Hava Durumu

BATININ İNSANAT BAHÇELERİ

Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2021 16:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.10.2021 16:12

İnanması zor ama 1940’lı yılların sonlarına kadar medeni batı ülkelerinde insanat bahçeleri vardı. Afrika’dan getirilen insanlar etrafı dikenli tellerle çevrili hayvanat bahçelerinde teşhir edildi. Afrika'yı 19. ve 20. yüzyıllarda sömürgeleştiren Avrupalı beyaz adam Afrikalıları “Vahşi insanlar, ilkeller, insana benziyorlar, insanoğluna en yakın varlık olabilirler” diyerek tasnif ediyorlardı. 1870-1950 yılları arasında hayvanat bahçelerinde, fuarlarda, sergi alanlarında teşhir edilmek için binlerce insan kadın, erkek, çocuk Afrika’dan gemilerle Avrupa'ya taşındı. Bu süreçte insanlar az bulunan nadir, egzotik hayvanlar gibi seçiliyor ve ‘kafese’ konuluyordu. Afrika'dan getirilen ve derilerinin renginin siyah kahverengi olması dışında hiçbir suçu günahı olmayan çaresiz insanlar panayırlarda, fuarlarda teşhir edildi. Hiçbir mahrem özel alanı olmayan bu insanlar hayasızca milyonlarca göze izletildi.

‘Human Zoo’ (İnsanat Bahçesi) olarak adlandırılan bu ‘eğlence’ mekânlarında teşhir edilen insanların çoğunun üzerindeki elbise çıkarılıyordu, kadınların göğüsleri açıktaydı.Fransa'nın başkenti Paris’te, ünlü Eyfel Kulesi'nin altında 1931 yılında açılan İnsan Hayvanat Bahçesi’ni 34 milyon ziyaretçi gezdi. İnsan Hayvanat Bahçesi'nin tanıtım broşüründe: “Fransa’nın uygarlık misyonunu yerine getirirken ne zorluklarla uğraştığını keşfedin” yazıyordu. Koloni kültürüyle hızla artan Human Zoo’lar geniş bir coğrafyaya yayıldı. Avrupa’da Hollanda, İspanya, İsviçre, Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerde yer alan bu ırkçı sergilere 1930'lara kadar ABD’de de sıkça rastlanıyordu. Kamusal alanda gerçekleşen ilk insan sergisi P.T. Barnum adlı biri tarafından 25 Şubat 1835 yılında ''Ucube Show'' kurgusuyla ABD, Philadelphia'da düzenlendi. Diğer bir örnekse Saartjie Baartman tarafından düzenlenen ve Fransa ile İngiltere'de uzun süre sergilenen Namaqua'ydı.

Londra’nın İnsanat Bahçesi ucube şovlarındaki gösterilerin simge ismi Saartjie. Beyni, iskeleti ve vücudunun alt kısmı 1974 yılına kadar Paris Müzesi'nde sergilenen bir siyahi kadına iri kalçaları nedeniyle çok büyük acılar yaşatıldı. Defalarca intiharı denedi, sonunda delirdi. Hollandaca Küçük Sara anlamına gelen Saartjie adını ona 16 yaşında köle olarak satıldığı efendisi verdi. Sarah, Alexander Dunlop adlı İngiliz bir askeri doktor tarafından Hollanda kolonisi olan Cape Town’da çalıştığı çiftlikten efendisinin izniyle alınıp Avrupa’ya götürüldü. İlk kez teşhir edildiği Londra’nın eğlence anlayışında canlı objelerden en dikkat çekicisine dönüşen Sarah, kafes içinde tüylü, boncuklu kıyafetler giydirilip yarı çıplak halde vahşi danslar yapmaya zorlandı.Londra’daki acı ve çile dolu 4 yıldan sonra 1914 yılında sahibi onu Paris’e götürdü. Paris eğlence dünyasında tanınınca efendisi tarafından Reaux adlı bir hayvan terbiyecisine satıldı. Hayvan kafeslerinin, gergedanların yanında sergilendi ve yoğun biçimde fuhuş yaptırıldı. Eğiticisi Sarah’a hayvanlara verdiği emirler gibi otur, kalk tarzında emirler vererek tamamen çıplak halde sergiledi. Doğa bilimci George Cuvier kafeste onu görerek üzerinde çalışmak istediğinde, O ve ırkı için başka bir zulüm daha başlamış oldu. Sarah artık canlı denekti. Cuiver çalışmasını sonlandırdığında onun ‘hayvanlar ve insanlar arasında bir eksik halka’ olduğunu ilan etti. Kısacası Afrikalılar, siyahlar bir ırk değildi, onlar ne hayvan ne de insandı, ikisi arası bir şeydiler. Sarah 23 yaşında Paris sokaklarında aşırı alkolden öldü gitti. Fakat ölüm yine son olmadı. Vücudu parçalandı, beyni ve vücudunun belden aşağıdaki kısmı özel sıvılarla korunarak kavanozlarda sergilenmek üzere ayrıldı. Plastik kalıbı çıkarıldı ve 1974'e kadar müzede teşhir edildi.

Carl Hagenbeck, insanları sergileyen ve bir ‘insan hayvanat bahçesi’ yaratan ilk kişidir. 1889'da, Şili hükümetinin izniyle, demir parmaklıkların arkasına kapatılan ve Avrupa'da sergilenen 11 Selknam kabile üyesini zorla ele geçirdi. ABD Cincinnati Hayvanat Bahçesi, 100 Yerli Amerikalıyı yaklaşık üç ay boyunca sergi amaçlı bir köy ortamında tuttu. 1906 yılında İtalya Marsilya’da maket bir ‘Kongo Fabrikası’ inşa edildi ve insan sergisi olayı yeni bir boyut kazandı. Bir replika olan fabrikada Kongo’dan getirilen insanlar zorla çalıştırıldı ve çalışmaları halka sergilendi. Fransa’nın 6 kolonisi Madagaskar, Endonezya, Sudan, Kongo, Tunus ve Fas'ı temsil eden bu yapı alanı küçük bir köy gibiydi. Burada bu ülkelerden getirilen insanlarla bir çeşit canlı müze oluşturuldu. Sanki termit - karınca kolonisi gözlemler gibi insanları değersizleştirip, birer ilkel yaşam formu olarak gören bu sapık ırkçı-faşist zihniyetin bu insan habitatı sergisi açıldığı 1907’den kapandığı güne kadar 1 milyondan fazla ziyaretçi çekti. Kaçırılıp getirilen insanlar dikenli tellerle çevrili hayvanat bahçesi benzeri ‘İnsanat Bahçeleri’nde para karşılığında sergileniyordu. İnsanların çoğu çırılçıplaktı. Milyonlarca Avrupalı Afrikalıları hayvan gibi görüp, büyük zevk ve aşağılamayla izliyordu. Paris, Hamburg, Anvers, Brüksel, Varşova, Barselona, Londra ve Milano'daki ‘İnsanat Bahçeleri’ çok popülerdi. Kafeslerin içinde insanlar vahşi hayvanlar gibi tutuluyordu. Parmaklıkların üzerinde ‘Lütfen yiyecek vermeyin daha önce beslendiler’ yazıları yer alıyordu. Çoğu çıplak sergilenen insanlarla ziyaretçiler alay ediyordu.

20. yüzyıl başında, insan hayvanat bahçeleri beyaz ırkın üstünlüğü fikrini desteklemede önemli bir rol oynadı. Çok sayıda antropolog sosyal evrim teorisi hakkında araştırma yapıp ırkçı kitaplar yayınladı. İnsanların birbiriyle dövüştürüldüğü, özel hayatın ortadan kaldırıldığı, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı tarihin en ırkçı eylemlerinden biri olan bu vahşet arkasında on binlerce yitik hayat bıraktı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.