamımdan küçük bir örnek vereyim. Çünkü ilk İmar Affı 1984 yılında, rahmetli Özal döneminde yapılmıştı. Ben de o yıllarda muhasebe bürosu açmıştım. O sırada evimize çok yakın olan  dere kenarındaki meyve bahçesi, bir anda bina tarlasına dönüştü. Parsel, parsel arsa satılıyor ve ardından, müthiş bir yapılaşma başlıyordu. Arsayı satın alan önce iki usta buluyor, ilk gün bir temel atılıyor, ikinci gün bir yada iki katlı bir bina için duvarlar yapılıveriyordu. Üstelik, cam çerçeve bile takılmadan pencerelere perde asılıyordu. Çünkü zabıta memurları arada bir tur atarak görev yapıyordu ! Ama, evi ve perdelerini görünce, çark ediyordu. Çünkü burası artık iskana açılmıştı ve içindeki aileyi sokağa atmak gibi bir insafsızlık, ne dine ne de devlet olmaya yakışırdı!

Aile mesut, mutlu geri kalan eksikleri tamamlar, kendi evinde oturmanın keyfini yaşardı. Artık biz de yetişemiyorduk, bu yeni yapı tarlasını fark etmeye.    Muzip bir arkadaşımız, bir gün dedi ki “İşe geç kalmışım,evden çıktım koşmaya başladım. Aşağıdaki sokaktan sağa döndüm, bir den bir duvara çarptım.

 Dün gece ev yapmışlar da…” İşte böyle dostlar… Asıl sonrası önemli. Yıl 1984  ANAP Hükümeti, İktidar olmanın yanı sıra, bu kez yerel yönetim seçimlerini de kazanma arzusundaydı. Dönemin güçlü Başbakanı Turgut Özal, bir imar affı çıkarttı ve vatandaşı ile önce barıştı sonra da helalleşti!  O ev sakinleri de büroma gelerek, barışma belgelerini doldurup gittiler ve tapularına kavuştular. Sonrası malum. Her yeni iktidar, kaçak yapı sahipleri ile sürekli barıştı ve ortalık hiçbir kurala uymayan yapılar ile doldu. Bu tarihten sonra kaç kez imar affı çıktı bilemiyorum. Ama en yenisi 2018 yılındaki genel seçime denk gelivermiş ! Bu kez AKP Hükümeti vatandaşını affetmiş ve barış çubuğu bir kez  daha tüttürülmüş ! Yasa eli ile imara aykırı, ruhsatsız veya ruhsat ilkelerine aykırı olan yapıların kayıt altına alınması ve bu yapılara yasallık kazandırılması amaçlanmış. Sonrasını hatırlıyoruz değil mi ? Örneğin yakın geçmişte Karadeniz kıyılarındaki  il ve ilçelerimizdeki sel felaketleri, Ege ve Akdeniz’de orman içine yapılan ve yangınlarda telef olan ev ve onlar ile yaşayan canlılar gözümüzün önünden gitmiyor. Günümüze gelelim…Kahramanmaraş depreminde yerle bir olan bazı yapıların da bu barıştan yararlandığı iddiaları da ortada duruyor. Hepsinden daha müthiş ve de çok çarpıcı olanını aman unutmayalım. Yaklaşık beş ay önce Meclis’e bir kanun teklifi verilmiş. Seçimler yaşlaştı ya ! Buna dair haber aynen şöyle kaleme alınmış: İmar Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi TBMM Başkanlığı tarafından 11 Ekim'de komisyona sevk edildi.” Teklifin sahibi de BBP Genel Başkanı Mustafa Destici…Canınız çok fazla sıktığımın farkındayım, ama başlıktaki üçüncü kelimeye de değinmek zorundayım !Bina güvenliğinin en önemli unsuru müteahhitlik değil mi? Felaketlerde önce onlar göz altına alınmıyor mu?

 Nasıl Müteahhit Olunur?

Bu sorunun yanıtı, bilgisayardan ve aynen şöyle :

Müteahhitlik için üniversite mezuniyeti aranmaz. 18 yaşını doldurmuş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’ne başvurup, ‘Yeterlilik Belgesi’ alarak müteahhit (yüklenici) olabilmektedir. Müteahhitlerde, işletme yönetimi ve denetleme kabiliyeti  beklenir. Liderlik ve uyuşmazlıkların çözümünde aktif rol oynayabilmek ve yoğun stres altında çalışabilmek de gerekir. Hepsi “subjektif”  kavramlar.Buna da şükür, çünkü okkanın altına ilk önce onlar gidiyor. Siz hiç, yıkılan konutlar nedeniyle bir kamu görevlisinin tutuklandığını gördünüz mü ?

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.