Osmanlı’da kent yönetimleri, geçen yüzyılın başından beri tartışıldı ve bir temele oturtulmaya çalışıldı.Beldelere büyük önem veren beyler ve daha sonra padişahlar, tarihe damga vurmak anlamında yerleşim yerlerini kadılara emanet etti. Bir süre sonra muhtesip denilen kadıların yardımcısı ve belde hizmetlerinden sorumlu bir yönetici biçimi ortaya çıktı.
Osmanlı’nın fethettiği yeni yerleşim birimlerinde bu uygulama devam ederken, 1502 yılında “Kanunname-i İhtisabı Bursa”, Sultan II. Beyazıt tarafından yürürlüğe kondu.Türk Standartları Enstitüsü başkanlarından Yılmaz Arıyorük’ün ifadesiyle Kanunname-i İhtisab-ı Bursa, dünyanın bugünkü anlamda ilk standardı ve Bursa Belediye Kanunu niteliği taşıyordu.
Raif Kaplanoğlu (Tarihçi/ Araştırmacı-Yazar): “Bu kanunname, Türkiye’deki ilk belediye kanunnamesi ya da ilk standart organizasyonu olarak görülebilir. Osmanlı Devleti’nin kurulduğu bir yer olduğu için tabii ilk kanunlar, ilk kurallar da Bursa’da oluşuyor.”
Yüzyıllarla birlikte belde yönetimlerindeki hizmet ve anlayış da değişmişti, doğal olarak... Bundan tam 521 yıl önce standartla tanışan yeşil Bursa, aradan geçen bu süreçte ne gibi değişimler yaşadı, nasıl biçim değiştirdi, her karış toprağında neler gizlendi?..Zaman tüneline girelim ve muhtesiplerden reislere, onlardan vali ve belediye başkanlarına geçişi yaşayalım...
Araştırmacı Kazım Baykal’a göre, Bursa’da belediye teşkilatı 1867’de kuruluyordu. Ancak yapılan araştırmalarda başkan ve meclis üyelerinin isimlerine ulaşılamıyor. Gazeteci-Yazar Yılmaz Akkılıç, bunu karine göstererek, kuruluşu 1871 olarak belirliyor..Belediye yönetimlerini oluşturan meclis üyeleri; 25 yaşını geçen, Türkçe bilen ve yılda en az 50 kuruş emlak vergisi ödeyen kişiler arasından seçilir, valiler de üyelerden birini başkan olarak atardı. Meclis üyelerinin önemli bir bölümü azınlık temsilcilerinden oluşurdu.Bursa’da belediyeciliğin kuruluşu olarak 1871 tarihi belirlenmesine karşın, bu tarihten kısa bir süre önce bayındırlık anlamında kent, bazı kazanımlara kavuştu.1862’de Anadolu Sağ Kol Müfettişliği’ne getirilen Ahmet Vefik Paşa, 1855 depreminin izlerini silmeye çalışan Bursa’ya, yetkisi dahilinde bir dizi hizmet getirdi. Bu dönemde Bursa-Gemlik karayolu, Yeşil ve Emirsultan ile Hisar semtini merkeze bağlayan caddeler ve Atatürk Caddesi’nin Ulucami bölümü yapıldı. Gariptir ki Bursa eşrafının şikayeti üzerine Ahmet Vefik Paşa, müfettişlikten alındı.
Kısa bir süre Başvekillik görevi yapan ve Meclis-i Mebusan’ın kapatma kararını uygulamak zorunda kalan Ahmet Vefik Paşa, 1879’da bu kez Bursa Valiliği’ne atandı.Başta hastane ve belediye binalarının yapımı olmak üzere çok sayıda cadde açtıran Ahmet Vefik Paşa, göçmenlere yer tahsis ederek dönemin önemli hizmetlerinden birini verdi. Bu arada, İstanbul dışında ilk tiyatroyu kuran Ahmet Vefik Paşa, 1882 yılında şikayetler üzerine bir kez daha görevden alındı.
Cumhuriyet’in ilanından 1930’a kadar, bu sistemin dışına çıkılmadan oluşturulan yasalarla yönetildi vilayetler...3 Nisan 1930 tarihinde yürürlüğe giren 1580 sayılı kanunla çağdaş belediyecilik anlamında önemli adımlar atılırken, kadınlar seçme ve seçilme hakkına kavuştu.Yeni yasaya göre, yine belediye meclisi üyeleri seçildi ve belediye reisini valiler atamaya devam etti.1930 yılında çıkarılan yeni belediye yasası, ilk meyvesini Bursa’da verirken, tarihler 14 Kasım 1934’ü gösteriyordu.
Belediye Meclisi’ne seçilmeyi başaran Zehra Budunç, bu kez Meclis’teki oylamayla Reis Muavinliği’ne getiriliyor ve Türkiye’de bir ilk gerçekleşiyordu.
Tek parti ve Atatürk’ün ölümüne kadar olan dönemde, kentlerin imarı ve gelişimi, belediye başkanı olmasına karşın, valiler tarafından ifa ediliyordu.
Bu nedenle İpekiş, Gemlik Sunğipek ve Merinos gibi fabrikalar ile Çelik Palas Oteli, merkezi idare tarafından inşa edilirken, kent yeni bir kimliğe bürünüyordu.1 ve 2 şubat 1938’de önce Sunğipek’i, ardından da Merinos fabrikasını hizmete açan Atatürk, Çelik Palas Oteli’ndeki ağırlamadan mutlu olarak, bir mektup kaleme alıyor ve dönemin Belediye Başkanı Neşet Kiper’e teşekkür ederken, oteldeki 34 bin 840 lira tutarındaki hissesi ile bahçesindeki köşkü Bursa Belediyesi’ne hibe ediyordu. Atatürk’ün bu davranışı, Cumhuriyet döneminde, yerel yönetimlerin öneminin altını çizen bir mesaj niteliği taşıyordu.
Efsane Vali Haşim İşcan
Cumhuriyet döneminin ilk yarısında ve tek parti döneminin sonunda vali olarak iz bırakan Haşim İşcan da Ahmet Vefik Paşa gibi, yatırımlara imza atıyordu.
Niyazi Menteş (Gazeteci-Yazar): “Ahmet Vefik Paşa’dan sonra Haşim İşcan, Bursa’da ikinci efsane vali. Haşim İşcan tek parti döneminde bunları yaptı. Herhalde demokrasi döneminde olsaydı, bunları yapamayacaktı.
Dar bir Atatürk Caddesi vardı. Bursa’da tribünlü bir stadyum yoktu. Bursa’da Bir hastane yoktu, hastane bugünkü hastanenin karşısında, barakalar içinde kovboy kasabası gibi bir yerdi. Haşim İşcan’a Bursalılar aynı zamanda Vali Paşa derlerdi. Neden diye babama sordum. ‘Haşim İşcan direkt İsmet Paşa’ya bağlı’ dedi.”Güçlü Vali İşcan, finansman bulma yöntemleriyle de dikkati çekiyordu.Niyazi Menteş : “Esnafı dolaşır, ne verirse alırdı.” Vatandaştan aldığı bağışlarla yatırım yapan Haşim İşcan, 1950 seçimleri sonrası, daha önce görev yapan Ahmet Vefik Paşa’nın akıbetine uğruyor ve görevden alınıyordu. Niyazi Menteş: “Demokrat Parti Haşim İşcan’a tek parti döneminin diktatör valisi gözüyle baktı. 14 Mayıs 1950 seçimlerinden 17 ya da 20 gün sonra görevden alındı.”
5 yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre görev yapan İşcan’ın görevden alınışında halk arasındaki ilginç dedikodular da rol oynuyordu.
Niyazi Menteş: “Vali Köşkü’nün içinde Haşim İşcan tavuk besliyor. Kümese 100 voltluk ampul takmış. Bu dedikodu oldu. Biz vergi vereceğiz. Vali Paşa 100 voltluk ampulle tavuk besleyecek,dendi. Atatürk Caddesi genişletme çalışmaları başladığı zaman Bursa eşrafı ayağa kalktı. Vali Paşa burada at mı koşturacak, dediler.Yeniliği kabul etmeyen bir tarafımız var.”
Peki, İşcan’ın icraatlarından rahatsız olan kesim halk mıydı, değil miydi?
Necati Akgün/ Gazeteci -yazar). “Halk değil particiler rahatsız oldu.”
14 Eylül 1945’ten 1 Ağustos 1950 tarihine kadar süren bu dönemde valilik yapan ve belediye başkanlığı yetkisini elinde bulunduran Haşim İşcan, özellikle Balkanlar’dan gelen göçmenlerin iskan edilmesinde önemli bir rol oynadı.
Meclis üyelerinden Fahri Batıca, Belediye Başkanı makamında olmasına karşın, yasanın verdiği yetki ile yatırımlardaki son sözü İşcan söylüyordu.
merkezi hükümetin desteğiyle bayındırlık hizmetlerini gerçekleştiren İşcan’ın imzasını taşıyan projeler arasında; Valilik konutu, Memleket Hastanesi, Atatürk Stadyumu, şu an Osmangazi Kaymakamlığı olarak kullanılan Haşim İşcan İlkokulu, Setbaşı Vergi Dairesi, Ticaret Lisesi, Uludağ Sanatoryumu, Demirtaş Paşa ve Süleyman Çelebi türbeleri sayılabilir.
Bu yapılar işlevlerinin yanı sıra, mimari tarzlarıyla da dikkat çekiyordu.
Niyazi Menteş: “Haşim İşcan’ın kurmayları vardı, kurmayları mühendisler heyetiydi. Tek tip proje tahminime göre Ankara’dan geliyordu.”
Haşim İşcan’ın 5 yıla sığdırdığı bayındırlık hizmetleri içinde Atatürk Caddesi’nin genişletilmesi, iki adet sebze hali binası, Çelik Palas Oteli’nin yeni bölümünün inşası, Merinos fabrikası ilave tesisleri ve lojmanları, Irgandı Köprüsü’nün onarımı, içme suyu şebekesinin yenilenmesi dikkat çekiciydi.
Bir anlamda Bursa’nın mimari kimliği kısa süre içinde değişmişti...
14 Mayıs 1950 seçimleri yönetim kadrolarını büyük ölçüde değişime uğratırken, Haşim İşcan’ın yerine, önce Hilmi İncesulu, ardından da Cahit Ortaç atanıyordu.
NOT: Gelecek hafta 1950-60 arasında Bursa’da belediyecilik ve uygulayıcısı Reşat Oyal’ın icraatlarını anlatacağız.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Osmanlı’dan günümüze Bursa yerel yönetimi
Osmanlı’da kent yönetimleri, geçen yüzyılın başından beri tartışıldı ve bir temele oturtulmaya çalışıldı.Beldelere büyük önem veren beyler ve daha sonra padişahlar, tarihe damga vurmak anlamında yerleşim yerlerini kadılara emanet etti. Bir süre sonra muhtesip denilen kadıların yardımcısı ve belde hizmetlerinden sorumlu bir yönetici biçimi ortaya çıktı.
Osmanlı’nın fethettiği yeni yerleşim birimlerinde bu uygulama devam ederken, 1502 yılında “Kanunname-i İhtisabı Bursa”, Sultan II. Beyazıt tarafından yürürlüğe kondu.Türk Standartları Enstitüsü başkanlarından Yılmaz Arıyorük’ün ifadesiyle Kanunname-i İhtisab-ı Bursa, dünyanın bugünkü anlamda ilk standardı ve Bursa Belediye Kanunu niteliği taşıyordu.
Raif Kaplanoğlu (Tarihçi/ Araştırmacı-Yazar): “Bu kanunname, Türkiye’deki ilk belediye kanunnamesi ya da ilk standart organizasyonu olarak görülebilir. Osmanlı Devleti’nin kurulduğu bir yer olduğu için tabii ilk kanunlar, ilk kurallar da Bursa’da oluşuyor.”
Yüzyıllarla birlikte belde yönetimlerindeki hizmet ve anlayış da değişmişti, doğal olarak... Bundan tam 521 yıl önce standartla tanışan yeşil Bursa, aradan geçen bu süreçte ne gibi değişimler yaşadı, nasıl biçim değiştirdi, her karış toprağında neler gizlendi?..Zaman tüneline girelim ve muhtesiplerden reislere, onlardan vali ve belediye başkanlarına geçişi yaşayalım...
Araştırmacı Kazım Baykal’a göre, Bursa’da belediye teşkilatı 1867’de kuruluyordu. Ancak yapılan araştırmalarda başkan ve meclis üyelerinin isimlerine ulaşılamıyor. Gazeteci-Yazar Yılmaz Akkılıç, bunu karine göstererek, kuruluşu 1871 olarak belirliyor..Belediye yönetimlerini oluşturan meclis üyeleri; 25 yaşını geçen, Türkçe bilen ve yılda en az 50 kuruş emlak vergisi ödeyen kişiler arasından seçilir, valiler de üyelerden birini başkan olarak atardı. Meclis üyelerinin önemli bir bölümü azınlık temsilcilerinden oluşurdu.Bursa’da belediyeciliğin kuruluşu olarak 1871 tarihi belirlenmesine karşın, bu tarihten kısa bir süre önce bayındırlık anlamında kent, bazı kazanımlara kavuştu.1862’de Anadolu Sağ Kol Müfettişliği’ne getirilen Ahmet Vefik Paşa, 1855 depreminin izlerini silmeye çalışan Bursa’ya, yetkisi dahilinde bir dizi hizmet getirdi. Bu dönemde Bursa-Gemlik karayolu, Yeşil ve Emirsultan ile Hisar semtini merkeze bağlayan caddeler ve Atatürk Caddesi’nin Ulucami bölümü yapıldı. Gariptir ki Bursa eşrafının şikayeti üzerine Ahmet Vefik Paşa, müfettişlikten alındı.
Kısa bir süre Başvekillik görevi yapan ve Meclis-i Mebusan’ın kapatma kararını uygulamak zorunda kalan Ahmet Vefik Paşa, 1879’da bu kez Bursa Valiliği’ne atandı.Başta hastane ve belediye binalarının yapımı olmak üzere çok sayıda cadde açtıran Ahmet Vefik Paşa, göçmenlere yer tahsis ederek dönemin önemli hizmetlerinden birini verdi. Bu arada, İstanbul dışında ilk tiyatroyu kuran Ahmet Vefik Paşa, 1882 yılında şikayetler üzerine bir kez daha görevden alındı.
Cumhuriyet’in ilanından 1930’a kadar, bu sistemin dışına çıkılmadan oluşturulan yasalarla yönetildi vilayetler...3 Nisan 1930 tarihinde yürürlüğe giren 1580 sayılı kanunla çağdaş belediyecilik anlamında önemli adımlar atılırken, kadınlar seçme ve seçilme hakkına kavuştu.Yeni yasaya göre, yine belediye meclisi üyeleri seçildi ve belediye reisini valiler atamaya devam etti.1930 yılında çıkarılan yeni belediye yasası, ilk meyvesini Bursa’da verirken, tarihler 14 Kasım 1934’ü gösteriyordu.
Belediye Meclisi’ne seçilmeyi başaran Zehra Budunç, bu kez Meclis’teki oylamayla Reis Muavinliği’ne getiriliyor ve Türkiye’de bir ilk gerçekleşiyordu.
Tek parti ve Atatürk’ün ölümüne kadar olan dönemde, kentlerin imarı ve gelişimi, belediye başkanı olmasına karşın, valiler tarafından ifa ediliyordu.
Bu nedenle İpekiş, Gemlik Sunğipek ve Merinos gibi fabrikalar ile Çelik Palas Oteli, merkezi idare tarafından inşa edilirken, kent yeni bir kimliğe bürünüyordu.1 ve 2 şubat 1938’de önce Sunğipek’i, ardından da Merinos fabrikasını hizmete açan Atatürk, Çelik Palas Oteli’ndeki ağırlamadan mutlu olarak, bir mektup kaleme alıyor ve dönemin Belediye Başkanı Neşet Kiper’e teşekkür ederken, oteldeki 34 bin 840 lira tutarındaki hissesi ile bahçesindeki köşkü Bursa Belediyesi’ne hibe ediyordu. Atatürk’ün bu davranışı, Cumhuriyet döneminde, yerel yönetimlerin öneminin altını çizen bir mesaj niteliği taşıyordu.
Efsane Vali Haşim İşcan
Cumhuriyet döneminin ilk yarısında ve tek parti döneminin sonunda vali olarak iz bırakan Haşim İşcan da Ahmet Vefik Paşa gibi, yatırımlara imza atıyordu.
Niyazi Menteş (Gazeteci-Yazar): “Ahmet Vefik Paşa’dan sonra Haşim İşcan, Bursa’da ikinci efsane vali. Haşim İşcan tek parti döneminde bunları yaptı. Herhalde demokrasi döneminde olsaydı, bunları yapamayacaktı.
Dar bir Atatürk Caddesi vardı. Bursa’da tribünlü bir stadyum yoktu. Bursa’da Bir hastane yoktu, hastane bugünkü hastanenin karşısında, barakalar içinde kovboy kasabası gibi bir yerdi. Haşim İşcan’a Bursalılar aynı zamanda Vali Paşa derlerdi. Neden diye babama sordum. ‘Haşim İşcan direkt İsmet Paşa’ya bağlı’ dedi.”Güçlü Vali İşcan, finansman bulma yöntemleriyle de dikkati çekiyordu.Niyazi Menteş : “Esnafı dolaşır, ne verirse alırdı.” Vatandaştan aldığı bağışlarla yatırım yapan Haşim İşcan, 1950 seçimleri sonrası, daha önce görev yapan Ahmet Vefik Paşa’nın akıbetine uğruyor ve görevden alınıyordu. Niyazi Menteş: “Demokrat Parti Haşim İşcan’a tek parti döneminin diktatör valisi gözüyle baktı. 14 Mayıs 1950 seçimlerinden 17 ya da 20 gün sonra görevden alındı.”
5 yıl gibi uzun sayılabilecek bir süre görev yapan İşcan’ın görevden alınışında halk arasındaki ilginç dedikodular da rol oynuyordu.
Niyazi Menteş: “Vali Köşkü’nün içinde Haşim İşcan tavuk besliyor. Kümese 100 voltluk ampul takmış. Bu dedikodu oldu. Biz vergi vereceğiz. Vali Paşa 100 voltluk ampulle tavuk besleyecek,dendi. Atatürk Caddesi genişletme çalışmaları başladığı zaman Bursa eşrafı ayağa kalktı. Vali Paşa burada at mı koşturacak, dediler.Yeniliği kabul etmeyen bir tarafımız var.”
Peki, İşcan’ın icraatlarından rahatsız olan kesim halk mıydı, değil miydi?
Necati Akgün/ Gazeteci -yazar). “Halk değil particiler rahatsız oldu.”
14 Eylül 1945’ten 1 Ağustos 1950 tarihine kadar süren bu dönemde valilik yapan ve belediye başkanlığı yetkisini elinde bulunduran Haşim İşcan, özellikle Balkanlar’dan gelen göçmenlerin iskan edilmesinde önemli bir rol oynadı.
Meclis üyelerinden Fahri Batıca, Belediye Başkanı makamında olmasına karşın, yasanın verdiği yetki ile yatırımlardaki son sözü İşcan söylüyordu.
merkezi hükümetin desteğiyle bayındırlık hizmetlerini gerçekleştiren İşcan’ın imzasını taşıyan projeler arasında; Valilik konutu, Memleket Hastanesi, Atatürk Stadyumu, şu an Osmangazi Kaymakamlığı olarak kullanılan Haşim İşcan İlkokulu, Setbaşı Vergi Dairesi, Ticaret Lisesi, Uludağ Sanatoryumu, Demirtaş Paşa ve Süleyman Çelebi türbeleri sayılabilir.
Bu yapılar işlevlerinin yanı sıra, mimari tarzlarıyla da dikkat çekiyordu.
Niyazi Menteş: “Haşim İşcan’ın kurmayları vardı, kurmayları mühendisler heyetiydi. Tek tip proje tahminime göre Ankara’dan geliyordu.”
Haşim İşcan’ın 5 yıla sığdırdığı bayındırlık hizmetleri içinde Atatürk Caddesi’nin genişletilmesi, iki adet sebze hali binası, Çelik Palas Oteli’nin yeni bölümünün inşası, Merinos fabrikası ilave tesisleri ve lojmanları, Irgandı Köprüsü’nün onarımı, içme suyu şebekesinin yenilenmesi dikkat çekiciydi.
Bir anlamda Bursa’nın mimari kimliği kısa süre içinde değişmişti...
14 Mayıs 1950 seçimleri yönetim kadrolarını büyük ölçüde değişime uğratırken, Haşim İşcan’ın yerine, önce Hilmi İncesulu, ardından da Cahit Ortaç atanıyordu.
NOT: Gelecek hafta 1950-60 arasında Bursa’da belediyecilik ve uygulayıcısı Reşat Oyal’ın icraatlarını anlatacağız.