Geçtiğimiz haftalar içinde ülkemizdeki orman yangınları gerçekten hepimizi yaktı geçti. Önceki yıllarda başka şehirlerdeki yangınlara üzülürken bu kez Bursa bu anlamda büyük bir felaket ile karşılaştı ve güç de olsa ne azından, yangınlar söndürüldü ve hava normalleşmeye başladı. Yangın sırasında çok beklenen ama yağmayan yağmur belki bir iki gün içinde kendini hissettirecek gibi görünüyor. Bu süre içinde yetkilileri çoğu kez eleştirirken, halk desteğinin de can pahasına yapılabildiğini gördük. Ormanlarımız, insanlar kadar değer gördü ve kurtarılmaya çalışıldı. Şimdilik bununla yetinecektik. Ne var ki, bizim daha önce duyamadığımız bir destek birkaç gün önce ortaya çıktı. Olaya dair haber aynen şöyle;
“Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Şırnak Ulu Camii’nde yatsı namazının farzını kıldırdıktan sonra dua etti. Başkan Erbaş, yaptığı duada şu niyazda bulundu:’Sana muhtaç kulların olarak ellerimizi izzetine kaldırdık. Bizleri dergah-ı uluhiyetinden boş çevirme Ya Rabbi... İbadetlerimizi makbul eyle Ya Rabbi... Biz aciz kullarınız. Senin hazinen bol. Senin nimetin bol. Bizleri yağmur nimetinden mahrum eyleme Ya Rabbi… Topraklarımızı yağmurlarınla bereketlendir Ya Rabbi…’
Çok güzel dilekler ve sözler. Herhalde her yöre ve her millet için de bu duaya ihtiyaç vardır diye düşünüyorum. Bu cümleyi neden kurduğumu da belirteyim.
GAZZE AÇLIK İLE BOĞUŞUYOR
Sayın Diyanet İşleri Başkanı’nın bu dua haberini okumadan önce, bir TV haber bülteninde, İsrail’in saldırısını dinlerken, bir Gazzeli’nin “Açlık ile boğuşuyoruz. Çok kişi aç. Bu neden ile soluk alıp verirken bile dikkat ediyoruz.” dediğini gördüm ve duydum. Yeterince tercüme edilmiştir bu cümle diye düşünüyorum. Bence çok korkunç bir açıklama. Son günlerde İsrail, saldırılarını iyice arttırarak, yöre halkını ablukaya almış.Açlık ve susuzluğa terk etmiş. Bu neden ile Gazzeliler açlık mücadelesi veriyormuş. BM açıklamasına göre de her üç kişiden birinin günlerdir yemek yemediği ortaya çıkmış. Son günlerde açlıktan ölenlerin sayısı BM yetkililerinin verdiği rakama göre 120’yi geçmiş. İşte işin püf noktası da burası Bizim din kültürümüzde, “Allah açlık ile terbiye etmesin” gibi bir anlayış yok mu ? Buradan hareketle, “Nerede BM, nerede İslam Dünyası? “ demek istiyorum.
Gazzeliler bildiğim kadarı ile Müslüman. Olmasa ne olur, onlar da insan. Sayın Diyanet Başkanımız bir de açlığa mahkûm edilen bu din kardeşlerimiz için dua yaptırsa, daha da ileri giderek, Devlet’ten yiyecek yardımı talebinde bulunsa ne iyi olur değil mi ?Bu çağrıyı yaptığında nasıl bir yanıt alır bilemem! Ama insanlık ve İslamiyet namına çok hayırlı bir işe imza koymuş olur. Böylece “İnsanlık ölmüş” cümlesi de ortadan kalkar. Bu cümleyi kurarken, orman yangınları için yapılan söyleşiler sırasında bir yaşlıca hanım ilginç bir cümle kurdu ve dedi ki “ Yaşamak ölmüş kızım, yaşamak ölmüş.. Türkiye’de”
Nereden nereye geldim, ben de anlamadım. Yangın, ağaç doğa derken İsrail zulmü ve Diyanet Başkanımız araya girdi.Tam o sırada birkaç gün evvel basılmış bir gazete sayfası elime geçti. Haber şöyle; Belçika Savunma Bakanı Türkiye’ye gelmiş ve Anıtkabir’i ziyaret etmiş. Atamıza olan saygısını mozole önünde diz çökerek göstermiş…Ve bunun gerekçesini de şöyle açıklamış “ Kadınlara bir çok Avrupa ülkesinden önce haklar tanıdı” demiş…Ve bir anlamda , İsrail’in reddettiği “Laiklik” kavramına da atıfta bulunmuş sanki…Bir olay ve üç sonuç. İşte size, laiklik düşmanı bir devlet, işte size bunun kıymetini çok iyi anlayan ve anlatan bir Belçikalı bakan ve de bu nimetin önemini bilemeyenler…Allah bizi ateşle,susuzlukla ve bağnazlık ile sınamasın diyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Yağmur için dua insanlık için gıda
Geçtiğimiz haftalar içinde ülkemizdeki orman yangınları gerçekten hepimizi yaktı geçti. Önceki yıllarda başka şehirlerdeki yangınlara üzülürken bu kez Bursa bu anlamda büyük bir felaket ile karşılaştı ve güç de olsa ne azından, yangınlar söndürüldü ve hava normalleşmeye başladı. Yangın sırasında çok beklenen ama yağmayan yağmur belki bir iki gün içinde kendini hissettirecek gibi görünüyor. Bu süre içinde yetkilileri çoğu kez eleştirirken, halk desteğinin de can pahasına yapılabildiğini gördük. Ormanlarımız, insanlar kadar değer gördü ve kurtarılmaya çalışıldı. Şimdilik bununla yetinecektik. Ne var ki, bizim daha önce duyamadığımız bir destek birkaç gün önce ortaya çıktı. Olaya dair haber aynen şöyle;
“Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Şırnak Ulu Camii’nde yatsı namazının farzını kıldırdıktan sonra dua etti. Başkan Erbaş, yaptığı duada şu niyazda bulundu:’Sana muhtaç kulların olarak ellerimizi izzetine kaldırdık. Bizleri dergah-ı uluhiyetinden boş çevirme Ya Rabbi... İbadetlerimizi makbul eyle Ya Rabbi... Biz aciz kullarınız. Senin hazinen bol. Senin nimetin bol. Bizleri yağmur nimetinden mahrum eyleme Ya Rabbi… Topraklarımızı yağmurlarınla bereketlendir Ya Rabbi…’
Çok güzel dilekler ve sözler. Herhalde her yöre ve her millet için de bu duaya ihtiyaç vardır diye düşünüyorum. Bu cümleyi neden kurduğumu da belirteyim.
GAZZE AÇLIK İLE BOĞUŞUYOR
Sayın Diyanet İşleri Başkanı’nın bu dua haberini okumadan önce, bir TV haber bülteninde, İsrail’in saldırısını dinlerken, bir Gazzeli’nin “Açlık ile boğuşuyoruz. Çok kişi aç. Bu neden ile soluk alıp verirken bile dikkat ediyoruz.” dediğini gördüm ve duydum. Yeterince tercüme edilmiştir bu cümle diye düşünüyorum. Bence çok korkunç bir açıklama. Son günlerde İsrail, saldırılarını iyice arttırarak, yöre halkını ablukaya almış.Açlık ve susuzluğa terk etmiş. Bu neden ile Gazzeliler açlık mücadelesi veriyormuş. BM açıklamasına göre de her üç kişiden birinin günlerdir yemek yemediği ortaya çıkmış. Son günlerde açlıktan ölenlerin sayısı BM yetkililerinin verdiği rakama göre 120’yi geçmiş. İşte işin püf noktası da burası Bizim din kültürümüzde, “Allah açlık ile terbiye etmesin” gibi bir anlayış yok mu ? Buradan hareketle, “Nerede BM, nerede İslam Dünyası? “ demek istiyorum.
Gazzeliler bildiğim kadarı ile Müslüman. Olmasa ne olur, onlar da insan. Sayın Diyanet Başkanımız bir de açlığa mahkûm edilen bu din kardeşlerimiz için dua yaptırsa, daha da ileri giderek, Devlet’ten yiyecek yardımı talebinde bulunsa ne iyi olur değil mi ?Bu çağrıyı yaptığında nasıl bir yanıt alır bilemem! Ama insanlık ve İslamiyet namına çok hayırlı bir işe imza koymuş olur. Böylece “İnsanlık ölmüş” cümlesi de ortadan kalkar. Bu cümleyi kurarken, orman yangınları için yapılan söyleşiler sırasında bir yaşlıca hanım ilginç bir cümle kurdu ve dedi ki “ Yaşamak ölmüş kızım, yaşamak ölmüş.. Türkiye’de”
Nereden nereye geldim, ben de anlamadım. Yangın, ağaç doğa derken İsrail zulmü ve Diyanet Başkanımız araya girdi.Tam o sırada birkaç gün evvel basılmış bir gazete sayfası elime geçti. Haber şöyle; Belçika Savunma Bakanı Türkiye’ye gelmiş ve Anıtkabir’i ziyaret etmiş. Atamıza olan saygısını mozole önünde diz çökerek göstermiş…Ve bunun gerekçesini de şöyle açıklamış “ Kadınlara bir çok Avrupa ülkesinden önce haklar tanıdı” demiş…Ve bir anlamda , İsrail’in reddettiği “Laiklik” kavramına da atıfta bulunmuş sanki…Bir olay ve üç sonuç. İşte size, laiklik düşmanı bir devlet, işte size bunun kıymetini çok iyi anlayan ve anlatan bir Belçikalı bakan ve de bu nimetin önemini bilemeyenler…Allah bizi ateşle,susuzlukla ve bağnazlık ile sınamasın diyorum.