Hava Durumu

İşçisin sen hep işçi kal !

Yazının Giriş Tarihi: 09.01.2024 14:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.01.2024 14:53

Birkaç gün önce ekranda slogan atan emekçiler vardı. Bursa adı geçince dikkat kesildim. Bir avuç emekçi fabrika önünde avazı çıktığı kadar bağırıyordu:

“Burası BOSCH(boşş) , cepler boş…Burası boş, cepler boş…

İlginç geldi bu slogan ve de dertleri neymiş öğrenmek istedim. Meğer zam alacaklarmış sözleşmeye göre…İstenen, maaşlara yüzde 119(yüz on dokuz), verilen ise yüzde 60(altmış)  ücret artışı, yani zam.Neredeyse istenenin yarısı kadar…Şimdi bu konuda bir fikri olmayan ne düşünür sizce?Emeğinin karşılığı için örgütlenen ve de hakkını sonuna kadar aramak için önce fabrika bahçesine, sonra da sokağa çıkan kesime, bu ülkenin en yoksulları bile iyi göz ile bakmaz!  Hatta, o kesim, bir de güçlü olan partiye oy veriyorsa ağzından çıkacak ilk cümle “Bunlar asi, elindekinin kıymetini bilmiyo, hani bunları…” der ve hemen haklının değil degüçlünün yanında yer alır. Oysa hakkını arayanı suçlayan o kesimin içinde, az da olsa, yeterli ve doyurucu bir emekli maaşı alan varsa, bilmeli ki, “Eski Türkiye” döneminde, örgütlenerek güç kazanan, her dönemde hainlik ile suçlanan ve  bu uğurda can bile veren bu günkü örgütlü emekçilerin o babaları sayesinde nafakasını alıyordur.

BOSCH Fabrikası önündeki bu işçi hareketinden bir iki gün önce, sivri kalemli  ekonomi yazarı Murat Muratoğlu makalesinin başlığını “İşçisin sen işçi kal” diye atmıştı, o aklıma geldi ve o makaleye göz attım bunan ardından…

Mevcut iktidarın işçi hakları ve örgütlenmelerine örnek vermek için bir kıyaslama da yapmış rakamlar ile…Bunun yanında bir ironi koymuş satırına;

“İşçi milleti rahat durur mu ? Durmaz ! O zaman örgütlenmelerini engellemek gerekli…” diyor ve ardından rakamları konuşturuyor.

Ocak 2003’te yani yirmi bir yıl önce, 4.6 milyon kayıtlı çalışanın 2.7 milyonu yani yarısı sendika üyesiymiş. Temmuz 2023’te ise çalışan sayısı 16.4 milyon, sendikalı sadece 2.3 milyon kişi…Yani sekizde biri…Muratoğlu bunun ardına bir de kafiyeli yorum koymuş;

“Belli ki ‘biz kimsesizlerin kimsesiyiz’ diye yola çıkmalarını ters anlamışız. Rahatsız patronlar, yandaş sermaye, kredici işverenler için koyulmuşlar yola… Zira hiç vermediler mola…”

Gördünüz mü kafiyeyi, akıl ve anlam yüklü ve sloganlı anlatım ne kadar da işe yarıyor ! Ama sırada ben de  varım… Murat Muratoğlu’nun başlığı, Cem Karaca’nın efsane şarkısına ait. Zengin kızın arabasını tamir eden fakir gencin, zengin gönlünün,  kıza nasıl kaydığını ve bunun olamayacağına kanaat getirdiğinde de isyanını “İşçisin sen, işçi kal, giy dedi tulumları” iç sesinden veriyordu sanki Karaca…Aklımda böyle kalmış. Bunun yanında, yetmişli yılların o sıcak günlerinde, sanırım Mudanya’da ,farklı düşünce ve ideolojideki  iki genç grup, bu şarkı yüzünden birbirine girmişti.

Keşke, tamirci o genç günümüzü de görebilse ve “İŞÇİ KALDIĞINA” şükredebilse !!!  İşte ona dair TÜİK rakamları… Yıl 2023 ve ülkemizde, kuruma başvurarak  iş arayanların sayısı 3 milyon 582 bin kadar yani emeğini vermeye hazır milyonlarca işsiz, işçi olmak için sıra bekliyor. TÜİK yetkilileri bu rakamı verirken çok gururlanmış ki, “ geçen yıla göre işsizlerde düşüş var” demişler. Hadi git oradan diyesi geliyor insanın…Düşüş nedeni insanların iş aramaktan umudu kesmeleri. O tamirci çocuk kadar bile umutlarının kalmaması…

Üstelik bu umutsuzlara, günümüzde okumuşlar da katılmış durumda…Tayin bekleyen öğretmen, inşaatta çalışırken düştü ve can verdi bu ülkede...

Atamaları gerçekleşmediğinden, özel okullarda görev yapan  bazı öğretmen gençler, orada da düşük ücret nedeniyle, arta kalan zamanda, bazen inşaata gidiyor, vakit kaldığında da “ moto-kurye” olarak, parası olana yiyecek taşıyormuş. Yani neymiş bir kez daha belirteyim…Keşke herkes örgütlenmenin var olduğu bir iş yerinde işçi kalsa… Ama bunun kıymetini bilebilmek için, “Zaman Tüneline” girmek gerekiyor. Girsinler bu tünele, altmışlı, yetmişli yıllara kadar bir tur atıversinler. Ama seksenlere geldiklerinde pek de önermem bunu…Çünkü o yıllar bu günlerin habercisiymiş de anlamamışız bizler de…

Bir de işin haberleştirme yanı var ne yazık ki! Bu tür haber ve fotoğraflar bin de bir rastlarsınız. Ama iş Dilan Polat gibi kuklalara geldiğinde, geniş ve çarpıcı haberler, fotoğraflar…Ama “kimin parasını, kim nasıl akladı” sorusu bu yayın organlarında hiç sorulup, cevabı bulunmaz. Biz kuklalara bakmaya mahkûm edilirken, “oynatıcı” ekran ve sayfalarda hiç ama , hiç görünmez, göremeyiz.

İyi seyirleeerrr…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.