Her ikisi de çok farklı dönemlerin dünyaca ünlü asker dehalı büyük liderleri. Bunu aklı başında olan her Türk vatandaşı çok iyi bilir. Fatih Sultan Mehmet, dünyanın merkezi olarak kabul edilen İstanbul’u fethi ile, çağ değiştiren , bir sultan olarak kabul edildi. Osmanlı Devleti’ni bir anlamda imparatorluğa çevirerek, Avrupa kapılarını Türklere açtı. Başarısı ve yaptığı fetih, tüm dünyada kabul edilerek “Çağ değiştiren Sultan” olarak anıldı.

Fatih Sultan Mehmet 1453 yılında, 21 yaşındayken İstanbul'u fethederek Roma İmparatorluğu'nun varisi olan 10 asırlık Bizans İmparatorluğu'na son verir ve bu olay bazı tarihçiler tarafından “Orta Çağ'ın sonu ve Yeni Çağ'ın başlangıcı “ olarak kabul edilir.Yüz yıllar sonrası imparatorluk çöktükten sonra, Türkler, bu kez Mustafa Kemal Atatürk gibi bir komutanın savaştaki dehası ile Avrupa’nın egemen ülkelerini temsilen Yunan Ordusu’nu yenilgiye uğratarak, yine aynı ülke toplumları tarafından “Yüz yılın dehası” olarak kabul edildi. Fatih’in İstanbul’u alarak, bir imparatorluğa son vererek, kazandığı başarı ile, bir çağı kapatıp, diğerini açtığı gibi... Mustafa Kemal de, onunkine benzer biçimde Avrupa’nın imparatorluklarını hezimete uğratarak, yıkılmış imparatorluk yerine, demokrasi müjdesi ile bir çağdaş devleti Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Bu nedenle, dünyanın en prestijli dergisi Time tarafından yüz yılın lideri olarak belirlenmişti. Şimdi asıl konumuza döneyim. Nedense çok bilinen ve takdir edilen, dehaları ile öne çıkan bu iki komutan devlet adamı, yaşadığımız bu yıllarda sanki yarıştırılıyor gibi bir izlenim ediniyorum. Bu durum daha ziyade, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AKP İktidarı döneminde kendini göstermeye başladı. Erdoğan, Ulu Önder Atatürk konusunda daha dikkatli ve basma kalıp cümleler ile, resmi bayram kutlamalarını geçiştiriyor ve bu açıkça hissediliyor. Ama sıra İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmet’in anması yapıldığında da, çok farklı bir üslup ile açıklamalarını yapıyor. Önceki gün de bu durumu bir kez daha gördük. Böylece, hemen her alanda keskin çizgiler ile birbirinden ayrılan iki cenah yaratılmak isteniyor, bu güzel ülkemizde.

Bunu gerek de yok aslında.Fatih Sultan Mehmet ve Mustafa Kemal ATATÜRK, gibi iki deha, bu toplum için büyük şans iken, onların birbirine üstünlük sağlamasından bir politik kazanım çıkarmak, en azından bana gereksiz gibi geliyor. Üstelik her ikisi gibi liderlerin başarıları ile bu günlere gelerek, bu gelişmelerden mutluluk duymamız gerekmez mi ? İki siyasi cenahın, zaten yeteri kadar ayrışma için nedenleri varken, bir de Atatürk-Fatih yarışını ben anlamsız buluyorum. Bir devlet ve halkı, ayrışarak değil de kenetlenerek daha güçlü konuma gelmez mi ? Belki de, bu saptamam , benim olaylara farklı yaklaşımımdan kaynaklı da olabilir. Doğruluğunu anlayabilmek için,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki önemli günler ile, 29 Mayıslar’daki kutlamalara bir göz atmak, bu farklılığı görebilmek için yeterli olacaktır. Ülkemizin bir cenahının izlediği TV kanallarında 29 Mayıs için tek söz edilmediğine ne kadar şaşırıyor ve gereksiz bir davranış olarak bakıyorsam, 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim kutlamalarında da İktidar kanadından gelen sözlere ve davranışlara bakmak, bu durumu görmek için yeterli olacaktır. Nice 29 Mayıslar ve 29 Ekimleri anlamına uygun kutlamaları görmek dileğimle…