Sayın Cumhurbaşkanı önce Türkiye Yüzyılı demişti. Bu tanımlamadan sonra iki yıl geçti. Algım oldukça düşük ki henüz bu tanımın anlamını çözemedim. Bir önceki yüzyıl acaba kimin, kimlerin ve neyin yüz yılı idi? Önce bunu yorumlamak gerekmez mi ? Herkesin kendine göre bir tanımı olacaktır. Örneğin, geçtiğimiz yüz yıl için aklımızdan geçen ilk isim Atatürk Yüzyılı olurdu. Nedeni de açık. Yıkılmış, parçalanmış bir imparatorluğun bir büyük parçasından, çağdaş ve demokratik yönetimleri bile geride bırakabilecek, bir idare biçiminin başlaması ve tüm eksiklerine karşın, ortaya “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” gibi bir seviyenin konması ile bir devletin yoktan var oluşu… Bunun önderliğini yaptığı gibi, gerekli tüm unsurları zamanı geldiğinde ortaya koyan ve dünyada da dehası kabul edilen bir öndere atıf ile, Mustafa Kemal Atatürk Yüzyılı denebilir bu ilk asır için. Acaba günümüze kadar yaşayabilseydi, bu tamlamayı kabul eder miydi? Hiç sanmıyorum. Bu isimle adlandırılmasa bile, Cumhuriyet’in ilk yüzyılı için, kalplere nakşedilen bu isimdir aslında…
Öyle ise; içinde bulunduğumuz yeni yüz yıl için ne isim konabilir ki ? Kim, ne önerirse önersin, bunun içini doldurmak da çok zor our. Bu yüz yılın henüz ikinci yılını yaşıyoruz. Bu güne göre adlandırmak da yürek ister. Çünkü toplumdaki sıkıntı ve sefalet yaşanırken, hoş görü bir türlü yerine konamıyor. Bu döneme adını verebilecek bir önder de görünmüyor. Bu tamlamayı yayanlar için de işler giderek zorlaşıyor. İyisi mi,biz yine eskiye dönelim ve “Özgürlük ve Demokrasi’nin İkinci Yüzyılı” diyelim geçelim, ne dersiniz?
Artık yılları isimlendiriyoruz!
Mevcut İktidar bununla yetinmiyor bir de yılları isimlendirme alışkanlığı ortaya çıkıyo…Onun akıbeti de, yüzyıl gibi olacak sanırım. Çünkü , “Emekli Yılı” dendi geçtiğimiz dönem için, emekli artık yürüyemiyor ve neredeyse emekleyecek ucuz sebze ve meyve ararken…Çünkü geçtiğimiz üç yılda , ev kiraları astronomik biçimde arttı. Emekli maaşı ile bırakın yeterli beslenmeyi, bu aylık ile Antalya veya Bodrum’da ünlü restoranlarda ancak bir akşam yemeği yenebiliyor. Pazar yerlerinin vazgeçilmezi,pazarcıların bile dertleri de var. Bu gerçeğe bakarak emekli için bir şey söylemek de çok gereksiz…Bereket ki, kredi kartları var herkesin…Harca, harca ödeyeme…Sonra da bir başka bankadan yenisini al, onu da harca. Ama nereye kadar gidecek bu durum.
TV ekranında haber bülteni seyretmek bile insan sağlığını bozacak bir eylem haline geldi. İşin kötüsü, yaşlı ve her daim genç emeklilerin en büyük hobisi, kendilerine uzatılan mikrofonlara konuşmak…Hem de ne konuşmak. Dillerde kemik falan da kalmamış, verip, veriştiriyorlar. Gençler gibi eylemlere falan kalksalar, onları tutuklamak bile durduramayacak seviyede kızgınlıkları ! Ekrandaki haberleri izlerken, sanki “Eski Türkiye” klasiklerinden filmler geliyor aklıma. Hani fakir kıza gönlünü kaptıran zenginleri görünce, biraz hafifliyorsunuz ama bu da yetmiyor.
Bakalım Aile Yılı ne gösterecek ?
Şimdilik evlenecek gençler için durum pek fena değil. Çünkü Aile Bakanı sürekli onlara yapılacak destekleri açıklıyor.B akın neler söylemiş bu konuda;ki son haberde;
"2025 Aile Yılı'nda gençlerimize, ailelerimize yönelik çok önemli desteklerimiz var. Gençlerimizin çıktıkları evlilik yolunda yanlarında olmak boynumuzun borcu." Bu vaat güzel ama ayrıntı yok. Düğün salonu masrafı veya gelinlik ücretini falan karşılamak gibi her halde bu destekler. Diyelim ki, düğünü bu destekler ile atlattı diyelim gençlerimiz. Ev hangi kira ücreti ile nerede bulunacak? Konut sahibi olmak onlar için henüz çok uzak!
Hepsinden önemlisi, evlenme aşamasındaki gençlerin, iş bulma veya yeterli kazanca ulaşma şansı olacak mı bu işsizliğin kol gezdiği günümüzde.. Bir kez yapılacak yardımların dışında, her hafta, market ve pazar parası yeterli olacak mı? Hadi bunları da geçtiler diyelim genç çiftler için, sıra çocuk sahibi olmaya gelince ne yapılacak ? En azından, bir büyük kadar masrafı olmayacak mı bebeklerin…Sonuç; Korkulduğu gibi, bu engeller nedeni ile, birkaç yıl sonra nüfusu çok hızla azalan ülkeler listesinde birkaç basamak daha öne gelebilecek sevgili ülkemiz ! Siz ne derisiniz bu konuda ? Aile Yılı hepimize kutlu olsun.
;
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
İktidarın yıllara verdiği isimler ve tezatları
Sayın Cumhurbaşkanı önce Türkiye Yüzyılı demişti. Bu tanımlamadan sonra iki yıl geçti. Algım oldukça düşük ki henüz bu tanımın anlamını çözemedim. Bir önceki yüzyıl acaba kimin, kimlerin ve neyin yüz yılı idi? Önce bunu yorumlamak gerekmez mi ? Herkesin kendine göre bir tanımı olacaktır. Örneğin, geçtiğimiz yüz yıl için aklımızdan geçen ilk isim Atatürk Yüzyılı olurdu. Nedeni de açık. Yıkılmış, parçalanmış bir imparatorluğun bir büyük parçasından, çağdaş ve demokratik yönetimleri bile geride bırakabilecek, bir idare biçiminin başlaması ve tüm eksiklerine karşın, ortaya “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” gibi bir seviyenin konması ile bir devletin yoktan var oluşu… Bunun önderliğini yaptığı gibi, gerekli tüm unsurları zamanı geldiğinde ortaya koyan ve dünyada da dehası kabul edilen bir öndere atıf ile, Mustafa Kemal Atatürk Yüzyılı denebilir bu ilk asır için. Acaba günümüze kadar yaşayabilseydi, bu tamlamayı kabul eder miydi? Hiç sanmıyorum. Bu isimle adlandırılmasa bile, Cumhuriyet’in ilk yüzyılı için, kalplere nakşedilen bu isimdir aslında…
Öyle ise; içinde bulunduğumuz yeni yüz yıl için ne isim konabilir ki ? Kim, ne önerirse önersin, bunun içini doldurmak da çok zor our. Bu yüz yılın henüz ikinci yılını yaşıyoruz. Bu güne göre adlandırmak da yürek ister. Çünkü toplumdaki sıkıntı ve sefalet yaşanırken, hoş görü bir türlü yerine konamıyor. Bu döneme adını verebilecek bir önder de görünmüyor. Bu tamlamayı yayanlar için de işler giderek zorlaşıyor. İyisi mi,biz yine eskiye dönelim ve “Özgürlük ve Demokrasi’nin İkinci Yüzyılı” diyelim geçelim, ne dersiniz?
Artık yılları isimlendiriyoruz!
Mevcut İktidar bununla yetinmiyor bir de yılları isimlendirme alışkanlığı ortaya çıkıyo…Onun akıbeti de, yüzyıl gibi olacak sanırım. Çünkü , “Emekli Yılı” dendi geçtiğimiz dönem için, emekli artık yürüyemiyor ve neredeyse emekleyecek ucuz sebze ve meyve ararken…Çünkü geçtiğimiz üç yılda , ev kiraları astronomik biçimde arttı. Emekli maaşı ile bırakın yeterli beslenmeyi, bu aylık ile Antalya veya Bodrum’da ünlü restoranlarda ancak bir akşam yemeği yenebiliyor. Pazar yerlerinin vazgeçilmezi,pazarcıların bile dertleri de var. Bu gerçeğe bakarak emekli için bir şey söylemek de çok gereksiz…Bereket ki, kredi kartları var herkesin…Harca, harca ödeyeme…Sonra da bir başka bankadan yenisini al, onu da harca. Ama nereye kadar gidecek bu durum.
TV ekranında haber bülteni seyretmek bile insan sağlığını bozacak bir eylem haline geldi. İşin kötüsü, yaşlı ve her daim genç emeklilerin en büyük hobisi, kendilerine uzatılan mikrofonlara konuşmak…Hem de ne konuşmak. Dillerde kemik falan da kalmamış, verip, veriştiriyorlar. Gençler gibi eylemlere falan kalksalar, onları tutuklamak bile durduramayacak seviyede kızgınlıkları ! Ekrandaki haberleri izlerken, sanki “Eski Türkiye” klasiklerinden filmler geliyor aklıma. Hani fakir kıza gönlünü kaptıran zenginleri görünce, biraz hafifliyorsunuz ama bu da yetmiyor.
Bakalım Aile Yılı ne gösterecek ?
Şimdilik evlenecek gençler için durum pek fena değil. Çünkü Aile Bakanı sürekli onlara yapılacak destekleri açıklıyor.B akın neler söylemiş bu konuda;ki son haberde;
"2025 Aile Yılı'nda gençlerimize, ailelerimize yönelik çok önemli desteklerimiz var. Gençlerimizin çıktıkları evlilik yolunda yanlarında olmak boynumuzun borcu." Bu vaat güzel ama ayrıntı yok. Düğün salonu masrafı veya gelinlik ücretini falan karşılamak gibi her halde bu destekler. Diyelim ki, düğünü bu destekler ile atlattı diyelim gençlerimiz. Ev hangi kira ücreti ile nerede bulunacak? Konut sahibi olmak onlar için henüz çok uzak!
Hepsinden önemlisi, evlenme aşamasındaki gençlerin, iş bulma veya yeterli kazanca ulaşma şansı olacak mı bu işsizliğin kol gezdiği günümüzde.. Bir kez yapılacak yardımların dışında, her hafta, market ve pazar parası yeterli olacak mı? Hadi bunları da geçtiler diyelim genç çiftler için, sıra çocuk sahibi olmaya gelince ne yapılacak ? En azından, bir büyük kadar masrafı olmayacak mı bebeklerin…Sonuç; Korkulduğu gibi, bu engeller nedeni ile, birkaç yıl sonra nüfusu çok hızla azalan ülkeler listesinde birkaç basamak daha öne gelebilecek sevgili ülkemiz ! Siz ne derisiniz bu konuda ? Aile Yılı hepimize kutlu olsun.
;