Cumhuriyet Halk Partisi‘nin şu an yönetiminde olanların seçildiği Kurultay’a şaibe iddiası ile dava açılmıştı.Söz konusu Kurultay Kararı için yetkili kılınan mahkeme toplandı ve doğal olan yetkisizlik kararını alabilmek için buna dair itiraz süresinin bitmesini bekleyebilmek amacı ile bir sonraki celseyi 8 Eylül tarihine erteledi.Çünkü böyle bir kararı ancak Yüksek Seçim Kurulu alabilirmiş. Söz konusu mahkemenin böyle bir yetkisi yokmuş.Tüm hukukçuların ortak yorumu böyle. Konu bu kadar basit yani!
Günlerdir beklediğimiz ve ülkenin her sorununu, her haksızlığını bir kenara bırakması için açılan bu kadersiz dava, okullar ile birlikte Eylül’e kadar uykuya çekilmiş oldu! Bu süre içinde, siyasette neler olabilir? Bu sorunun yanıtı, herkese, her partiye, her düşünceye göre farklı verilebilir. CeHaPe kanadı, tahminimce, Özgür Özel liderliğinde kaldığı yerden icraatlarına tüm hızı ile devam edecektir. Tutsak olan bürokrat ve yol arkadaşları için, elinden geleni yapacaktır. Bu arada, İktidar cenahı, mahkemelerin gölgesinde bırakılmak istenen ve unutturulmamaya çalışılan, CHP Belediyelerindeki ve özellikle İstanbul için yolsuzluk, rüşvet gibi iddiaları, yine gündemde tutarak erimekte olan oylarını en azından yerinde tutmaya çalışacaktır.
Buna karşın Özgür Özel ve tüm parti yetkilileri de sürekli olarak,”işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk konularını vatandaşın gözünden, kulağından ve gönlünden çıkarmamaya özen gösterecektir. Bunu CHP yapmasa bile, vatandaş, her dakika karşılaştığı geçim sıkıntısını, yiyecek ve yeterli beslenmeye erişememe derdini, giderek yoğunlaşan işsizlik sarmalını zaten unutmayacaktır. Çünkü gerçek olan da, vatandaşın kendisi için gerekli olanlar için erişim engeli, hanelerde, özellikle hasta hanelerde, mahkeme salonlarında ve de sebze, meyve pazarlarında, bir adım ötede ama gerçekte kendisine fersah fersah uzakta oluşu ile, karşısında bir kale gibi durmakta bu gerçekler... Özetle, her iki cenah da, kaldığı yerden, bu siyasi savaşı ölümüne sürdürecektir. İyi güzel de, bu yoksulluğun, bir çok haktan yoksunluğun müsebbibi ve de Devlet Hazinesi’nin başında yine eleştirdiğimiz İktidar olacaktır. Bu durumda ben ne anlatıyorum, bu satıra kadar kendim de anlayamadım ! Belki şöyle demem de mümkündür. Toplum olarak bindiğimiz yaşam treni, bir süre için yanlış makasa geçmişti. Vatman son anda kontrol merkezinden aldığı yanıt ile,treni yine eski yola raylara taşıdı ve de tüm yolcusu ile sonbahara doğru, düdüğünü öttüre öttüre yola devam edecek!!!
Vaziyet bundan ibaret sevgili dostlar. Kavga bitmedi gibi , kısa bir moladan sonra, tüm şiddeti, korkunçluğu ile kaldığı yerden yine sürer mi? Ne zamana kadar ?Bunu şimdilik bilmek zor. Eğer son istasyona varmadan, vatman” Benden bu kadar, aranızda treni rayına sokacak kadar, cesareti ve bilgisi olan varsa gelsin, hemen frene basarım ve direksiyonu ona veririm vallahi, kimseyi de karıştırmam bu işe” dediği anda yeni bir dönemin ışıkları yanar. !
Öyle dedik olmadı, böyle dedik olmadı, sonunda bir hikâyecik ile, şu andaki durum özetlemeye çalıştık. Hem de hepimizin sayesinde…
Özetle bu ilginç filmin devamı sonbaharda.. Sanatçı Alpay’ın yıllarca söylediği gibi “Eylül’de gel Türkiye” melodisi çalıyor tüm cep telefonları, radyo ve televizyonlarda…Bekleriz efendim, yine gelin, yine buyurun da ülkemizde hareket olsun! Böylesine saçma bir iddia üzerine kurulan kumpasın, anlatımı da aynı oranda saçma olabiliyor. Yazıyı bitirene kadar ben bile anlamadım ne yazdığımı. Ama şimdi beynim ve gözüm açıldı, neyin ne olduğunu, ne için yapıldığını, bu yaşıma karşın bir kez daha şaşırarak öğrendim. Şaşırmak iyidir, insana aktiflik verir. Üzülseniz de, sevinseniz de, şaşırmaktan kaçınmayın. Her daim beynimize tazelik katar. Saçma bir davanın, saçmadan öte izahını burada noktalıyorum. Devamı için birkaç ay daha bekleyecek ve bir kez daha şaşıracağız.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Eylülde geeelll…
Cumhuriyet Halk Partisi‘nin şu an yönetiminde olanların seçildiği Kurultay’a şaibe iddiası ile dava açılmıştı.Söz konusu Kurultay Kararı için yetkili kılınan mahkeme toplandı ve doğal olan yetkisizlik kararını alabilmek için buna dair itiraz süresinin bitmesini bekleyebilmek amacı ile bir sonraki celseyi 8 Eylül tarihine erteledi.Çünkü böyle bir kararı ancak Yüksek Seçim Kurulu alabilirmiş. Söz konusu mahkemenin böyle bir yetkisi yokmuş.Tüm hukukçuların ortak yorumu böyle. Konu bu kadar basit yani!
Günlerdir beklediğimiz ve ülkenin her sorununu, her haksızlığını bir kenara bırakması için açılan bu kadersiz dava, okullar ile birlikte Eylül’e kadar uykuya çekilmiş oldu! Bu süre içinde, siyasette neler olabilir? Bu sorunun yanıtı, herkese, her partiye, her düşünceye göre farklı verilebilir. CeHaPe kanadı, tahminimce, Özgür Özel liderliğinde kaldığı yerden icraatlarına tüm hızı ile devam edecektir. Tutsak olan bürokrat ve yol arkadaşları için, elinden geleni yapacaktır. Bu arada, İktidar cenahı, mahkemelerin gölgesinde bırakılmak istenen ve unutturulmamaya çalışılan, CHP Belediyelerindeki ve özellikle İstanbul için yolsuzluk, rüşvet gibi iddiaları, yine gündemde tutarak erimekte olan oylarını en azından yerinde tutmaya çalışacaktır.
Buna karşın Özgür Özel ve tüm parti yetkilileri de sürekli olarak,”işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk konularını vatandaşın gözünden, kulağından ve gönlünden çıkarmamaya özen gösterecektir. Bunu CHP yapmasa bile, vatandaş, her dakika karşılaştığı geçim sıkıntısını, yiyecek ve yeterli beslenmeye erişememe derdini, giderek yoğunlaşan işsizlik sarmalını zaten unutmayacaktır. Çünkü gerçek olan da, vatandaşın kendisi için gerekli olanlar için erişim engeli, hanelerde, özellikle hasta hanelerde, mahkeme salonlarında ve de sebze, meyve pazarlarında, bir adım ötede ama gerçekte kendisine fersah fersah uzakta oluşu ile, karşısında bir kale gibi durmakta bu gerçekler... Özetle, her iki cenah da, kaldığı yerden, bu siyasi savaşı ölümüne sürdürecektir. İyi güzel de, bu yoksulluğun, bir çok haktan yoksunluğun müsebbibi ve de Devlet Hazinesi’nin başında yine eleştirdiğimiz İktidar olacaktır. Bu durumda ben ne anlatıyorum, bu satıra kadar kendim de anlayamadım ! Belki şöyle demem de mümkündür. Toplum olarak bindiğimiz yaşam treni, bir süre için yanlış makasa geçmişti. Vatman son anda kontrol merkezinden aldığı yanıt ile,treni yine eski yola raylara taşıdı ve de tüm yolcusu ile sonbahara doğru, düdüğünü öttüre öttüre yola devam edecek!!!
Vaziyet bundan ibaret sevgili dostlar. Kavga bitmedi gibi , kısa bir moladan sonra, tüm şiddeti, korkunçluğu ile kaldığı yerden yine sürer mi? Ne zamana kadar ?Bunu şimdilik bilmek zor. Eğer son istasyona varmadan, vatman” Benden bu kadar, aranızda treni rayına sokacak kadar, cesareti ve bilgisi olan varsa gelsin, hemen frene basarım ve direksiyonu ona veririm vallahi, kimseyi de karıştırmam bu işe” dediği anda yeni bir dönemin ışıkları yanar. !
Öyle dedik olmadı, böyle dedik olmadı, sonunda bir hikâyecik ile, şu andaki durum özetlemeye çalıştık. Hem de hepimizin sayesinde…
Özetle bu ilginç filmin devamı sonbaharda.. Sanatçı Alpay’ın yıllarca söylediği gibi “Eylül’de gel Türkiye” melodisi çalıyor tüm cep telefonları, radyo ve televizyonlarda…Bekleriz efendim, yine gelin, yine buyurun da ülkemizde hareket olsun! Böylesine saçma bir iddia üzerine kurulan kumpasın, anlatımı da aynı oranda saçma olabiliyor. Yazıyı bitirene kadar ben bile anlamadım ne yazdığımı. Ama şimdi beynim ve gözüm açıldı, neyin ne olduğunu, ne için yapıldığını, bu yaşıma karşın bir kez daha şaşırarak öğrendim. Şaşırmak iyidir, insana aktiflik verir. Üzülseniz de, sevinseniz de, şaşırmaktan kaçınmayın. Her daim beynimize tazelik katar. Saçma bir davanın, saçmadan öte izahını burada noktalıyorum. Devamı için birkaç ay daha bekleyecek ve bir kez daha şaşıracağız.