Tarih 8 Mart 2003…Yer Siirt merkez…Şehrin futbol takımının başında teknik direktörü Kemal Batmaz ve kulüp müdürü Bursalı Metin Olçum var. İkisi de eski arkadaşım. Ben de o gün onların kaldığı lojmandayım. Buradaki ilginç seçimi izlemek için arkadaşlarım ile konuşarak ve onların daveti ile olay mahallindeyim ! Öğleye doğru antrenman sahasındayız. Bir süre çalışmayı izledim. Bu arada Batmaz antrenmanı durdurdu ve futbolcular ile birlikte toplandı. Karşıdan da önemli bir grup geliyordu sanki seçime dair... Saha ortasındaki bu küçük oturuma ben de dahil oldum. Gelen grubun başında Siirtli Egemen Bağış vardı. Yanındakilerden iki üç kişiyi tanıdım. Çünkü onlar da Bursa’dan gelmişti. Cüneyt Karlık ve iki arkadaşı idi bu küçük grup. Bir süre sonra Kemal Batmaz beni Egemen Bağış ile tanıştırdı ve Bursalı ve gazeteci olduğumu belirtti… Bağış da, seçim için gereken girişimlerin yapıldığını, bu nedenle bir gün önce Başbakan Abdullah Gül’ün döndüğünü söyledi. Sonra da ekledi. “Burada bir sorun yok, seçimi üç sıfır alıyoruz. Ben de bu gün döneceğim ve Sayın Abdullah Gül ile dış politika yönünde bir çalışmamız olacak. Seçim sonucunu beklemeye de gerek yok” gibi bir cümle sarf etti.Sonra da bana dönerek “ Gazeteci Levent Gencelli’yi tanır mısın? Bacanağım olur” dedi.

Ben de sözü havada kaparak, “Levent’i tanımaz mıyım, arkadaşım, ama onu şöyle bir kenara alalım, kayın pederiniz sanayici Mehmet Şener de benim mahalle komşumdu. Ama şimdi başka bir semte taşındılar.” diye yanıt verdim.

Kısa bir sessizlikten sonra Egemen Bağış ve arkadaşları sahadan ayrıldı. Ertesi gün ilginç bir seçim başladı Siirt’te…Bir otobüs megafonla çağrı yaparak halkı oy kullanmaya davet ediyordu. Çağrıyı yapan da Sakaryalı eski bir cazgırmış meğer… Neyse konumuz bu değil. Ertesi gün ben ve arkadaşlarım Siirt’ten ayrıldık ve birlikte Diyarbakırspor-Bursaspor maçını izlemek için Fadıl beyin üretimi olan bir araca bindik!. Yolda seçimden dönenlere rastladıkça, Siirtli yönetici arkadaşlardan biri, “Bu ilçe beyaz tırnak sloganı yayıyordu, ne oldu ki, hepsi oy atmış dönüyorlar.” dedi ama araçtaki hiç birimizden bir ses çıkmadı nedense… Bu garip seçimin sonucu da aynı gün ve çok çabuk alındı zaten… Sonuca değinmeden,bu iptalin nasıl ve neden yapıldığını seçimin öncesi ve sonrasına dair gelişmeleri de aktarayım istedim.

Siirt seçimi nasıl iptal oldu?

Adalet ve Kalkınma Partisi, Siirt’in in Pervari ilçesine bağlı Doğanköy'de sandık kurullarının oluşturulmaması ve bir sandığın kırılması nedeniyle bu ildeki seçimlerin iptali için Yüksek Seçim Kurulu’na başvuruyor. Başvuruyu haklı bulan YSK, 2 Aralık 2002 tarihinde, Siirt'teki seçim sonuçları iptal ederek bu seçim çevresindeki seçimlerin yenilenmesine karar veriyor. İptal kararıyla,

3 Kasım'daki seçimde Siirt'ten milletvekili seçilen, AK Partili Mervan Gül, CHP'li Ekrem Bilek ile bağımsız Fadıl Akgündüz'ün (Jet Fadıl) üyelikleri de düşürülüyor. Siirt'te yapılacak ara seçim öncesinde Deniz Baykal

liderliğindeki CHP'nin desteği ve marifeti ile (!) yapılan Anayasa değişikliği

(O sırada TBMM’de sadece iki parti temsil ediliyordu. Diğerleri barajı aşamamıştı) sonucu, Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki engel kaldırılıyor. 9 Mart 2003'te yenilenen ve yalnızca 4 partinin katıldığı bu seçimde, Adalet ve Kalkınma Partisi böylece Siirt’teki 3 milletvekilliğini de kazanıyor. Aynen Egemen Bağış’ın bir gün önce söylediği, ya da tahmin ettiği gibi !, Böylece Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milletvekili sayısı 365'e yükselirken, Cumhuriyet Halk Partisi'nin milletvekili sayısı 177'ye, bağımsızların sayısı ise 8'e geriliyor. Erdoğan da bir Siirt adayı üç milletvekilinden biri olarak seçiliyor. Masal da burada bitiyor!

Pardon bitmiyor… İşte o ilginç ve Türkiye’nin yirmi küsur yıllık tarihine belirleyecek seçimin kahramanlarından Egemen Bağış, şu anda oyundan çıkmış/çıkarılmış gibi…Acaba neden? Çünkü Prag Büyükelçisi iken, yerine Metin Feyzioğlu atandı. Kendisi için henüz bir yer seçilmedi sanırım !

Nereden nereye… Seçim kazandıran eski dost kızağa çekilirken, Cumhurbaşkanı ile Barolar Birliği Başkanıyken kavga eden ise, Prag’a büyükelçi olarak atanıyor. Belli olmaz Bağış eğer “bağışlanırsa!” Şam’a elçi olarak bile gidebilir! Bundan iyisi Şam da kayısı olabilir ancak…Bu rejim buna çok uygun.Yaptığı hata veya suçu neyse, herhalde büyük olmalı ki, önce yurt dışına tayin, sonra da devre dışına talim…Oysa Bağış öyle düşünmüyor.

Çünkü kendi açıklamasına göre Egemen Bağış, Prag’da “hakara makara” yapmamış ve ticari anlamda iki ülkenin işbirliğini ve karşılıklı ticaretini artırmış. Üstelik bu mülakatı da SÖZCÜ Gazetesi’ne vermiş.

Ne ilginç değil mi ? Nereden, nereye…Zaman insana her şeyi gösteriyor ve bu anıdaki gibi bazen 21 yıl öncesini de bu gün gibi hatırlatıveriyor…