Bu yıl, üniversitelere giriş sınavındaki matematik soruları için, yorum yapan iki gazetenin yetkilileri de sanki kutuplaşmayı seçmiş gibi yorum yapmışlar..

Seçtiler diyorum ama, sınav sorularının yorumunda niyet bu olmamasına karşın yine farklı yorumlar vardı. İktidar’ın amiral gemisi gazete “Matematik zorladı, Türkçe düşündürdü” biçiminde bir başlık koymuş. Buna karşın muhalefetin en önemli destekçisi gazetedeki yoruma göre , TYT’de içerikte bir sürpriz yoktu. Sınav öncesi yaptığı yorumda bundan bahsettikleri iddiasında bulundu söz konusu gazete…Yorumu eğitimcilerin de birleştiği gibi yaptıklarını iddia etti. İçerik için de, “Testler geçmişe göre yoruma dayalı ve kolaydı” yorumu yapıldı bu gazetede…Demek ki, her iki yayın organının , görüşlerine başvurduğu eğitimciler de kutuplaşmanın bir parçası olmalı diye düşünüyorum! Bu durum beyinlere öylesine yerleşmiş ki, iki görüş bir türlü ortak bir yorumda buluşamıyor. Bu alanda bile farklı düşünceleri öne çıkaran yorumlar, ülkenin siyasal partilerinin her alanda olduğu gibi burada da zıt anlayışları ortaya koymuş oldu. Sayısal soruların yoruma bağlı ve eski sınavlara göre, daha kolay olduğu iddiası, acaba hangi amaç veya gerçeğe dayalı olarak öne çıkarıldı? Gerçekten merak konusu. Bir çok alanda olduğu gibi, burada da bir yandaşlık öne çıktıysa, yazık olur bu gençliğin geleceğine… Eğer tam tersi ise, başarılı olanların önemi yok sayılmış olacak. Bu durum da ilginç değil mi ? Bu konuda bile ortak bir sav üzerine anlaşamayan siyasi anlayışlar, ülkemizin bu duruma neden sürüklendiğinin bir yanıtı gibi ortaya çıkıyor.Aslına bakılacak olursa, ezbercilik marifeti ile soruları yanıtlamanın yerine, mantık yolunun seçilmesi de, gençlerin geleceği için daha önemlidir diye düşünüyorum..Ve bunu söylerken kesinlikle karşıt bir görüşü savunmuyorum.

Neyse, ülkemiz, önemli sınav günlerini geride bıraktı. Önemli olan, bundan sonrası. Ne kadar aile, çocukları sınavda başarılı bile olsa, onlara bu olanağı sağlayabilecek güçte ? İşte en önemli konu da burada saklı.. Günümüzdeki ekonomik zorluklara rağmen, bir gence üniversite okutmak ne kadar mümkün olacak ?…Bence sınav sorularından daha önemlisi de bu galiba !

Zeytin ağaçları ağlıyor !

YKS sınavına yetişemeyen, soruları yeterince yanıtlayamayan ya da, geç kaldığı için sınav hakkını kaybeden gençler ile, aynı saatlerde bu kez Ege’nin göz bebeği, binlerce yıldır ürünleri ile insanlığa hizmet eden zeytinliklerin, maden sahası ilen edilebilme yasası TBMM’de kabul edilmişti. Yani ağlayanlar, kanlı canlı gençlerin dışında, doğanın en büyük nimetlerinden ve ülkemizin göz bebeği zeytinliklerdi ve o binlerce yıllık yaşamı, madencinin insafına bırakıldı ! Ülkemizin önemli bir doğa bilimcisi, yılların deneyimli ismi Prof.Dr.Doğan Kantarcı, bu hayati konuda öyle bir cümle kurmuş ki her şeyi, ya da felaketi apaçık anlatıyor. Bu konuda TBMM çatısı altında bir grup bilim insanı dinlenmiş. Onlar da her nedense , “zeytin ağaçlarının kolayca taşınabileceğini “ söyleyerek sempati toplamış! Kantarcı’nın bu konudaki yorumu ise bambaşka ve korkunç.

“Ağaçların damarları kopar, verim yıllarca düşer. Çoğu da ölür. Zeytin için uygun yeni bir arazi yok.”

Bildiğim kadarı ile, zeytinin geçmişi insanlık tarihi kadar eski. Hem de barışın sembolü. Yıllarca kullanılan bir de anlamlı bir cümle vardı, “ düşmanına zeytin dalı uzattı” gibi. Zavallı Ege zeytinleri, bu zeytin dalını kim, kime sunacak da ölümden kurtulacaklar. Bence artık bu anlamlı deyimler bile tarihe karışacak. İşte en önemli sınav buydu aslında…Çocuklar gelecekleri için ter dökerken, ülkemizin göz bebeği Ege zeytincisi, analar, dedeler de, ağaçlarını yitirmenin acısı ile göz yaşı döküyordu o saatlerde…Hepimize geçmiş olsun !!!