İlginç, çok çarpıcı ve olumsuz bir gelişme varsa, “izahı olmayanın mizahı olur” aforizmasına sığınarak bu tip trajikomik olayları okurlara duyurmaya çalışırız . Ama galiba bu yöntemin de pabucu dama atılacak ! Nedenine gelince… Aslında bu kanıya bir gelişmeden sonra vardım. Önce buna dair haberi paylaşalım;

“Mersin Haberci Gazetesi haberine göre, Gülnar'da, emeklilik dilekçesini iki gün önce vermiş olan Vali Hüseyin Başkaya ve emekli Jandarma Albay Ali Aydın, kaçak kazı yapma iddiasıyla gözaltına alındı. Olay, yerel yönetim ve güvenlik birimleri tarafından şokla karşılandı.” Haber aynen böyle. Ayrıca bilgilendirme de var. Tarihi ve arkeolojik öneminden dolayı, bu bölgede‘kaçak kazı’ faaliyetlerinin yaygın olduğu bilgisini de veriyor gazete.Bu nedenle söz konusu iki emekli üst düzey yetkili de bu olaylar ile çokça karşılaşmış olabilirler. Bu bilgi ışığında kazı alanını ve de çıkabilecek madenlerin değerini de biliyor olabilirler. Bu göz altı olayının ardından bu kez TV haberinde işittim, kaçak kazıda iki yüksek yetkilinin yanı sıra, defineci vatandaşlar da varmış . Çünkü haberin devamında ,göz altına alındıktan sonra yapılan sorgulamanın sonucu toplamda yirmiye yakın kaçak kazı şüphelisi adli kontrol şartı ile salıverilmiş.Neyse konuya dönelim ve bu olup bitenler için, izahı olamayacak bir durum dedikten sonra, rahatlıkla mizahı da olmaz derim!

Kalp hastasına bir ay sonraya randevu!!!

Bir örnek daha verelim cennet vatanımızın güzel bir köşesinden…Şimdi adını unuttum, büyük şehirlerimizden birinde geçiyor olay. Hasta vatandaşın kalbi sıkışıyor ve bir kamu hastanesine gidiyor. Teşhisten sonra, “pil takılması “ kakarı alınmış ve bunun için tam bir ay sonraya gün verilmiş. Acaba, hastanın bu bekleme süresinde ölmeyeceğine dair bilgisiveya garantisi mi vardı acaba, bu kararı verenlerin…Bence bunun da ne mizahı, ne de izahı yapılabilir.

Fırsatçıya her yol mubah

Yer belirtilmemiş ama, tahminime göre vaka İstanbul’da yaşanıyor. 23 Nisan Silivri depremi sonrasında bazı esnaf kesimi, kiralık ve satılık konutlar için bu durumu fırsat bilerek harekete geçmiş. Bu duruma dair ilanlar ile halkı güya bilgilendiren internet siteleri vasıtası ile harekete geçmişler. Ticaret Bakanlığı da onları takibe almış. Ardından, vatandaşın refleks ile yöneldiği, deprem çantası, çadır gibi ürünlerle ilgili fahiş fiyat şikâyetlerini denetlemiş. Bu arada konutlar ve satılık ilanı çıkan sitelerde inceleme de başlatılmış. Tam 236 işletmede fahiş fiyat tespit edilmiş. Bunun izahı var mı ? Allah’tan ve devletten kokmayan insana deprem ne yapsın ki ?Var mı bunun mizahını yapabilecek bir cengaver ?

81 ile ucuz konut yoldaymış!

Bu müjdenin sahibi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şapkasını, kaybettiği İstanbul seçimi sonrası yeniden takan Murat Kurum. Haber de aynen şöyle; 81 ilde evi olmayan dar gelirli vatandaşlar için, tarihin en büyük sosyal konut seferberliğini başlatacaklarını Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum müjdeledi.” Ama bir koşulu var bu seferberliğin başlaması için. O da deprem bölgesindeki çalışmalar bittikten sonra ele alınacakmış bu konut yapımı... Haberin bir de önemli kelimesinin kifayetsiz kalacağı cümleleri de var;

“Evi olmayan gençlerimiz, emeklilerimiz ev sahibi olacaklar. Detayları Sayın Cumhurbaşkanımız milletimizle paylaşacak” demiş Sayın Kurum… Çok büyük iddia ve ilginç bir müjde…Her halde bunun bir bedeli de olacaktır Devlet katında…Öte yandan, Bakan tarafından ifade edilen kesimlerin de bu projeye hiç parasal katkısı olmayacak mı? Bu da pek mümkün görünmüyor.Vatandaşın bu yükü kaldıracak gücü nereden gelecek ? Hadi bunu geçtik diyelim, Bakanlık bu finansmanı nereden bulacak ? Aklıma türlü ihtimaller geliyor ama, söylemesi çok zor! Acaba diyorum, bu işin içinde Kanal İstanbul’ da mı olacak ?Mesela bu konuda bu kadar olumsuzluk belirten yetkili varken, bu mega projeden gelecek Arap sermayesi mi finanse edecek, söz konusu evlerin maliyetini…

Ben bunun izahını yapamam, yapamadım ! Ama bu konu mizaha da gelecek gibi değil. Yani ortada kaldım nedense... Bunu mizahını da sizlere bırakıyorum !