BİR GAZETE KUPÜRÜNDEN TARİHE YOLCULUK ATATÜRK YAHUDİLER VE LATİN ALFABESİ.
Yazının Giriş Tarihi: 02.04.2024 16:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.04.2024 16:30
Fotoğrafta gördüğünüz Itamar Ben Avi tarafından Kudüs'te 14 Aralık 1928'de Latin alfabesi ile çıkartılan İbranice HA SAVUJA HA PALESTİNİ adlı gazete. Dönemin diğer Latin alfabesi ile yazılan İbranice yayın organı haftalık DEROR dergisi ile beraber 1930'lu yılların başına kadar yayınlanmış. Ben Avi ve Siyonizm'in büyük teorisyenlerinden Vladimir Jabotinski'nin çabalarına rağmen Siyonist Kongre kadim İbrani alfabesine dönüş kararı almıştı. Litvanyalı bir Siyonist Yahudi Eliezer Ben Yahuda'nın oğlu olan Itamar Ben Avi anadili İbranice olan ilk insandır. Yaklaşık 2000 yıldır sürgünde olan Yahudi halkı İbraniceyi sadece dini ritüeller sırasında ibadet ederken kullanıyor günlük hayatta bulundukları ülke halkının konuştuğu dili konuşuyorlardı. Babası Eliezer Itamar'ın İbranice dışında bir dil konuşmasına izin vermedi. Aile İbranice'yi günlük dil olarak kullanmaları nedeniyle ortodoks Yahudi cemaati tarafından dışlandı.
Bu nedenle Itamar hiç arkadaşı olmadan büyüdü tek arkadaşı İbranice'de "hızlı" anlamına gelen Maher adını verdiği köpeğiydi. Buna rağmen babasını hep çok sevdi ve Yahuda olan soyadını Ben Avi olarak değiştirdi (Ben Avi İbranice "babasının oğlu" demektir ve Yahudi kültüründe babayı onurlandırmak için kullanılır. Oysa diğer bir Sami kavmi olan Araplar'da "piç" babası belli olmayan çoçuk anlamına gelen bir aşağılama sıfatıdır. Muaviye'nin Irak valisi olan Ziyad bin Ebih Muaviye'nin babası Ebu Süfyan'nın Taif'li Sümeyye adlı bir fahişeden doğma üvey kardeşiydi. Gerek Ebu Süfyan'nın gerekse de Muaviye'nin kendi soylarından olduğunu kabul etmelerine rağmen hep İbn-i Ebih "babasının oğlu" olarak anıldı.)
Gelelim konunun Atatürk ile ilgisine. Itamar Ben Avi otobiyografisinde 1911 yılının kışında yağmurlu bir Kudüs akşamında birlikte Arak (Rakı) içtikleri Mustafa Kemal adlı genç bir Yüzbaşıdan söz eder. Yüzbaşı içkiden çakırkeyf bir hale gelince “Shema Yisra’el” yani “duy ey İsrail” ile başlayan Yahudi duasını mırıldanır. Itamar bunun bir İbrani duası olduğunu ve bunu nereden bildiğini sorunca Atatürk kendisinin Yahudi bir Sabetayist olduğunu bu duayı babasından öğrendiğini hatta babasının kendisine bir Tevrat hediye ettiğini ve ölünce Kudüs'e gömülmek istediğini söyler. Atatürk bu konuda hiç konuşmamıştır. Sadece Atatürk’ün uşağı Cemal Granda tarafından yazılan, ‘Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri’ isimli hatıratında “Selanik’ten ne çıkar?” başlıklı bölümde aktarılan Atatürk’ün şu sözleri vardır:
“Benim için de bazı kimseler, Selanikli olduğumdan, Yahudi olduğumu söylemek istiyorlar. Şunu unutmamak lazımdır ki, Napolyon da Korsikalı bir İtalyan’dı. Ama Fransız olarak öldü ve tarihe Fransız olarak geçti. İnsanların içinde bulundukları cemiyete çalışmaları lazımdır.”
Türk Tarih Kurumu tarafından basılmış Prof. Uluğ İğdemir'in “Atatürk’ün Yaşamı" adlı kitabında (1. Cilt 23 ve 25. sayfalar) "Atatürk’ün 1911 de Trablusgarp’a giderken Kudüs’e uğradığını ve Elizer Ben-Yehuda ile görüştüğünü" söyler. Yani Itamar Ben Avi'nin babasıyla. Prof İğdemir “Mustafa Kemal, aynı zamanda Itamar Ben-Avi’nin Babası Elizer Ben-Yahuda ile de uzun uzun konuşmuştur. Kendisi orada olmayan Itamar Ben-Avi Buna kısaca temas etmiştir. Aralarında geçenler hakkında yalnızca tahmin yürütülebilir; fakat Itamar Ben-Avi, Mustafa Kemal’le kendisinin bu konuda yapmış olduğu tartışmaları daha ayrıntılı bir biçimde anlatmaktadır. Itamar Ben-Avi’nin anlattığına göre kendisi, Mustafa Kemal’e Osmanlı İmparatorluğunda Türkler Araplar, Yunanlılar, Museviler, Arnavutlar ve diğerleri arasında tabii bir kültürel köprü teşkil etmek üzere hiç olmazsa müşterek bir yazı diline sahip olmalarını sağlamak için Latin Alfabesinin kabul edilmesini söylemiştir." şeklinde devam eder. Itamar Ben-Avi'nin değişik bir Siyonist olduğunu da ekleyelim. Filistin için tek bir Yahudi devleti veya tek bir Arap devleti yerine bir kanton sisteminin kurulmasından yanaydı. 1930'da Filistin'deki İngiliz mandasının İsviçre örneğinde olduğu gibi altı Yahudi, altı Müslüman ve üç Hıristiyan kantonuna bölünmesi çağrısında bulundu. Konu çok ilginç ve kapsamlı bir makalenin hacmini aştığı için şimdilik burada noktalıyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
KENAN TEZ
BİR GAZETE KUPÜRÜNDEN TARİHE YOLCULUK ATATÜRK YAHUDİLER VE LATİN ALFABESİ.
Fotoğrafta gördüğünüz Itamar Ben Avi tarafından Kudüs'te 14 Aralık 1928'de Latin alfabesi ile çıkartılan İbranice HA SAVUJA HA PALESTİNİ adlı gazete. Dönemin diğer Latin alfabesi ile yazılan İbranice yayın organı haftalık DEROR dergisi ile beraber 1930'lu yılların başına kadar yayınlanmış. Ben Avi ve Siyonizm'in büyük teorisyenlerinden Vladimir Jabotinski'nin çabalarına rağmen Siyonist Kongre kadim İbrani alfabesine dönüş kararı almıştı. Litvanyalı bir Siyonist Yahudi Eliezer Ben Yahuda'nın oğlu olan Itamar Ben Avi anadili İbranice olan ilk insandır. Yaklaşık 2000 yıldır sürgünde olan Yahudi halkı İbraniceyi sadece dini ritüeller sırasında ibadet ederken kullanıyor günlük hayatta bulundukları ülke halkının konuştuğu dili konuşuyorlardı. Babası Eliezer Itamar'ın İbranice dışında bir dil konuşmasına izin vermedi. Aile İbranice'yi günlük dil olarak kullanmaları nedeniyle ortodoks Yahudi cemaati tarafından dışlandı.
Bu nedenle Itamar hiç arkadaşı olmadan büyüdü tek arkadaşı İbranice'de "hızlı" anlamına gelen Maher adını verdiği köpeğiydi. Buna rağmen babasını hep çok sevdi ve Yahuda olan soyadını Ben Avi olarak değiştirdi (Ben Avi İbranice "babasının oğlu" demektir ve Yahudi kültüründe babayı onurlandırmak için kullanılır. Oysa diğer bir Sami kavmi olan Araplar'da "piç" babası belli olmayan çoçuk anlamına gelen bir aşağılama sıfatıdır. Muaviye'nin Irak valisi olan Ziyad bin Ebih Muaviye'nin babası Ebu Süfyan'nın Taif'li Sümeyye adlı bir fahişeden doğma üvey kardeşiydi. Gerek Ebu Süfyan'nın gerekse de Muaviye'nin kendi soylarından olduğunu kabul etmelerine rağmen hep İbn-i Ebih "babasının oğlu" olarak anıldı.)
Gelelim konunun Atatürk ile ilgisine. Itamar Ben Avi otobiyografisinde 1911 yılının kışında yağmurlu bir Kudüs akşamında birlikte Arak (Rakı) içtikleri Mustafa Kemal adlı genç bir Yüzbaşıdan söz eder. Yüzbaşı içkiden çakırkeyf bir hale gelince “Shema Yisra’el” yani “duy ey İsrail” ile başlayan Yahudi duasını mırıldanır. Itamar bunun bir İbrani duası olduğunu ve bunu nereden bildiğini sorunca Atatürk kendisinin Yahudi bir Sabetayist olduğunu bu duayı babasından öğrendiğini hatta babasının kendisine bir Tevrat hediye ettiğini ve ölünce Kudüs'e gömülmek istediğini söyler. Atatürk bu konuda hiç konuşmamıştır. Sadece Atatürk’ün uşağı Cemal Granda tarafından yazılan, ‘Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri’ isimli hatıratında “Selanik’ten ne çıkar?” başlıklı bölümde aktarılan Atatürk’ün şu sözleri vardır:
“Benim için de bazı kimseler, Selanikli olduğumdan, Yahudi olduğumu söylemek istiyorlar. Şunu unutmamak lazımdır ki, Napolyon da Korsikalı bir İtalyan’dı. Ama Fransız olarak öldü ve tarihe Fransız olarak geçti. İnsanların içinde bulundukları cemiyete çalışmaları lazımdır.”
Türk Tarih Kurumu tarafından basılmış Prof. Uluğ İğdemir'in “Atatürk’ün Yaşamı" adlı kitabında (1. Cilt 23 ve 25. sayfalar) "Atatürk’ün 1911 de Trablusgarp’a giderken Kudüs’e uğradığını ve Elizer Ben-Yehuda ile görüştüğünü" söyler. Yani Itamar Ben Avi'nin babasıyla. Prof İğdemir “Mustafa Kemal, aynı zamanda Itamar Ben-Avi’nin Babası Elizer Ben-Yahuda ile de uzun uzun konuşmuştur. Kendisi orada olmayan Itamar Ben-Avi Buna kısaca temas etmiştir. Aralarında geçenler hakkında yalnızca tahmin yürütülebilir; fakat Itamar Ben-Avi, Mustafa Kemal’le kendisinin bu konuda yapmış olduğu tartışmaları daha ayrıntılı bir biçimde anlatmaktadır. Itamar Ben-Avi’nin anlattığına göre kendisi, Mustafa Kemal’e Osmanlı İmparatorluğunda Türkler Araplar, Yunanlılar, Museviler, Arnavutlar ve diğerleri arasında tabii bir kültürel köprü teşkil etmek üzere hiç olmazsa müşterek bir yazı diline sahip olmalarını sağlamak için Latin Alfabesinin kabul edilmesini söylemiştir." şeklinde devam eder. Itamar Ben-Avi'nin değişik bir Siyonist olduğunu da ekleyelim. Filistin için tek bir Yahudi devleti veya tek bir Arap devleti yerine bir kanton sisteminin kurulmasından yanaydı. 1930'da Filistin'deki İngiliz mandasının İsviçre örneğinde olduğu gibi altı Yahudi, altı Müslüman ve üç Hıristiyan kantonuna bölünmesi çağrısında bulundu. Konu çok ilginç ve kapsamlı bir makalenin hacmini aştığı için şimdilik burada noktalıyorum.