Çocukluk dönemimde ve 27 Mayıs İhtilali sonucu, idam edilen üç devlet adamının ardından, aile bireyleri çoğunlukla, ihtilalciler ve dönemin CHP lideri İnönü’ye karşı çok tepkiliydi. Benim aile büyüklerimde aynı tepkiyi verirlerdi. Ne zaman, gelir ve maaş konuları konuşulsa, büyük annem hemen söze girer ve “İnönü var ya, İnönü, hep kendi memurunu korudu. Savaş sırasında ekmek vesikasını da önce onlara vermişti. Kendi adamlarını hep kolladı.” derdi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkesini ateşin içine atmadan beklemede kalan İnönü, tam 1 milyon askeri silah altına alarak, önlemini sıkılaştırmış ve tedbirini almış böyle bir yöntemle... Bu davranışı ile aslında devlet adamlığı öne çıkmıştı. Buna rağmen işte o vesika dağıtımı, büyük annemin aklından ölünceye kader çıkamamıştı. Sonraki yıllarda DP devamı partiler de siyaset sahnesine geldiler ve bu konuyu hip hatırlattılar.. CHP de özellikle Ecevit dönemlerinde, emek ve emekçiyi öne çıkarırken, eski kuşaklar yine eskide kalarak, ekmek vesikasını konu ettiler her fırsatta. Bu konuyu neden açtım? Kendim sordum, kendim yanıtlayacağım. Çünkü, şu anda en düşük emekli maaş zammı, diğer emeklilerin alacağı aylıklar ve de memur için de ücret artış zamanı geldi de ondan açtım bu konuyu...En düşük emekli maaşı ve diğer emeklilerin maaşlarına yapılan artış, çünkü zam demeye dilim varmıyor, en alt düzeyde ve trajikomik bir seviyede…Şeytan mı dürttü nedir bilemedim, üşenmedim, en düşük memur maaş zammı ile, orta ve yüksek seviyelerdeki kamu çalışanlarının maaşlarına bakıverdim. Örneğin en düşük baremdeki memur/ hizmetli 40 bin küsur maaş alırken, bu ay 46 bin 990 TL alacakmış.Onların maaşında gözümüz yok ve sadece “Kırk bir kere maşallah” diyeceğim ! İyi güzel de, çalıştığı onlarca yıl boyunca, yüksek oranda SSK primi kesilen emekçiye reva görülen artış iki, üç bin lira bile değil. Ama bu karşılaştırma da beni kesmedi ve diğer üst kademe memurların aylığı ve zammına göz attım.Hizmetliden bir basamak yukarıdaki sıradan bir memur 42 bin liradan 48 bin küsür maaşa terfi etmiş. En yüksek kamu çalışanı gene müdür de 98 bin 872 liradan, tamı tamamına 114 bin 267 liraya terfi etmiş! Galiba, ülke dümenine geçen yöneticiler ve politikacılar, önce kendi işlerini gören ve büyük destek aldıkları çalışanını, yani memurunu kollamadan o koltuklarda oturamıyorlar ki, her türlü ekonomik sıkıntıya karşın, bu bonkörlüğü yapmadan duramıyorlar. Galiba onlar da İsmet Paşa’nın yolundan gidiyorlar ! !!

Her ne olursa olsun, bu gün artık maaş artışlarını, daha refah yaşam için değil de, en azından açlık sınırını aşabilmek için bekleyen milyonlarca emeklinin zammı böyle olmamalı. En azından,çalışırken her ay başı, otomatik olarak kesilen sigorta primi ile, yıllarca ödediği gelir vergisinin hatırı için, eller bir kez daha cebe girmeli. Ama bu dilekler, yerinde sağlam oturan bir çalışma ve ekonomiyi dizginlemeyi başaran yöneticilere söylenecek sözler. Ama ülkemizin yönetimi, şu anda bunu öne alacak, artışları hakça yapabilecek, parasal birikimi bilebir kenara bırakalım, mevcut bütçe açığı ile boğuşmak zorunda kalıyor. Bunun için yönetimi mazur görecek değiliz. İyi ve akıllıca bir yönetim tarzı , hukuk normlarına uygun sağlansa idi, mevcut ekonomik yapıdan, en azından her çalışanı ve emekliye verecek meblağlar sağlanabilirdi. Ne yazık ki, artık tren kaçtı. Biz de aldığımız zam ile yetinerek, farkı kapatmak için, önümüzdeki yemek ve ekmekten biraz daha tasarruf yaparak, yaşamımızı sürdüreceğiz. Başka bir çıkış yolu varsa, ben de merak ederim. Lütfen sizin de bir çözüm öneriniz varsa toplumla paylaşın.