İçinde bulunduğumuz siyasi durumu açıklamaya dönük bir giriş cümlesi veya başlık ararken, televizyondan kulağıma yansıyan bir haber beni buralara getirdi. Habere göre , siyasetin en yaramaz çocuğu, sokaktan eve girmeyenlerin temsilcisi ve de CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yılmamış usanmamış, kendi partisinden seçim kazanan belediye başkanlarını yine toplantıya çağırmış.Aklıma ilk anda, izahı olmayan ama mizahı cuk oturacak bir cümle geliverdi. İçimde seslendirdim. Özel, demek ki,görevde kaç başkanı kaldı diye yoklama yapacak düşüncesi beynimin mizah köşesinden içeri giriverdi. Hakikaten ben şu anda CHP adaylarının kazandığı, il ve ilçe belediyelerinden, başkanı tutuklanmayan geriye kaçı kaldı, sayısını bilemiyorum. Bildiğim,
başkanların hemen hepsine giydirilen “yolsuzluk” elbisesi ve bir türlü bedenlerine oturmuyor olması ! Böyle olunca da,CHP’li başka il veya ilçelerin başkanlarında da yolsuzluk aranıyor.Yanılmıyorsam sadece Manavgat başkanı çürük çıktı sanırım. Gerisi, işini bilen, en azından dürüst insanlar ki, (çok) Özel genel başkan onların her daim arkasında. İktidar cenahının iç karartıcı, sıkıcı, gelecek umudunu karartır gibi izlediği bu politika, ters bir sonuç doğurdu zannımca…Artık bu konulara mizahi yaklaşmak gerekiyor. Önce son tutuklamalarda, A harfli ile başlayan illerin belediye başkanları tutuklanınca aklıma gelmişti. Adana, Antalya, ve Adıyaman adı geçtikçe, içimden bir ses
“Ya sıra B harfine gelirse ne olur diye düşündüm! Ama biraz sonra rahatladım. Çünkü, henüz Ankara yoklanmadı diye biraz sakinleştim ! Bir de bu partinin önemli bir özelliğini keşfettim. Genel Başkan Özgür Özel, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, bir başkan daha var ama hangi ilde, ilçede görev yapıyor unuttum. Onun da adı Özgürdü.Soyadı da Kabadayı imiş.Şimdi hatırladım. Şile belediye başkanıymış. O da görevden alındı. İktidar kanadının demek ki, bu “Özgür” lük adına bir antipatisi var sanki ! Nereye dönse karşısına bir Özgür çıkıyor. Hakkını yemeyelim, İktidar kanadının her suçlaması karşısında, konuşması, savunması aktifliği, dinamizmi ve inatçılığı ile, Özgür Özel’in içinden resmen “özel bir lider” çıktı. Bu anlamda İktidar cenahının harika buluşları ile dikkati çeken yol göstericilerine ve bunları uygulayan en önemli makamlara binlerce teşekkür derim.Yine hızımı alamadım, aslında beni bu satırlara zorlayan, 10 Temmuz tarihinin “Dünya Hukuk Günü” oluşuydu. Duyduğum ilk anda, “acaba ülkemiz için yeni bulunmuş bir gün mü?” sorusunu sordum ama sadece kendime…Sonra da kaynaklara bakarak, bu önemli günün çıkış nedeni ile tanışmış oldum.Ülkemiz için de çok anlamlı olan ve 10 Temmuz 1967 tarihinde Cenevre'de üçüncüsü toplanan “Hukuk Yoluyla Dünya Barışı Konferansı”nda
10 Temmuz'un “Dünya Hukuk Günü” olarak ilan edilmesine karar verilmiş.
O yüzden de 1967 yılından bu yana, 10 Temmuz, tüm dünya ülkelerinde, “Dünya Hukuk Günü” olarak kutlanıyor. Mükemmel bir tanımlama ama, şu anda bu günün önemine tam uygun bir, yönetim tarzı var mı ülkemizde?
Cevap veriyorum onun yerine kara mizah ve bunu yaratan da, yaşatan da
10 Temmuz günü var sadece... Avrupalılar ve dünyanın ünlü hukukçuları, temmuzların her yerde nasıl geçtiğini bilemez ülkemiz gibi yerlerde…
önceki güne, yani 10 Temmuza dair gelişmelere isterseniz geri dönüp bir bakı verin. Birkaç örnek de benden…O hukuk gününün gecesinde CHP lideri Özgür Özel, tutuklu belediye başkanları, aynı konumdaki Cumhurbaşkanı adayının, yargısı sonuçlanıp suçlu bulunmazken aylardır, günlerdir yok yere demir parmaklıkların ardında, kimisi ağır hasta biçimde, çok olumsuz koşullarda yaşam savaşı verdiklerini anlatıyordu. Ülkenin en önemli ve yetkilileri de, benzer bir hukuksuzluğu tamamen bitirmek için, terör örgütünün silah bırakma törenini açıklıyordu. Biri birine karışmış bir takım hukuksuzluk ya da insanı hakların çiğnendiği bir dönemde, bu günü nereye sığdıracağız. Yerimiz kalmadı çünkü… Yer olsa öncelik tutuk evlerinde olacak buda biline yani…
Bu satırları yazarken gözüm önümdeki gazeteye takılıverdi. İnsan dışında, diğer canlıların yaşamının ülkemizdeki önemsizliğine değinen, genç bir gazeteci kardeşimiz ve kısa bir süre birlikte çalıştığımız Yücel Sönmez için ölümünün ardından çalışma arkadaşları, gazetelerinde çok güzel cümleler yazmış.
Bu duyarlı davranışı ve bunu yapan meslektaşları kutlarken, aynı sayfadaki bir başlık dikkatimi çekiverdi. Ülkemizde çocuk işçiliği had safhaya varmış. Nedeni de basit “ucuz iş gücü” ve bunu doğuran vahşi zenginlik hırsı!!!
Ne ilginç değil mi ? Dünya Hukuk Günü yaşanırken, ülkemizin, bu cümleye uygunluğunu ölçmek de bir başka oluyor ! Ama bu konuda halkımız şerbetlidir. Zamanında “hukuka” “guguk” denildiğine bile tanık olmuştur. İşimize geldiğinde hukuk olur, gelmediğinde “guguk” oluverir, güzel vatanımda…
10 Temmuz Dünya Hukuk Günümüz kutlu olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
İşimiz mizaha kaldı!
İçinde bulunduğumuz siyasi durumu açıklamaya dönük bir giriş cümlesi veya başlık ararken, televizyondan kulağıma yansıyan bir haber beni buralara getirdi. Habere göre , siyasetin en yaramaz çocuğu, sokaktan eve girmeyenlerin temsilcisi ve de CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yılmamış usanmamış, kendi partisinden seçim kazanan belediye başkanlarını yine toplantıya çağırmış.Aklıma ilk anda, izahı olmayan ama mizahı cuk oturacak bir cümle geliverdi. İçimde seslendirdim. Özel, demek ki,görevde kaç başkanı kaldı diye yoklama yapacak düşüncesi beynimin mizah köşesinden içeri giriverdi. Hakikaten ben şu anda CHP adaylarının kazandığı, il ve ilçe belediyelerinden, başkanı tutuklanmayan geriye kaçı kaldı, sayısını bilemiyorum. Bildiğim,
başkanların hemen hepsine giydirilen “yolsuzluk” elbisesi ve bir türlü bedenlerine oturmuyor olması ! Böyle olunca da,CHP’li başka il veya ilçelerin başkanlarında da yolsuzluk aranıyor.Yanılmıyorsam sadece Manavgat başkanı çürük çıktı sanırım. Gerisi, işini bilen, en azından dürüst insanlar ki, (çok) Özel genel başkan onların her daim arkasında. İktidar cenahının iç karartıcı, sıkıcı, gelecek umudunu karartır gibi izlediği bu politika, ters bir sonuç doğurdu zannımca…Artık bu konulara mizahi yaklaşmak gerekiyor. Önce son tutuklamalarda, A harfli ile başlayan illerin belediye başkanları tutuklanınca aklıma gelmişti. Adana, Antalya, ve Adıyaman adı geçtikçe, içimden bir ses
“Ya sıra B harfine gelirse ne olur diye düşündüm! Ama biraz sonra rahatladım. Çünkü, henüz Ankara yoklanmadı diye biraz sakinleştim ! Bir de bu partinin önemli bir özelliğini keşfettim. Genel Başkan Özgür Özel, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, bir başkan daha var ama hangi ilde, ilçede görev yapıyor unuttum. Onun da adı Özgürdü.Soyadı da Kabadayı imiş.Şimdi hatırladım. Şile belediye başkanıymış. O da görevden alındı. İktidar kanadının demek ki, bu “Özgür” lük adına bir antipatisi var sanki ! Nereye dönse karşısına bir Özgür çıkıyor. Hakkını yemeyelim, İktidar kanadının her suçlaması karşısında, konuşması, savunması aktifliği, dinamizmi ve inatçılığı ile, Özgür Özel’in içinden resmen “özel bir lider” çıktı. Bu anlamda İktidar cenahının harika buluşları ile dikkati çeken yol göstericilerine ve bunları uygulayan en önemli makamlara binlerce teşekkür derim.Yine hızımı alamadım, aslında beni bu satırlara zorlayan, 10 Temmuz tarihinin “Dünya Hukuk Günü” oluşuydu. Duyduğum ilk anda, “acaba ülkemiz için yeni bulunmuş bir gün mü?” sorusunu sordum ama sadece kendime…Sonra da kaynaklara bakarak, bu önemli günün çıkış nedeni ile tanışmış oldum.Ülkemiz için de çok anlamlı olan ve 10 Temmuz 1967 tarihinde Cenevre'de üçüncüsü toplanan “Hukuk Yoluyla Dünya Barışı Konferansı”nda
10 Temmuz'un “Dünya Hukuk Günü” olarak ilan edilmesine karar verilmiş.
O yüzden de 1967 yılından bu yana, 10 Temmuz, tüm dünya ülkelerinde, “Dünya Hukuk Günü” olarak kutlanıyor. Mükemmel bir tanımlama ama, şu anda bu günün önemine tam uygun bir, yönetim tarzı var mı ülkemizde?
Cevap veriyorum onun yerine kara mizah ve bunu yaratan da, yaşatan da
10 Temmuz günü var sadece... Avrupalılar ve dünyanın ünlü hukukçuları, temmuzların her yerde nasıl geçtiğini bilemez ülkemiz gibi yerlerde…
önceki güne, yani 10 Temmuza dair gelişmelere isterseniz geri dönüp bir bakı verin. Birkaç örnek de benden…O hukuk gününün gecesinde CHP lideri Özgür Özel, tutuklu belediye başkanları, aynı konumdaki Cumhurbaşkanı adayının, yargısı sonuçlanıp suçlu bulunmazken aylardır, günlerdir yok yere demir parmaklıkların ardında, kimisi ağır hasta biçimde, çok olumsuz koşullarda yaşam savaşı verdiklerini anlatıyordu. Ülkenin en önemli ve yetkilileri de, benzer bir hukuksuzluğu tamamen bitirmek için, terör örgütünün silah bırakma törenini açıklıyordu. Biri birine karışmış bir takım hukuksuzluk ya da insanı hakların çiğnendiği bir dönemde, bu günü nereye sığdıracağız. Yerimiz kalmadı çünkü… Yer olsa öncelik tutuk evlerinde olacak buda biline yani…
Bu satırları yazarken gözüm önümdeki gazeteye takılıverdi. İnsan dışında, diğer canlıların yaşamının ülkemizdeki önemsizliğine değinen, genç bir gazeteci kardeşimiz ve kısa bir süre birlikte çalıştığımız Yücel Sönmez için ölümünün ardından çalışma arkadaşları, gazetelerinde çok güzel cümleler yazmış.
Bu duyarlı davranışı ve bunu yapan meslektaşları kutlarken, aynı sayfadaki bir başlık dikkatimi çekiverdi. Ülkemizde çocuk işçiliği had safhaya varmış. Nedeni de basit “ucuz iş gücü” ve bunu doğuran vahşi zenginlik hırsı!!!
Ne ilginç değil mi ? Dünya Hukuk Günü yaşanırken, ülkemizin, bu cümleye uygunluğunu ölçmek de bir başka oluyor ! Ama bu konuda halkımız şerbetlidir. Zamanında “hukuka” “guguk” denildiğine bile tanık olmuştur. İşimize geldiğinde hukuk olur, gelmediğinde “guguk” oluverir, güzel vatanımda…
10 Temmuz Dünya Hukuk Günümüz kutlu olsun.