Konumu, coğrafyası ve yaşam kolaylığı bu çok önemli insan dalgasını sürekli Bursa’ya getirdi. Bu süreç, eski çağlar boyunca da sürüp gitti.
Bursa'ya, tarih boyunca çok farklı göç akınlarına sahne oldu… Osmanlı’dan önce yaşayan Misya ve Tıyni'ler bile, Trakya'dan göç etmişti. Daha sonra, Orta Asya bozkırlarından Türkler, Kütahya'da bulunan Ermeniler, ardından da Yahudiler Bursa’ya yerleşti. Tarih boyunca yedi kez göç akınına uğrayan Bursa, ilkini fetih sonrası yaşadı. Tatarlar, Şekerhoca,Sivasiler ve Acemler mahalleleri böyle kuruldu. Özbekler ve Hindiler tekkeleri de göçler sonucunda yapıldı.1530-1570 yıllar arasında, Celali isyanlarından kaçanların sığınmasıyla, bir göç akını daha geldi Bursa’ya... Büyük bir göç ve nüfus artışı da, Osmanlı-Rus savaşı sırasında gelenlerin yerleşmesiyle oluşmuştu.
Rumeli göçmenleri
Rumeli’den gelen göç hareketleri olumsuzluk yaratmazken, göçmenler kısa sürede bursa ekonomisine katkıda bulundu. Kente yerleşenlerle esnaflık, kırsaldakilerle de tarımda önemli gelişmeler yaşandı.
Bazı gezginlere göre, yaylı araba imalatı göçmenler ile Bursa’ya gelmişti... Bursa Ticaret Odası kayıtlarından, bu tür araba sahipleri ve üretim yerlerinin, göçmen bölgelerinde olduğu anlaşılmakta… Bursa ipekçiliğine, önemli sayılabilecek bir katkıyı da göçmenler yapmıştı. Özellikle Rumeli’den gelen çok iyi eğitilmiş ve yetişmiş insan gücü, Bursa tekstil sektöründe itici rol üstlendi.
Bursa, 1880 den, 1989 yılına kadar gelen Balkan göç akınlarına rahatça dayanabildi. Kent kültürü, göçlerle sarsıntı geçirmiş olsa da, zamanla ortak değer oluşturulabildi. Farklı dilleri de konuşabilseler de, doğası gereği bu göçmenler Türkçede birleşti ve kısa süre sonra uyum sağlamayı başardı.
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ve Bursa
Kurtuluş Savaşı sonrası Türkiye’nin önemli konularından biri olan mübadele, yani Yunanistan ve Türkiye topraklarında yaşayan Müslüman ve Hıristiyan toplulukların karşılıklı değişimi, çok büyük bir göç hareketini ve sorunları da beraberinde getirdi. Bu önemli ve ağır yükler taşıyan anlaşma ve sonuçları ile binlerce insan yerinden yurdunda olmuş, gittikleri ülkelerde zorluklar ile karşılaşmıştı. Türkiye açısından bakıldığında Balkan Savaşı’ndan itibaren bu zorluğu en ağır biçimde yaşayan şehir Bursa’dır. Coğrafi yakınlığı, bu anlaşma ile değişim(mübadele) ile en fazla Rum sakinini gönderecek olması ve elverişli ortamı nedeniyle mübadele göçmenlerinin ve de onları yerleştirecek yetkililerin de ilk tercihi her dönemde olduğu gibi yine Bursa olur. Bu nedenle Lozan’ın önemli konularından biri olan “Mübadele” konusuna ayrıntı ile bakmak gerekir.
İlk öneri Müttefik devletlerden gelir
Lozan Barış Antlaşması görüşmelerinde önemli konulardan biri de mübadele konusudur. 1 Aralık 1922 tarihinde bu konuya dair yapılan oturumda Türk heyetinden İsmet Paşa bulunmuş, İngiltere ve doğal olarak Yunanistan delegeleri de müdahil olmuştur. Türk heyeti mübadele konusuna sıcak bakmakla birlikte böylesine büyük bir göç hareketini Lozan’ın gündemine taşımaktan çekinmektedir. Mübadele teklifi önce müttefik devletlerden gelmiş, bu durum Türk heyetini sevindirmiştir. Türk ve Yunan heyetleri kaba hatlarıyla mübadele konusunda uzlaşmışsalar da görüşmeler ilerledikçe bazı konularda görüş ayrılıkları çıkmaya başlamıştır. İlk sorun mübadelenin Rumlar ve Türklerden hangilerini kapsayacağı konusunda çıkmıştır. Türk heyeti İstanbul’daki Rumlarında zorunlu mübadelesi konusunda ısrar etmiş, Yunanlılar bu teklife şiddetle karşı çıkmışlardır. Türk heyeti, Batı Trakya Müslümanlarının mübadelesini istemediği için, onlar da İstanbul Rumlarının mübadeleden muaf tutulması teklifinde bulunmuşlardır. İsmet Paşa ayrıca Türk Ortodokslarının durumunu da gündeme taşımış, Türk Hükümeti’nin Anadolu’nun iç kesimlerindeki Rumlara (Türk Ortodokslar) karşı herhangi bir harekette bulunmayacağını söyleyerek Türk Ortodokslarını mübadele kapsamına almak istemediğini belirtmiştir. Çünkü Papa Eftim önderliğindeki Türk Ortodoksları Milli Mücadele’nin başlangıcından itibaren Müslüman Türkler ile birlikte hareket etmişler, Fener Rum Patrikhanesi’nin propagandalarına karşı koymuşlardır. Bu konu Türk Hükümeti’nin tercihine kalmıştır biçiminde bir anlayış ile imza masasına oturulur. 30 Ocak 1923 tarihinde “Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol” imzalanır.1924 yılında da göçler fiilen başlar. En önemli durak yine Bursa’dır. Boşalan Rum köylerine Türkler yerleştirilir.Buna karşın Anadolu Rumları da özellikle Selanik ve yakın bölgelere yerleştirilir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası göçler
Önemli bir göç akını da, 1950'li yıllardan sonra, Bulgaristan ile yapılan anlaşma sonucu doğar. Bulgaristan’ın yanı sıra 1955 yılında Yugoslavya ve Makedonya’dan da Bursa’ya yoğun bir göçmen akını olur. Bursa altıncı büyük göçü, 1969- 1978 yılları arasında yine Bulgaristan’dan görür. Yedinci ve en büyük sayılabilecek göç akınıysa, 1989 yılında Bulgaristan Cumhurbaşkanı Todor Jivkov’un insafsızca Türkleri Bulgaristan’dan atma projesi ile dramatik biçimde yaşanır ve yine Bulgaristan’dan gelir. Bu göç ile gelenler, yollarda büyük güçlükler yaşar. Kentin iki yakasında yapılan göçmen konutları ile yerleşim sorunu da büyük ölçüde ortadan kalkar ve kısa sayılabilecek bir sürede kent ile uyumlu önemli bir nüfus daha şehrimize katılmış olur.
Bursa ve düzensiz göçmenler
Son olarak 2011 yılında Suriye’de başlayan etnik çatışmalar sonucu, çok sayıda Suriyeli ülkemize iltica etti. Yıllar içinde bu dalga giderek büyüdü. Gelenlerin sayısı net olarak bilinemezken, yine de Türkiye’de toplam kayıtlı 4 milyon gibi bir rakam da telaffuz edilir oldu. Kayıt altına alınanların dışında kaçak olarak gelen Suriyeli ve diğer orta doğu ülkelerinin vatandaşları ile, özellikle başta İstanbul olmak üzere, Bursa gibi büyük kentler bu son göçten de nasibini aldı !
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
İlk çağlarda Bursa’ya yapılan göçler
Konumu, coğrafyası ve yaşam kolaylığı bu çok önemli insan dalgasını sürekli Bursa’ya getirdi. Bu süreç, eski çağlar boyunca da sürüp gitti.
Bursa'ya, tarih boyunca çok farklı göç akınlarına sahne oldu… Osmanlı’dan önce yaşayan Misya ve Tıyni'ler bile, Trakya'dan göç etmişti. Daha sonra, Orta Asya bozkırlarından Türkler, Kütahya'da bulunan Ermeniler, ardından da Yahudiler Bursa’ya yerleşti. Tarih boyunca yedi kez göç akınına uğrayan Bursa, ilkini fetih sonrası yaşadı. Tatarlar, Şekerhoca, Sivasiler ve Acemler mahalleleri böyle kuruldu. Özbekler ve Hindiler tekkeleri de göçler sonucunda yapıldı.1530-1570 yıllar arasında, Celali isyanlarından kaçanların sığınmasıyla, bir göç akını daha geldi Bursa’ya... Büyük bir göç ve nüfus artışı da, Osmanlı-Rus savaşı sırasında gelenlerin yerleşmesiyle oluşmuştu.
Rumeli göçmenleri
Rumeli’den gelen göç hareketleri olumsuzluk yaratmazken, göçmenler kısa sürede bursa ekonomisine katkıda bulundu. Kente yerleşenlerle esnaflık, kırsaldakilerle de tarımda önemli gelişmeler yaşandı.
Bazı gezginlere göre, yaylı araba imalatı göçmenler ile Bursa’ya gelmişti... Bursa Ticaret Odası kayıtlarından, bu tür araba sahipleri ve üretim yerlerinin, göçmen bölgelerinde olduğu anlaşılmakta… Bursa ipekçiliğine, önemli sayılabilecek bir katkıyı da göçmenler yapmıştı. Özellikle Rumeli’den gelen çok iyi eğitilmiş ve yetişmiş insan gücü, Bursa tekstil sektöründe itici rol üstlendi.
Bursa, 1880 den, 1989 yılına kadar gelen Balkan göç akınlarına rahatça dayanabildi. Kent kültürü, göçlerle sarsıntı geçirmiş olsa da, zamanla ortak değer oluşturulabildi. Farklı dilleri de konuşabilseler de, doğası gereği bu göçmenler Türkçede birleşti ve kısa süre sonra uyum sağlamayı başardı.
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi ve Bursa
Kurtuluş Savaşı sonrası Türkiye’nin önemli konularından biri olan mübadele, yani Yunanistan ve Türkiye topraklarında yaşayan Müslüman ve Hıristiyan toplulukların karşılıklı değişimi, çok büyük bir göç hareketini ve sorunları da beraberinde getirdi. Bu önemli ve ağır yükler taşıyan anlaşma ve sonuçları ile binlerce insan yerinden yurdunda olmuş, gittikleri ülkelerde zorluklar ile karşılaşmıştı. Türkiye açısından bakıldığında Balkan Savaşı’ndan itibaren bu zorluğu en ağır biçimde yaşayan şehir Bursa’dır. Coğrafi yakınlığı, bu anlaşma ile değişim(mübadele) ile en fazla Rum sakinini gönderecek olması ve elverişli ortamı nedeniyle mübadele göçmenlerinin ve de onları yerleştirecek yetkililerin de ilk tercihi her dönemde olduğu gibi yine Bursa olur. Bu nedenle Lozan’ın önemli konularından biri olan “Mübadele” konusuna ayrıntı ile bakmak gerekir.
İlk öneri Müttefik devletlerden gelir
Lozan Barış Antlaşması görüşmelerinde önemli konulardan biri de mübadele konusudur. 1 Aralık 1922 tarihinde bu konuya dair yapılan oturumda Türk heyetinden İsmet Paşa bulunmuş, İngiltere ve doğal olarak Yunanistan delegeleri de müdahil olmuştur. Türk heyeti mübadele konusuna sıcak bakmakla birlikte böylesine büyük bir göç hareketini Lozan’ın gündemine taşımaktan çekinmektedir. Mübadele teklifi önce müttefik devletlerden gelmiş, bu durum Türk heyetini sevindirmiştir. Türk ve Yunan heyetleri kaba hatlarıyla mübadele konusunda uzlaşmışsalar da görüşmeler ilerledikçe bazı konularda görüş ayrılıkları çıkmaya başlamıştır. İlk sorun mübadelenin Rumlar ve Türklerden hangilerini kapsayacağı konusunda çıkmıştır. Türk heyeti İstanbul’daki Rumlarında zorunlu mübadelesi konusunda ısrar etmiş, Yunanlılar bu teklife şiddetle karşı çıkmışlardır. Türk heyeti, Batı Trakya Müslümanlarının mübadelesini istemediği için, onlar da İstanbul Rumlarının mübadeleden muaf tutulması teklifinde bulunmuşlardır. İsmet Paşa ayrıca Türk Ortodokslarının durumunu da gündeme taşımış, Türk Hükümeti’nin Anadolu’nun iç kesimlerindeki Rumlara (Türk Ortodokslar) karşı herhangi bir harekette bulunmayacağını söyleyerek Türk Ortodokslarını mübadele kapsamına almak istemediğini belirtmiştir. Çünkü Papa Eftim önderliğindeki Türk Ortodoksları Milli Mücadele’nin başlangıcından itibaren Müslüman Türkler ile birlikte hareket etmişler, Fener Rum Patrikhanesi’nin propagandalarına karşı koymuşlardır. Bu konu Türk Hükümeti’nin tercihine kalmıştır biçiminde bir anlayış ile imza masasına oturulur. 30 Ocak 1923 tarihinde “Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol” imzalanır.1924 yılında da göçler fiilen başlar. En önemli durak yine Bursa’dır. Boşalan Rum köylerine Türkler yerleştirilir.Buna karşın Anadolu Rumları da özellikle Selanik ve yakın bölgelere yerleştirilir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası göçler
Önemli bir göç akını da, 1950'li yıllardan sonra, Bulgaristan ile yapılan anlaşma sonucu doğar. Bulgaristan’ın yanı sıra 1955 yılında Yugoslavya ve Makedonya’dan da Bursa’ya yoğun bir göçmen akını olur. Bursa altıncı büyük göçü, 1969- 1978 yılları arasında yine Bulgaristan’dan görür. Yedinci ve en büyük sayılabilecek göç akınıysa, 1989 yılında Bulgaristan Cumhurbaşkanı Todor Jivkov’un insafsızca Türkleri Bulgaristan’dan atma projesi ile dramatik biçimde yaşanır ve yine Bulgaristan’dan gelir. Bu göç ile gelenler, yollarda büyük güçlükler yaşar. Kentin iki yakasında yapılan göçmen konutları ile yerleşim sorunu da büyük ölçüde ortadan kalkar ve kısa sayılabilecek bir sürede kent ile uyumlu önemli bir nüfus daha şehrimize katılmış olur.
Bursa ve düzensiz göçmenler
Son olarak 2011 yılında Suriye’de başlayan etnik çatışmalar sonucu, çok sayıda Suriyeli ülkemize iltica etti. Yıllar içinde bu dalga giderek büyüdü. Gelenlerin sayısı net olarak bilinemezken, yine de Türkiye’de toplam kayıtlı 4 milyon gibi bir rakam da telaffuz edilir oldu. Kayıt altına alınanların dışında kaçak olarak gelen Suriyeli ve diğer orta doğu ülkelerinin vatandaşları ile, özellikle başta İstanbul olmak üzere, Bursa gibi büyük kentler bu son göçten de nasibini aldı !