Bana göre bu kentte yaşayanların son aylarda mutlu olabileceği en güzel haberlerden biridir İznik’in sakin şehir kimliğine layık görülmesi… Ardı ardına gelen zamlardan ve son 3 günde de lodos ve yağmurdan bunalmış insanlar için, heyecan verici bir haber de olabilir İznik’in bu başarısı…

Ve sonunda İznik muradına erdi ve İtalya’dan gelen sevindirici haber ile dünyanın 286.   Türkiye’nin ise 19. sakin şehri oldu. Bu konuda çaba harcayanları içtenlikle kutluyorum.

Yenişehir’de doğmuş ve büyümüş, yaz-güz mevsimlerinin hafta sonlarında da İznik Gölü’nün keyfini yaşamış bir Bursalı olarak; İznik’in bu dakikadan itibaren hem yurtiçi hem de yurtdışı anlamında çok tanınan/bilinen bir sakin şehir olacağına hiç şüphem yok.

Ben bir İznik dostuyum. Tarihi geçmişi kadar, doğal güzellikleri nedeni ile salyangoz logolu bu unvan çok yakışacaktır İznik’e… Bu kentin yakın geleceğin turizm yıldızlarından biri olacağına da fazlasıyla inanıyorum. Turistlerin sakin şehir rotalarında kendine kısa sürede yer bulmasını beklediğim kent, Bursa’nın turizm istatistiklerine de olumlu katkıda bulunacaktır. Umudum ve beklentim budur artık…

Sakin şehir olabilmek için daha önce çeşitli girişimlerde bulunmuş Keles de bu unvana yakışırdı aslında ama olmadı. Mudanya’nın güzel beldesi Tirilye de ülkemizin sakin şehirlerden biri olmaya fazlasıyla layıktır ama bu konuda biraz daha çalışması gerektiği ortaya çıktı. Kısacası; ben Bursa’da Keles’in veya Tirilye’nin Cittaslow kimliği alacağını düşünüyordum. Ama 3 yıllık yoğun bir çalışma temposu yaşayan İznik, tatlı bir sürpriz yaptı ve Bursa’nın ilk sakin kenti oldu.

                                   SAKİN ŞEHİRLİLİK NASIL BİR ŞEY?..

Son yıllarda dünyanın birçok kenti; sakinlik ve yavaşlığın yaşandığı, insanların bu yaşam tarzı ile oldukça mutlu olduğu ve de klasik ama anlamlı bir yaşamla buluştuğu yeni bir kimliğe kavuşmak için çaba harcıyor.

Uluslararası alanda Cittaslow’da deniyor bu harekete… Son yılların en gözde ve en fazla gündemde olan bu hareketin amacı; küreselleşmenin şehir dokularını tahrip etmesini önlemek, şehrin geçmişte yaşandığı gibi yaşanmasını sağlamak, yerel güzelliklerin yok olmasını önlemek ve kent sakinlerinin sağlıklı- mutlu ve güvenli bir şekilde yaşamasını sağlamak…

İtalya’da bundan tam 22 yıl önce filizlenen bu şehir hareketi, beraberinde slow-food hareketini de sürükleyerek insanların eski damak tatlarını korumasını da sağlıyor. Bugün dünyanın 30 ülkesinde 286 Cittaslow var ve bu sayı her geçen gün artıyor.

Cittaslow: huzurlu ve yavaş yaşanan kent demek… Ve dünyadaki 286 sakin şehirden 18 tanesi de Türkiye’de… İlki; çok güzel bir Ege kasabası olan Seferihisar… Köyceğiz, Güdül ve Ahlat da yakın geçmişte yavaş ve sakin şehir anlamına gelen cittaslow unvanını elde etti. Şu anda ülkemizde bulunan 18 sakin şehrin isimlerini tek-tek yazmak istiyorum şimdi: Akyaka, Eğirdir, Gökçeada, Gerze, Göynük, Halfeti, Mudurnu, Perşembe, Şavşat, Seferihisar, Taraklı, Uzundere, Vize, Yalvaç, Yenipazar, Ahlat, Güdül ve Köyceğiz…

Ve sonuncusu da İznik… İtalya’da gerçekleştirilen Cittaslow Genel Kurulu sonrasında İznik’de Salyangoz simgeli sakin şehirler arasına girdi. İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, kentin yeni çevreci kimliği ile dünyanın özel yaşam merkezleri arasına girdiğini belirterek: “Az nüfuslu ve nitelikli kentler arasından seçilen yavaş şehirler listesine girmekten duyduğumuz mutluluk büyüktür. 2019 yılından beri konunun takipçisiyiz. Artık İznik’te; dünyada insanlara huzur ve mutluluk veren kentler arasındadır” dedi.

                      İZNİK’E SAKİN ŞEHİR KİMLİĞİ ÇOK YAKIŞACAK

Anlaşılıyor ki; yerel kimliğini ve sahip olduğu tüm özellikleri koruyarak, dünya turizm sahnesinde yer almak isteyen tüm ilçe ve iller bu birliğe katılabilme hakkına sahip… Ancak belirli kriterleri yerine getirmek sureti ile…

Yavaş şehirde; şehrin doğal dokusunun, mevcut renginin, tarihi hikâyesinin, müziğinin, yeme-içme kültürünün, giyim kuşamı ile yaşam şeklinin olduğu gibi kalması gerekiyor. Kentin sakinlerinin ve kenti ziyarete gelen iç ve dış turistlerin de keyif alabilecekleri sakinlikte bir yaşama kavuşması en önemli ilke…

İznik’te sahip olduğu üstün özellikleri ile çok yakışacaktır bu unvana… Tarihi eserleri, Bazilikası, gölü ve çinisi ile bu kimliği fazlasıyla hak eden bu şirin ilçemiz, bundan sonraki tanıtım/pazarlama sürecini iyi değerlendirirse, dünyanın en çok gidilmek/gezilmek istenen sakin şehirlerinden biri olur.

Yani… Pencere açıldı artık… Sıra; kapıları zorlamakta ve turizmde harikalar yaratmakta…

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ÖZLÜ SÖZLER: Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. (Andre GİDE)

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

                SALYANGOZ SİMGELİ CİTTASLOW’LARDA

                                  AVM’ DE Mİ YOK?..

Sakin bir kentte (Cittaslow) yaşamak bir ayrıcalık… Gerçek bir mutluluk kaynağı adeta… Bunu yaşayanlar anlatıyor.

Örneğin… Seferihisar’da yaşayan dostlarımız vardı. Adeta bir cennette yaşam sürdürdüklerini belirterek nazire yapıyorlardı bize sık-sık… Geçtiğimiz yaz tatilimin bir bölümünü Seferihisar’daki lavanta tarlalarında, bir bölümünü de Özdere’de geçirdim. Gördüklerim ve yaşadıklarım; sakin şehirlerin insanın yaşam süresini uzatacak ölçüde önemli olduğunu ortaya koydu.

Çünkü… Sakin şehirlerde otomobil yok… Yerine daha çevreci, kenti ve insanları kirletmeyen bisikletler kullanılıyor. Sakin kentte alışveriş de;  AVM’lerden ve büyük süpermarketlerden değil, küçük dükkanlardan ve yerel pazarlardan yapılıyor.

Yani; sakin şehirlerde AVM yok. Trafik kargaşası, otopark, gürültü kirliliği ve kaos da yok.

AVM kültürünü yaşamak isteyenler; sakin şehirlere gelmemeli… Alışveriş; kentin yerel özellikli küçük dükkanlarından yapılıyor. Bu yöntemle sakin şehrin esnafı korunurken, kentin sosyo-ekonomik kaynakları da, başka kentlere/ülkelere taşınmıyor.

En önemlisi de; kentin doğal kaynakları, zenginlikleri ve özel tarım ürünleri hem korunuyor hem de yenilenebilir bir kaynak olmaya devam ediyor.

Sakin kenti ziyarete gelen turistler;  4 veya 5 yıldızlı otellerde değil, şirin pansiyonlarda ve evlerde ağırlanıyor. Hem kentte yaşayanlar hem de ziyaretçiler; lokanta ve kafelerde fast-food ürünler yerine yöresel yemeklerle karınlarını doyuruyor. Dolayısıyla; kent de kazanıyor, halk da, çevre de… İşin özü de bu zaten…

Çevreyi kirletmeden ve doğa ile dost bir yaşam…

Sürdürülebilir, huzurlu ve de sakin… Kimseyi kızdırmadan-küstürmeden ve kimseyle kavga etmeden barış içinde bir yaşam için tek alternatif sakin şehirler…

Hayatı kendisine bayram etmek isteyenler için en doğru adres!..