Hava Durumu

O bir efsaneydi

Yazının Giriş Tarihi: 26.04.2024 14:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.04.2024 14:16

Yerine göre bir balet...Bazen avını parçalayan bir kurt...Çoğu kez başrolü oynayan bir tiyatro sanatçısıydı.Sanal dünyanın yarattığı bir futbol kahramanı da olabilirdi. Oysa adı Mesut, soyadı Şen'di... Antalya'da doğmuş, İstanbul'da bir polis memurunun oğlu olarak büyümüş ve 16 yaşında sırtına sarı kırmızılı Galatasaray formasına geçirmişti. Mesut'un yolu bir gün gezmek için geldiği Bursa'ya ve bir okul sahasına düşmüştü... Belki de kaderi değişecekti genç futbolcunun. Renk tutkusu ve Başkan Hüseyin Saitoğlu'nun kararlı davranışı,    17 yaşındaki Mesut'u sarı kırmızılı formalı Akınspor'a doğru uçurmuştu adeta... Mesut sanki başarı için yaratılmıştı. Akınspor’daki ilk yılında Bursa şampiyonluğunu kazanırlarken, bu başarıda payı büyük olmuştu. Rastlantılar, bu yetenekli gence yardımcı oluyordu. Bursaspor adı altında birleşen beş kulüp içinde Akınspor da vardı ve sarı kırmızılı formanın en iyi oyuncusu Mesut Şen böylece profesyonel oluvermişti...Hem de 3 bin lira karşılığında...Yeni kulübü Bursaspor, statüsü de 2.Lig’in profesyonel futbolcusuydu...2. Lig yeni, profesyonel futbol Bursa için yabancıydı...İzmir'de başlayan 2.Lig serüveni sezon  sonunda ancak sekizincilik getiriyordu.Buna karşın genç Mesut, üzerine düşeni fazlasıyla yapıyordu. İk sezon bu kargaşa içinde bitivermişti.Ardından, İstanbul'un Vefası ila yapılan şampiyonluk yarışı, futbol için yaratılmış Mesut'u olgunlaştırmaya başlamıştı. O sahada bambaşkaydı... Topu alışı, sürüşü, rakiplerini dans eder gibi geçişi hemen fark ediliyordu...Ligin sonları yaklaştıkça, heyecan giderek artıyor, buna karşın Vefa ila olan puan farkı ne açılıyor ne de kapanıyordu. İstanbul'da yapılan Beyoğluspor ve Kasımpaşa maçlarıda Bursaspor’un puan kayıpları, Vefa'nın şampiyonluğunu ilan etmesine neden olurken, Mesut ve arkadaşları buruk biçimde sezonu tamamlıyordu.Kaçan şampiyonluğa karşın Mesut'un başarılı ve keyif veren futbolu giderek takdir kazanıyordu. O hem yetenekli hem de futbol sevdalısıydı...Futbol için her acıya ve sakatlıklara katlanırdı.Bursaspor taraftarını ayağa kaldıran çalımlarına bir süre ara vermek zorundaydı genç Mesut...Çünkü vatani görev gelip kapıyı çalmıştı...Profesyonel ligdeki üçüncü sezonunda başarılı bir çizgi çizen ve Beyaz Grup’taki maçlarını kolayca geçen Bursaspor, genç yeteneği Mesut'un yokluğunu çok fazla hissetmemişti  ama ,A Milli Takım seçicileri, gözlerini bu yeni stara dikmişti....Ve onur veren o apolet Mesut Şen'in üniformasına takılıyor, 2.Ligden ilk kez bir futbolcu 23 yaş altındaki oyunculardan kurulu Ümit Milli Takıma çağrılıyordu.Vatani görevi nedeniyle formasından bir süre uzak kalan Mesut Şen, zaman zaman özel izinle oynuyor ve Bursaspor'a şampiyonluk yolunda katkı sağlıyordu. Bu arada Ordu Milli Takımı da O'na kapılarını açmıştı... Bursaspor ikinci Lig'de ilk kez uygulanan Play Off sistemi ile gruptan yenilgisiz çıkmasına karşın,olaylı Eskişehirspor  maçı sonrası moraller bozuluyor bunun sonucu  maçlarını üçüncü sırada tamamlıyordu. Böylece1.Lig hayali gelecek bahara kalıyordu. Belki de Mesut Şen'in silah altında oluşu  bu şansın kaçmasında etken oluyordu.1966-67 Sezonu Bursaspor için çok farklı başlamıştı...Mesut vatani görevini tamamlamış, takım yeni oyuncularla takviye edilmiş ve hazırlıklar şampiyonluk üzerine yapılmıştı...Grup içindeki birliktelik ve arkadaşlık ise üst düzeydeydi. Mesut sadece takım arkadaşlarının değil, ona hayranlık duyan taraftarın da gözbebeğiydi artık...Bu yeni ve iddialı sezona, Atatürk Stadı'nda Samsunspor yenilgisiyle başlayan ve sonraki haftalarda toparlanan Bursaspor'da, maçlar birbirini kovalarken, Mesut-Ersel kombinezonları Bursaspor'a galibiyetler getiriyor, izleyiciye de hoş anlar yaşatıyordu.  Ligin sonu yaklaştığında Bursalı futbolseverlerin heyecanı giderek artıyor, şampiyonluk şarkıları söylenmek için hazırlıklar yapılıyordu... Bu arada rakipler ölesiye direniyordu şampiyon adayına... 1967'nin sıcak bir  Haziran gününde Toprakspor'u 4-0 yenen Bursaspor, artık Türkiye 1.Ligi’nin  yeni takımıydı... Mesut Şen ise, taraftarın sevgilisi olurken kendine özel bir seyirci grubu oluşturmuştu. Bir futbolcuya gösterilen ilgi o güne değin rastlanmamış türdendi. Yetenek, seyir zevki ve futbol...Mesut bu üç kelime ile tanımlanabilirdi o günlerde. O kadar ki, rakip takım seyircileri bile o'na karşı toleranslı ve centilmendi. O günün yıldızı Mesut Şen'e gösterilen ilgi takım arkadaşları tarafından da sevgi ile izleniyor, kıskançlığın yerini adeta hayranlık alıyordu.Mesut’un klası, Ersel'in O'na yaptığı partnerlik ve diğer oyuncuların özverili mücadelesi Bursaspor'un başarısında en büyük payı alıyordu. Mesut ve arkadaşlarının çıkışı 1.Lig’de de sürüyor, en güçlü takımları bile devirmeye yetiyordu. Ağırlıklı bir takım olmaya başlayan Bursaspor, özellikle, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'a,Mesut-Ersel ikilisi ile Atatürk Stadı'nda korkulu rüya olmuştu...Rakip teknik adamlar,Mesut Şen'i nasıl marke edeceklerini kara kara düşünmeye başlamıştı.Bir Fenerbahçe maçında Mesut'un sol bek Levent'e yaptığı hareket belleklere adeta kazınmıştı.Mesut hareketi, sokaktaki çocuklara da ilham vermişti.Mesut'un topla olan yakınlığı, ona hükmetmesi diğer takımların savunma oyuncularını da zor durumda bırakıyordu. Bir Bursaspor taraftarı bu durumu anlatan çok anlamlı bir pankartı Galatasaray maçı öncesi  kapalı tribünün çatısına asmış, bu girişim yıllarca unutulmamıştı.

“Levent başın düşerse dara karşında sağ açık Mesut’u ara”

Mesut Şen'in bireysel başarısı Bursaspor'u lig ve kupada önemli yerlere getiriyor, bu arada Türkiye Kupası, de Eskişehirspor'a kaptırılıyordu...

Kupa şoku atlatıldıktan sonra, Mesut'tan yoksun kadrosuyla  Başbakanlık Kupasını,lig ikincisi  Fenerbahçe'nin elinden söke söke alıyordu Bursaspor...

Milli Takım seçicileri, Mesut Şen'in şahsında yüzlerini Anadolu'ya çevirmiş, tercihlerini İstanbul dışındaki kulüplerden yapmaya başlamışlardı.

Mesut'un kıvrak zekası, unutulmaz çalımları, arkadaşlarıyla uyumu ve Milli Takım oyuncusu oluşu, transfer dönemlerinde bu kez Bursaspor yönetimine  zor anlar yaşatıyor ve önemli rakamlara  imza konuyordu.  Mesut'un transfer bedelinin yükselmesinin iki nedeni vardı, diğer takımların teklifleri ve O'nu vermek istemeyenlerin özgül ağırlığı.Futboluyla o günün starı olan Bursaspor, Türkiye 1.Lig’in de de önemli bir takım olmasını, sürekliliği olan bir kadroya ve Mesut'un bireysel yeteneğine borçluydu adeta...Etkili futbolu , yetenek dolu hareketleri Mesut'u hızla yükseltirken o, yine sakin, mütevazı ve fedakardı. İzleyenleri adeta çılgına çeviren çalımları, büyüleyen futboluna karşın Mesut Şen'in çok çekindiği rakipleri de vardı! Para, sevgi ve şöhret... Zaman zaman mutluluklar bazen de ağır yükler getiriyordu insanoğluna... Mesut Şen de böyle bir döneme girmişti. Farklı bir yaşamı olsa da olmasa da ismi, bazı sahne sanatçılarıyla birlikte anılıyor, dedikodular alıp başını gidiyordu. Yeteneğine deneyimini de katan Mesut Şen, Bursaspor için gerçekten de büyük bir silahtı... Ama  O’nu kullanmasını bilmek de bir sanattı. Dönemin teknik direktörü Toma Kaleperoviç, bir karşılaşma öncesi kaptana adeta yalvarıyor vaatlerde bulunuyordu. Her ünlü gibi Mesut Şen'in her davranışı konu oluyordu. Farklı giyiniyordu ve  o günlerin lüks otomobili Mustang, Bursa'da sadece iki kişide vardı... Bunlardan biri de Bursasporlu Mesut'tu.Mesut'la birlikte Bursaspor da günden güne büyüyor, onuncu yaşına doğru hızla koşuyordu. İstikrarlı, başarılı ve yetenekli oyunculardan kurulu Bursaspor kadrosu artık yıpranmaya başlamıştı... Düşüş olmasa bile en azından duraklama dönemine girilmişti.

Bursaspor'a gelen ilk yabancı teknik direktör Toma Kaloperoviç, yardımcısı olarak Galatasaray'dan getirdiği unutulmaz kaptan Metin Oktay'a takımı bıraktığında, yeni ve sorunlar ile dolu bir dönem başlıyordu Mesut Şen ve yeşil beyazlı takım için...Kent neredeyse ikiye bölünmüştü...Metin Oktay'ı haklı bulanlar ve Mesut Şen'den vazgeçemeyenler...Beşiktaş'ın transfer teklifi ile de daha da büyüyen bu sorunlu  ortamda, son sözü yönetim kurulu ve başkan Şükrü Şankaya söyleyecekti ister istemez...Sonuç; Mesut Şen artık Beşiktaşlı olmuştu.

Bursa'nın gözbebeği, Türk futbolunun ender yetiştirdiği Mesut Şen, ilk gençliğini yaşadığı semte ama formasını giyemediği Beşiktaş'a bu kez çok deneyimli bir profesyonel futbolcu olarak dönüyor ve İstanbul defterini açıyordu. İlk özel maç geldiğinde Bursasporlu yöneticiler,taraftar ve Mesut Şen çok farklı duygular içindeydi.Maç boyunca ve sonunda yeşil beyazlı taraftar, ilk kez alışkanlıklarının dışına çıkıyor ve duygusal tablolar oluşturuyordu.

Futbol O'nu bırakmadan, Mesut futbolu bırakmalıydı...

Çünkü O ve futbolu  çok farklıydı... Efsane sıfatı yakıştırılan bir futbolcu bırakmasını da bilmeliydi. Mesut da böylece jübile kararı alıyordu.İlk çaldığı kapı, doğduğu ve şöhrete kavuştuğu kulüp Bursaspor'du şüphesiz. Jübile maçı yapılmış, seyirci tribünden çekilmiş, Mesut formasını çıkarmış ve sessizlik Atatürk stadı çatısına çökmüştü... Yeni bir yaşam, farklı bir dönem başlıyordu O'nun için...Bursaspor'daki son yılında Metin Oktay ile Mesut Şen iki efsane olarak yan yana duramamış, o da kulüp değiştirmişti. Şöhret, futbolculuk sonrası çaresiz bir hastalığa dönüşüyordu çünkü... Yıllar sonra taçsız kral Metin Oktay da, bu hastalığa yenik düşmüş, elim bir trafik kazasında dünyadan göçüp gitmişti.Alışmak zordu bu yeni yaşama... Her şeye rağmen, Mesut Şen her zamanki telaşsız, sakin davranışlarını sergiliyor, bu yeni dönemin de üstesinden geliyordu...Bu dönemde  evleniyor, kendine yeni bir dünya kuruyordu.

Futboldan kopması imkansızdı...Antrenörlük deneyimi vazgeçilmezdi O'nun için... Ama sadece vazgeçilmezdi. Hiç bir zaman antrenörlüğü futbolculuğunun önüne geçemedi. Mesut Şen de geçmesine izin vermedi. Çünkü, onun unutulmaz futbolculuğu, bugün bile ancak dünya starlarıyla eşdeğer klasıyla anılmalıydı.

Öyle de oldu. Çok az futbolcu için gösterilen sevgi,saygı ve hayranlık Mesut Şen'den esirgenmemişti. Futbolu bıraktıktan yıllar sonra, Bursaspor'a öz kaynak sponsoru olan Sunways şirketi, uçaklarından birine O'nun ismini vermişti.

O'nu bıkmadan keyifle yıllarca izleyenler, takım arkadaşları bir soruyu sormadan edemiyorlardı; Mesut bugünün futbolunda neler  yapabilirdi ?

O bir balet, o bir futbol yıldızıydı...Oynarken, sevenlerini mutlu etti.

Sonra da sessizce köşesine çekildi. Onu tanımlayan cümleler eşsizdi, benzersizdi... Daha da önemlisi, kendini tanımlaması istendiğinde, rakiplerine yaptığı  gibi bu soruyu da kolayca geçmesini bilmişti. Çünkü o bir yaşayan efsaneydi.... Yıllar sonra yaşama veda etse de, O yine bir efsaneydi !

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.