Yeni bir hafta, umutla dolu bir olmasını arzu ettiğim bir pazartesi sabahına başlarken, gözüm ekrandaki CHP Bursa milletvekili Sarıbal’a takıldı. Sözlerini bitiriyordu o sırada, tek anladığım İnegöl’de bir protesto eylemiydi…Ve bir de siyanür kelimesi kulağıma çalındı, merak ettim aramaya başladım. Meğer bir bayram gününde kadınlar her zaman yaptıkları şenlik yerine bir protesto eylemini yeğlemiş. Acaba neden sorusuna yanıt ararken, takılar ve altına dair cümleler gördüm. Meğer meramlarını anlatmak için altın takı takmadan, şalvarlarını giyerek çok önemli bir çevre konusunda protesto eylemini başlatmışlar. Bazen insan beyni, sahibini başka yerlere çekmeye çalışıyor hınzırca…Yıllar önce İznik’in Müşkülesinde yani Halil Ergün’ün köyünde çekilen “Şalvar Davası” filmi aklıma geldi ve kadınların , erkekleri nasıl yola getirdiğini anımsadım! Sonra da bu iki ipucuna dayanarak, haberin aslını aradım. Ne göreyim; İnegöl’ün Eymür kırsal mahallesinde (köyünde) meğer siyanür ile altın aranıyormuş. Haberin aslına ulaşmaya çalıştım ama bir süre yanıt alamadım. Acaba yasak mı kondu diye düşünürken, 2021 yılında benzer bir haber daha gözüme takıldı arama yaparken…Oysa, Erzincan İliç’teki göz göre göre gelen faciaya, binlerce kilometre ötede ne denli üzüldüysek, bu kez tehlike tam da yanımızdaymış ona takıldı kafam bu kez…Bir deneme daha ve kısa bir habere ulaştım. şu cümleler vardı Gazete Pencere’nin haberinde…

“İnegöl'ün kırsal Eymir Mahallesi'nde her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen "Dede Pilavı', bu yıl kadınların isteği üzerine "Şalvar Şenliği" olarak düzenlendi. Tek tip şalvar giyen kadınlar şenlikte, Eymir ve Sülüklügöl mahallelerinin dağlık alanlarında ve ormanda özel bir şirket tarafından siyanürle altın arandığını iddia ederek eylem yaptı. Eymir İlkokulu bahçesinde toplanan 300 kadın, ellerindeki pankartlarla, altın aramasında siyanür kullanılmasına tepki gösterdi. Mahalleliden, organizasyon sorumlusu Ayşe Döğer yaptığı konuşmada, "Bu sene etkinliğimizi bir eyleme dönüştürdük. Köyümüzün talan olup, gitmesini istemiyoruz. Hepimiz altın ziynet eşyası takıyoruz. Ama altın olmadan da hayat yaşanabiliyor. Bu etkinlikte olan kadınlarımızın hiçbiri altın takılarını takmadı. Ağaçlar, tarım arazileri, su olmadan hayatın hiçbir anlamı olmaz. Toprağımızın ziyan olmaması için bu zulme dur diyeceğiz. Hayatta hiçbir şey, sağlığımızdan önemli değildir. Sağlığımız ve geleceğimiz için sonuna kadar direneceğiz. Eğer birlik olursak, her şeyi başarabiliriz"

Haber, aslında çok şey söylüyor ama, bu güne değin böyle bir faaliyet neden gizlendi, ya da gözlerden kaçtı gerçekten merak ettim. Bir yaygın TV kanalında konuşan bir Bursa milletvekilinin konuya ciddiyet ve resmiyet kazandırması ve daha önce de söz konusu mevkide buna benzer bir haberin çıkması, konunun doğruluğunu daha da pekiştiriyor. Çünkü; daha önce de belirttim, 2021 yılında buna benzer bir gelişme yine gündeme gelmiş. Şimdi ister istemez, Bursa için çok önemli bir konuyu akıllara getiriyor. O da Uludağ için alınan Alan Başkanlığı kararı…Bu başkanlık bünyesinde neler yapılabilecek, nelere geçit verilmeyecek biliyor muyuz? Sanmıyorum. Tez elden bunun yetkililerce araştırılıp bir sonuca vardırılması gerekiyor bence…Siyanür ile altın vak’ası da bu arada daha net biçimde ortaya çıkar da, bu durum Uludağ ve eteklerinin talanına engel olur düşüncesindeyim!

Suyumuz ucuzladı hava henüz bedava ama ekmek pahalandı

Haftaya umutla başlamak ve kentimizde de güzel şeyler oluyor demek için klavye başına oturmuştum ama, bazı haberler yine umudumuzu kırdı. Altın işini beklemeye aldık tamam…Ama bu arada Türkiye’de bu alanda ilk örnek olan belediye işletmesi BESAŞ’ın 400 gramlık ekmeği 10 liraya çıkardığı haberi geldi. Oysa, Mustafa Bozbey, belediyenin en önemli para kaynağı BUSKİ’nin bünyesinde su fiyatlarını ucuzlatarak umut veren bir başlangıç yapmıştı. Haklı bir neden var ki ortada, halkımızın en önemli besin kaynağı ekmeğe bu “ufacık!” zam gelivermiş. Haydi hayırlısı diyelim!