Hava Durumu

Siyasetin mizahı ve yapılamayan izahı !

Yazının Giriş Tarihi: 28.03.2024 18:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2024 18:40

Sandığa gitmemize çok az zaman kaldı. Bundan sonra söyleneceklerin pek de hükmü yok. Bu nedenle seçim yasaklarına takılmamak ve de gülerken düşünmek için geçmişte yaşadığım, duyduğum ve okuduğum,  bazı siyasi olayları anlatmak istiyorum. Bu günlerde sinirleri gerilen dostlarımız varsa okuduktan sonra belki gevşerler diye düşünüyorum…Önce gördüğüm, bazen duyduğum veya direkt  karşılaştığım olaylar  ile başlamayı uygun buldum.

Bagajda bir seçim sandığı ve misafirlikte unutulan bir eş !

İnsan belirli bir yaşa geldiğinde, gördüğü ilginç olayların sayısı da fazla oluyor. Olayın kahramanı,  doksanlarda sürekli beraber olduğumuz siyaset meraklısı arkadaşım. Yerel siyasette başta olan ya da başa oynayan bir partinin en sadık üyelerinden… Kulağı, parti büyüklerinden gelecek telefon çağrısında sürekli… Yine öyle bir akşam, gelen bir telefon ve arkadaşımız  bir yakının evinde misafir. Acil partiye gitmesi gerekiyor, çünkü mahalle delegeleri belirlenecek…Hemen toparlanıp izin isteyerek evden çıkıyor. Saatler süren çalışma bitiyor gece yarısını geçtiği anlarda… Yorgun biçimde evine gidiyor ve hemen uyuyor. Sabahleyin kalkıyor ama eşi yanında yok.

Bir gece önce bıraktığı bir yakının evinde mecburen yatıya kalmış kadıncağız. Şimdi bu olayı hatırlattığımızda, “Parti aşkı varsa, her şeyin önüne geçer” diyor kısık sesle ! Yine aynı arkadaşımız, petekteki en çalışkan arı gibi partisinde…İl başkanlığı için delege seçimi var bu kez... Yine uzun saatler seçim sonucu bekleniyor ve sandıklar kapanıyor. Partinin en önemli ağabeyi, vekillik sıfatı da var, bizim arkadaşı gizlice topluluktan çekip alıyor ve görevi veriyor.

“Al  bu ilk sandığı arabanın bagajına bırak. Neme lazım, bu muhalifler çalıverir, ortada kalmayalım.” Emir büyük bir sadakatle anlaşılıyor ve ortalık yatışınca sandık yerine konuyor. İşte böyle dostlar, siyaset damarlardaki kan gibi önemli hale gelince, sandık çalmak ya da koruma bile yapılabiliyordu geçmişte… Nerde o günler?

Bakanlık beklerken vekillik kaçıyor

Bir büyük sanayi kentinin iki önemli siması…Aynı zamanda kentin lokomotifi iki adam. Yaşları da ilerlemiş üstelik, ama bir amaçları var; üst düzey politika yapmak ve  önce milletvekili, sonra da bakan olmak…Bir ihtilal sonrası, yeni partiler kuruluyor. Biri daha güçlü gibi partilerin... İşte o iki yaşlı patron önce üye oluyor bu güçlü partiye… Seçim yaklaşırken de el yükseltiyor  ve beklentilerini bakanlık seviyesine getiriyorlar. Adaylık başvurusu için Ankara’ya özel uçak ile gidecekler. Yanlarına da becerikli ve  birikimli bir yöneticiyi almışlar. Kısa süren hava yolculuğu sırasında biri diğerine “Ağabey, bizi bakan yapar mı bu adam?” diye soruyor. Daha deneyimli  ve yaş almış olan evet anlamında  başını sallıyor…Soruyu soran patron daha da ileri giderek “Bakarsın,  başkan seni sanayi, beni de ticaret bakanı yapıverir be, hee ne dersin? Arkadaşı yine sakin ve başını sallamakla yetiniyor. Dönüş yapılıyor ve beklemeye başlıyorlar vekil listelerini…Açıklama,  bulundukları kente tez ulaşıyor. Sonuç: her ikisi de milletvekili adayı bile yapılmamıştır. Ne yapsınlar gülüşür geçerler. Onlara eşlik eden deneyimli yönetici de bir arkadaşına bunu anlatırken, “ O bey var ya bakanlık bekleyen aslında, en büyük isteği öldüğünde tabutun üzerine Türk bayrağı konmasıydı.”

Aradan yıllar geçer ama iş değişmiş, her ikisi de vekil olmuştur bu ilginç ikilinin… O vekilliğe çok istekli olan patronu,  ölüm vekilken yakalar ve tabutunun üzerinde  bayrak örtülür. Biraz hüzünlü oldu ama gerçek olan da bu ve siyasetin cazibesi değil mi ?

Şaşırtan seçim vaadi

Yaklaşık on beş yıl önceydi sanırım…Bir belediye başkan adayı ile, haftalık ekonomi gazetesi için söyleşi yapacağım randevu istedim. İlk kez başkan adayı olan politikacı kısa bir cümle ile “Fotoğraf çekimi için stüdyodayım, oraya gel”  dedi. Vardığımda, saçı falan düzeltiliyor, biraz da makyaj yapılıyordu. Doğal olarak sordum “ Başkan olursanız neler yapacaksınız, veya ilk adımınız ne olur? Böyle bir soruydu sanırım…

Soruyu yönelttim, bekliyeceğim, ama cevap dört yada beş saniyede hemen geldi

“ Yapan yapmış zaten beyaa…” Kahramanımız o seçimden günümüze kadar görevde kaldı ve şimdi yine aday.

Kaçak yapılar seçim kozu olur mu ?

Yine bir yerel seçim öncesi…Bursa’daki yarış nefes nefese geçiyor. En az üç parti başa baş gidiyor kazanma şansında…Buna dair, partilerin konumu ve seçmen nezdinde yerini sorgulayan bir makale yazmıştım o günkü çalıştığım gazetede…Bu arada aday ve yöneticiler medyamızdaki programlara  da geliyorlar. Radyo veya TV ekranında görünüyorlar. Yine öyle bir gün ve medyada çalışırken, radyomuzun sesi kulağıma çalındı. Bir partinin il başkanı benim adımı vererek “ Yazarınız gazetenizde yazmış, bizim belediye başkanı arkadaşımız o bölgede adeta kaçak şehir kurdu. Her zaman için  o ilçede seçimi kazanır.” Kulaklarıma inanamadım denir ya, işte öyle bir durum. Nasıl olur da yasaları çiğneyerek oluşturulan kaçak ev sakinleri bir partiye seçim kazandırır diye  düşündüm. Seçim sonuçlandı ve doğal sonuç, o parti  tüm belediyeleri kaybetti. Tek neden bu olmasa da, bu çarpık anlayış bir fayda sağlamamıştı.Bu olay bana bir gerçeği fısıldadı;“Politikada her şey mubah kabul edilebiliyor.” Bu olayın da hüzünlü bir yanı var. Söz konusu il başkanı ve belediye başkanı genç yaşta aramızdan ayrıldılar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.