Hiçbir başarı cezasız kalmaz ! Ata sözü kadar önemli ve anlamlı bir cümle. Kimilerine göre, içinde ironi taşıyan böyle cümleler için “aforizma” deniyor. Gelelim başlığa koyduğum soruna…Yerel yönetimlerin, yani belediye meclisleri ile, belediye başkanlarının yetkileri kısıtlanma yönünde bir eğilimi var İktidar’ın…Bu gibi siyasal amaçlı değişimlere alışkındır bizim halkımız !

Ama bu kez durum çok farklı. Çünkü yerel yönetimleri ile vatandaş, her daim karşılıklı konuşarak, sorunlarını dile getirebiliyor ve en önemli kazanımı olan, seçim yolu ile yöneticisini kendi seçiyor. İktidar şu anda, yavaş tempo ile yerel yönetim ve yöneticilerinin etkinliğini, sahip olduğu yatırım ve icraat bağımsızlığını ortadan kaldırmak istiyor. İstiyor diyorum ama, uygulamaya koymak da çok kolay.Sadece Cumhurbaşkanı bir kararname ile anında yapabilir bir yasal değişikliği ile...Bu önemli konu ve değişimin kimler ile yapılacağı ve kimlerin yerel yönetimde daha yetkili olacağına değineceğim. Aslında, bu konu bir süreden beri geliyorum diye yola çıkmıştı.

Bazı uygulamalar da yapılmıştı. Örneğin Uludağ gibi çok önemli kış turizmi bölgelerinde, örneğin Kapadokya gibi çok gözde bir turizm alanlarında yetkiyi Alan Başkanlığı gibi, sorumluluk ve icraatları tam olarak bilinmeyen ve kimlerden oluştuğunu bile tam olarak bilemediğimiz bir kuruma verildi. Ama bu daha başlangıçmış. Her şey İmamoğlu’nun üç dönemlik icraatları arasına, kent lokantaları, çocuk kreşleri açması ve bazı yiyecek maddelerini daha uygun fiyat ile satabilme gibi çözümler bularak, vatandaşın güveninin kazanması ile başladı. Bir de buna, Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı da eklenince dananın kuyruğu kopuverdi. Bu yöntem ve benzerleri İstanbul dışında örneğin Ankara’da da, farklı alanlarda uygulamalar ile vücut buluyordu zaten. Son yerel seçimde yeni kazanılan CeHaPe belediyeleri de, bu hizmet kervanına ucundan kıyısından katıldı. Bu duruma son vermek isteyen İktidar ve lideri bu icraatlara atfen heybedeki turplar a bir yenisini ekleyerek, bu yeni uygulamaya toplumu hazırlamaya başladı. Bunların sonucunda neler olduğunu/ olacağını , hayret , merak ve şaşkınlıklar arasında izliyoruz. Aslında “hiçbir başarı cezasız kalmaz” cümlesini, ete kemiğe büründürdü İktidar…Çünkü, bir sonraki genel seçimde, belediyenin yeni hizmetleri marifeti ile, ana muhalefet partisi CeHaPe’nin genel seçimi de kazanma ihtimalini de giderek yükseltti. Bu durum, yerel yönetimlerin başındaki başkan ve kadrolarına olan güven ve seçmenin kendi şehrindeki yönetimi, kendi eliyle seçtiği kişilere emanet etmesi de, İktidar kanadını harekete geçiren ve giderek sertleştiren son süreci getirdi. Peki, şimdi ne olacak? Olacaklar belli, açıklandı bile…Belediyeler örneğin kreş açarken,sosyal yardım yaparken, ilgili bakanlıklardan izin almak zorunda kalacak. Bunların hepsinden de önemlisi, bir şehrin uzun süreli rotasını çizen, “Çevre Düzeni Planı” gibi teknik ve yerel bir konuda bile, diğer işlevler ile birlikte önce Vali veya kaymakamlar yetkili olacak belki de... Aslında heybedeki en önemli turp da, ülkenin bir numaralı bitmeyen sorunu “Kentsel Dönüşüm” dü ve artık bir genelge ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gözetiminde yapılacak olması kesinleşti gibi… Yanlış anlamadıysam bu bakanlık tek yetkili olacak. Bu kadar ağır bir konuyu, isterseniz küçük bir gülümseme verecek bir cümle ile kapatayım. Son yerel seçimde, İmamoğlu’na karşı İstanbul seçimini kaybeden, İktidarın sevilen genci Murat Kurum, Çevre ve Şehircilik Bakanı unvanı ile, örneğin İstanbul başta olmak üzere her şehirde bu hayati dönüşümün patronu olacak. Bu durumu nasıl izah ederim derken, mizahı geldi aklıma…

Murat Kurum, son seçim piyangosundan ne kazandı, ne kaybetti belirsiz gibi görünüyor ama (’İ) , bu yetki değişimi ile “Büyük İkramiyeyi” cebine koydu diyebiliriz. Sabredene Allah her şeyi nasip ediyor değil mi ?