Hava Durumu

Eski Türkiye’de bir  ünlüler protestosu!

Yazının Giriş Tarihi: 11.04.2025 19:33
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.04.2025 19:34

Ekranda sabah haberciliğinin önemli isimlerinden İsmail Küçükkaya var. Yüzlerce gencin protesto gösterilerine katıldıkları için, şu anda neden cezaevlerinde olduğu konusunu tartışıyor ve konuğuna da görüşünü soruyor. Saraçhane olayları sırasında tutuklanan gençlerin yanında olmak için bazı ünlülerin ve özellikle küçük bir grup sinema ve dizi artistlerinin yaptıkları açıklamalara değinerek böyle bir gelişmenin adeta ilk kez görüldüğünü vurgulamak istiyor. Ben bu anlamı çakardım bu açıklamadan. Programın asıl konusu da sanki buymuş gibi konuşuyordu. Bana ilginç gelen de, bir TV programcısının bu gibi eylemler için sanatçıların Anayasa’dan gelen bu gücü nereden aldığını atlaması…Zannımca toplumumuzun o dönemleri yaşayan/ yaşamayan kuşağından olanlar bile bir gerçeğin farkında değillerdir diye düşünüyorum. 27 Mayıs 1960 yılındaki İhtilal sonucu, Başbakan ve iki bakanın idamı ne kadar demokrasi dışı, hatta, korkunç ise, Askeri Yönetimin görevini bırakmadan önce, yeni bir anayasa yapılması için yaptığı girişim ve tamamen hukukçuların yaptığı yeni Türkiye Anayasası’nı halkın onayı ile kabul edilmesi, çok kötünün yanı sıra, ülkemiz için devrim sayılabilecek bir dönemi başlatmış oldu. Sonra da görevini, serbest seçimler ile sivillere devretti ihtilal yapan askerler...İşte o karanlık sayılacak dönemde, bu günleri bile aydınlatacak ifade özgürlüğünün yanı sıra, “Sendikalar Grev ve Lokavt Kanunu”nun yapılmasına da olanak sağlanmıştı. Bu yasa gereği yapılan ilk uygulamanın Bursa’da oluşu da ilginçti. Yeni Türkiye Anayasası’nın verdiği yetkiler ile Bülent Ecevit’in Çalışma Bakanı olduğu bu dönemde, işte bu grev yasası çıkarıldı ve ilk uygulamayı Bursa Belediye Otobüs İşletmesi mensupları yaptı. Bundan uzun bir süre sonra, bu kez sinema sektörünün yıldızları, Cüneyt Arkın,Türkan Şoray, Fatma Girik, Kadir İnanır gibi ünlü oyuncular, senaryolar ve doğal olarak sinema filmlerinin gösterim öncesi, bir sansür kurulundan geçmesini protesto için, bu gün olduğu gibi, halkın göz bebeği sinema sanatçı ve emekçileri sokağa çıkmıştı. Bu hareketin gücünü veren de, aralarında ordinaryüs mertebesine ulaşmış hukuk profesörlerine hazırladığı 1961 Anayasası’nın, önce Kurucu Meclis’ten geçmesi ve sonra yasalaşarak yürürlüğü girmesinden almışlardı. Sanatçılar da haklarını koruyan bu yasanın gücü ile rahatça protestolarını yapmıştı. Yani ünlülerin ve sanatçıların itirazının kökeni işte o karanlık sayılan dönemin ürünü Anayasa hükümlerine dayanıyordu.

Bunun dile getirilmemesi de bana garip geldi. Hem de demokrasinin yanında olduğunu söyleyen ve de halkın benimsediği isimlerden birinin bu gerçekleri atlayarak yaptığı açıklama beni de böylece eskilere götürdü.

Şimdi bu yasaların kabul edilmesinin üzerinde tam 64 yıl geçmişken, sokak protestolarını sert bir müdahale ile bastırmaya çalışan zihniyeti nereye koymalıyız ? Bu sorunun yanıtı, dillere dolanmış “Eski Türkiye” teranesinin ne kadar da yersiz ve anlamsız olduğunu göstermiyor mu? Toplumun büyük bölümü “Eski Türkiye” döneminde yapılan yasa ve yönetmeliklerden haberi yok diye, topluma sağladığı önemli hakları en azından örneğin, emeklilik dönemi için yaptıklarını hiçe saymak adaletli mi ? İktidar’ın ısrarla bu eski dönemleri kötü göstererek, o dönemde yapılan yanlışların yanı sıra, kişi ve kurumlara dair yapılan önemli yasaları da hiçe sayarak acaba neyi hedefliyor? Örneğin, 29 Ekim 2023 tarihini Türkiye’nin İlk Yüz yılı demek varken, bir yıl sonrası için “Türkiye Yüzyılı” denmesini de bir türlü anlayamadım. Oysa, şimdikine oranla daha az olanaklar ile, daha çağdaş bir demokrasinin gereğini yapmaya çalışan, işte o dönemin politikacılarıydı. Ne gariptir ki ! İkinci Dünya Savaşı’na girilmeyerek, ülkemizi çok önemli bir tehlikeden uzaklaştıranlar da “Eski Türkiye” politikacılarıydı. Kore’ye destek için asker gönderen de, 1974 Kıbrıs Savaşı’nı kazanan da “Eski Türkiye” politikacıları ve onların emrindeki Şanlı Türk Ordusu idi. İlginçtir bu kadar önemli gelişmeler de, protesto hakkı, grev ve lokavt hakkı, ifade özgürlüğü yasaları hep “Eski Türkiye” ürünüydü. Nereden nereye geldik…Hem ülke olarak, hem de bu makalenin geldiği nokta olarak kullandım bu deyimi…Daima özgürlükçü bir ülkede yaşamak dileğimle…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.