Hava Durumu

Düşündüren dört gün

Yazının Giriş Tarihi: 24.04.2024 15:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.04.2024 15:54

Tarih 20 Nisan 2024 cumartesi… Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’yi Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kabul ediyor.        İsrail’in Gazze vahşeti, İran –İsrail gerilimi ve de Filistin’e pardon, Hamas kontrolündeki Gazze sakinlerine yardım konuşuluyor. Dikkat etiyseniz ben de Sayın Cumhurbaşkanı gibi Filistin kelimesini hiç kullanmadım. Çünkü bu kelime bizi geçmişe götürüyor ve 68 kuşağının bazı önderlerinin bu bölgedeki gerilla eğitimi ve bu halka desteğini hatırlatıyor . O  dönemin bölgedeki etkin oluşumu “El Fetih” ve liderleri Leyla Halit ile Yaser Arafat’ın Siyonizm ile savaşını anlatıyor!  Ülke olarak öyle bir noktaya geldik ki, ezilen yok edilmek istenen ve insanları Müslüman olan, ama bir türlü devlet olamayan bir milletin mücadelesini, kendi ideoloji veya politikamız gereği farklı ifade ediyoruz !

Bu uzun cümleyi kurduktan saniyeler sonra, Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Kuvay-ı Milliye ne ise, Hamas da odur” sözleri aklıma geliveriyor. Bu arada İsmail Haniye’nin kurtarıcılığına bel bağlamış, savunmasız ve de yok edilmeye çalışılan bir halkın feryadı tınlıyor kafamda… Kendi ailesini bile koruyamayan bir lider ve ona güvenen milyonlar…

Ne kadar da benzeşiyor değil mi “Kuvay-ı Milliye”nin önderi ile !

İlginç olaylar ile dört gün

Bunları düşünüp biraz geriye gittiğimde, hakikaten üzerinde düşünülmesi gereken dört gün geçirdiğimizi anımsıyorum. Birinci gün, yani cumartesi Hamas-Erdoğan görüşmesi, ikinci gün yani Pazar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak’a gidişi ve bu ülkenin  cumhurbaşkanı ve yetkilileri ile terör konusunda işbirliği girişimi var. Bu arada ekonomik anlaşmalar da devreye giriyor heyetler arasında... Çok önemli 26 ekonomik anlaşma imzalanıyor ve de “Kalkınma Yolu” projesinde mutabakat sağlanıyor karşılıklı çıkarları gözetecek şekilde… Gerçekten de şüphe yok ki hayati konular bunlar…22 Nisan Pazar günü, Cumhurbaşkanı Erbil’de…Burada da önemli temaslar yapılıyor.Özellikle terörün bitirilmesi konusunda…

Ama bir de 23 Nisan salı günümüz vardı ülkemiz için önemi büyük olan … Şimdi  ardımızda kaldı. Yani 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlandığı günden söz ediyorum.Yani ulu önderin en büyük devriminin 124. Yıl dönümünü hatırlatıyorum…

Tüm dünyanın kabul ettiği ve yüz yılın lideri olarak görülen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, o büyük kurtuluş mücadelesini halkı ile başlattığı yer “Birinci Meclis” te toplanan vekiller ve alınan kararlar canlandırılıyor ekranlarda... O gün ilk kez Milli Egemenlik kavramının kullanılması ve bu büyük devrimin diğerleri gibi korunup, muhafaza edeceklerin de gelecek kuşaklar olduğunun altını çizen “Çocuk Bayramı” kavramı, bir kez daha terennüm ediliyor. TBMM Meclis Başkanı, milletvekilleri, çocuklar oturumlarda, gençler ve halk toplulukları her zamanki gibi sokakta  ilk meclis binasında veya  alanlarda…. Özetle, 124 yıl önce alınan karar ile dünyaya örnek olmuş bir kurtuluş mücadelesinin aynen yaşatıldığı günümüzde coşku eksilmeden hep aynıydı.Ama sanki bir eksik vardı. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu zaman dilimi içinde hiç görünmedi. Çünkü pazartesi gece yarısı Türkiye’ye dönen Sayın Cumhurbaşkanı ve yetkililerin o yorgunluk ile bu anlamlı günde  özel bir program yapması mümkün değildi sanırım…

Bu nedenle Ankara’da istirahat buyurmuş…Bu önemli günün sabah saatlerinde, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş  ve milletvekilleri Aslanlı yoldan geçerek, Ulu Önder Atatürk’ün ziyareti ile bu anlamlı görevi ifa ettiler. Bu töreni ekranda izlerken, bir konu da dikkatimi çekmişti. Özgür Özel dışında hiçbir partinin genel başkanı yoktu Anıtkabir’de !

Biz yine Sayın Cumhurbaşkanı’na dönelim. İlerleyen saatlerde Sayın Cumhurbaşkanı, çocukları Beştepe’de ağırlamış ve sohbet etmiş izledim.

Öğle sonrası “özel gündem” ile toplanan milli iradenin kalbi TBMM’de parti sözcüleri konuşma yapmışlar. Sayın Cumhurbaşkanı, yorgunluktan olsa gerek bu özel gündemli toplantıya da katılmamış/ katılamadı.(Ekranda izledik)

Bu gelişmeler ışığında kendime bir soru daha sordum. “Böyle önemli bir günde devletin en önemli ismi neden bu et kinliklerde ve de TV ekranlarında görünmedi?”  Mantıklı bir açıklama bulamadım. Biraz geriye birkaç gün öncesine geri dönerek,  “Böyle bir güne acaba neden denk geldi bu Irak ziyareti, ülkenin lideri neden bulunamadı bu özel günde ?” diye bir kez daha kendime sordum ve cevap aradım. Belki Irak’taki  muhatapları için en uygun zamandı bu buluşma için dedim içimden… Yoksa 23 Nisan’ın önemi ve tarihi bilinirken, başka bir nedeni olabilir miydi bu özel günün kutlamasına katılmamanın ?  Ülkenin Cumhurbaşkanı’nın en azından ekranlardan kutlama yapamaz mıydı, birkaç cümle kuramaz mıydı ? Önce yol yorgunluğuna ve Ankara’ya geç inişlerine verdim bu sessizliği…

Ama  23 Nisan Salı günü öğle saatleri sonrası, bir TV kanalında Sayın Cumhurbaşkanı’nı gördüm. İstanbul’daki İsmail Ağa Cemaatinin önderi vefat etmiş. Onun cenazesine katılmak ve taziyede için bulunmak için Ankara’dan gelmiş. İşte o anlarda  Fatih Camii’nde görüntülendi Sayın Erdoğan…

İkindi vakti yapılacak cenaze namazı hazırlıkları içindeydi zevat ile birlikte...

Cumhuriyet’in ilk adımlarının atıldığı, savaşta ve barışta tüm yetkinin TBMM’ne verildiği bir günde, gözlerimin ülke liderini araması acaba normal değil miydi? Bu soruyu da sordum kendime ve yine kendim  yanıtlamaya çalıştım.  Meramımı anlatmakta oldukça zorlandığımın farkında mısınız?

Bu durum, geçmiş ile, günümüzün bir yarışından mı kaynaklıydı demek de geçti içimden… Ama çabuk vazgeçtim. Öyle bir kahramanlık, o deha ve  “elindeki yetkiyi halkı ile paylaşacak” bir fani, ancak yüz yılda bir gelebilirdi. İkinci yüz yılın başında olduğumuz günümüzde, henüz ufukta böyle bir işaret gözlenmiyor. Ya da biz görmesini beceremiyoruz belki de!!!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.