Hava Durumu

Zeytinyağlı yiyemem futbolcuyum bilemem...

Yazının Giriş Tarihi: 21.06.2024 18:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.06.2024 18:42

NOT Defteri

Bu hafta, not defterimden, futbol tutkunu iki ismin bu anlamda yaptıkları benzersiz işleri konu eden sayfalarını açıyorum. Bunlardan ilki bir Bursa türküsün, maç öncesi futbolcularına söyleterek deneyen çok ünlü bir isim Merinos Fabrikası mensuplarından merhum İhsan Kaplayan’ın ilginç bir uygulaması ile başlayacağım. Sonra da, hayatının hemen tamamını futbol sahalarına vakfeden hepimizin büyüğü ve de azarını işitmekten mutlu olduğumuz Merinos Sahası sorumlusu merhum Erdoğan İzmirli’nin yaşamından bir kesidi sizinle paylaşacağım.

Zeytinyağlı yiyemem futbolcuyum bilemem...

İkinci büyük savaşı teğet geçen Türkiye’de sosyal yaşam yeni yeni yeşeriyor, müzik, eğlence ve spor bu oyunda baş rolü oynuyordu. Bu dönemde, Bursa’nın Pınarbaşı semtindeki gençler, heyecanla toplanmış ve futbol kulüplerini kurmuşlardı... Mahallenin lideri, Merinos’un memuru, meşk akşamlarının vazgeçilmez ismi İhsan Kaplayan, forması yeşil beyaz, adı Pınarspor olan kulübün başına geçmişti... İhsan bey çok yönlüydü, İhsan bey gönül adamıydı...Uludağ yöresinden derlediği bir türküyü, İstanbul Radyosu’na kazandırmak amacıyla önce kendi dinlemiş, her zaman olduğu gibi ünlü arkadaşlarına dinletmek istemişti. Radyo sanatçısı ve derlemeci Ahmet Gazi Ayhan da bu ezgiyi benimsemiş, repertuara alınmasını sağlamıştı. Dönem ellili yılların başıydı, Pınarspor özel bir karşılaşma için Karacabey yolundaydı ve İhsan Bey sazını çoktaan eline almıştı... Sazının tellerinde dolaşırken hayal alemine dalmış, yeni derlemesini yüreğinden okuyor ve okutuyordu... Pınarspor’un acar futbolcusu “kibar” lakaplı Mehmet Aktoptan o günü hatırlarken, türkünün adını da veriyordu. Sonraki yıllarda gezeklerin vazgeçilmezi olan “Zeytinyağlı yiyemem” türküsü işte o deplasman seferinde ilk kez futbolcular huzurunda terennüm edilmişti. Aktoptan, Karacabey seferinin gidiş ve dönüşünün bu türkü ile renklendiğini şimdi bile gülerek ifade ediyordu.Türkü giderek tutulurken, Pınarspor Atatürk Stadı’nda bir maç öncesini yaşıyordu.İhsan Kaplayan’ın aklına bir fikir düşüverdi..Bundan sonrasını merhum Mehmet Aktoptan’dan dinliyoruz.

“İhsan abi, bizi soyunma odasında topladı. Maçın önemini anlattı. Sonra da sazı eline aldı. Ardından çalmaya başladı. Bizden de söylememizi istedi. Kim söylerse formayı giyiyordu. Takımı bile ezgiler arasında sayıyordu. Buna itiraz ettim. ‘Abi ben türkü bilmem, futbol oynamayı bilirim’ dedim. Beni de takıma koydu. Bu türkülü maçı hiç unutamam.”İhsan Bey, saz bahçelerinin, gezeklerin zaten aranan simasıydı... Pınarspor, Atatürk Stadı’nda onur savaşını sürdürürken, İstanbul Radyosu mikrofonundan“zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” nağmeleri giderek dinleyicilerin kulaklarına yerleşiyordu. Bursa’da ise türkünün çalınmadığı akşam yok gibiydi.O yıllardan sonra, İhsan Kaplayan, Pınarspor ve zeytinyağlı türküsü adeta yekvücut oluverdi... Futbol ve müzik bu denli iç içe girebilirdi... Futbol adamı gönül adamı ve mahallenin adam gibi adamı İhsan Kaplayan, bunu kolayca ama ilginç bir yöntemle başarmıştı çünkü...2 binli yılların başı ve müzik piyasası bir türküyle renkleniyor... Sonraki yıllarda Zara’nın söylediği bu türkünün derleyen hanesinde İhsan Kaplayan’ın adı yazılıydı. Bu isim, tüm Bursalıları heyecanlandırıyordu. Kulaklarda yankılanan hoş bir türkü, Bursaspor bünyesine eklenen Pınarspor ve küçük bir saz... İhsan Bey’in “zeytinyağlı futbol takımını” anlatmaya yetiyor artıyordu bile..

Futbol bir yaşamdır

Futbol ve fotoğraf arasına sıkışmış tam 80 küsur uzun yıl...

Siyah beyaz karelerde yaşanan mutluluk ve üzüntüler...

Ana, baba, kardeş ve sadık bir eş yerine geçen seçkin enstantaneler.

Adını Erdoğan koyan ailesi, soyadını Türkiye’ye ayak bastıkları ilk kente atıfla İzmirli olarak belirlemiş, ama oğullarının kaderini saptayamamıştı doğal olarak...Küçüklüğündeki haşarılığı annesi tarafından eleştirilirken, bu hatasının, onu ömür boyu kızdıracak bir lakapla cezalandıracağını bilemezdi Erdoğan İzmirli...Çocuk yaşlarında komşusunu “kör Recep” diye kızdıran İzmirli, günün birinde aynı sonuçla karşılaşacağını bilemezdi tabii…

Geçirdiği bir kaza onun dünyasını karartmıştı ama insan sevgisinin yanına futbol aşkını eklemişti.Futbolun yanına siyah beyaz kareleri de eklemişti yaşamına...

Özrünün tanımlanmasındaki hatayı da hiç affetmiyordu İzmirli...

Bursa’nın 60 yılını futbol merceğinden özetleyebilirdi bir çırpıda...

Beynine yazdığı o günün ünlü futbolcuları, örneğin Necmi Güzey’i, Baba İsmet’i ve Merinos’un sarı lacivert formasını, Fenerbahçe’nin Lefterini ve yüzlercesini ölümsüzleştirebilirdi kısa sürede.

Fotoğraf toplamakla, kale arkasında top toplamanın arasında bir fark yoktu Erdoğan İzmirli için...Orta yaşa geldiğinde sevgilisine kavuşmuştu artık !

Merinos sahasının düzeni, bakımı onarımı ona verilmişti. Hiç düşünmedi hayallerini, aşkını ve fotoğraflarını 3 metrekarelik odasına taşırken...

Fotoğraf koleksiyonu çığ gibi büyüyordu.Koca bir kentin ortasında tek kişilik bir dünya kuruverdi İzmirli...Sanki nüfus kağıdındaki ismini değiştirmişti.

Adı futbol soyadı Merinos sahası oluvermişti giderek.

İnsan sevgisini aramak için çaba da sarf etmedi, önünden geçen binlerce futbolsever, onunla güldü, onunla ağladı 40 yıldan beri...

Siyah beyaz dünyasını karışan iki renk, onun için çok anlamlar ifade ediyordu.

Fenerbahçe ve Merinos’un ortak renkleri sarı ile lacivertti bu anlamlı karışım.

Özrü kabahatinden büyük müydü bilinmez ama, bilinen tek gerçek, hakemlik özlemini ilk günün heyecanıyla içinde saklamasıydı. Bunu ifade ederken gerekçesini kendi tarzıyla ortaya koyuyordu büyük bir keyifle...

“Elini açıyorsun şöööyleee… Kararını veriyorsun, senden büyüğü yok sahada” İşte böyle diyordu Erdoğan İzmirli hakemlik için...

Futbolsever ve ziyaret sever... Erdoğan İzmirli’nin yaşamındaki en değerli varlıklar...Merinos sahasının banklarında veya 3 metrekarelik odasında, konuk bir gün eski bir hakem, bir gün futbolcu bir gün de federasyon başkanı olabilirdi ve bu durum hiç de sürpriz değildi... Koskoca bir dünyayı sığdırdığı o küçücük odasında yalnız kaldığı anlar en önemli işinin başlangıcıydı İzmirli’nin...

Odasının en değerli mobilyaları, fotoğrafların yerini işte o anlarda değiştirir adeta sohbet ederdi siyah beyazlı karelerle... Fotoğraflara yaptırdığı yer değişiklikleri dostlarıyla iletişiminin en çarpıcı göstergesi oldu yıllarca...

Karşılık beklemedi Merinoslu günlerinde... Hakem, futbolcu ve yöneticileri kimi zaman azarladı, kimi zaman güldürdü ama işinden hiç şikayet etmedi...

Futbol dost, insanlar vefalı mıydı? Erdoğan İzmirli’nin hakkı ödenmiş miydi?

Bu soru henüz yanıt bulamadı…Kayıtlara 70 küsür yıl önce Erdoğan İzmirli olarak geçti.Ama bu gerçek değildi...

Çünkü; adı futbol, soyadı Merinos’tu...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.