Doğal olarak, önceki gece ülkemizdeki çoğunluk TV ekranına kilitlendi ve Çekya galibiyeti ile mutlulukları doruğa ulaştı. Böylece A Milli Futbol Takımı Avrupa Şampiyonası’nda son 16’ ya kaldı. Şimdi rakip Avusturya…
Amacım herkesin izlediği maçı anlatıp yorumlamak değil.
Çünkü aynı gecenin gündüz ikindi vaktinde, ilişkileri az da olsa soğuyan Erdoğan-Bahçeli ikilisi, acil bir buluşma yaptı. Normalleşme mottosu bu iki liderin arasını kısa bir süre için de olsa anormale çevirmişti! Şimdi bu sorun çözüldü gibi sanki… Çözülecek olmasa, rahatsızlığına rağmen, yardımcılarının desteği ile Sayın Bahçeli Beştepe’ye kadar gider miydi? Gelelim sadede…
Tamam, 26 Mayıs günü, ittifak sorunu çözüldü, gözümüz aydın. Yanı sıra Milli Takım çok heyecanlı bir maçtan sonra tur atlayıp, kendine önemli takımlar arasında yer buldu. Buraya kadar ülkemiz için mutlu gelişmeler…Ama aynı gün farklı bir saatte, yetkili Kabine Üyesi, ayak üstü yaptığı açıklamada, Asgari Ücret’e ara zam olmayacağını, emekliler için de sadece enflasyon farkının ödeneceğini o sıcak ses tonu ve mükemmel diksiyonu ile, bizleri hiç incitmeden açıklayıverdi !Ama, bu emekli ve emekçi takımının, İktidar ile olan maçının bir de uzatma devresi var ! Bakalım hakem, emekçi ve emekliler için son dakikada bir penaltı ile durumu düzeltir mi ?Biliyorsunuz; bu maçın hakemi aynı zamanda karşı takımın da antrenörü…Yine de umut fakirin ekmeği diyor ve bekliyorum !
Bu kez de ipin ucunu kaçırdım galiba, bir gecelik futbol mutluluğunu, kısa süre için de olsa tüm sorunların üzerini örter ve toplum olarak mutluluk içinde, bu kaynar sıcak günleri geçiririz diye umutlanıyordum! Neden mi ? Ülkemizin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın bir de futbol geçmişi var. Bu nedenle toplumların nasıl yönetileceği, bazı eksikler karşısında nasıl ikna edileceğini bilir diye düşünüyorum. Bunu hesaplarken, zihnimin bir köşesinden Portekiz diktatörü Salazar’ın 3 F formülü çıkıveriyor. Bu üç F fado, futbol ve fiesta kelimelerinden oluşuyormuş. Bu üçleme yöntemi yine o yöre liderlerinden Franko’ya atfedilerek, yanlış kullanılmış.
Yani dolaşımdaki F üçlemesi Salazara’a ve Portekiz’e aitmiş. Fado halk oyunu, fiesta şenlik ve futbol da sihirli bir ayak oyunu ise, bu üç değerli kelimenin ülke yönetimlerindeki başarısı da yıllar önce ispatlanmış olmuyor mu ? O zaman neden kendimizi bu denli sıkıyoruz. Halk dansları(folklör) her yöremizde mükemmel denilecek derecede icra ediliyor. Fiesta zaten yılın 12 ayı geçerli… Sağ olsun belediye başkanlarımız, bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor ve bu yüzden borçlanıyor ! Ne diyordum; A Milli Takım’ın futboldaki yadsınamaz bu başarısı da , belki zam sorununu da çözer. Bir de bakmışız, emeklilikte yaşa ve taşa takılanların önü açılmış. Altı aylık sürede “asgari Ücret” ‘in 3 bin 5 yüz liralık kaybı geri gelmiş. Atanmayan öğretmenlerin önü açılıp, mevsimlik işlerde kendilerine yer bulunmuş ! Çiftçi bile üretimi için istediği rakamı tutturmuş ve fırsat bu fırsat diyerek bir daha üretmeme kararı almış…
Ama bir ihtimal daha var ! Yetkililer ve kabine mensupları, şimdi bu futbol zaferinin üzerine, gece boyunca yapılan fiesta gibi şehir şenliklerine bakarak,
Halkımız halinden memnun, deniz kıyıları insan almıyor, kafeler dolup taşıyor, yaşlıların elinden simit eksik olmuyor, ekmeği bile birkaç tane alıyorlar gibi saptamalar yaparak, kabine toplantısı sırasında “Efendim, görebildiğim kadarı ile Çekya maçı tüm sorunları alıp götürmüş. Halkımız hayatından memnun. Artık hiçbir şey talep etmiyor ve de yaşadıklarına şükrederek bizlere dualarını gönderiyorlar.” şeklinde bir konuşma olursa toplum olarak ne yaparız ?
Bunu yadırgar mıyız ?İşte bu son satırlar, beynimde zonklama yaratırken, aklıma son 16’daki Avusturya maçı geliverdi. Olanak olsa da, bu maçın tarihini öne alsalar ve de uzun yıllar hasret ve öfke ile beklediğimiz Avusturya maçını bir an önce ve TBMM kapanmadan kazanıversek, ne gam kalır ne de kasavet… Ve her şey toz pembe olur, finale doğru bir adım daha yaklaşırız. Böylece 1977 Dünya Kupası şansını İzmir’de kaybettiğimiz ve benim de izlediğim Avusturya maçının öcünü, pardon rövanşını almış oluruz. Daha da önemlisi,bu mutluluktan sonra inşallah sorunlar beynimizden uçup gidiverir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Futbol ve bir gecelik mutluluk !
Doğal olarak, önceki gece ülkemizdeki çoğunluk TV ekranına kilitlendi ve Çekya galibiyeti ile mutlulukları doruğa ulaştı. Böylece A Milli Futbol Takımı Avrupa Şampiyonası’nda son 16’ ya kaldı. Şimdi rakip Avusturya…
Amacım herkesin izlediği maçı anlatıp yorumlamak değil.
Çünkü aynı gecenin gündüz ikindi vaktinde, ilişkileri az da olsa soğuyan Erdoğan-Bahçeli ikilisi, acil bir buluşma yaptı. Normalleşme mottosu bu iki liderin arasını kısa bir süre için de olsa anormale çevirmişti! Şimdi bu sorun çözüldü gibi sanki… Çözülecek olmasa, rahatsızlığına rağmen, yardımcılarının desteği ile Sayın Bahçeli Beştepe’ye kadar gider miydi? Gelelim sadede…
Tamam, 26 Mayıs günü, ittifak sorunu çözüldü, gözümüz aydın. Yanı sıra Milli Takım çok heyecanlı bir maçtan sonra tur atlayıp, kendine önemli takımlar arasında yer buldu. Buraya kadar ülkemiz için mutlu gelişmeler…Ama aynı gün farklı bir saatte, yetkili Kabine Üyesi, ayak üstü yaptığı açıklamada, Asgari Ücret’e ara zam olmayacağını, emekliler için de sadece enflasyon farkının ödeneceğini o sıcak ses tonu ve mükemmel diksiyonu ile, bizleri hiç incitmeden açıklayıverdi !Ama, bu emekli ve emekçi takımının, İktidar ile olan maçının bir de uzatma devresi var ! Bakalım hakem, emekçi ve emekliler için son dakikada bir penaltı ile durumu düzeltir mi ?Biliyorsunuz; bu maçın hakemi aynı zamanda karşı takımın da antrenörü…Yine de umut fakirin ekmeği diyor ve bekliyorum !
Bu kez de ipin ucunu kaçırdım galiba, bir gecelik futbol mutluluğunu, kısa süre için de olsa tüm sorunların üzerini örter ve toplum olarak mutluluk içinde, bu kaynar sıcak günleri geçiririz diye umutlanıyordum! Neden mi ? Ülkemizin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın bir de futbol geçmişi var. Bu nedenle toplumların nasıl yönetileceği, bazı eksikler karşısında nasıl ikna edileceğini bilir diye düşünüyorum. Bunu hesaplarken, zihnimin bir köşesinden Portekiz diktatörü Salazar’ın 3 F formülü çıkıveriyor. Bu üç F fado, futbol ve fiesta kelimelerinden oluşuyormuş. Bu üçleme yöntemi yine o yöre liderlerinden Franko’ya atfedilerek, yanlış kullanılmış.
Yani dolaşımdaki F üçlemesi Salazara’a ve Portekiz’e aitmiş. Fado halk oyunu, fiesta şenlik ve futbol da sihirli bir ayak oyunu ise, bu üç değerli kelimenin ülke yönetimlerindeki başarısı da yıllar önce ispatlanmış olmuyor mu ? O zaman neden kendimizi bu denli sıkıyoruz. Halk dansları(folklör) her yöremizde mükemmel denilecek derecede icra ediliyor. Fiesta zaten yılın 12 ayı geçerli… Sağ olsun belediye başkanlarımız, bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor ve bu yüzden borçlanıyor ! Ne diyordum; A Milli Takım’ın futboldaki yadsınamaz bu başarısı da , belki zam sorununu da çözer. Bir de bakmışız, emeklilikte yaşa ve taşa takılanların önü açılmış. Altı aylık sürede “asgari Ücret” ‘in 3 bin 5 yüz liralık kaybı geri gelmiş. Atanmayan öğretmenlerin önü açılıp, mevsimlik işlerde kendilerine yer bulunmuş ! Çiftçi bile üretimi için istediği rakamı tutturmuş ve fırsat bu fırsat diyerek bir daha üretmeme kararı almış…
Ama bir ihtimal daha var ! Yetkililer ve kabine mensupları, şimdi bu futbol zaferinin üzerine, gece boyunca yapılan fiesta gibi şehir şenliklerine bakarak,
Halkımız halinden memnun, deniz kıyıları insan almıyor, kafeler dolup taşıyor, yaşlıların elinden simit eksik olmuyor, ekmeği bile birkaç tane alıyorlar gibi saptamalar yaparak, kabine toplantısı sırasında “Efendim, görebildiğim kadarı ile Çekya maçı tüm sorunları alıp götürmüş. Halkımız hayatından memnun. Artık hiçbir şey talep etmiyor ve de yaşadıklarına şükrederek bizlere dualarını gönderiyorlar.” şeklinde bir konuşma olursa toplum olarak ne yaparız ?
Bunu yadırgar mıyız ?İşte bu son satırlar, beynimde zonklama yaratırken, aklıma son 16’daki Avusturya maçı geliverdi. Olanak olsa da, bu maçın tarihini öne alsalar ve de uzun yıllar hasret ve öfke ile beklediğimiz Avusturya maçını bir an önce ve TBMM kapanmadan kazanıversek, ne gam kalır ne de kasavet… Ve her şey toz pembe olur, finale doğru bir adım daha yaklaşırız. Böylece 1977 Dünya Kupası şansını İzmir’de kaybettiğimiz ve benim de izlediğim Avusturya maçının öcünü, pardon rövanşını almış oluruz. Daha da önemlisi,bu mutluluktan sonra inşallah sorunlar beynimizden uçup gidiverir.