Bir arkadaşımın oğlu, motosiklet kazası yapmış. Geçmiş olsun demek ve olayın iç yüzünü öğrenmek için çukur kahvenin yolunu tutum. Önce o eski arkadaşımın evine yöneldim ama evde yokmuş. ‘Galiba çukur kahveye gitti’ dediler.Beş altı dakika sonra, çukur kahvenin oldukça alçak olan kapısından eğilerek içeri girdim. Selam,kelam faslından sonra arkadaşıma oğlunun durumu sordum. Dertliydi doğal olarak ve hemen içini döktü. “Yahu zamane çocukları bizim gibi azla yetinmiyor, her şeye özeniyorlar. Ne yapacaksın, evladın, isteği üzerine küçük bir motosiklet aldık. Ana yola çıkmamasını o kadar da tembih ettim, ama dinlememiş, kenardan gitse de, hızlıca gelen bir binek araç çarpmış, bizimki de yere yuvarlanmış.Zaten bu dönemde, motosikletler çoğaldığı için bu tür kazalar çoğalmış.” Arkadaşımın sözünü kestim ve konuyu anlamak istedim.
“ Seçkin; bu motor işi nereden çıktı böyle? Birkaç kişiden daha duydum, motosiklet kazalarını…Nedir işin aslı ?” Seçkin önce “Gel dışarıda oturalım, hem hava alırız, hem de sana olanları anlatırım. “ deyince kendimizi bahçede bulduk ve bir banka oturduk. “Anladığım kadarı ile, senin yeni modadan haberin yok. Artık gençler , otomobil almaktan umudu kesince, tüm kazançlarını, hem de birbiri ile yarışarak motosiklete yatırıyorlar. Ben de ses çıkarmadım, hevesi nasıl olsa geçer diye…Ama öyle olmadı, bak şimdi ne halde…Yüzü gözü parçalandı.” Bu sıkıcı konuşmanın ardından çaylarımız geldi, birer de simit alıp, önce kendimizi rahatlatmak istedik. Meğer benim hiç fark etmediğim, gençlerin mecburi tutkusu olmuş motosiklet konusu… Bunu da öğrenmiş oldum bu kötü olay sonucu. Neyse, gencimizin sağlık durumu iyiymiş, yüzündeki birkaç çizik dışında… Biz dertleşirken, Tahir de geldi ve yanımıza oturdu. Yine bir şeylere sinirlenmiş. Selam, sabah derken konuya tam ortasından girdi.” Seçkin senin oğlan yine ucuz atlattı, daha kötüsü de olabilirdi. Hadi bu genç hevesi diyelim geçelim. Pahalılıktan, tamam otomobil sahibi olunamıyor. Ondan çoktan geçtik, elimizdeki tek gelir olan emekli aylıklarımızı kaybetmeyelim yeter zaten… Motosiklet kazalarının arttığı kadarının iki misli dolandırıcılık olayları var bu memlekette…Artık kanıksadık. Fabrikadan tanığım bir arkadaşım anlattı. Galiba gazetede mi ne görmüş. Tek başına yaşayan bir kadının kapısını çalmış kurye kılıklı biri. Hani yemek taşıyanlar gibi yani…Kadın da açmış, galiba kadınlar günü falanmış o gün de…Kurye kılıklı şahıs, elindeki bir demet çiçeği vermiş, sonra da, “Teyze şurayı imzalayıver” demiş. O da sevinçle imzayı atmış. Sona ne olmuş biliyor musun? Oğlundan geldiğini sandığı çiçeği alırken attığı imzayla tam 95 bin dolarlık senedi imzalamış meğer…Üç kağıtçılığın dibi…Kadın da zengin demek ki, zaten beş evi varmış. Bundan başka otomobiline ve şu kaza yapanlar var ya, motosikleti de varmış hepsine haciz konmuş. Motosiklet kazasından beteri de var yani…” Kadir’i dinleyen ben ve arkadaşım ile,bahçedeki diğer arkadaşların da ağzı açık kaldı. Herkes söyleniyordu “bu kadarı da olmaz” diye…”Ben söze girdim bu sefer:”Nasıl olmasın, kolay yoldan iyi bir hayatı yakalamak için yapılıyor bu sahtekarlıklar. Geçim sıkıntısı, insanları canından bezdirdi. Ama iyi niyetli olanlar, bir şekilde namuslu yaşamaya devam ediyor. Ama içinde sahtekarlık olanlar da işte bu yollara sapıyorlar. Nerden nereye geldik…Otomobil alamayan gençlerin, motosiklet tutkusundan, akıl almaz dolandırıcılığa kadar her şey var bu anlattıklarınızda” Benim bu cümlelerin arkadaşlar nezdinde de kabul gördü ve herkes başını salladı.Bir de baktım komik Tayfun yanımıza geliyor. Yine bir muziplik çıkar bunun altından diye düşünmeye başladım, çünkü yine yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Yanılmamışım. Hemen konuya girdi “ Önümüz kış. Evde oturcaz. Isınmak için belki de biraz da elektrikli ısıtıcı falan kullancaz. Doğalgaz mı, ucuz, elektrik mi diye hesap yaparken, elektriğe çarpılcaz. Neden mi? İktidar elektrik fiyatlarına zam yapmıyoruz, onun yerine tarife değişikliği gündeme gelecek” demiş. Yani diyecek ki, ‘şu kadar kilovata kadar, tarife şöyle, bunu aşarsan tarife de değişecek’. Zam değil, zammın ağa babası yani… Hepimize hayırlı olsun.” Bu sözler muhabbete limon sıkmış oldu ve çayları söyleyip, acele ileiçtik ve dağıldık derin bir düşünce ile...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Emeklilik derdi çukur kahveyi gerdi!
Bir arkadaşımın oğlu, motosiklet kazası yapmış. Geçmiş olsun demek ve olayın iç yüzünü öğrenmek için çukur kahvenin yolunu tutum. Önce o eski arkadaşımın evine yöneldim ama evde yokmuş. ‘Galiba çukur kahveye gitti’ dediler.Beş altı dakika sonra, çukur kahvenin oldukça alçak olan kapısından eğilerek içeri girdim. Selam,kelam faslından sonra arkadaşıma oğlunun durumu sordum. Dertliydi doğal olarak ve hemen içini döktü. “Yahu zamane çocukları bizim gibi azla yetinmiyor, her şeye özeniyorlar. Ne yapacaksın, evladın, isteği üzerine küçük bir motosiklet aldık. Ana yola çıkmamasını o kadar da tembih ettim, ama dinlememiş, kenardan gitse de, hızlıca gelen bir binek araç çarpmış, bizimki de yere yuvarlanmış.Zaten bu dönemde, motosikletler çoğaldığı için bu tür kazalar çoğalmış.” Arkadaşımın sözünü kestim ve konuyu anlamak istedim.
“ Seçkin; bu motor işi nereden çıktı böyle? Birkaç kişiden daha duydum, motosiklet kazalarını…Nedir işin aslı ?” Seçkin önce “Gel dışarıda oturalım, hem hava alırız, hem de sana olanları anlatırım. “ deyince kendimizi bahçede bulduk ve bir banka oturduk. “Anladığım kadarı ile, senin yeni modadan haberin yok. Artık gençler , otomobil almaktan umudu kesince, tüm kazançlarını, hem de birbiri ile yarışarak motosiklete yatırıyorlar. Ben de ses çıkarmadım, hevesi nasıl olsa geçer diye…Ama öyle olmadı, bak şimdi ne halde…Yüzü gözü parçalandı.” Bu sıkıcı konuşmanın ardından çaylarımız geldi, birer de simit alıp, önce kendimizi rahatlatmak istedik. Meğer benim hiç fark etmediğim, gençlerin mecburi tutkusu olmuş motosiklet konusu… Bunu da öğrenmiş oldum bu kötü olay sonucu. Neyse, gencimizin sağlık durumu iyiymiş, yüzündeki birkaç çizik dışında… Biz dertleşirken, Tahir de geldi ve yanımıza oturdu. Yine bir şeylere sinirlenmiş. Selam, sabah derken konuya tam ortasından girdi.” Seçkin senin oğlan yine ucuz atlattı, daha kötüsü de olabilirdi. Hadi bu genç hevesi diyelim geçelim. Pahalılıktan, tamam otomobil sahibi olunamıyor. Ondan çoktan geçtik, elimizdeki tek gelir olan emekli aylıklarımızı kaybetmeyelim yeter zaten… Motosiklet kazalarının arttığı kadarının iki misli dolandırıcılık olayları var bu memlekette…Artık kanıksadık. Fabrikadan tanığım bir arkadaşım anlattı. Galiba gazetede mi ne görmüş. Tek başına yaşayan bir kadının kapısını çalmış kurye kılıklı biri. Hani yemek taşıyanlar gibi yani…Kadın da açmış, galiba kadınlar günü falanmış o gün de…Kurye kılıklı şahıs, elindeki bir demet çiçeği vermiş, sonra da, “Teyze şurayı imzalayıver” demiş. O da sevinçle imzayı atmış. Sona ne olmuş biliyor musun? Oğlundan geldiğini sandığı çiçeği alırken attığı imzayla tam 95 bin dolarlık senedi imzalamış meğer…Üç kağıtçılığın dibi…Kadın da zengin demek ki, zaten beş evi varmış. Bundan başka otomobiline ve şu kaza yapanlar var ya, motosikleti de varmış hepsine haciz konmuş. Motosiklet kazasından beteri de var yani…” Kadir’i dinleyen ben ve arkadaşım ile,bahçedeki diğer arkadaşların da ağzı açık kaldı. Herkes söyleniyordu “bu kadarı da olmaz” diye…”Ben söze girdim bu sefer:”Nasıl olmasın, kolay yoldan iyi bir hayatı yakalamak için yapılıyor bu sahtekarlıklar. Geçim sıkıntısı, insanları canından bezdirdi. Ama iyi niyetli olanlar, bir şekilde namuslu yaşamaya devam ediyor. Ama içinde sahtekarlık olanlar da işte bu yollara sapıyorlar. Nerden nereye geldik…Otomobil alamayan gençlerin, motosiklet tutkusundan, akıl almaz dolandırıcılığa kadar her şey var bu anlattıklarınızda” Benim bu cümlelerin arkadaşlar nezdinde de kabul gördü ve herkes başını salladı.Bir de baktım komik Tayfun yanımıza geliyor. Yine bir muziplik çıkar bunun altından diye düşünmeye başladım, çünkü yine yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Yanılmamışım. Hemen konuya girdi “ Önümüz kış. Evde oturcaz. Isınmak için belki de biraz da elektrikli ısıtıcı falan kullancaz. Doğalgaz mı, ucuz, elektrik mi diye hesap yaparken, elektriğe çarpılcaz. Neden mi? İktidar elektrik fiyatlarına zam yapmıyoruz, onun yerine tarife değişikliği gündeme gelecek” demiş. Yani diyecek ki, ‘şu kadar kilovata kadar, tarife şöyle, bunu aşarsan tarife de değişecek’. Zam değil, zammın ağa babası yani… Hepimize hayırlı olsun.” Bu sözler muhabbete limon sıkmış oldu ve çayları söyleyip, acele ileiçtik ve dağıldık derin bir düşünce ile...