Olmaz olmaz deme diye bir aforizma var…Anlamı, yaşamda olmayacak bir şey yoktur, mutlaka bir kez de olsa, olabilme olasılığı vardır. Benim ‘ olmaz olmaz deme’ den çıkardığım anlam böyle. İşte buna çok canlı, tap taze bir örnek. Ünlü gurme Vedat Milor hakkında soruşturma başlatılmış. Gerekçe de çok sağlam ! Milor, bu unvanını istenmeyen biçimde kullanarak, kent lokantasının birinde yaptığı deneyi, yani tadım becerisini medyada anlatmış/anlattı. Çünkü ben de izlemiştim o söyleşiyi… Sonuç Milor’un, söz konusu kent lokantası değerlendirmesi sırasında “örtülü reklam” yaptığı kabul edilmiş ve bunu yaparak, bilerek(!) veya bilmeden, kazara esnaf lokantalarının hakkını gasp etmiş her halde... Bundan büyük suç olur mu ? Ama asıl suçlu Vedat Milor değil! Kim onu silah zoru ile kent lokantasına soktuysa, kim bu kent lokantaları safsatasını ortaya atıp, önce esnafı, sonra da İktidar belediyelerini zor durumda bıraktıysa, hak ettiği cezayı alıversin artık ! !! Nefesim buraya kadar yetti.
Pes dedim ve gerçekten pes ettim.Gelelim bu hayati önemi olan ve soruşturmaya yol açan ve ayrıca hiçbir ülkede yaşanamayacak bu olaya…
Ticaret Bakanlığı öyle bir balık yakalamış ki, bir daha aynını bulabilir mi bilemem. Bence çok güzel ve örnek bir bu olay! Hangi amaç ile olursa olsun, halkın çok ucuza karnını doyurması sırasında, esnafımız eğer zarar görüyorsa, dükkanı siftahsız kapatıyorsa, bunun hemen önlenmesi gerek.
Yüce devletimiz zaten her daim bunu yapmıyor mu/ yapamaz mı ? İşte böyle masum bir amaç ile Vedat beye soruşturma açılmış. Ama,ekrandan tanıdığımız, ama çok derin içerikli kariyerini ve eğitiminin çok özel olduğunu bu güne değin duymadığımız bir entelektüel var bu olayın baş köşesinde…Anladığım kadarı ile Milor, soruşturma sırasında veya sonrasında, yetkililere bir yemek tarifi yaparak, bu işten, pardon suçlamadan isterse hemen kurtulabilir.! Ama, keyif için bu lokantaların önünde sıraya giren, yaşıtlarım, yani emekli ve emekçiler ve daha yaşlılarımız da, çıkacak kararı çiğneyecek gruplar değiller. Hiç biri Yüce Devlet’in bir kararına karşı çıkmaz. Kan kustuğunda ‘kızılcık şerbeti’ içtim der. Bu arada ‘kızılcık şerbetini nereden buldun, hani yoksuldun’ diye suçlanırlar mı işte onu bilemedim! Buraya kadar yazdıklarımın amacı ve üslubu sizi sıkmamıştır diye düşünmek istiyorum. Çünkü, izahı olmayanın mizahının olacağını, son yıllarda ülkemizde yaşayan bir yaş almış seçmenimiz bilir. En azından arada bir münafık gazeteye en azından bir kahvehanede göz atabildiğinde, yada muhalefet kanallarından birinde bu tür ilginç bir olayı dinlediğinde, bunun bir benzerini görmüş olabilir. Bu millet, geçmişte, ne savaşlar gördü, ne badireler atlattı, kaç kez ihtilal yaşadı, hepimiz biliyoruz. Tüm bu dönemleri gördükleri ve gördüğümüz için, hiçbir uygulama, hiç bir suçlama, hiç bir badire bu milleti ve özellikle, görmüş, geçirmiş kesimi yıldıramaz. Çünkü, müthiş bir dayanma gücü vardır, özellikle yaş almış kesimimizde…Milor olayı da,bu devasa tecrübeye bir yenisini daha ekleyeceği için, belki de kendilerini çok şanslı da kabul edebilir, halkımızın bu eski kahramanları… Aslında konu ve ürkmesi gerekenler, toplumun bu az gelirli, yoksul kesimi değil zaten. Bence, daha az görmüş, geçirmiş, az bir deneyime sahip genç yerel yöneticiler…Yani belediye başkanları…Doğal olarak hepsinin bu soruşturmadan bir pay çıkarması durumu da yok aslında.Kimseye darılmadan evinden işine, yani belediyeye giden, tatlıya tuzluya karışmayan, hiçbir icraatta bulunmayan ve yoksulluğa çare bulmanın kendisinin görevi olmadığın düşünen belediye başkanlarımız sakın korkmayın! Size kimse bir şey yapamaz.!!!
Buna karşın, İktidar partisinin bir yerel yönetiminin başkanı değilseniz, o zaman işin nereye gideceği yine de belli olmaz. Eğer, işsizlerin ailelerine, yaşlıların evlerine, gizlice yiyecek, içecek yardımı yapıyorsanız, sakın ortalarda görünmeyin. Sizi ne İmamoğlu, ne de Yavaş kurtarabilir. Özgür Özel’e de fazla güvenmeyin. O zaten görevden alınan belediye başkanlarının davalarını takip için mahkeme kapılarında çok meşgul çünkü . Sizi savunacak vakit bulamayabilir! Olsun yine de kent lokantası gibi zararlı bir icraata imza atmadığınız için, başkanlık ömrünüz giderek uzayacaktır. Sakın ola çocuklara kreş açmak için de heveslenmeyin. Yoksa , kent lokantası suçundan daha beter duruma düşersiniz. Görev alanınıza, topluma yön gösteren, faydası dokunan birini kazara da olsa sokmamanız dileğimle kolay gelsin diyorum !
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Nereden çıktı bu kent lokantaları ?
Olmaz olmaz deme diye bir aforizma var…Anlamı, yaşamda olmayacak bir şey yoktur, mutlaka bir kez de olsa, olabilme olasılığı vardır. Benim ‘ olmaz olmaz deme’ den çıkardığım anlam böyle. İşte buna çok canlı, tap taze bir örnek. Ünlü gurme Vedat Milor hakkında soruşturma başlatılmış. Gerekçe de çok sağlam ! Milor, bu unvanını istenmeyen biçimde kullanarak, kent lokantasının birinde yaptığı deneyi, yani tadım becerisini medyada anlatmış/anlattı. Çünkü ben de izlemiştim o söyleşiyi… Sonuç Milor’un, söz konusu kent lokantası değerlendirmesi sırasında “örtülü reklam” yaptığı kabul edilmiş ve bunu yaparak, bilerek(!) veya bilmeden, kazara esnaf lokantalarının hakkını gasp etmiş her halde... Bundan büyük suç olur mu ? Ama asıl suçlu Vedat Milor değil! Kim onu silah zoru ile kent lokantasına soktuysa, kim bu kent lokantaları safsatasını ortaya atıp, önce esnafı, sonra da İktidar belediyelerini zor durumda bıraktıysa, hak ettiği cezayı alıversin artık ! !! Nefesim buraya kadar yetti.
Pes dedim ve gerçekten pes ettim.Gelelim bu hayati önemi olan ve soruşturmaya yol açan ve ayrıca hiçbir ülkede yaşanamayacak bu olaya…
Ticaret Bakanlığı öyle bir balık yakalamış ki, bir daha aynını bulabilir mi bilemem. Bence çok güzel ve örnek bir bu olay! Hangi amaç ile olursa olsun, halkın çok ucuza karnını doyurması sırasında, esnafımız eğer zarar görüyorsa, dükkanı siftahsız kapatıyorsa, bunun hemen önlenmesi gerek.
Yüce devletimiz zaten her daim bunu yapmıyor mu/ yapamaz mı ? İşte böyle masum bir amaç ile Vedat beye soruşturma açılmış. Ama,ekrandan tanıdığımız, ama çok derin içerikli kariyerini ve eğitiminin çok özel olduğunu bu güne değin duymadığımız bir entelektüel var bu olayın baş köşesinde…Anladığım kadarı ile Milor, soruşturma sırasında veya sonrasında, yetkililere bir yemek tarifi yaparak, bu işten, pardon suçlamadan isterse hemen kurtulabilir.! Ama, keyif için bu lokantaların önünde sıraya giren, yaşıtlarım, yani emekli ve emekçiler ve daha yaşlılarımız da, çıkacak kararı çiğneyecek gruplar değiller. Hiç biri Yüce Devlet’in bir kararına karşı çıkmaz. Kan kustuğunda ‘kızılcık şerbeti’ içtim der. Bu arada ‘kızılcık şerbetini nereden buldun, hani yoksuldun’ diye suçlanırlar mı işte onu bilemedim! Buraya kadar yazdıklarımın amacı ve üslubu sizi sıkmamıştır diye düşünmek istiyorum. Çünkü, izahı olmayanın mizahının olacağını, son yıllarda ülkemizde yaşayan bir yaş almış seçmenimiz bilir. En azından arada bir münafık gazeteye en azından bir kahvehanede göz atabildiğinde, yada muhalefet kanallarından birinde bu tür ilginç bir olayı dinlediğinde, bunun bir benzerini görmüş olabilir. Bu millet, geçmişte, ne savaşlar gördü, ne badireler atlattı, kaç kez ihtilal yaşadı, hepimiz biliyoruz. Tüm bu dönemleri gördükleri ve gördüğümüz için, hiçbir uygulama, hiç bir suçlama, hiç bir badire bu milleti ve özellikle, görmüş, geçirmiş kesimi yıldıramaz. Çünkü, müthiş bir dayanma gücü vardır, özellikle yaş almış kesimimizde…Milor olayı da,bu devasa tecrübeye bir yenisini daha ekleyeceği için, belki de kendilerini çok şanslı da kabul edebilir, halkımızın bu eski kahramanları… Aslında konu ve ürkmesi gerekenler, toplumun bu az gelirli, yoksul kesimi değil zaten. Bence, daha az görmüş, geçirmiş, az bir deneyime sahip genç yerel yöneticiler…Yani belediye başkanları…Doğal olarak hepsinin bu soruşturmadan bir pay çıkarması durumu da yok aslında.Kimseye darılmadan evinden işine, yani belediyeye giden, tatlıya tuzluya karışmayan, hiçbir icraatta bulunmayan ve yoksulluğa çare bulmanın kendisinin görevi olmadığın düşünen belediye başkanlarımız sakın korkmayın! Size kimse bir şey yapamaz.!!!
Buna karşın, İktidar partisinin bir yerel yönetiminin başkanı değilseniz, o zaman işin nereye gideceği yine de belli olmaz. Eğer, işsizlerin ailelerine, yaşlıların evlerine, gizlice yiyecek, içecek yardımı yapıyorsanız, sakın ortalarda görünmeyin. Sizi ne İmamoğlu, ne de Yavaş kurtarabilir. Özgür Özel’e de fazla güvenmeyin. O zaten görevden alınan belediye başkanlarının davalarını takip için mahkeme kapılarında çok meşgul çünkü . Sizi savunacak vakit bulamayabilir! Olsun yine de kent lokantası gibi zararlı bir icraata imza atmadığınız için, başkanlık ömrünüz giderek uzayacaktır. Sakın ola çocuklara kreş açmak için de heveslenmeyin. Yoksa , kent lokantası suçundan daha beter duruma düşersiniz. Görev alanınıza, topluma yön gösteren, faydası dokunan birini kazara da olsa sokmamanız dileğimle kolay gelsin diyorum !