Hava Durumu

Geçmiş olsun !

Yazının Giriş Tarihi: 07.07.2024 17:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.07.2024 17:29

Türk halkı olarak, futbolcularımız ile birlikte oynadığımız önemli bir maçı onurumuz ile kaybettik. Maç öncesi yaşanan psikolojik sıkıntıları ve Merih’e verilen cezayı bir kenara koyarsak, bu yorumu rahatça yapabiliriz. Ama bu kez ortada bir mazeretimiz de var ! Futbolcumuza verilen iki maçlık ceza. “Hiçbir şey olmadıysa, yine bir şey olmuştur” tarihi cümlesinden yola çıkarak, takım yine on bir genç ile sahadaydı ama, moral motivasyon, bizim takım ile arasını biraz açmıştı sanki ! Bunlar hiç rastlanmadık olaylar değil. Sonuçta sadece bir oyun değil mi futbol ? Bazen siyaset futbola girer, bazen de bu örnekteki gibi futbol siyasete atıf yapabilir. Sonuç ; dünyanın dört bir köşesine dağılmış bir Türk halkı ve ülkesinin takımından, sevindiren, mutluluk verecek bir sonuç bekleyen çok geniş bir toplum. Berlin’deki maça, Almanya’nın diğer şehirleri ve dışarıdan gelenler ile tam 400 bin Türk maçı en azından olay mahallinde izlemeye gelmiş. Bunun bir anlamı da var. “Futbol, sadece futbol değildir” özdeyişinin içindedir bu anlam…Toplumu birleştirir, bazen küçük çaplı da olsa ayrıştırır, ama çoğu kez en önemli gurur kaynağı olur. Başka alanlarda başarınız yoksa ülke ve topluluk olarak, çıkışı burada ararsınız dün gece içinde bulunduğumuz ruh hali gibi… Bu gerçeği geçmişten bu yana ülkelerini, hangi rejim ile yönetirse yönetsin, liderlerin davranışlarında da görebiliriz. Bazen tüm umut ve geleceklerini, uluslararası spor yarışmalarına bağlarlar. Bunun en tipik örneği 1936 Berlin Olimpiyatları’dır. Ülkenin faşist lider Adolf Hitler, bu önemli spor etkinliğini canlı izlemek ister, hem de bitime yakın günlerde… Çünkü bu oyunlarda ve atletizm dalında ABD sporcuları ve içlerinde favori gösterilen ” siyahi atletler” de vardır. Üstelik ABD bünyesindeki bazı halk toplulukları ve bir takım siyasiler de, bu siyah ırk sporcularının ülkeleri adına yarışmasını hiç istemezler. Buna karşılık Hitler bu düşüncenin ekmeğini yemek için tribünde iken, siyahi atlet Jesse Owens, 100- 200 ve 400 metre yarışlarına kazanır, Alman atleti de geçerek uzun atlamada da zafere ulaşır. Hitler’in sabrı buraya kadardır. Madalya törenini izlemeden ve birinci olan atletleri kutlamadan stadyumdan ayrılır. Bunun yanında, dokuz erkek ve kadın Yahudi atletin de Berlin Olimpiyatları’nda altın madalya kazanması, Adolf Hitler’in “bilimselleştirmeye çalıştığı “üstün ırk” tezlerini bu kez bilimsel olarak da ortadan kaldırmıştır o anda…Evet, spor ve özellikle futbol, ülkeleri yönetenler, ya da politika yapanlar, bu vazgeçilmez uğraşıya hemen her dönemde siyaseti sokmak istemiştir. Ülkemiz den de istediğiniz kadar örnek bulabilirsiniz, ama benim meramım bir başka konuyu ortaya koymak. Yoksa işin kolayına kaçarak, Merih Demiral yaptığı bu hareket ile, futbolu, yani sporu siyasete mi soktu, yoksa siyaset mi futbola meyletmeye ve buradan çıkış aramaya teşne idi derim geçerim.Bunun bence şu anda önemi yok. Önemli olan gözbebeğimiz A Milli Takım ve onun başarıları ya da küçük kazaları…

Sahaya çıkan ilk kadro ve analizi

Bu maçta futbola ülkemiz sınırları içinde başlayan ve yeterli seviyeye ulaşarak bu formayı giymeye hak kazanan, yanılmıyorsam dört futbolcumuz vardı ilk on bir de... Kaleci Mert, stoperler Abdülkerim ve Samet, hücumda da Arda…Geri kalan çocuklarımız, ailelerinin, geçim için yıllar önce göç etmeleri üzerine Avrupa’nın farklı ülkelerinde ikamet eden ve futbola başlayan gençlerimiz idi. Bunu karalama için kullanmıyorum. Onlar Türkiye formasını giymeyi kabul ettikleri için, her halde minnet borçluyuz. Demem o ki, biz ülkemizde, aynen sanayi, ziraat ve diğer üretimlerde olduğu gibi, futbolcu yetiştirmekte de oldukça gerilerde kalmışız galiba... Ya da ben yanılıyorum. Bu günden itibaren, önceliğimiz bu olmalı…Eski bir futbol antrenörü olarak, bunun için çağrı yapıyorum. Çocuk ve gençlerimizi, hem öğrenim açısından, hem de sportif gelişim bakımından birer inci gibi görerek yetiştirmek gerek. Bunun küçük bir örneğini vereceğim, Bursaspor’da çalıştığım yıllarda, ikinci profesyonel takımımız, şimdiki adı ile Süper Lig, o günkü anılan biçimi ile 1.Lige yükselmedi mi ? Ama bu kadro içinde pek bilinmeyen ve bilinse de önemsenmeyecek bir detay da vardı! Yaklaşık 17-18 kişilik kadromuz içinde tam 8 (sekiz) futbolcumuz, yüksek öğrenim görüyordu. Sabah antrenmanı sonrası toplu halde Uludağ Üniversitesi’nin yolunu tutarlardı. Bilmem anlatabildim meramımı!!! Haaa unutmadan, biz bu Hollanda’yı elimiz ile yıktığımız Atatürk Stadyumu’nda 1-0 yenmedik mi ? Başka sözüm yok…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.