Son ayların ülke için tehlike arz eden konuların biri de, giderek azalan nüfus artış hızı. Yani bu toplumun geleceği günümüzdeki gibi yine belirsiz. Öncelikle evlilik oranları giderek düşüyor. Bunun nedenlerinden en önemlisi de işsizlik. Çalışanların da yetersiz kazanca mahkûm oluşu ! Bu gibi sorunlar evlilik oranlarının düşmesine yol açıyor. Ailesinin durumu iyi, kendisi de iş bulabilmiş ve yeterli kazanca ulaşmış olan bireyler evlilik yaptı diyelim. Doğumlar, genelde hastanelerde “Yeni doğan üniteleri” ile gerçekleşiyor. Kısa süre önce özel sektöre ait bazı hastanelerin “Yeni doğan üniteleri” hakkında skandala yol açan gelişmeler ve çocuk ölümleri de toplumu rahatsız etmişti.Dava halen sürmekte ve toplumun beklentisi nasıl sonuçlanacağında ! Belki de bu olayın tetiklemesi ile, konu hakkı ile ele alınmış olmalı ki, bebek doğumlarının yapıldığı kliniklerde araştırma yapılmış ve önemli rakamlara ulaşılmış. Şu anki ülke nüfusunun (yaklaşık 85 milyon) 5,5 milyonu bebeklerden oluşuyormuş. Bu sayıda bebek doğduğunda ve doğacaklar da olacağına göre, onlara doğumda ve sonrasında hizmet verecek bu cennet ülkemizde, sadece 130 çocuk acil uzmanı, 140 kadar da çocuk yoğun bakım uzmanı görev yapabiliyormuş. Şimdi de zurnanın “zırrrttt” dediği yere geldik. Şimdi bir çocuk dünyaya geldi diyelim. Onların doğabilmesi için gerekli doğum ünitelerinin de dağılımı da şöyle;
Devlet hastanelerinde 900 (dokuz yüz) özel hastanelerde 7.400 (yedi bin dört yüz) yatak varmış. Buyur buradan yak !!!
Paran varsa, gerekli uzman doktora ulaşabiliyorsun, gelirin yetersiz ise, artık sıra mı bekleyeceksin devlet hastanelerinde uzman ve yatak bulmak için, yoksa borçlanarak özel hastanenin yolunu mu tutacaksın ? Bu durumda çocuğun daha daha doğarken borçlanacak ! Bu da işin düşündürücü esprisi tabii..
Ülke yönetiminin tanımı yapılırken Anayasa’ya göre,”Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” diye bir cümle kurulmuş. Sosyal hukuk devleti, bu rakamların neresinde saklı ben bulamadım. İşte ülkedeki geleceğimizi oluşturacak miniklerin dünyaya gelme serüveni böylesine karmaşık. Kamunun yönetim ayarı bozulduğunda,ortaya çıkan bu aksaklık en yüce ve demokratik hak olan yaşam hakkı için bu gelişmeler bize neyi anlatıyor? Bunu tanımlamak oldukça zor görünüyor. İşin mizahi yönüne giderek, günümüzün gençleri, önce nişan, sonra düğün engellerini aştıktan sonra, dirençleri kalırsa çocuk sahibi atağını yapacaklar gibi bir cümle kurmak da mümkün...Buna nefesleri mi, paraları mı yeterli olur, bunu bilmek için kahin olmak gerek. Gerçekten de endişe verici ve üzülmek gereken bir durum. Kısa süre önce ortaya çıkan “yeni doğan bebek ölümleri” skandalının unutulmaya yüz tuttuğu günümüzde, münafık bir yayın organının (İ) elde ettiği bu korkutucu rakamlar, geleceğimizdeki karanlığı şimdiden görmek gibi bir durum ile bırakıyor bizleri. Tüm bunları düşünüp kaleme alırken, yine aynı yayın organındaki bir habere gözüm takılıyor. Bu kez çocuklar büyümüş, yüksek öğrenim yapmak istiyor. Bu neden ile , zar zor bir devlet yurdu bulmuşlar.Tepelerinde bir dam var bu güzel ama gerisi yine karanlık. Aslında ülkemiz için çok sıradan bir olay mı desem, yoksa bir gerçek mi ? Bilemedim. İşte zar zor yer bulunan o devlet yurdunda duvarın biri çatlakmış, kaloriferlerde sadece görüntüde varmış ama çalışmıyormuş. Sıcak su mu ? Burası otel mi, gençler bir zahmet başka bir çare bulsunlar sıcak su için !!!
Bebek doğdu, büyüdü, eğitimin sonuna geldi ama, henüz sosyal devletin olanaklarından tam olarak yararlanamadı bu korkutucu gelişmelere göre... Benim tek umudum, bu koşullarda doğan, büyüyen ve eğitimini tamamlayan gençlerin, o eski günlerini hatırlayarak, kamu yönetimindeki bu tür eksik ve yanlışları düzeltmeyi unutmamalarında…Görebilir miyiz ? İşte orası meçhul.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Yeni doğan bebek kimlere emanet ?
Son ayların ülke için tehlike arz eden konuların biri de, giderek azalan nüfus artış hızı. Yani bu toplumun geleceği günümüzdeki gibi yine belirsiz. Öncelikle evlilik oranları giderek düşüyor. Bunun nedenlerinden en önemlisi de işsizlik. Çalışanların da yetersiz kazanca mahkûm oluşu ! Bu gibi sorunlar evlilik oranlarının düşmesine yol açıyor. Ailesinin durumu iyi, kendisi de iş bulabilmiş ve yeterli kazanca ulaşmış olan bireyler evlilik yaptı diyelim. Doğumlar, genelde hastanelerde “Yeni doğan üniteleri” ile gerçekleşiyor. Kısa süre önce özel sektöre ait bazı hastanelerin “Yeni doğan üniteleri” hakkında skandala yol açan gelişmeler ve çocuk ölümleri de toplumu rahatsız etmişti.Dava halen sürmekte ve toplumun beklentisi nasıl sonuçlanacağında ! Belki de bu olayın tetiklemesi ile, konu hakkı ile ele alınmış olmalı ki, bebek doğumlarının yapıldığı kliniklerde araştırma yapılmış ve önemli rakamlara ulaşılmış. Şu anki ülke nüfusunun (yaklaşık 85 milyon) 5,5 milyonu bebeklerden oluşuyormuş. Bu sayıda bebek doğduğunda ve doğacaklar da olacağına göre, onlara doğumda ve sonrasında hizmet verecek bu cennet ülkemizde, sadece 130 çocuk acil uzmanı, 140 kadar da çocuk yoğun bakım uzmanı görev yapabiliyormuş. Şimdi de zurnanın “zırrrttt” dediği yere geldik. Şimdi bir çocuk dünyaya geldi diyelim. Onların doğabilmesi için gerekli doğum ünitelerinin de dağılımı da şöyle;
Devlet hastanelerinde 900 (dokuz yüz) özel hastanelerde 7.400 (yedi bin dört yüz) yatak varmış. Buyur buradan yak !!!
Paran varsa, gerekli uzman doktora ulaşabiliyorsun, gelirin yetersiz ise, artık sıra mı bekleyeceksin devlet hastanelerinde uzman ve yatak bulmak için, yoksa borçlanarak özel hastanenin yolunu mu tutacaksın ? Bu durumda çocuğun daha daha doğarken borçlanacak ! Bu da işin düşündürücü esprisi tabii..
Ülke yönetiminin tanımı yapılırken Anayasa’ya göre,”Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” diye bir cümle kurulmuş. Sosyal hukuk devleti, bu rakamların neresinde saklı ben bulamadım. İşte ülkedeki geleceğimizi oluşturacak miniklerin dünyaya gelme serüveni böylesine karmaşık. Kamunun yönetim ayarı bozulduğunda,ortaya çıkan bu aksaklık en yüce ve demokratik hak olan yaşam hakkı için bu gelişmeler bize neyi anlatıyor? Bunu tanımlamak oldukça zor görünüyor. İşin mizahi yönüne giderek, günümüzün gençleri, önce nişan, sonra düğün engellerini aştıktan sonra, dirençleri kalırsa çocuk sahibi atağını yapacaklar gibi bir cümle kurmak da mümkün...Buna nefesleri mi, paraları mı yeterli olur, bunu bilmek için kahin olmak gerek. Gerçekten de endişe verici ve üzülmek gereken bir durum. Kısa süre önce ortaya çıkan “yeni doğan bebek ölümleri” skandalının unutulmaya yüz tuttuğu günümüzde, münafık bir yayın organının (İ) elde ettiği bu korkutucu rakamlar, geleceğimizdeki karanlığı şimdiden görmek gibi bir durum ile bırakıyor bizleri. Tüm bunları düşünüp kaleme alırken, yine aynı yayın organındaki bir habere gözüm takılıyor. Bu kez çocuklar büyümüş, yüksek öğrenim yapmak istiyor. Bu neden ile , zar zor bir devlet yurdu bulmuşlar.Tepelerinde bir dam var bu güzel ama gerisi yine karanlık. Aslında ülkemiz için çok sıradan bir olay mı desem, yoksa bir gerçek mi ? Bilemedim. İşte zar zor yer bulunan o devlet yurdunda duvarın biri çatlakmış, kaloriferlerde sadece görüntüde varmış ama çalışmıyormuş. Sıcak su mu ? Burası otel mi, gençler bir zahmet başka bir çare bulsunlar sıcak su için !!!
Bebek doğdu, büyüdü, eğitimin sonuna geldi ama, henüz sosyal devletin olanaklarından tam olarak yararlanamadı bu korkutucu gelişmelere göre... Benim tek umudum, bu koşullarda doğan, büyüyen ve eğitimini tamamlayan gençlerin, o eski günlerini hatırlayarak, kamu yönetimindeki bu tür eksik ve yanlışları düzeltmeyi unutmamalarında…Görebilir miyiz ? İşte orası meçhul.