İçinde bulunduğumuz bu günün önemi nedir diye ilk gördüğümüz genç ya da olgun veya yaşlı birine sorsak büyük olasılıkla “Gençlik ve Spor Bayramı” yanıtını alırız. Ya da Atatürk’ün Samsun’a çıkışı diye yanıt veren de olacaktır. Bu da çok doğal. Ama çocukluktan ergenliğe geçmek üzere olan geleceğin büyüklerine, bu günün önemi tam anlatılmadıkça ve de giderek bu konu daha da hafife alındıkça, yaşadığımız bu toprak ve olanakların kıymetini anlatamayız. Çünkü, bizden önceki kuşaklar ve bizim öğrencilik dönemlerinde bile bu günkünden daha fazla önemsenirdi 19 Mayıs günleri… Bu gün makalemi işte bu öneme vurgu yapacak şekilde düzenledim. Bazı dostlarıma göre, anlatımlarımın uzun olduğu konusunda eleştiri alsam da, ben böyle günlerde daha bir titizleniyor ve ayrıntılı biçimde konuya açıklık getirmek istiyorum.
Gazi Mustafa Kemal Samsun’a nasıl çıktı?
Önce bu güne dair kısa tanımlaya bakarak şu cümle yeterli olacaktır.
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bu önemli olay, İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün olarak kabul edilir. Yanı sıra Atatürk bu bayramı Türk gençliğine de armağan etmiştir. Bu güne dair kısa tanımlama aynen böyledir. Ama bu çıkışın gerçekleri bir o kadar ve daha fazla önem taşır. Mustafa Kemal’in bu yeni görevi belki de şans eseri veya yapacakları bilinerek de verilmiş olabilir. Gelelim bu gidişe dair gelişmelere…
O dönemde, tüm Osmanlı topraklarında olduğu gibi Samsun'da da işgalciler ile Türk halkı arasında silahlı çatışmalara yaşanmaya başlamıştır. Bunun üzerine, İşgalci İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükûmeti'ne bir nota vermiş ve bölgedeki karışıklıkların giderilmesini istemiş, aksi halde Mondros Ateşkes Anlaşması'nı gerekçe gösterilerek bölgenin işgal edileceğini beyan etmiştir. Dönemin Harbiye Nazırı Ahmed Paşa ile Sadrazam Damad Ferid Paşa bu görev için Mustafa Kemal'i uygun görmüş ve Mustafa Kemal tarafından da kabul edilmiştir. Mustafa Kemal bu görüşmeden sonra dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Kâzım Paşa ile de görüşür ve Ordu müfettişliği görevini de alır. Ondan istenenler de, bölgede düzenin kurulması, yerleştirilmesi ve olayların sebebinin araştırılmasıdır.Ayrıca varlığından söz edilen silah ve cephanelerin toplanarak Osmanlı depolarına yerleştirilerek korunmasıdır.Bölgedeki Türk direniş topluluklarının dağıtılması ile birlikte Mustafa Kemal’in yetkileri de şöyle genişletilir. Buna göre Mustafa Kemal'in 3 ve 4. kolordular ile; Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara ve Kastamonu illerinin kolordu komutanlarına doğrudan emir verebileceği yetkisi de tanınmıştır.
Bu ferman ile 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal, Anadolu’nun tüm doğu kısmına emir verebilecek rütbeye erişmiştir.
Samsun'a hareket
Vapur, Mustafa Kemal ve 18 askerle beraber 16 Mayıs 1919 tarihinde öğle üzeri İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıkar. Öte yandan Rauf Bey'in belirttiği İngiliz gemisi, Bandırma Vapuru'nu izlemeye başlamış ancak Karadeniz'e açıldıktan sonra fırtınalı havada izlerini kaybetmiştir. Mustafa Kemal, gemi kaptanı İsmail Hakkı Bey'e yakın bir rota izlemesini ve düşman saldırısı halinde gemiyi en yakın sahile oturtmasını emretmiştir. Sert havada, dalgalı bir denizde yol alan gemi 17 Mayıs günü gece saat 23.00 civarında İnebolu Limanı'na girer, 18 Mayıs 1919 tarihinde öğle üzeri 12.00'de de Sinop Limanı'na yanaşır. Üsteğmen Hikmet Bey sandal ile kıyıya çıkmış ve yolda olduklarını Samsun Tümen Komutanlığına telgraf ile bildirmiştir. Bandırma Vapuru, bu telgraftan bir gün sonra da 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a varır. Mustafa Kemal bazı incelemeleri sonucunda Rum çetelerin Samsun’da yarattığı terör ve saldırganlık sonucu, idari anlamda değişiklik yaparak bu saldırıların önüne geçmeye çalışır
Bir hafta Samsun'da, on yedi gün de Havza'da kalan Mustafa Kemal, bu süreçte Anadolu'nun ve halkın genel durumu hakkında bilgi alarak ulusal hareketin fikirsel temellerini atar. Bunun yanında 28 Mayıs 1919 günü
Müdafaa-yı Hukuk Cemiyetlerine gönderdiği bir genelgeyle İzmir'in İşgalinin protesto edilmesini ister ve bunun sonucunda tüm Anadolu'da 96 miting gerçekleştirir.Bu icraatlar , Osmanlı Hükûmeti tarafından hoş karşılanmaz ve İstanbul'a dönmesi emredilir. Harbiye Nezareti'ne oyalayıcı bir telgraf gönderen müfettiş Mustafa Kemal, 12 Haziran 1919 günü Amasya'ya hareket etmiş ve burada bir genelge ilan ederek, açıkça Millî Mücadele'nin başladığını duyurmuştur. Bu girişiminin ardından Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas kongreleri yapılarak, Kurtuluş Mücadelesi’nin başlatan özgürlük meşalesi yakılmış olur. Böylece, Türk ulusunun özgürlük mücadelesi başlar. Ardından üç yıl içinde, kazanılan muharebeler, işgalciler ile önce ateşkes, sonra da barış masasına oturarak, işgali sona erdirmesi günleri gelir. İlerleyen birkaç yıl içinde, demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti ortaya çıkar. Bu gün sahip olduğumuz bu hasletlerin ve özgürlüğün ilk adımı böyle atılmıştır. Bu neden ile her 19 Mayıs günü, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunun müjdecisi olarak da kabul edilebilir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kapısı bugün aralanmıştı
İçinde bulunduğumuz bu günün önemi nedir diye ilk gördüğümüz genç ya da olgun veya yaşlı birine sorsak büyük olasılıkla “Gençlik ve Spor Bayramı” yanıtını alırız. Ya da Atatürk’ün Samsun’a çıkışı diye yanıt veren de olacaktır. Bu da çok doğal. Ama çocukluktan ergenliğe geçmek üzere olan geleceğin büyüklerine, bu günün önemi tam anlatılmadıkça ve de giderek bu konu daha da hafife alındıkça, yaşadığımız bu toprak ve olanakların kıymetini anlatamayız. Çünkü, bizden önceki kuşaklar ve bizim öğrencilik dönemlerinde bile bu günkünden daha fazla önemsenirdi 19 Mayıs günleri… Bu gün makalemi işte bu öneme vurgu yapacak şekilde düzenledim. Bazı dostlarıma göre, anlatımlarımın uzun olduğu konusunda eleştiri alsam da, ben böyle günlerde daha bir titizleniyor ve ayrıntılı biçimde konuya açıklık getirmek istiyorum.
Gazi Mustafa Kemal Samsun’a nasıl çıktı?
Önce bu güne dair kısa tanımlaya bakarak şu cümle yeterli olacaktır.
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bu önemli olay, İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün olarak kabul edilir. Yanı sıra Atatürk bu bayramı Türk gençliğine de armağan etmiştir. Bu güne dair kısa tanımlama aynen böyledir. Ama bu çıkışın gerçekleri bir o kadar ve daha fazla önem taşır. Mustafa Kemal’in bu yeni görevi belki de şans eseri veya yapacakları bilinerek de verilmiş olabilir. Gelelim bu gidişe dair gelişmelere…
O dönemde, tüm Osmanlı topraklarında olduğu gibi Samsun'da da işgalciler ile Türk halkı arasında silahlı çatışmalara yaşanmaya başlamıştır. Bunun üzerine, İşgalci İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükûmeti'ne bir nota vermiş ve bölgedeki karışıklıkların giderilmesini istemiş, aksi halde Mondros Ateşkes Anlaşması'nı gerekçe gösterilerek bölgenin işgal edileceğini beyan etmiştir. Dönemin Harbiye Nazırı Ahmed Paşa ile Sadrazam Damad Ferid Paşa bu görev için Mustafa Kemal'i uygun görmüş ve Mustafa Kemal tarafından da kabul edilmiştir. Mustafa Kemal bu görüşmeden sonra dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Kâzım Paşa ile de görüşür ve Ordu müfettişliği görevini de alır. Ondan istenenler de, bölgede düzenin kurulması, yerleştirilmesi ve olayların sebebinin araştırılmasıdır.Ayrıca varlığından söz edilen silah ve cephanelerin toplanarak Osmanlı depolarına yerleştirilerek korunmasıdır.Bölgedeki Türk direniş topluluklarının dağıtılması ile birlikte Mustafa Kemal’in yetkileri de şöyle genişletilir. Buna göre Mustafa Kemal'in 3 ve 4. kolordular ile; Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara ve Kastamonu illerinin kolordu komutanlarına doğrudan emir verebileceği yetkisi de tanınmıştır.
Bu ferman ile 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal, Anadolu’nun tüm doğu kısmına emir verebilecek rütbeye erişmiştir.
Samsun'a hareket
Vapur, Mustafa Kemal ve 18 askerle beraber 16 Mayıs 1919 tarihinde öğle üzeri İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıkar. Öte yandan Rauf Bey'in belirttiği İngiliz gemisi, Bandırma Vapuru'nu izlemeye başlamış ancak Karadeniz'e açıldıktan sonra fırtınalı havada izlerini kaybetmiştir. Mustafa Kemal, gemi kaptanı İsmail Hakkı Bey'e yakın bir rota izlemesini ve düşman saldırısı halinde gemiyi en yakın sahile oturtmasını emretmiştir. Sert havada, dalgalı bir denizde yol alan gemi 17 Mayıs günü gece saat 23.00 civarında İnebolu Limanı'na girer, 18 Mayıs 1919 tarihinde öğle üzeri 12.00'de de Sinop Limanı'na yanaşır. Üsteğmen Hikmet Bey sandal ile kıyıya çıkmış ve yolda olduklarını Samsun Tümen Komutanlığına telgraf ile bildirmiştir. Bandırma Vapuru, bu telgraftan bir gün sonra da 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a varır. Mustafa Kemal bazı incelemeleri sonucunda Rum çetelerin Samsun’da yarattığı terör ve saldırganlık sonucu, idari anlamda değişiklik yaparak bu saldırıların önüne geçmeye çalışır
Bir hafta Samsun'da, on yedi gün de Havza'da kalan Mustafa Kemal, bu süreçte Anadolu'nun ve halkın genel durumu hakkında bilgi alarak ulusal hareketin fikirsel temellerini atar. Bunun yanında 28 Mayıs 1919 günü
Müdafaa-yı Hukuk Cemiyetlerine gönderdiği bir genelgeyle İzmir'in İşgalinin protesto edilmesini ister ve bunun sonucunda tüm Anadolu'da 96 miting gerçekleştirir.Bu icraatlar , Osmanlı Hükûmeti tarafından hoş karşılanmaz ve İstanbul'a dönmesi emredilir. Harbiye Nezareti'ne oyalayıcı bir telgraf gönderen müfettiş Mustafa Kemal, 12 Haziran 1919 günü Amasya'ya hareket etmiş ve burada bir genelge ilan ederek, açıkça Millî Mücadele'nin başladığını duyurmuştur. Bu girişiminin ardından Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas kongreleri yapılarak, Kurtuluş Mücadelesi’nin başlatan özgürlük meşalesi yakılmış olur. Böylece, Türk ulusunun özgürlük mücadelesi başlar. Ardından üç yıl içinde, kazanılan muharebeler, işgalciler ile önce ateşkes, sonra da barış masasına oturarak, işgali sona erdirmesi günleri gelir. İlerleyen birkaç yıl içinde, demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti ortaya çıkar. Bu gün sahip olduğumuz bu hasletlerin ve özgürlüğün ilk adımı böyle atılmıştır. Bu neden ile her 19 Mayıs günü, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunun müjdecisi olarak da kabul edilebilir.