Hava Durumu

MİLLİ SELAMET PARTİSİ MİLLİ CEPHE HÜKÜMETLERİNİN KURULMASINI TEMİN EDİYOR

Yazının Giriş Tarihi: 28.01.2022 17:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.01.2022 17:08

Erbakan ve MSP, koalisyonun bozulmasından sonra bağımsız Başbakanla namzetinde kurulacak hükümetler yerine, sağ görüş sahibi partileri bir araya getirip hükümet kurma tekliflerini yap an her açıklama ciddiyetle hazır olduğunu ve bu hususta kendisine düşen fedakârlıklara katlanmaya hazır olduğunu açıkladı. Bilhassa bir dönem Refah Partisi’nin listesinde yer alarak meclise girmiş bulunan Aykut Edibali Bey,(Merhum) o tarihte Milli devlet, milli cephe manasına gelecek davetleri işlek kalemi ile müferrici efkârları olan; Yeniden Milli Mücadele dergisinde sistemli bir şekilde tekrarlanıyordu. Erbakan ve MSP’si bu hükümete motor oldu. Bu hükümetler hizmette yaptılar. Ancak CHP’ liler, bir sene bile sürmeyen MSP-CHP koalisyonu esnasında tayinleri ideolojik gruplara teslim ettiler. Bu gruplar adamlarını kayırma noktasında o kadar vahşice hareket etmişler ki Milli Cephe Hükü- metleri döneminde bu temizlik anlamı taşıyan tayin ve nakiller yapılır iken ipin ucu o kadar çok kaçırıldı ki, Müsteşar seviyesinde bir Prof. Sağlık Bakanlığı bünyesinde Anadolu’nun bilmem hangi köyüne sağlık ocağı emrine yollanıyordu. Halbuki ordaki hekimi o kimse oraya tayin etmiş olması ihtimal dâhilindeydi. Bu kişi Dr. Hicrân Gözüm’dü. Milli Cephe kurulduktan sonra MSP’si ağır sanayi ve milli harp sanayii hususunda yıllardan beri hazır tutmuş olduğu projeleri millete anlatıyor. Bulabildiği tahsisatla hayata geçirmeye çalışmaktaydı. Buna karşılık hükümetin başı, basına göz kırpıyor, parasını varmış? Ne temeli atıyor? gibi sözler söyleyerek yardımcı olacağı yerde başarısızlığı için kumpaslar kuruyor ve basını da bunun başrol oyuncusu yapıyordu. 1977 senesinin başlarında bir erken seçim lafları dolaşmaya başladı. Sonbaharda bu seçimi yapmak Türkiye’nin şartlarına daha uygun olurdu. Hükümet içinde hem çok yamalı olmaktan hem de dış güçlerin artık MSP’siz bir hükümet istemesi, Amerikadan gelen adamın, sabahleyin Ecevit’le bir kahvaltı yapması, öğlen yemeğini Başbakanla başbaşa yemesi, akşam üstü erken seçimin yapılması hususunda iki büyük partinin anlaştıkları şeklinde ilan olundu. Bu sırada ise, komünist-ülkücü, solcu-sağcı öğrenci olayları işçi ve kuruluşları arasında yayılmaya başlamış, devlet dairelerinde ağırlık ne tarafta diye hesaplanır hale gelmişti. Fakat güvenlik kuvveti olması gereken taraftarlığını sadece kanun yönünde göstermesi icap eden polis gücü, Pol-Bir, Pol-Der diye, iki gruba ayrılmışlardı. MHP’li gençler, karşısında bulunan bütün gençlerle boğaz boğaza geliyor, hatta içlerinde bulunan küçük bir grup, İslamcı Akgenç’le tutuşuyordu. Tabii bu hususta içlerindeki Provokatörlerin rolü büyük olmaktaydı. Erbakan ve MSP mensupları, memleket evlatlarının yanlış bir eğitim anlayışının neticesinde, ahlak ve maneviyat yönünden yanlış tezgâhlarda yetişmiş bulunduklarını tespit etmiş olduklarından, bu anlayışlarını partinin ve temsil ettikleri kesimin anlaması hususunda büyük gayretler göstererek, seminerler, konferanslar tertip ediyorlar, memleketin sözü dinlenir ulemasına ırkçılık ve komünistlik yapmanın mahzurlarını anlattırıyorlar, bu hususta yayınlar yapılmasını teşvik ediyor, hatta parti'nin genel idare kurulu azalığı yapmakta olan değerli kimseler gerek komünizm aleyhinde, gerekse ırkçılık aleyhinde eserleri bizzat kaleme alarak, fikri yönden millet evlatlarını besliyor, kendi yapısı içinde bir hayli de başarılı oluyordu. Gerek sağ cephe denilen, çok büyük çoğunluğunu ülkücü gençlerin teşkil ettiği grup ile çeşitli fraksiyonlara bölünmüş devrimci sol, Pim, Mao bilmem partizan ne gruplar birbirlerini acımasızca, çılgınlar gibi vurmaktaydılar. İşte bu kör döğüşü içinde birçok kimsenin teslim ettiği bir olay vardı. Bu olay, MSP gençliği, Akıncı Gençliğin, tahriklere kapılmamasıydı. Çünkü bu kanlı bir oyundu. İmam Hatip okulları anarşinin giremediği bir okul haline geldiğinden, dini öğretime önem vermekten ziyade okulu herhangi bir anarşi olayına kurban olmadan bitirsin diyerek çocuklarını adı geçen okullara veren aile sayısı her sene çoğalır oldu. Erbakan ve MSP, 1977 erken seçimlerine gidildiği günlerde anarşiye

prim vermeyen görüşleri hasebiyle ve milletimizin gönlünde yatan görüşün temsilcisi olduğundan, bütün toplantı ve mitingleri hadisesiz geçerken, CHP ve Ecevit adeta halkın üzerine mikrofonla atlayacak kadar asabile şirken, AP’nin milliyetçi kanadı ile MHP miting alanları her an patlayacak bora bekleyen sessizlik te oluyordu. Hatta MSP’nin, meşhur Taksim Mitinginde konuşmasına “Lateftehannel Kostantiniyye..” hadisi şerifi ile başlayan Erbakan, kalabalığı 500.000 kişi ile ifade ederken belki de haksız değildi. Ama bana derseniz, o alana 500.000 kişi sığar mı? Evet demem ama hayır demeye de cesaretim yok; ama o adamın bir şeyler gördüğüne inanıyorum. Bu dehşet kalabalık arasında, bir direğe yaslanmış siyasi şubeden bir memura bütün samimiyetimle yanaştım ve sordum: Bizim toplantılar vazife bakımından size zor olmuyor mu? Dediğimde, Allah selamet versin, o memur kimse: “Hoca’nın bulunduğu hiçbir toplantıda olay olmaz” diye çok ciddi bir şekilde cevap vermişti. Fiemanillah. Gelecek yazımız bugünkünün devamı teşkil edecek sanırım. Kaynak: 'Bitmeyen Mücadele Erbakan ve Zeyl' Yazan Metin Hasırcı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.